- 1107 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEREFSİZ O KADAR ÇOK Kİ HANGİ BİRİNİ YAZAYIM?
Aslında şerefsizliğin bile bir şerefi olmalıdır ama bahsedeceğim yaratıklar için daha uygun bir başka sıfat bulamadığımdan onlardan kısaca ’’Şerefsiz ’’Diye bahsedeceğim.
1 NOLU ŞEREFSİZ.
Evet, bir nolu şerefsiz bir anne maalesef. Ama Ayaklarının altında cennetin olduğu annelerden değil... Tam aksine cehennem bu annenin ayakları altında.
Bu şerefsiz annenin adı Mine.
Yüce Rabbim ’’ Allah’ım ne olur bana bir evlat nasip eyle’’ diye dua eden ya da tüp bebek yöntemiyle, evlat edindirme suretiyle evlat sahibi olmak için uğraşıp duran binlerce, on binlerce insan dururken bu şerefsize dünyalar güzeli bir erkek evlat nasip etmiş. Evladının adı da Sadık Eymen...
Mine şerefsizi kocasından boşanmış. Artık mahkeme mi Eymen’i annesine vermiş yoksa babası bakmadığı için mi annesinde kalmış bilemiyoruz, annesinin yanında kalıyor Eymen.
Henüz beş yaşında ama sürekli annesinden kötü muamele görüyor.
Mine adlı bu alçağın, çocuğa kötü davranması üzerine birileri polise ihbarda bulunuyor.
Polis, Mine’nin yaşadığı İzmir- Buca’daki evine geldiğine alçak kadını evde bulamıyor. Nerede olabileceği araştırıldığında ise Eskişehir’deki annesinin yanında olduğu anlaşılıyor.
Eskişehir’deki annesinin evine baskın yapan polis ısrarla ’’Eymen nerede?’’ Diye sorduğunda önce bir akrabasının yanında olduğunu söyleyen Mine ’’ Nerede, Kimin yanında?’’ ve benzeri sorulara çelişkili cevaplar verince polis sıkıştırıyor.
Sonunda Mine Eymen’i, Sevgilisi Serkan’ın döverek öldürdüğünü söylüyor.
Boşanmış bir kadının bir sevgilisi olamaz mı? Olur elbette. Lakin bu sevgili eğer beş yaşındaki oğlunu öldürürse normal bir anne o sevgiliyi parçalar. Hiç bir şey elinden gelmiyorsa polise şikayet eder. O sevgili tarafından ölümle tehdit edilse bile mutlaka bir şeyler yapar evladının katiline. Ama Mine denen bu şerefsiz hiç bir şey yapmıyor.
Sevgilisi olacak alçağa hiç bir şey yapmadığı gibi ölen Eymen’in cesedini saklamakta ona yardım ediyor.
Eymen’in cesedini Buca ilçesinin Kaynaklar mahallesinde, kullanılmayan bir tandıra koyup, tandırın üzerini tuğla ile kapatıyorlar.
2 NOLU ŞEREFSİZ:
2 Nolu şerefsiz tabii ki Serkan denen adi yaratık.
Büyük ihtimalle Mine şerefsizin üzerindeyken mızıldanmaya başlayan Eymen’in mızıldanmasından rahatsız oldu. Aynı şekilde Mine de rahatsız oldu zevk anlarının bölünmesine.
Serkan, Eymen’in elini ayağını bağladı sussun diye. Susmayınca döverek öldürdü. Sonra Mine ile birlikte bir tandıra bırakıp hiç bir şey olmamış gibi hayatlarını yaşamaya devam ettiler.
3 NOLU ŞEREFSİZLER
Yukarıda bahsettiğim şerefsizlerin şerefsizlikleri bütün Türkiye’de medya yoluyla öğrenilir öğrenmez malum şerefsizler mağaralarından çıkan yarasalar misali hemen ortaya çıktılar. Başladılar her zaman olduğu gibi Diyanete döşenmeye...
Meğer Mine ve Serkan gibi şerefsizlerin ülkemizde çığ gibi artmasının sebebi Diyanetmiş. Diyanet ’’ Altı yaşındaki bir kız çocuğu ile evlenilebilir’’ Diye fetva verdiği için oluyormuş bütün bunlar.
Bizim ülkemizde herkesin kulağı-gözü Diyanette ya(!) Herkes Diyanet yat derse yatıyor, kalk derse kalkıyor ya. Hatta Diyanet ’’ Öl ’’ derse intihar ediyor ya...İşte bu yukarıdaki iki şerefsiz de Diyanet ’’ Sevgilinizle çiftleşirken çocuğunuz ağlayarak sizi rahatsız ederse öldürün onu.’’ Diye fetva verdiğinden(!) 5 yaşındaki masum bir çocuğu öldürüyorlar.
Diyanetin böyle bir fetva vermediğini bir tarafa bırakalım, vermiş olsa bile böyle bir cinayetle ne alakası var?
Konu zaten alakası olup olmaması konusu değil. Şerefsizlik artık öyle boyutlara geldi ki pek çok insan elleri ayakları bağlanmış vaziyette bir tandırda ölü olarak yatan Eymen çocuğun üzerinden bile bir yerlere, birilerine saldırma derdinde...Lanetler katillerden daha çok Diyanete yağıyor ’’Fırsat bu fırsattır.’’ Anlayışıyla...Eymen çocuğun bir cenaze arabasıyla değil de başka bir arabanın bagajında mezarlığa götürüldüğü bile umurlarında değil...
4 NOLU ŞEREFSİZLER
Dört nolu şerefsizler de Eymen çocuğun cenazesine bir araç tahsis etmeyerek cenazenin bir arabanın bagajında taşınmasına sebep olan belediye görevlileridir.
Evet, şerefsizleri tanıdınız sanırım. Şimdi biraz da Her şeyi bilen(!) abileri/ablaları tanıyalım
HER ŞEYİ BİLEN(!) ABİLER/ABLALAR
Efendim,bu abilere/ ablalara göre göre bakın bu olayın ( veya buna benzer olayların) sebebi neymiş?
Vatandaşın biri yazmış:
’’Tarikat kitaplarında, kadını insan yerine koymama, çocuk evliliği, çocuklara taciz oldum olası vardır! Açın rivayetleri, açın Kitab-ül İbrizi, açın Mesneviyi, açın Minah’ı ne ahlaksızlıkları göreceksiniz! Bunları din diye okuyanlar kadın demiyor, çocuk demiyor, gözü dönmüş canavar gibi ya canına ya ırzına saldırıyor!’’Biraz Allah’tan korkup Kurana yönelseler bu alışkanlıklarından belki vazgeçerler!
Şu yazılanda doğruluk payı olan hususlar bir hayli fazla. En doğru taraf da Kur’ana yönelmek kısmı. Ama yine de kızıyorum bunlara...
Bahsettiği Kitaplardan mesela Mevlana’nın Mesnevisinde bir hayli müstehcen hatta porno diyecebileceğimiz hikaye vardır. Lakin diğer ikisini Türkiye’de kaç kişi bilir? Hoş Mesneviyi okuyan da parmakla gösterilecek kadar azdır ya...
Mesela Minah, genelde Menzil Cemaati dışında hiç kimsenin bileceği bir kitap değildir. (Menzil cemaati bile çok fazla bilmez. Yazarı: Nakşibendi tarikatının eski şeyhlerinden Sıgbatullah Arvasi’dir)
Hele yazarı Şeyh Abdülaziz Debbağ olan Kitab-ül İbriz’i bir sürü tarikata girmiş çıkmış biri olduğum halde ben bile bilmiyordum doğrusu.
Peki bu kitaplar zararlı mıdır?
Mesnevi dışındakileri okumadım. Mesnevi ise zaten herkese, her kesime hitap eden bir kitap değildir. Öyle okuyanının fazla olduğunu da sanmıyorum ama lafı kıvırmadan söylemek gerekirse yer yer bazı hikayeler- yanlış yorumlanacağı için- zararlı olabilir. Hele de Mevlana ile Şems arasında bir eşcinsel ilişki olduğunu iddia edenlerin elinde çok çok zararlı olabilir.
Minnah ve Kitab’ül İbriz peki?
Dediğim gibi okumadım. Okumadım ama İnternette yazılanlar doğru ise bu kitaplar zaten baştan aşağıya buram buram şirk kokan kitaplardır. Yani külliyen zarardırlar.( O sebeple yorumu yapanın ’’Bu kitaplar yerine Kur’ana yönelin’’ ifadesi çok çok doğrudur. )
Mesela Kitab’ül İbriz’de şöyle bir şey anlatıldığı iddia edilir:
Şeyh Abdülaziz Debbağ bir müridine ’’ Dün gece yattığın odada dört yatak vardı. Sen önce bu yataklardan birinde birinci hanımınla cim’a eyledin. Sonra ikinci yatakta ikinci hanımınla cim’a eyledin. Sonra üçüncü yatakta uyudun yalnız başına’’ Der. Mürid sorar ’’ Doğru dersin şeyhim ama sen bunu nereden biliyorsun?’’ Şeyh cevap verir ’’ Dördüncü yatakta kim yatıyordu sanıyorsun?’’
Oha yani...Eğer o kitapta bunlar yazıyorsa, gerçekten de oha ki ooooohaaaaa. Şeyh efendi, müridinin yatak odasında ve utanmadan sıkılmadan röntgencilik yapıyor. Çüüüşşşşş...
Haydi bir de Minah’tan örnek verelim:
Yine internete göre Minnahta da şöyle bir şey varmış:
Bir mecliste ’’Kur’an ve ayetlerine yemin ederim ki tarikatın pîri Lat’a ( İslamiyet öncesinde Kabe’de bulunan putlardan biri ) secde edin dese müridler hemen itaat ederdi.’’ Manasına gelen bir dörtlük okunuduğunda müridlerden biri soruyor şeyhe ’’ İhlasın hepsi bu mudur?’’ Şeyh cevap veriyor ’’ Bu kadar yetmez mi?’’
Yani şeyhin isteği ile Lat denen puta secde etmek ihlas (!) Bunlar doğru ise ohaaa dan da fazla oooohaaaa.
Şimdi denilebilir ki ’’ Hocam, sen de bahsi geçen kitapların zararlı olduğunu yazmışsın. O halde niçin kızıyorsun yukarıdaki yorumu yazana?
Kızıyorum çünkü Allah rızası için bir yerlerden bulun da bakın. Mine alçağının resmine bir bakın. Serkan canisinin resmine bir bakın. Üç yaşındaki Irmak bebeğe tecavüz edip öldüren Himmet Aktürk adlı şerefsizin, Özgecan Aslan’ın katili Suphi’nin resimlerine bir bakın. Bunlar bırakın adı geçen Mesnevi, Minah, Kitab-ül İbriz’i okumayı, hayatlarında herhangi bir kitabı okumuş tiplere benziyor mu? Ya da bu tiplerin Diyanetin yayınladığı herhangi bir kitabı okumuş olmaları mümkün mü?
Yahu normal insanlara, üstelik bir edebiyat sitesinde iki satır yazı okutana kadar göbeğimiz çatlıyor. Bu tiplerin bahsi geçen kitapları ya da herhangi bir kitabı okumuş olmaları mümkün mü?
Bunlar- zararlı ya da zararsız- kitap okumak için zaman harcayacak tipler mi?
Böyle bir vahşetin sebebini getirip getirip Türkiye’de bin kişiden birinin bile adını sanını bilmediği kitaplara dayamak gibi bir çokbilmişliğe kızmayım da ne yapayım?
Ortada kanser olmuş bir hasta var, vatandaş aspirin ile tedaviye kalkıyor. Gel de kızma.
********
Mine ve Serkan alçağının ve benzerlerinin sonsuza kadar Yüce Rabbimin tandırında yanmaları en büyük dileğimdir. Bu arada umarım Yüce Türk Adaleti bu şerefsiz canilere en büyük cezayı verir.
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM.
Evet Eymen çocuk. Mahcubuz.
YORUMLAR
Cezaevinden tahliye olacak azılı katil gardiyana der ki; Yatağımı toplama yarın geri döneceğim. Aradan üç ay geçer ve gardiyan ile katil çarşıda karşılaşır. Gardiyan sorar hani gelecektin! Adamın cevabı; O zaman dışarıda bir tane şerefsiz vardı. Baktım ki etraf onun gibi şerefsizlerle dolu vaz geçtim!!! Hangi birini öldüreyim!
İşte bu böyle hocam.
Maalesef etraf o kadar kaynıyor ki anlamak mümkün değil. Akşam TRT 1 de ''Türk demek'' diye bir program vardı hayranlıkla dinledim. Biz acaba o atalarımızın mı torunuyuz???
Yazı duyguluygu ellerine sağlık ağabey.
Böyle bir vahşetin sebebini getirip getirip Türkiye’de bin kişiden birinin bile adını sanını bilmediği kitaplara dayamak gibi bir çokbilmişliğe kızmayım da ne yapayım?
Ortada kanser olmuş bir hasta var, vatandaş aspirin ile tedaviye kalkıyor. Gel de kızma.
Elim ayağım ve de dimağım gerçekten de birbirine karıştı. Bu ve bunun gibi vahşetlerin oluşumunu sağlayan 'şerefsizler' e en ağır cezalar verilmeli, Türkiye nin hal ve gidişatı neden bu denli bozuk, bu hale gelmemize nedenlerimiz ne? Beş yaşındaki yavrudan ne istediniz, içim yandı, kızmakla da yerden göğe kadar haklısınız hocam.. Yazıyı dikkatli bir şekilde okudum, uzun uzadıya her birinden neler yazmışsınız neler. Tarikat kitaplarını okumadım, okumam da her yazan kendine göre yazmış. Danimarka da mukabeleye giden kadınlar bahsetmişti
bir kaç yerde kadınlardan bahis olmuş ve kadınların esamesi okunmazmış vs vs.. Ne giderim ne de dinlerim. Hele bazı kişiler var ki kafa karıştırmaktan da öte.. Kaleminiz yazmış vesselam, saygı ve sevgilerimle..
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM.
BU, BU, BU NASIL BİR VAHŞET NASIL BİR ACIMASIZLIK???
YETER YETER ARTIK.
Tüylerim diken diken artık şerefsizlik,zulüm milletin insanların nasiplendiği bie eksen olmuş.
Yazın hocam,yazın ve yazalım yoksa biz de teslim olacağız haksızlığa.
Evet, elimziden gelen bu en başta ettiğimiz dualar.
Sustum ki susmalıyım yoksa terbiyemi bozacağım.
Bu, bu insanlığa ihanet ve Allah'ı hiçe saymak.
Rabbim korusun bizi en başta masum yarvrularımızı.
Canımızın yandığı yetmedi mi?
Allah razı olsun Sami Hocam.
Tercüman oldunuz bizlere.
Sonuna kadar arkanızdayım
sami biberoğulları
Duamız bir: Yaşasın zalimler için cehennem...
Selam ve sevgiler.
Kıymetli hocam saygılar
dehşet verici bir olay ve de bir o kadar da tiksindirici.....
ancak ben olaya farklı bir açıdan bakmayı önereceğim
1- boşanan ailelere yüce devletimiz bir psikolog temin ediyor mu
2- çocuğun istikbali, yüce devletimiz tarafından emin ellerde olup olmadığının soruşturulması yapılarak bir tutanak zaptına alınmış mı
3- çocuğun annede kalması halinde annenin gerek maddi gerekse manevi yönden iyi bir halde olduğu yönünde yüce devletimizin bir tesbiti olmuş ve karara bağlanmışmı
4- boşanma sonrası aileye herhangi bir psikoloğ eşliğinde izleme ve çocuğun gelişimiyle ilgili bir çizelge yapılmış mı
5- çocuğun geleceği ile ilgili eğitim proğramları hangi kereşe, ana okuluna gittiği ile ilgili bir bilgi var mı
Not. YUKARIDAKİLERİN OLMAMASI DURUMUNDA SUÇLU SİZCE KİM?
NİCE SEVGİLER SAYGILARIMLA
sami biberoğulları
Sorduğun soruların hepsine birden cevapm olur umarım yazacaklarım.
2000 li yılların başlarında tüm okullara Rehberlik ve Psikolojik danışma servisleri kondu. Artık rehberlik ve psikolojik danışma işini sınıf öğretmenleri değil, bu işin uzmanı rehber öğretmenler yapacaktı. Sonra ne oldu biliyor musun? Herhangi bir sorunundan dolayı '' Evladım, sen rehberlik servisine git de orada rehber öğretmenle bir görüş'' dediğimiz çocuğun velisi ertesi gün okulu bastı '' benim çocuğum deli mi ki sen çocuğumu pskologa gönderiyorsun?''Diye...Şimdi sen hangi psikologtan bahsediyorsun.
Bizim o seviyelere gelmemiz için en az elli seneye ihtiyacımız var...
Selam ve sevgiler.
Yarın Allah'ın huzuruna nasıl çıkacak bu şeref ve haysiyet yoksunu insanlar? Futbolcu Karim Benzema'nın dediği gibi ''Ben kusursuz değilim, bir hata yaparsam Müslüman olarak beni suçlayın İslamı suçlamayın.'' demiştir mealen... Adam sapık ilişkiler yaşıyor vayy Müslümanmış... Kur'an Kurslarında çocuklara taciz, vay Müslümanmış... Ne Müslümanı adam münafığın önde gideni... Manidar bir yazıydı kutlarım Hocam...
sami biberoğulları
Ahmet Zeytinci
sami biberoğulları
Ben, hiç bir yazıyı kalp balansimin bu kadar daraldigini hissederek okumadım hocam.Telaslaniyor benim ellerim,ne yapmalı diyorum,bir şey yapmali,hani bir şeyler ,kime nasıl ne yapmalı,kiminle,nereden hangi cihetle başlamalı..büyük bir daralma,büyük bir enkaz yığını..egitim,okumak,evet kitap okumak,kitap okutmak,kime nasıl ne ile..aile ,çevre,öğreti,gelenek diyoruz..ne zaman,nasıl,kimlerle ?!...bu haberi duymuş ve fakat hiç izleyememistim.kör sagir dilsizlikten mi?! dayanılmaz haberlerin çıldırtan seslerinden mi ? kendi akil ve yetimin caresizliginden mi ?
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.