- 544 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Kendisi Olarak Yaşamalı
Boş olan bir şey düşünün. Boş bir kumbara, vereceğim güzel bir örnektir. Para biriktirmek istiyorsunuz; o kumbara gün geçtikçe dolar.
İnsan da kendine yeni bir sayfa açmak ister; o sayfa da gün geçtikçe yazılarla, süslerle dolar.
Boş sayfanızı başkalarının doldurmasına izin vermeyin. Başkalarının söyledikleriyle kendinizi yıpratacaksa... Bu da, kendinizi doldurmuyorsunuz demektir. Hemen bu duruma müdahale etmek lazım ve kendinizi geliştirmeye devam edin.
Klişe bir laf vardır: "El âlem ne der?".
"Sınavı kazanamadım; el âlem ne der?", "Bu kıyafet çok güzel; bunu giyersem el âlem ne der?", "Birini çok sevdim; onunla evlenirsem el âlem ne der?", "İş bulamadım; el âlem ne der?" gibi klişe sözlerle söylenir dururuz.
Başkaları için yaşarsak yaşamanın bir anlamı kalmaz. Arkanızdan konuşurlar; bu da zorunuza gider. Çok kötüdür bunu yaşamak.
Derse gitmeden önce arkadaşlarımla namaz kılmaya gidiyorum. Namaz kıldıktan sonra dedikodu yapmaya başlayan kızlar var. Namaz kılmanın da bir âdâbı var. El insaf! Namazı Allah rızası için mi yoksa bozgunculuk yapmak için mi kılıyorsun? Birilerinin namaz kılmasına karışamam ama "Namaz ne amaçla kılınır?" onu bir güzel sorgulamak lazım.
Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen buyuruldu ki:
“Ey îmân edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.”
[Hucurât Sûresi 12. Âyet]
Dedikodu yapmak, Allah’ın hoşnut olmayacağı bir tavırdır. Yunus Emre ne güzel ifade etmiş:
"Eğer gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil, Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil."
Ebû Hureyre (radıyallahu anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Gıybet nedir, bilir misiniz?"
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler.
Hz. Peygamber:
- "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır," buyurdu.
- Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu.
- "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir," buyurdu.
[Müslim, Birr 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 23.]
"El âlem ne der?" ile "Dedikodu yapmak" ne alakası var? Bu verdiğim iki örnek arasında bir farklılık yoktur.
Çok tuhaf bir devirde yaşıyoruz. Başörtülü bir kadına "Arap özentisi" diyen birtakım insanlar var. Zübeyde Hanım, Nene Hatun ve daha niceleri... Bu kadınlar da başörtülüydü; bunlar "Arap özentisi" mi oluyor? İnternetten haberleri izliyorum. Başı açık bir tane kadın başörtülü kadınlara saldırıyor. Bir insan bunu neden yapar? "Başörtülü ama zihniyeti açık." diye bir üslûp var; bu nasıl bir üslûp? Başörtülü olup da çok zeki olan kadınlar da var. Bu ne demektir, bilir misiniz? Bir insanı kıyafetinden dolayı küçük düşürmektir. Çevresinden dolayı hor görülen bir insan "Problemli birisi." diyen birtakım insanlar var. Bu ne demektir, bilir misiniz? Bir insanı yaşadığı travmalardan dolayı küçük düşürmektir.
Başka başka...
"Bu arkadaş Ateistti; ne ara Ehl-i Sünnet anlayışına geçti?", "Bu arkadaş Edebiyat yapmayı seviyordu; ne ara Edebiyat yapmayı bıraktı?", "Bu arkadaş Mühendislik okuyordu; ne ara okumayı bıraktı?".
Bu gibi örneklere cevabım şudur:
İnsanlar bir gün değişir. Değişimden kaçmak bana göre ahmaklıktır. Değişimden kaçamazsınız. Sevdiğin bir şeyi zaman geçtikçe sevmeyebilirsin. Bu çok normal bir durum.
Ve benzerleri...
Maalesef dedikodu, insanı küçük düşürmek gibi kötü eylemler insanlarda mârifet olmuş durumda. Oradaki "El âlem" kelimesi haddini bilmeyen, inadına cahil olmak isteyen, toplumun ortasında kendini rezil etmek isteyen, ahlak bekçiliği yapan, kendine bir şeyler katmayan, bomboş, kıskanç ve zavallı insanlar. Biliyorum, anlıyorum; genç ve yetişkin insanlar bu tarz insanlardan bıkmış durumda. Ben de bıktım. Ama inanıyorum ki bunlar tövbe etmedikçe Allah bunları helâk edecek. Kendine saygısı olan bir insan bunu yapmaz.
Şöyle insanlar var: Çok güzel bir gün geçiren biri hâtıra olsun diye fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşmak istiyor ve "Paylaşsam mı paylaşmasam mı?" diye kararsız kalıyor. Bir şeyleri sosyal medya hesaplarında paylaşmaktan korkan insanlar var. Hep bu "El âlem ne der?" sorusu yüzünden.
Bu gibi durumlardan dolayı "El âlem ne der?" sorusuna takılıp kalıyoruz.
Üstâd İsmet Özel ne güzel demiş:
“Ne derler acaba? diye kahrolası bir put vardır. Yani ‘el ne der’ sözü sizde Allah’ın emirlerinin üstüne geçiyorsa, sizin kaybedeceğiniz başka bir şeyiniz kalmamış demektir."
Sait Çamlıca’nın bir yazısına denk geldim. Yazının bir kısmı şöyledir:
" ’El âlem ne der?’ putu birçok insanın sadece dünyasını rezil etmiyor. Maalesef ahretini kaybettiriyor bazılarına, el âlem putu. Allah el âlemin ne dediğine değil, kalbine yani niyetine bakacak insanın. ’Allah ne der?’ diye düşünmeyip, ’El âlem ne der?’ diye düşününce ahretini de kaybediyor maalesef.
’El âlem ne der?’ putu denilince, aklıma Peygamberimizin amcası Ebû Tâlib gelir. ‘Mekke’nin kadınlarının dedikodusundan korkmasaydım îmân ederdim’ dediği rivâyet edilir. Kalben inandığı hakîkate ‘El âlem ne der?’ düşüncesi yüzünden teslim olmadığı anlatılır."
Daha sonra:
"Müslüman, hayata ‘El âlem ne der?’ diye değil, ‘Allah ne der?’ diye bakmalı. Görünmek için değil olmak için yaşamalı."
Çok güzel ve doğru bir yazı olmuş.
Kur’ân’da şöyle bir âyet geçer: “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız."
[Kaf Sûresi 16. Âyet]
Sizlere bir soru sormak istiyorum: İnsan, topluma karşı mı daha saygılıdır yoksa Allah’a karşı mı?
Bizler, Allah’ın varlığını ve birliğini kabul ediyoruz. Burada hemfikir miyiz? Kaf Sûresi’nin 16. Âyet’i idrâk edenler hariç Mekkeli müşriklerden bir farkımız yoktur. "Allah her şeyi görür, işitir ve bilir." şuûruna varabilirsek iş kendiliğinden çözülecektir âmennâ.
Sabahattin Ali’nin bir sözünü eklemek istiyorum:
"Herkes ne diyecek? Herkesten ne gördüm ki? Bu ’herkes’ denen şey beni üzmekten, hayatımı mânâsız hale sokmaktan başka ne yaptı ki?"
Bir gün o putu İbrahimvâri baltayla yıkarsak her şey güzel olur 🌸.
"İnsan nasıl yaşamalı?" sorusunun cevabı çok basit 😊. Hayatınızı başkaları için değil kendiniz olarak yaşayın. Sadece kendiniz olun. Başkaları için yaşarsanız hayattan zevk alamazsınız.
Selâmetle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.