- 521 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÜŞÜTÜK EMLAKÇI
ÜŞÜTÜK EMLAKÇI
Yazan-Yöneten:
İsmail MALATYA
Tek Perde
Türü: Komedi
BİR
ÜŞÜTÜK EMLAKÇI
YAZAN: İSMAİL MALATYA
KARAKTERLER
· Üşütük Emlakçı: Yusuf Bey (30 yaşında):
· Pınar Hanım: Okan Bey’in karısı Bankacı(35 yaşında):
· Okan Bey: Pınar Hanım’ın eşi Mühendis(35 yaşında ):
· Didem Hanım (Bekar Kadın) (25 yaşında):
· Ahmet Bey: Sude’nin erkek arkadaşı(26 yaşında):
· Başak Hanım: Ahmet’in kız arkadaşı(24 yaşında):
· Kahraman Bey (30 yaşında):
· Mehmet Bey: (28 yaşında):
İKİ
SAHNE
Sahne bir emlak ofisi olarak düzenlenir.
Bir masa, bir sehpa, bir koltuk, iki sandalye, bir evrak dolabı, yerde küçük bir halı, duvarlarda site ve villa resimleri. İlgili afişler, konut kampanya sloganları olacak.
(Müzik çalar. Perde açılır, emlakçı masasının üstündeki bilgisayarda emlak ilanlarına bakmaktadır.)
ÜÇ
ÜŞÜTÜK EMLAKÇI: (YAZAN: İSMAİL MALATYA)
Yusuf Bey: (Perde açıldığında masasındaki bilgisayarının ekranına bakmaktadır. Müzik biter) Bakalım bugün satışımız olacak mı? Haydi hayırlısı.
Pınar Hanım ve Okan Bey içeri girer. Okan Bey: Selamun aleykum.
Yusuf Bey hemen yerinden kalkar, müşterileriyle tokalaşır: Aleykum selam beyefendi. Hoş geldiniz. Hoş geldiniz hanımefendi, buyurun oturun şöyle. Ben Yusuf, Yusuf Bey yani. Bana kısaca Üşütük Emlakçı diyorlar.
Okan Bey: Kısaca mı? Çok kısaymış. Yiğit namıyla anılırmış. Memnun oldum Üşütük Emlakçı. Ben de Yusuf.
Yusuf Bey: Yusuf Bey dedim ya Okan Bey.
Okan Bey: Doğru, öyle söylemiştiniz. Memnun oldum Yusuf Bey.
Pınar Hanım: Ben de Pınar, memnun oldum Yusuf Bey. Okan Bey’in eşiyim.
Yusuf Bey: Ben de Ayşe Hanım’ın eşiyim.
Pınar Hanım: Ayşe Hanım kim?
Yusuf Bey: Karım.
Pınar Hanım: Hım, anladım.
Yusuf Bey: Neyi?
(Yusuf Bey ve Pınar Hanım sehpanın iki tarafındaki, masanın önünde bulunan sandalyelere otururlar. Yusuf Bey, müşterileri oturduktan sonra yerine oturur.)
Pınar Hanım: Biz ev bakmaya gelmiştik.
Yusuf Bey: Ya, öyle mi? Ben de domates, biber falan alacaksınız sanmıştım.
Okan Bey: Ne diyorsunuz siz ya?
Yusuf Bey: Yok bir şey canım, şaka yaptım, şaka. Sıkıntınızı çözeceğim rahat olun. Nasıl bir ev bakmıştınız?
Pınar Hanım: Kapısı, penceresi, duvarları olan bir ev.
Yusuf Bey: Ya!
Pınar Hanım: Yaaa!
Okan Bey: Metrobüse yakın olsun istiyoruz.
Yusuf Bey: Tam yerine geldiniz. Metrobüse çok yakın bir dairem var.
Okan Bey: Ya çok sevindim! Ne kadar yakın acaba?
Yusuf Bey: Beş dakika.
Okan Bey: Beş dakika mı? Süper.
Yusuf Bey: Beş dakika ama taksi ile giderseniz. Yürüyerek yirmi dakika, koşarak on dört dakika. Yürümek de yararlı, koşmak da. Ee sporun faydası tartışılmaz. Sağlıklı ve genç görünümlü olursunuz.
Pınar Hanım: Pardon size kısaca ne diyorlardı Yusuf Bey?
Yusuf Bey: Üşütük Emlakçı diyorlardı. Neden sordunuz?
Pınar Hanım: Özel bir sebebi yok. Ama haksız da sayılmazlar yani.
Yusuf Bey: Bakın bu dairenin sahibi Almanya’da, beş yılda bir gelir. Ayrıca bu daire Boğazı da görüyor.
Okan Bey: Boğazı mı görüyor?
Yusuf Bey: Evet Okan Bey. Çatısına çıkıp, parmaklarınızın üzerine kalktığınızda boğaz köprüsünün direkleri görünüyor.
DÖRT
Okan Bey: Ya! Çok güzelmiş gerçekten. Senin annen güzel mi?
Yusuf Bey: Efendim, anlamadım.
Okan Bey: Yok bir şey yok.
Yusuf Bey: Ayrıca bu dairenin banyosu var. Banyosunda aynaları var. Duş sonrası aynanın karşına geçip muziplikler yapabilirsiniz.
Pınar Hanım: Banyosunun olması, ayrıca banyosunda aynasının olması önemli bir ayrıntı gerçekten.
Okan Bey sinirlenir, yerinden kalkar: Kalk gidelim Pınar. Bu emlakçı harbiden üşütükmüş.
Pınar Hanım: Bence de gidelim, der ve sinirli bir şekilde yerlerinden kalkarlar.
Yusuf Bey: Ama efendim, daha diğer seçenekleri görmediniz ki. Gitmeyin lütfen, der ve ayağa kalkar.
Okan Bey: Aman kalsın. Lazım değil, üşütük seni.
Pınar Hanım: Sizin saçmalıklarınıza daha fazla tahammül edemeyeceğim, der ve birlikte emlak ofisi terk ederler. Yusuf Bey şaşkın bir şekilde yerine oturur. Kısa bir süre sonra Didem Hanım içeri girer.
Didem Hanım: Merhaba, uygun musunuz acaba?
Yusuf Bey: Merhaba, neye uygun muyum?
Didem Hanım: Görüşmeye.
Yusuf Bey elini uzatır, tokalaşır, sağ taraftaki sandalyeyi gösterir: Tabi Hanımefendi. Buyurun lütfen oturun. Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz. Ben Yusuf. Yusuf Bey. Bana kısaca Üşütük Emlakçı derler.
Didem Hanım: Neden öyle diyorlar size?
Yusuf Bey: Nereden bileyim? Diyenlere sorun siz o soruyu.
Didem Hanım: Ben Didem. Kiralık bir daire istiyorum. 1+1 olsun. Fazla büyük olmasına gerek yok. Tek isteğim denizi görsün.
Yusuf Bey: Ev nasıl denizi görür Didem Hanım? Evin gözleri mi var? Şaka şaka. Hangi denizi görsün Didem Hanım?
Didem Hanım: Öyle bir şansım var mı?
Yusuf Bey: Tabi ki var. İsterseniz Hazar Denizi’ni görsün.
Didem Hanım: O nasıl olacak peki?
Yusuf Bey: Çok asit Didem Hanım. Duvara Hazar Denizi fotoğrafı yapıştırıyoruz, oluyor, bitiyor.
Didem Hanım: Anladım siz gerçekten üşütüksünüz. Pardon siz kaç kardeşsiniz?
Yusuf Bey: Evin tek çocuğu benim. Neden sordunuz?
Didem Hanım: Tahmin etmiştim. Siz doğduktan sonra anneniz babanız bu hatayı bir daha yapmak istememişler demek ki.
Yusuf Bey: Ben de size bir soru sormak istiyorum, izin verirseniz.
Didem Hanım: Tabi buyurun sorun.
Yusuf Bey: Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın varsa, daha fazla kadın daha fazla başarı mı demek? (Kahkahayı patlattı.)
Didem Hanım: Hı hı. Çok komiksin. Eve gidince güleceğim. Gülmeyin lütfen.
Yusuf Bey: Neden?
BEŞ
Didem Hanım: Görürler de aşık falan olurlar. Şaka şaka dişlerin sararmış. İğrenç görünüyorlar.
Yusuf Bey: güzel olduğunuz kadar ukalasınız da.
Didem Hanım: Ben ukala değilim.
Yusuf Bey: güzel olduğunuz kadar demiştim zaten.
Didem Hanım: Prensip olarak soğuk havayı ve soğuk insanları sevmiyorum. İkisi de beni hasta ediyor. Hasta ettin beni hasta Üşütük Emlakçı, der ve sinirle ofisi terk eder.
Yusuf Bey (Üşütük Emlakçı) masasında oturur ve bilgisayar ekranına bakar. İzleyicilere döner: Hem beni üşütük yapıyorlar hem de Üşütük Emlakçı diyorlar. Üşütmeyim de ne yapayım? der. Bu sırada Ahmet Bey ve Başak Hanım içeri girer. Onlar girince Yusuf Bey ayağa kalkar. Sahnenin tam ortasında buluşurlar.
Ahmet Bey: Selam. Ben Ahmet. Nasılsınız? Der elini uzatır, Yusuf Bey’le tokalaşır.
Yusuf Bey: Aleykum selam. Hoş geldiniz. Ben de Yusuf. Emlakçı.
Ahmet Bey: Namı diğer Üşütük Emlakçı.
Yusuf Bey: Siz de mi biliyorsunuz?
Ahmet Bey: Neyi?
Yusuf Bey: Üşütük olduğumu.
Ahmet Bey: Memlekette üşütük olduğunuzu bilmeyen mi var?
Yusuf Bey: Bayağı bayağı belli oluyor mu yani?
Ahmet Bey: Ney?
Yusuf Bey: Ney olacak, üşütük olduğum.
Ahmet Bey: Eh.
Yusuf Bey: Eh, derken?
Ahmet Bey: Eh, derken, Üsküdar’da sabah oldu erken.
Yusuf Bey: Nasıl yani?
Ahmet Bey: Bize ‘Oturun’ demeyecek misiniz? Müşterilerinizle hep ayakta mı görüşürsünüz?
Yusuf Bey: Özür dilerim efendim. Nasıl da daldım. Hanımefendi sizden de özür dilerim. Hoş geldiniz. Buyurun oturun şöyle, der Başak Hanım’la da tokalaşır.ve eliyle sandalyeleri gösterir. Ahmet Bey ve Başak Hanım gösterilen sandalyelere otururlar.
Başak Hanım: Önemli değil, hoş bulduk.
Yusuf Bey yerine oturur: Buyurun, sizi dinliyorum.
Başak Hanım: Nasıl yani?
Yusuf Bey: Nasıl olacak, kulaklarımla.
Ahmet Bey: Ama biz konuşmuyoruz ki nasıl bizi dinliyorsunuz?
Yusuf Bey: Tövbe estağfurullah! Anlıyorum sizi. Ev mi lazımdı size?
Başak Hanım: Yok, kurbanlık dana.
Yusuf Bey: Allah’ım aklıma mukayyet ol.
Ahmet Bey: Sinirlenmeyin hemen öyle Yusuf Bey.
Yusuf Bey: Nasıl sinirlenmeyeyim? Sapır supur konuşup duruyorsunuz.
Başak Hanım: Oysa siz ne kadar mantıklı, ne kadar güzel konuşuyorsunuz(!)
ALTI
Ahmet Bey: Kiralık ev bakmıştık.
Yusuf Bey: Ne zaman?
Ahmet Bey: Şimdi be adam, şimdi. Bize uygun kiralık eviniz var mı?
Yusuf Bey: Hemen sinirlenme canım. Olmaz mı? Var tabi. Yalnız bekara vermiyorlar.
Başak Hanım: Bekar olduğumuzu nereden çıkardınız?
Yusuf Bey: Nereden olacak? Yüzükleri göremedim.
Ahmet Bey: Ama üç ay sonra düğün yapacağız.
Yusuf Bey: Olmaz, üç ay sonra gelin o zaman.
Ahmet Bey: Tam karakteriniz oturacakken sandalyeyi çekmişler sanki.
Başak Hanım: Kırmızı mercimek neden turuncu Yusuf Bey?
Yusuf Bey: Efendim.
Başak Hanım: Aslında içinizde çok zeki biri yatıyor. Yatıyor işte, sorun orada.
Yusuf Bey: Ben hatayı babamı dinlemekte yaptım.
Ahmet Bey: Babanız ne demişti ki?
Yusuf Bey: Babamı dinlemedim, dedim ya nereden bileyim? der, yerinden kalkar Ahmet Bey’in ve Başak Hanım’ın kollarından tutar. Çıkın gidin dükkanımdan. Def olun! Kaybolun çabuk! Kapatıyorum. Budan sonra emlak işi yaparsam bana da Üşütük Emlakçı desinler.
Ahmet Bey ve Başak Hanım bir yandan çıkarlar, bir yandan da aynı anda: Zaten öyle diyorlar. Üşütük Emlakçıııııı! Üşütük Emlakçııııı! Üşütük Emlakçııııı! Diye bağırarak sahneyi terk ederler. Yusuf Bey sinirlenir bir şeyler homurdanır, yerine oturur.
Bir süre sonra Kahraman Bey ve Mehmet Bey sahneye girerler. Aynı anda “Selamun aleykum”, derler.
Yusuf Bey: Hanginiz önce girdiniz dükkana?
Kahraman Bey: Ben, neden sordunuz?
Yusuf Bey: Önce size aleykum selam. Sonra da size aleykum selam.
Mehmet Bey: Siz iyi misiniz beyefendi?
Yusuf Bey: Şükürler olsun. Ama yanlış yere geldiniz maalesef. Size yardımcı olamayacağım.
Kahraman Bey: Yanlış yer mi? Hayır. Bura emlakçı ve ben doğru yere geldim.
Mehmet Bey: Ben de doğru yere geldim. Siz emlakçı değil misiniz beyefendi? Hem de Üşütük Emlakçı?
Yusuf Bey: Üşütük olduğum doğru ama artık emlakçılık yapmayacağım.
Kahraman Bey: Neden?
Yusuf Bey: Kaplumbağa neden? Neden olacak, sizin gibi kafayı yemiş müşterilerin yüzünden. Çıkın gidin lütfen kapatıyorum burayı.
Mehmet Bey: Tamam çıkacağız. Sakin olun. Bakın size ne diyeceğim?
Yusuf Bey: Ne diyeceksiniz?
Mehmet Bey: Adamın biri yarın öleceğim, demiş.
Yusuf Bey: Eee?
Mehmet Bey: Yarmışlar, ölmüş.
YEDİ
Kahraman Bey: Bakın ben de size bir şey söyleyeyim. Adam otobüse bindi, arkaya doğru yürüyelim, diyor. Yürüyecek olsaydım otobüse binmezdim, dedim. İyi mi?
Yusuf Bey: İyi de ben hiç iyi değilim. Çıkın gidin yalvarıyorum.
Mehmet Bey: Sabah lokantaya girdim, çorba içmek için. Karşımdaki sandalyede oturan adama tuzu uzatır mısın dedim. Adam Tuuuuuuzzzz, dedi. Çaresiz ben de kalktım aldım.
Yusuf Bey iyice çileden çıkar, yerinde kalkar. Kahraman Bey’in ve Mehmet Bey’in kollarından tutar: Madem çıkmıyorsunuz haydi oyun oynayalım. Verin müziği. Biraz önce kafayı yiyip çıkan müşteriler siz de gelin. Oynayıp kurtlarımızı dökelim, der. Müzik çalar, tüm oyuncular sahneye gelir. Oyun havası eşliğinde oynarlar. Oyun biter, perde kapanır. Perdenin önüne çıkarlar, el ele tutarlar ve seyircileri selamlarlar. YAZAN : İSMAİL MALATYA
BİTTİİİİİİİ!!!
SEKİZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.