- 2704 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
KİMSİN SEN ?!
Kendi arzunla dünyaya gelmedin,bulunduğun coğrafyayı anneni, babanı, kardeşini sen seçmedin.Beden organizmanda BİYOLOJİK-FİZYOLOJİK hiçbir sürece etkin bir katkın yok. Evrimsel sürecin HOMO-SAPİENS (Sapiens) denilen bir türü olup, kısıtlı beş duyu algınla yaşamı deneyleyen bir varlıksın.’’BEN’’dediğin ya da sandığın; doğumundan itibaren genlerinle birlikte seni birçok yönden belli bir kalıba sokmaya çalışan çevresel etkenlerin sonucu sahip olduğun bir kişilik. BU SÜREÇLERE DİREKT ETKİ EDEMEYEN BİR VARLIĞIN ‘’ÖZGÜR İRADESİ’’ OLABİLİR Mİ ?!
Sahi KİMSİN SEN ?!
Yaşama mahkûm edildin ve hareket etmek zorundasın, aksini başarabilir misin?
SEN;
olsan olsan TÜM YAŞAMSAL KONTROLÜ ELİNDE OLAN EVRENSEL
GERÇEKLİĞİN (HAKÎKAT’İN, -TEK-BİR-İRADENİN) ARAYÜZÜ, BİR UZANTISI OLABİLİRSİN VE HER ŞEY AYNI ŞEBEKEYE BAĞLI BİR YAŞAM YARATIYOR OLABİLİR.
ÖZGÜR İRADE (cüz-î irade)
İnsan madde formuyla var olan tek bilincin iradenin sadece ara-yüzüdür. Çünkü bilinçli madde değişip dönüşürken tüm fiziksel-biyolojik süreçlere DİREKT etki edemez. Bireyin özgür iradesi uzun süreçlerin sonucu olarak görünür olur ve maddenin konumuna SEÇİM olarak yansır. Bu dualitede yanılsamadır. Varoluş sebebimiz,
‘’ANDA’ki kendimiz değilsek İRADE biz olamayız. Hakîkat olmalıdır ki; (öznel realiteleri de kapsayan);
‘’İRADE’’ hem biziz hem değiliz.
…ve TANRI’NIN HİKÂYESİ
Varlığının sebebine istediğin ismi verebilirsin; TANRI, ALLAH, YEHOVA, ULU MANİTU vs. ‘’O’’ sonsuz bir enerji okyanusu, var olan her şeyin özü, bizlerin yaşam alanı olan 3 boyut 4. Zamana kayıtlı fiziksel platformda görünür olan her şeye nüfuz etmiş BİLİNÇ.
Ve diyebiliriz ki; enerjinin döngüsel dinamizmi farklı frekanslarda titreşen evrenler yaratırken bizler beş duyu algımızla akıl hapishanemizde en kaba madde formumuzla hayvan bedenimizle ‘’DÜNYA’’denilen Yurt’u bireysel yaşamımız ZANNIYLA deneyimleyen varlıklarız.
TANRI’NIN ÖLDÜĞÜ AN- ZAMAN
Evrim sorgulayan insanı ortaya çıkardığında ‘’TANRI’’ölür. İnsan önceleri fıtratı gereği bedeninin hayatta kalmasına yönelik diğer hayvanlarla ortak, güdüsel davranışla hareket eder, yaşamda kalma mücadelesi içinde bu arada beyni büyür. Kendine yeni yaşam alanları bulmaya ve daha fazla konfor arayışı ile dünyanın hemen her yerine dağılır. Yeter derecede hayatta kalmayı yani yeme-içme-barınma gibi ihtiyaçlarını karşılayıp kültür de oluşturmaya başlar.’’O’’artık düşüncelerinin sihrini de kavramaktadır. Ve bir gün, ‘’DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM.’’ (Rene Descartes) der. Tanrı insan formunda tecelli etmiştir. Tüm yaşam onun hikâyesidir artık.
YARI HAYVAN- YARI İNSAN
Yaşamdaki dualite insan varlığını patolojik bir canlıya dönüştürür. Kendi dışındakileri ayrı ve çok şeyi kendine zarar verme potansiyeli olan birer tehdit olarak algılar. Oysa ki dışarıda gördüğü, duyumsadığı, evreni kuşatan elektromanyetik alanın bedenindeki alıcı reseptörlerle karşılaştığında algılayıp yorumladığı kendi ÖZNEL REALİTESİDİR, bir illusiondur. Öyle ki İNSAN BEYİNİ zamanla birlikte dört boyut realitesine göre kurgulanmıştır. ‘’O’’madde algısında, yaşama tutunma arzusunda, sürüngen ilkel beyni ile bedenini hayatta tutacak tüm kimyasal –hormonal sistemle hizmete hazır, ‘’KORKU’’duygusu ise hayatta kalması için en önemli savunma mekanizması olup yaşamdadır artık.
Önceleri içindeki hayvanı dışarıdaki düşman olarak gören insan beyninin entelektüel alanları gelişmeye başladığında hedefteki insan formatına da dönüşmeye başlar. Olumsuz olaylarla karşılaştığında dahi insanî devreleri (frontal korteks) yeter derecede fren yapmayı öğrenir. Gaz-fren (frontal-limbik) dengede olduğu sürece yaşamı barışçıl sosyal bir konumda devam eder.
Diyebiliriz ki, insanın yaşamı boyunca tüm mücadelesi animal beyni ile yaptığı savaştır, ve bunu dengelemesi kendisi hakkındaki bilgi düzeyiyle doğru orantılıdır.
‘’O’’HALÂ YARI HAYVAN YARI İNSANDIR.
HOMO SAPIENS İÇİN YAŞAM
Her boyut varlığı için olduğu gibi 3. Boyut varlığı, HOMO SAPIENS içinde yaşam bir tekâmül, (evrim de diyebiliriz) yolculuğudur. Nihaî hedef MUTLAK olanda farklı titreşim ve frekanslarda geçici olarak belirip ruhsal açıdan nitelikli sıçramalarla yaşamı giderek daha üst bilişsel seviyelerde deneyimlemek. Bu anlayış evrensel farkındalıktır. Bu arada yaşam düzleminde madde algısında, hayatını belli bir kültürde dizayn eden insan oldukça sıkıntı ve acı çekecektir. Nitekim öyle olur. Yaşamda kalmak adına ‘’KORKU’’ duygusu bulunduğu toplumun kültüründe dayatılan isimlere, etiketlere çeşitli inançsal doktrinlere bağlanmasını gerekli kılar. OYSA Kİ ‘’O’’ EVRENSEL GERÇEKLİĞİN TA KENDİSİDİR VE GÖREVDEDİR, KORKULACAK HİÇBİR ŞEY YOKTUR. Kendi HAKÎKATİNE TESLİM OLMALIDIR.
Semavi Dinlerden İslâm Dinî ALLAH KORKUSU,-TESLİMİYETTEN bahseder. Ne yazık ki yanlış aktarılan din öğretileri sayesinde ezbere dayalı öğretim sistemleri insanı ÖZ’ÜNE yaklaştıracağı yerde ÖZ’ÜNDEN uzaklaştırır. Öyle ki burada /teslimiyet ve korku/birbiriyle çelişen ikilidir. Sistemli, diyalektik, eleştirel düşünce olmadan dindarlık olamayacağı idrak edilmelidir. Dinlerin dili semboliktir. Bir çok alanda
Bilgi düzeyi arttıkça şekilden çıkmalı ÖZ’ÜN farkındalığı ile evrensel olanın hayrı için çaba sarfetmelidir. TÜM YAŞAMLAR BİZİZ, BİZ HERŞEYİZ, BİR’İZ.
AKLIN SEVİYELERİ
Yıl 2019 dünyaya kuşbakışı baktığımda oldukça acılı kaotik bir tablo görünüyor.Dünyanın farklı bölgelerinde kabile kültüründen uzay teknolojisiyle uğraşan farklı seviyelerde insan toplumlarının bitmek tükenmek bilmeyen savaşı halâ hüküm sürüyor. Resmin bütünü oldukça garip ama elbet anlaşılamaz değil, yine de sormak geliyor bir anda olsa insanın içinden ‘’EY İNSANLAR NEYİN PEŞİNDESİNİZ ?!’’ cevap son derece basit aslında; bir çok açıdan en konforlu biçimde yaşamda kalmak…?!Bunu negatif ve pozitif olmadan yaşam akışının olamayacağı ile ilişkilendirebiliriz belki. Resmin bütünü oldukça garip derken; bilgi seviyesi üst seviyede de alt seviyede de olsa insan toplumlarının yaşamda kalmak için farklı stratejilerle ‘’savaşı’’ seçmeleri…İLKEL SİLAHLARLA NÜKLEER SİLAHLAR ARASINDA İNSAN !
‘’O’’ HALÂ YARI HAYVAN YARI İNSAN !
Çınar Ayşegül Muşabak
YORUMLAR
Özünden uzaklaşmak veya özüne yaklaşmak izafi. "Öz" tanımı genel olamıyor. Kişiye özel. Kimlik de öyle. "An" dan geçmiş ve geleceğe yayılan bir öz var. Kuantum fizikte çifte yarık deneyinde gözlemcinin etkisi gibi "Ben" gözlemci tüm zamanı geçmiş ve gelecek olarak kendi açısından kendine izafi etkiliyor. İzafiyet teorisine benzer. Zamanın işleyişi de "Ben" gözleminde. Bilgi gözlemi şekillendiriyor. Hariçten etkilenen gözlem bozuluyor. Saygılarımla.
hayır insan en üstün şekilde var edilmiş sorumlular taşıyan yaratana teslim olan bir süre mühlet verilmiş sonrada her şeyden yargılanacak bir kul.
cinar ayşegül muşabak
Bilimle mistisizmin birleştiği etkileyici ve çok düşündürücü bir yazı... En çok buna 'düşünmeye' ihtiyacımız var. İşte o zaman 'bir BEN vardır benden içeride'ki BEN'e ulaşabiliriz.
İnsanlık yaratıldığında ve binlerce yıl din yoktu ama insan vardı. Yaradan da zamandan ve mekandan münezzeh ise onu 'din'le ilgili yüzyıllara ve insanın kıt akıl sınırlarına sığdırmak yaradılış algımızı zedeleyeceği için yanlış olur. O nedenle insanı ve insanlığı sadece ve mutlaka 'dinle' anlatmaya çalışmak, gerçekleri yok farz etmektir. Oysa gerçek hep yerinde duruyor, önemli olan görmektir...
Gören ve göstermek için ışık tutan... ve dosyama alacağım yazınızı içtenlikle kutlarım.
Daha nicelerine. Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 9/11/2019 2:23:14 PM zamanında düzenlenmiştir.