EĞİTİM ŞART
Her ne kadar şimdilerde daha çok espri mahiyetinde telaffuz ediyor olsak da bu eğitimin şart olduğu gerçeğini değiştirmez. Hatta yediden yetmişe herkesin aynı düşüncede olup, muhalif tarafın olmadığı ender konulardan biridir.
Yazılı metinlerde olsun sözlü ifadelerde olsun “eğitim” kelimesini “öğretim” kelimesinden önce kullanırız. (eğitim ve öğretim) Kimi zaman da “eğitim” le yetinir “öğretim” e gereksinim duymayız (Milli Eğitim Bakanlığı) gibi.
Evet her ne kadar görselde bu şekilde olsa da gerçekte durumun tam tersi olduğu aşikardır.
Şimdiye kadar hangi hükümet veya hangi eğitim ve öğretim döneminde M.E.B.’ nın müfredatın da eğitimle ilgili kayda değer bir şey olmuştur. Varsa yoksa öğretim. Yıllardır öğrenciler yarış atı gibi koşturuluyor sınavdan sınava.
Zihinlere kazınan tek bir düşünce var oda “eğer iyi bir üniversiteye gitmek ve de iyi bir meslek sahibi olmak istiyorsan çok çalışıp sınavlardan yüksek puan alman gerekiyor.”
Tabii öğrencilerde ister istemez (Fen-Matematik-Türkçe-Tarih vb. )tüm dersleri su gibi ezberliyorlar.
Okullarsa kimi ticari rant kimi ise isim yapma gibi değişik sebeplerden dolayı bir birleriyle rekabet halindeler. Devlet okulları da dahil buna.
Afişler boy boy asılır “…….. sınavında ki Türkiye birincisi, İkincisi,……”
işte bilmem matematikten kaçıncı veya fenden veya …..
Uzun bir liste uzar da gider.
Biz veliler de haklı veya haksız kurulan düzene uymak sistemde yerimizi almak adına ayrı bir yarış halinde oluruz. Maddi duruma göre kolejdir, dershanedir, özel ders gibi çocuğumuz için seferberlik başlatırız.
Amaç, gaye hep aynıdır. “İyi bir iş, iyi bir gelecek”
Gayette normaldir bu istek, yadırganacak bir tarafı da yoktur.
Yanlış anlaşılmasın hatta altını çizerek söylüyorum ben fen ilimlerine veya öğretime karşı değilim. Aksine sonuna kadar, en iyi öğretimin verilmesini / alınmasını isterim.
Benim sitemim öğretimin ön plana çıkartılıp eğitimin arkalara atılması, hatta rafa kaldırılması.
Eğer ki;
Hastasına ticari gözle bakıp yapmaması gereken bir ameliyatı sırf üç-beş kuruş için yapan doktorlar,
Rüşvetle adaleti yanıltan savcı veya hakimler,
Ruhsat arasına konulana tenezzül eden polisler,
Vatanına devletine ihanet eden askerler,
Saat doldurmayı bekleyen memur ve işçiler…,
Çalışanına hakkını vermeyen iş verenler,
Cebi için çalışan siyasetçiler,
(Not: yukarıda örnek mahiyetinde vermiş olduğum meslek grupları rastgele seçilmiş olup kesinlikle genelleme teşkil etmez. Elbette ki bu mesleklerini hakkıyla icra eden çok değerli insanlarımız da var. Bu kişileri tenzih ederim.)
Karısını öldüren kocalar- kocalarını öldüren kadınlar,
Çocuğunu çöpe atan anneler,
Anne babasını sokağa atan veya huzur evine tıkan evlatlar,
Kendisini eğitecek eğitmenine (öğretmenine) saygısı olmayan öğrenciler,
Bir birinin hakkına tecavüz eden,
karşısındakine hatta kendine dahi saygısı olmayan bireyler…
Saymakla bitmeyen daha nice son derece öğretim görmüş fakat zerre eğitim almamış kişiler görmek istemiyorsak,
Diplomalı katiller, caniler görmek istemiyorsak, ki hiç birimiz istemeyiz.
O halde önce ailede sonrada okullarımızda çocuklarımıza adaletli olmayı,
Onlara hakkı-hukuku öğretmeliyiz.
Onlara dürüst olmayı,
sevgiyi,saygıyı aşılamalıyız.
Aksi halde gereksiz bilgilerle yüklenmiş kontrol dışı robotlaşmış duygusuz, ruhsuz bireyler yetişecek zamanla da toplumu bu bireyler oluşturacaktır.
Ama işe her şeyden önce kendimize çeki düzen vermekle başlamalıyız.
Biz iyi olacağız ki onlarda iyi olsun.
Kısacası eğer ki bu topluma insan yetiştirmek istiyorsak!
“ EĞİTİM ŞART”
Nefesi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.