- 740 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
Dil Üzerine Değerlendirmeler- 1
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Dil Üzerine Değerlendirmeler -1
Dil, bir milletin kimliğidir.Onunla dünyaya açılır, onunla kendini ifade eder. İşte bu yüzden dil, bir millet için hayati önem taşımaktadır.Şartlar ne olursa olsun hep gereken özen gösterilmeli ve el üstünde tutulmalıdır. Dünyanın en köklü ve en zengin dillerinden biri olan Türkçemiz bu özeni fazlasıyla hak etmektedir. Bunu sadece dille ilgilenenler değil,toplumun her kesimi yapmak zorundadır. Çünkü hepimiz bu dili hepimiz kullanmaktayız.
Yalnız, toplum nezdinde durumun hiç de öyle olmadığını görüyoruz. Öğrencilerden tutun da gazete ve dergiler, TV kanalları ve daha pek çok kesim tarafından dilin hoyratça kullanıldığını üzülerek şahitlik etmekteyiz. Dille içli dışlı olan biri olarak yapılan yanlışlar hemen gözüme çarpıyor ve doğrusu bu durumdan ziyadesiyle rahatsız oluyorum. Bunları düzeltmek için elimden geldiğince okulda ve dışarıda gayret gösteriyorum. Fakat bunun bireysel bir mücadeleyle düzelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Çünkü bu yanlışlar toplum genelinde yaygınlık kazandığı için bireysel çalışmaların hiçbir önemi kalmıyor. Bu yanlışlara sağ olsun basın yayın organları da önayak oluyor. Tabi insanlar yayın organlarında gördüklerini, duyduklarını sorgulamadan doğru olduğunu düşünüp kabul ediyorlar.
Hal böyle olunca durum iyice içinden çıkılamayacak bir hale bürünüyor. Sonra ayıkla ayıklayabilirsen pirincin taşını.
Bu konuda bir hususu belirtmek isterim. İster basılı olsun, ister görsel yayın olsun işini layıkıyla yapan gazete, dergi ve TV kanalları elbette mevcut. Onlara bir lafım yok zaten. Hatta dile gösterdikleri özen için teşekkür ederim. Yalnız herkes aynı titizliği gösteremiyor ne yazık ki. On binlerce okuru olan bir gazete yazarı onlarca yanlış yapmaktan kurtaramıyor kendini, yine aynı şekilde her gün ekranına kilitlendiğimiz TV kanalının genç, bakımlı sunucusu görselliğine gösterdiği özeni keşke dili doğru ve güzel kullanmaya da gösterseydi demekten alamıyorum kendimi. Yaptığı yanlışlar saç baş yolduracak cinsten. Türkçe ellerinde lime lime olmaktan kurtaramıyor maalesef kendini. Bu yanlışların aradı arkası kesilmiyor ve her geçen gün dilin hunharca katledildiğini elim kolum bağlı seyrediyorum. En kötüsü de yanlışları doğruymuş gibi dayatıyoruz ya, işte en çok o ağrıma gidiyor.
Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Şöyle ki, geçenlerde boş bir anımda bölgemde oldukça etkili olan bir gazetenin internet sayfasına girdim. Rastgele okuduğum yazıların içinde iki elin parmaklarından daha az yanlışın olduğu bir iki yazı anca bulabildim. Onlar da kelime hatalarıyla doluydu. Bu durum çok garibime gitti. İçeriğiyle mangalda kül bırakmayan kalemler, hangi dille yazdıklarından habersizmiş gibi geldi bana. Bu gazetenin, gazetelerin editörleri ne iş yapıyor diye sormaktan alamadım kendimi. Sahi bu gazetelerin editörleri ne iş yapıyor?Üstelik bu editörler kurumsal bir gazetede çalıştıklarıyla övünmekten geri durmayan kalem sahipleri. Ne diyeyim, yazık doğrusu.
Bu konuda sert çıktığımı düşünenler pekala olabilir. Kendince herkes haklıdır. Ama iş dil meselesine gelince işte orada tekrar tekrar düşünmekte fayda vardır diye düşünüyorum. Çünkü başta da dediğimiz gibi dil bir milletin kimliğidir. Biz,kimliğimizle ayakta kalıyoruz, dünyaya dilimizle sesleniyoruz. Onun için her yönüyle dilimizin, kimliğimizin kusursuz olması gerekmez mi? Bence gerekir. Bana göre dil her şeydir. Dilini kaybeden bir millet, her şeyini kaybeder.İşte bunun için dilimize sahip çıkmalı ve onu geliştirmek için çaba göstermeliyiz. Öyleyse herkesi göreve davet ediyorum. Gelin birlikte dilimize sahip çıkalım. Türkçe düşünelim, Türkçe konuşalım ve Türkçe yazalım. Ama tüm bunları doğru bir Türkçeyle yapalım.
17.09.2019/ Necati Dilek
YORUMLAR
"Konfüçyüs’e : 'Ülkenin bütün yönetimi sana bırakılsaydı ilk iş olarak ne yapardın?' diye sorulduğunda 'Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle , dili düzeltmekle işe başlarım.' der. 'Niçin dil?' diye sorulduğunda ise : 'Dil düzgün olmayınca söylenen, söylenmek istenen değildir; söylenen söylenmek istenen olmayınca yapılması gereken yapılmadan kalır, yapılması gereken yapılmadan kalınca töreler, sanatlar geriler; töreler , sanatlar gerileyince de adalet yoldan çıkar. Adalet yoldan çıkınca halk çaresizlik içinde kalır. Bu sebeple söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Onun için dil her şeyden önemlidir.' der.
Dil üzerindeki serkeşliğin iki üç spikerin sorunu olduğunu düşünmüyorum. Dil bozulursa, ulus bozulur mantığıyla olaya yaklaşan 'toplum mühendislerinin' BÖL - YÖNET hareketinin bir sonucudur.
Çok da etkili olmuştur. İmamla cemaat benzetmesi gibi... dil, tepeden argolaşmaya ve süntursuz konuşma devletin örnek kişlerince yapılmaya başlayınca, onlar gibi olunca onlardan olduğu düşünülsün dite örneği gibi davranan acemi iki spikerden başlamayalım.
Gözümüzü biraz daha yukarlara, taa tepelere çevirmek ve bu dilin bozulmasına göz yummalarındaki hatta Osmanlıcayı tekrar devlet dili yapma hazırlıklarındaki niyeti anlamaya çalışmak daha adil ve 'dil'e yakışır diye düşünüyorum.
Emeğinizi ve güne gelen yazınızı kutlarım.
Saygılarımla...
''Dil, bir milletin kimliğidir.Onunla dünyaya açılır, onunla kendini ifade eder''
Türkçe üzerine oldukça doğru ve güzel şeyler yazmışsınız.
Oldukça bilimsel tespitlerinizden yola çıkarak sizin bilgiye dile kültüre önem verdiğiniz kanaati oluştu bende.
Bir dil oluşumunu bin yılda tamamlarmış bunu ben değil bilim adamlarının tespitleri söylüyor.
OSMANLININ BAKİYESİ ÜZERİNE KURULAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ
Anadolu coğrafyasında konuşulan Kürtçe Rumca Ermenice Çerkezce dillerini asimile etmek için uyğuladığı ASİMİLASYON POLİTİKALARI için düşüncelerinizi bizlerle paylaşabilirmisiniz?