- 461 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TESTİ SIZDIRIŞLARI
TESTİ SIZDIRIŞLARI
Hafta sonu sessizliğinde ; salonda kahvemi içtiğim her zamanki köşeme oturup, pencere önünden bahçeyi seyre daldım. Sade içtiğim kahvemin yanında suyu ise bardağa testiden doldurdum. Toprak ürünü testinin suyu da ne hoş kokardı eski köy yaşamımızda. Suyu sızdırışıyla tam kıvamında serin tutan, tadıyla toprak kokulu, içtikçe içi hoşnut eden masamdaki testi, şu an nerelere alıp götürmüyordu ki beni! Kahvemi yudumlarken, düşlerimi tazeleyen o sızdırış buğusuyla akıp gittim...Anılar çavlanından çağrışımlarla geçmişe uzanmak ne güzel bir esrik hoşluk, acıların keskin yanı uyutulurken. Zaman döndürdükçe çarkını bir şeyler alıyor, bir şeyler veriyor hep insana. Yaşamın sevinçlerinin yanında ince sızılardan, derin acılardan geçen ömürler...
Tarihsel açıdan bugün gündem önemliydi, Kıbrıs Türk Televizyon kanallarını seyredecektim gün boyunca. Çünkü bu gün 13 Ocak; Rauf Denktaş liderimizin aramızdan ayrıldığı o üzücü tarihti. Günlerden Pazar, anma törenleri eksiksiz yapılacak, yeniden dile getirilecekti o ölümsüz liderin kişiliği. Rauf Denktaş, Kıbrıs’la özdeşleşen önderimiz. Kıbrıs deyince akla gelen ilk isimdi. Denktaş denince de *KIBRIS* gelirdi hemen herkesin usuna. Kıbrıs Türkü’nün varoluş mücadelesinin önderlerinden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inin kurucu Cumhur Başkanı " Rauf Raif Denktaş " vefatının yedinci yılı.Yaşamını Kıbrıs davasına, Kıbrıs Türkleri’nin devlet olmasına adamış büyüğümüz. Kıbrıs’ın özgürlük savaşımına sonsuz hizmet vermiş, son sözlerinde “’Söyle kendilerine, burası bağımsız bir Cumhuriyettir’ ’Hristofyas’ " diye bağırdığı anlatılanlar arasında. Saygıyla özlemle anıyoruz, ruhu
şad olsun...
*******************
Eski insanlar ’testinin iyisi su sızdırır’ derlerdi.
Gelelim su testisi sızdırışlarıyla nostalji yolculuğumuza. Doğduğumuz andan itibaren bir yolculuk yapıyoruz yaşam boyu, damıtılmış kültürle yaşımız ilerledikçe bir süre sonra o ilk çıkılan yolcu da değiliz aslında. Geriye dönüp baktığımızda anılar bir büyülü haz demeti gibi, yeni doğan güneş ışıltısı gibi tazeliğini kaybetmek istemez. Bunun farkındalığı ise içimizi yakar durur. Zaman içerisinde değişim kaçınılmaz bir olgu elbette. Önceleri dirensek de sonra duygu gelgitleriyle, uyum sağlamayı başarıyor insan. Kültür aracılığıyla , edinimleriyle ve yaşam koşullarına alışarak sağlar bu uyumu. Bir çok şeyin insan yaşamına katkısı vardır, önce verilenlerin yanında, sonra zamanın alıp götürdüklerinin yanında...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 35. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Taksim’deki; CVK Park Bosphorus Hotel’de düzenlenen resepsiyonla güzel bir akşam yaşandı. Gelen davetli konuklarla bayram coşkusu, heyecanı içinde büyük bir mutluluk, onur ve gururla kutlandı bu önemli kutlu gün. Gündemle ilgili özel konuşmaların ardından, Kıbrıs müzikleri, oyunları seyredildi; içsel duygulanmalar, göz pınarlarından sızışlar...Kıbrıs’tan gelen folklor ekibinin yöresel Kıbrıs oyunlarında kullandıkları testilerden o akşam bir tanesini isteyince hediye ettiler ve ben de bir anı olarak aldım.
Kutlamalar; uçuşan renkli kelebekler coşkusunda, kekremsi bir tatla yüreği burksa da geçmişteki anıların canlanmasıyla, yepyeni düşlerle nice büyülü yolculuklar yapıyor insan ruhu; hep güzeli, iyiyi kuşanarak. Elimde orta boy testi ve masalardaki vazolardan aldığım bir iki dal şebboy, kırmızı karanfillerle eve dönüş. Kucağımda testi, çiçeklerin mis mis baygın kokusu ve toprak testiyle yol boyunca içsel konuşmam. Eskiden orta boyda açık renkli toprak kaplara bardak, daha büyüklerine ise testi denirdi bizim oralarda. Suyu soğuk tuttuğu için ben de masamın bir köşesine yerleştirdim, nostaljik hazlar yaşamak adına; manevi yönden paha biçilmez bu testiyi. Ayni zamanda testi üstüne de Kıbrıs’tan getirdiğim el dokumasından ufak bir keten kumaş etrafına küçük deniz kabuklarıyla işlenmiş su kabı örtüsünü süs olarak koydum.
*************
On altı Kasım günü kahve saatinde, önce buhurdanlıkta kuru zeytin yaprağı tütsüsü yaktım, sonra kahve yanında içeceğim suyu testiden doldurdum. Yağmur yağdığı zaman toprak nasıl mis mis kokarsa, bu testideki su da öyle kokar, toprağın kokusunu içine çekersin adeta. Saatler ilerledi testi ıslaktı ama pek üstünde durmadım. Daha sonra testinin su sızdırdığını düşündüm. Testi rengine uygun düz bir porselen tabağı altlık olarak testi altına yerleştirdim. Su sızsa da masa örtümü ıslatmayacaktı. Sonra usumda bir ışıltı belirdi; Eski insanlarımız iyi testi su sızdırır derlerdi. Su sızıntısı testinin nemli olmasını ve dolayısıyla suyun soğukça, tam kıvamında olmasını sağlardı. Çocukluğumdaki gibi tam anlamıyla eski tat ve kokuyu almasam dahi mutlu olmuştum kahvemi yudumlarken testiden içtiğim suyla. Ertesi gün bahçeli bir apartman yakınından geçerken taze turunç budakları kesip testiye kapak yaptım. Öyle ya sızıdırış yolculuğum devam etmekteydi. Annem orak tarlasına, bağa giderken suyu korumak için limon, turunç, portakal yapraklarıyla testinin ağzını bu şekilde tıkardı. Testi genellikle ovada kullanıldığından, börtü böcek, tozun girmesini de nispeten önlenmiş olurdu. Tarlaya giderken eşek sırtına el işi dokuması heybenin gözlerine yerleştiriyorduk yiyecek ve su testimizi. Yol alırken testinin içinde sallanan su sesi hala kulaklarımda haz uyandıran bir ezgi gibi. Bu arada testideki su narinciye yapraklarına değdikçe mis mis testi kokusu yanında narinciye kokusu tütmüş olurdu. Ovaya götürülen testi, genellikle büyük boy ve iki kulplu idi (iki kulplu olana Istamnı derlerdi)... Kıbrıs sıcağında anca yeterli olurdu su gereksinimine. Plastik malzemeler ve çelik kaplar girmeden yaşamımıza yemek pişirme, yemek yeme kabı, su taşıma, su içme kabı dışında toprak kaplar ayni zamanda bir çok ürünlerin saklanmasında kullanılmaktaydı.
Günümüzde çok daha az kullanılsa da toprak kaplar, en eski sanattır çömlekçilik, toprak kap sanatı...Toprak kaplar, gündelik yaşamın olmazsa olmazıydı geçmiş yaşamlarda. Bugün ise ancak buhurdanlık, hediyelik eşya ve toprak saksı, dekoratif vazo gibi ürünler yapılmakta. Toprağı sanata dönüştüren ustalar geçmiş zamanlarda, daha çok, ihtiyacı karşılayacak ölçüde çanak çömlek, küp, testi, buhurdanlık, bardak güveç ve benzeri toprak kaplar yaparlardı. Kışa hazırlık yaparken birçok yiyecekler küplerde saklanırdı. Orta boy küplerde eski zaman usulü yoğurt yapılırdı köy tarhanası için. Şarap, sirke yapılan büyük küplerde ve eskilerde daha çok gemilerde kullanılan amforalar.Tatlı sucuk, köfter, porto, pekmez, pekmezde kaynatılıp yapılan reçeller, hellim (Kıbrıs Peyniri). Siyah zeytin yapımı topraktan yapılan küplerde kurulurdu. Zeytin küpleme, deyimi de Kıbrıs halkı için buradan kalma olsa gerek. Zeytinyağlarını saklamak için de koskocaman küp kaplar vardı. Köylerde her evin avlusunda çamaşır yıkamak için küp ve plaka taş vardı. Tokuçla ve kalıp sabunla küllü suyu ile yıkanırdı çamaşırlar. Orta boy bir küpün dibine iki üç kilo kadar kül konur, su doldurunca da küllü suyu elde edilirdi. Çocukluğumda kimi köylerde birçok evin avlusunda Horosan Küpü dediğimiz insanı sığan toprak küp vardı ki ısıtılarak banyo yapılırdı bu küplerde. Ayrıca toprak küplerde kebap yapılırdı. . Toprağın içerisine gömülü küp, önce ısıtılır etler yerleştirilir ağzını da çamurla sıvadıktan sonra pişen etin lezzeti bambaşkaydı. Geçmiş zamanlarda; mevsimsel ve bölgesel alış veriler panayırlarda olurdu daha çok. Yaşamın tüm ihtiyaçları için kurulan panayırlar mis mis küp kebaplarıyla kokuyordu...
Testi sızdırdıkça sızdırıyor, o yaşanan günler sanki geri dönüyor tek tek. Anıların aydınlık ışığında çocukluğum, genç kızlığım, öğrencilik yıllarım...Köy işlerinin tamamında çalışmışlığım. Yaşamın ta kendisi değil mi, çalışmak, verilen bunca emek! Hangi genç kızın düşünde çiçek açmamıştır yöresel kına geceleri...Düğünlerde müzik eşliğinde testi oynatıp, testi kırma, bu apayrı bir geleneksel güzellik ve heyecandı o zamanlar. Gözleri dolup dolup buğulanmayan kaç genç kız vardır? Kına gecelerinde testi oynatılırken kızlar, hanımlarla sırayla, testiyi oynatırlardı. Aralarından birisi sürpriz yaparak yere çaldığı gibi testiyi kırıyor, eğleniliyordu. Testi oynatma ve kırma geleneği: Anadolu’da Balkanlar’da Kıbrıs’ta görülmekteydi seksenli yılların başına kadar. Geçmişte, bolluğu, bereketi ve kızlıktan kadınlığa geçişi temsil etmekteydi testi kırma adetleri. Üzeri kırmızı bir tülle kaplı testi içerisine para ve şeker konulmakta testi kırılınca çocuklara da eğlence olmuş olurdu...
Eski yaşamlardaki gibi toprak kaplara ihtiyaç yok günümüzde. Toprak kap sanatı da görkemini çoktan kaybetmiş değişen dünyamızla. Gelişimle birlikte değişim ve yeni oluşumlarla insan farklı ilgi alanlarına kayıyor, farklı şeyleri benimsiyor. İhtiyaçlarını da değişen teknolojiyle karşılıyor haliyle. Bunun altında; daha iyiye daha güzele varma isteği var elbette... Yaşamımızda eskiye ait ne çok yaşanan şey varsa anı yelpazesi olarak bellek odalarında renkleriyle içimizi serinletecektir, bu dünyada yaşadığımız sürece...
Testi suyunun tadıyla büyülü düşler yolculuğuna gitmek hazzın yanında hüzünlü olsa da; o günleri yaşamanın güzelliğini yüreklerde taşımak da bir ayrıcalık elbette. Testi sızdırışlarıyla zamanın gerisine uzanmak, yaşamların olmazsa olmazı toprak kap gereçlerini anımsamak bedenimdeki her hücreyi titretmiş olsa da, derin derin sızlatsa da çok çok güzeldi, anı yelpazesiyle bellek odalarında gezinmek...
GÜLŞEN ŞENDERİN
YORUMLAR
kıymetli ablama çok güzel anlam bütünlüğü olan ilk denemenizi keyifle okudum yüreğinize kaleminiz hep gönlünüz gibi engin olsun...ve yazmaya devam