- 487 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aklımızın Kıtlığıyla
Ölümlü bir dünyada mutlu olmanın çabası neye, ne için bu kadar uğraş ve didinmeler
Her sabaha yeniden denemenin şevkiyle güne merhaba demek ve akşam üstü hayal kırıklıklarıyla son bulmasının tarifsiz acılarının hesabını kime soracağımızı bilmemek
Hayatımıza her dokunuşumuz da kendimizi kirletmenin hangi alaycı tarifi olur ki türlü tecavüzlere maruz kalışımızda
Bazen bu kirlenmeye kendimiz neden olsakta, hangi kelimeler ve cümlelerle kendimizi teselli ederiz
Sonrasında kendimize kızmalar ve hayıflanmalar, suçu kendimizde aramaktansa hep başkalarını suçlamalarla geçen zamanlarımızda edilen küfürlerin biri bin parça
Her ne kadar içimizde ki derinliklerden gelen "yapma, etme" düşünceleri olsa da, dilenemeden ve umursamadan yaptığımız hatalara ne kılıflar bulacağımızı düşünmeden devam ediyoruz hayata
Bir daha yapmam dediğimiz ne varsa, hepsinden defalarca ve tekrar tekrar yaptığımızı fark ettiğimizde sarıldık isyanlara ve ağıza alınmayacak küfürlere
İçimizdeki karanlıklar çoğaldıkça bazen insanlığımızdan çıktık ve o zamanlarda işledik en acemice cinayetleri
Vahşet çanları çaldıkça, aşkın ve sevginin boğazına dayadığımız paslı bıçaklardan aktı en masum çığlıklar, en masum hayaller ve sırası gelmemiş zamanlar da ettiğimiz isyanlar
Yüreğimizin sızlanışlarını hiçe saydıkça, düşman bildiğimiz ne varsa hepsine kin güttük
Musalla taşında bekleyen meftanın başında ki isteksiz cemaat gibiydik oysa, hakkımızı helal edip etmeme konusunda
Kaldırımlarında yürüdüğümüz sokaklar bile bizden tiksindi ve nereye bastıysak, yakarışları arşı deldi de, biz duyamadık o çığlıkları
Ezbere bildiklerimizden yola çıkarak cinnet geçirdiğimiz anlarda bile, edebiyatın ar damarlarına basa basa, utanmadan ve sıkılmadan şiirleri katlettik devrik cümlelerle
Aklımızın kıtlığıyla, bizi iyi bildiklerini sandık
Basitleştirdiğimiz ne varsa, önümüze bir dağ yığını ile gelmesine anlam veremediğimiz zamanlarda sakız kağıtlarında ki fallara koşmamız gibiydi belki de hayat
Ve aşık olduğunu sanıp yanılgılara düştüğümüzü anladığımız da, içimizde ki ormanların bir kez daha kül oluşuna tanıklık ettik
Kalbimizin yara izlerini ameliyat çizikleri sananlardan medet ummak ve bizleri dualarına katmalarını beklemek en büyük aptallık olsa da
Yaşadığımız o aptallıklardan dı belkide bu kadar kindar ve acımasız oluşumuz, kimseye inanmayışımız
Hiç bir belediyenin itfaye araçları söndüremezdi o ateşi, sadece gözlerinde ki o yorgunluk ve omuzlarındaki yenilgi yükünün ağırlaştığı hissinin verdiği müptezel bir bağımlılıktan başka ne olabilirdi ki
Bir zaman sonra vücudunda ve içinde ki derinlikler de kalan lekenin bir meyve suyu lekesinden ibaret olduğunu sanıyorsun
Ve işte o zaman aşka bir daha meydan okuyorsun, mutlu olmak için
Önüne çıkan fırsatları türlü eleklerden geçirmeye başladığında farkında olmuyorsun geçen zamanların seni ne kadar yaşlandırdığını
Aynalara sadece güzel görünmek için baktığından, yüzündeki ve alnında ki kırışıklıkların kocaman kalyonlara dönüştüğünü görmeyecek kadar körleşiyorsun
Türlü makyaj malzemelerine gömülmenle bulacağın aşkın seni daha çok mutlu edeceğine inansan da, bir süre sonra kendini verdiğin içkilerin ayyaşlığında buluyorsun
El ve parmak titremelerin, kalp ve nabız atışların çoğaldıkça aşkın güzelliklerinden sanıyorsun saf saf
Oysa yaşadığın zamanlar, insanlar, hayat ve hayatın içindekiler seni bitirmiştir
Ve sen yavaş yavaş gelen vaktin farkına varmadan bir toz tanesi gibi her yerden, herkesten yok oluyorsun
Hadi gözün aydın, hiç bir şeyin farkına varmadan yada vardığını sanarak koca bir ömrü yedin
Artık isyanların, şikayetlerin ve hayıflanmaların boşuna...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.