- 1975 Okunma
- 11 Yorum
- 10 Beğeni
*30 Ağustos Zafer Bayramı' nı hissetmek*
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Zaman geçiyor, her şey değişiyor. Milli değerlerimizi unutuyoruz. Yakın tarihimizle ilgili önemli olayları ne yazık son yıllarda unutur olduk. Bugün içi boşaltılmış, manevi değerinin anlamını unutturularak değersizleştirildiğini görüyoruz. Zoraki bir görevi yerine getirme çabası içinde; kutlamış olmak için kutlamak ayrıca çok üzücü. Günümüzde gerçekten eski bayramlara benzeyen fazla bir şey kalmadığı gibi, bayramların adı sadece bayram olarak kaldı.
Nasıl ki dini bayramlarımız, dini duygularımızın korunmasında ve dinimize olan bağlılığımızın sürdürülmesinde ve güçlendirilmesinde etkili oluyorlarsa, milli bayramlarımızın da, milli duygularımızın korunmasında ve moral değerlerimizin canlı tutulmasında elbette büyük etkisi vardır.
Milli bayramlarımız da, milli duyguların korunduğu, milli heyecanın yüksek tutulduğu önemli günlerdir. Oysaki vatan bildiğimiz ve üzerinde gezdiğimiz bu topraklar, bize kolay yurt olmamıştır. Kazanılan zaferlerle düşmanlarımızın yurdumuzdan atılmasında, topraklarımızı aziz kanlarıyla sulayan şehitlerimizin bu topraklar üstünde çok büyük hakları vardır. Minnet borcumuzun olduğunu unutmamak adına yaşanmış; iki tane kahramanlık hikâyesi paylaşmak istiyorum.
Çetmili Kara Ali ve Oğlu Mehmet…
Yıl 1912, Balkan Harbi başlar. Bir yiğit ki adı: Çetmili Kara Ali. Bir oğlu vardır, adı Mehmet, henüz 8 yaşında. Oğlunu ve eşini tereddütsüz bırakıp Balkan Harbi’ne katılır. Türk tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden olan Balkan Harbi biter. 17 günde tüm Balkanlar kaybedilir.
Savaş bitmez Çetmili Kara Ali için. Balkan Savaşı’ndan sonra Galiçya’da savaş başlar. Evine uğramadan savaşa katılır ve savaşır. Yeni bir cephe açılır Hicaz ve Yemen’de, sevkiyat alır Yemen için, yine evine uğramadan Yemen’e gider. Kutsal topraklar için savaşır, cepheden cepheye koşar…
Kafkasya’da cephe açılır. Yine evine uğramadan, çocuğunu görmeden: Yemen’den Kafkasya’ya revan olur savaşır. Sonra Doğu Cephesine iner, bu kez orada savaşır. Tam 11 yıl cepheden cepheye giderek, savaşır. Çarpışır düşmanla sarsılmaz bir inanç ve imanla…
Sıra gelir son sefere…
Kocatepe’den başlatılan Büyük Taarruz, Dumlupınar Başkomutan Meydan Muharebesiyle devam ederken; sol eli olmamasına rağmen Kurtuluş Savaşı’na gönüllü katılır. 29 Ağustos akşamı Kara Ali Çavuş yemek yerken, bir genç ona doğru gelerek “Konya’dan babamı arıyorum, bu civarda bir tümende imiş” der. Kendisi “ Kimi arıyorsun evlat, ben de Konyalı’yım yardımcı olayım” cümlesine: “Ben, Konya Çetmili Köyü’nden Kara Ali Çavuş’u arıyorum” deyince, Kara Ali Çavuş’un elindeki ekmek yere düşer “ Ben senin babanım” der. Sekiz yaşında iken evde bıraktığı oğlu Mehmet, 19 yaşında Alay Sancaktarı olarak cephede karşına çıkar. Yıllarca birbirini hiç görmemiş baba-oğul sarılırlar. Hasretle kucaklaşırlar…
Savaş tüm haşmetiyle; cephede, mevzilerde, mitralyöz atışları ile devam ederken; 31 Ağustos günü şehit olur Çetmili Kara Ali Çavuş. Oğlu Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet’in kollarında son sözleri:
"Vatan kurtulsun yeter... Hakkım helal olsun evlat." Ruhunu teslim eder. Şehit olan kahraman babasını kucağında taşıyan oğul, Onbaşı Mehmet kutsal vatan toprağına emanet eder...
Oğul Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet, Kahraman babası gibi devam eder çarpışmaya vatanın kurtuluşu için. Emperyalistlerin kuklası işgalci Palikarya’ yı Ege’nin serin sularına gömmek için kovalar düşmanı, en ön saflarda. Ve 9 Eylül günü İzmir’e ilk giren birliğin başında şehit olur Sancaktar Onbaşı Mehmet…
İzmirli Yıldırım Kemal…
1898 yılında İzmir’de doğmuş. İlk ve orta tahsilini İzmir’de tamamladıktan sonra Askeri İdadi’yi bitirip Harbiye’ye girer ve 1919 yılında Harp Okulu’ndan süvari subayı olarak mezun olur. Batı Anadolu’da Yunanlılar’ ın İzmir’i işgaliyle başlayan direniş süreci, önce çete savaşlarıyla kendini belli eder. Henüz daha düzenli orduya geçilmemiştir. Yunan kuvvetlerinin geri hatlarına sarkarak onlara büyük zararlar verir. Gece baskınları sonucu düşmanın silah ve mühimmatını ele geçirip taşıyabildiği kadarını yanına alıp, geri kalanı da imha eder. Düşman hatlarında büyük şaşkınlığa ve tedirginliğe yol açan Süvari Akıncıları ortaya çıkar. 30 civarında Süvari Akıncıları’ nın vur-kaç eylemleri 5. Kolordu Komutanı Fahrettin (Altay) Paşa’ nın bilgisi ve izni ile yapılmaktadır. Son derece hızlı yer değiştiren çetenin lideri İzmirli Yıldırım Kemal’dir. Çete savaşlarında göstermiş olduğu üstün yetenek ve hız nedeniyle “Yıldırım” unvanı İzmirli Kemal’e; Komutanı Fahrettin Paşa tarafından layık görülmüştür.
Zaman içinde Yunan kuvvetlerine karşı sayısız akın düzenleyen Yıldırım Kemal, Akhisar, Balıkesir ve Bursa cephelerinde kahramanca mücadele eder. Bu baskınlar sırasında defalarca yaralanır, tedavi olur ve yeniden cepheye dönerek düşmana karşı mücadelesini sürdürür. Büyük Taarruz’a doğru son kez yaralandığında; yaralarında oluşan enfeksiyon nedeniyle yüksek ateş ve takip eden bayılmalar sonucu, Konya’daki Askeri Hastane’ye tedaviye gönderilir. Büyük Taarruz’u haber alınca, tedavi gördüğü askeri hastaneden kaçar; süvari tümenine katılarak müfrezesisin başına geçer. Bu kaçış olayı 5. Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa’nın anılarında şöyle yer alır.
“Savaşın en şiddetli anı idi. İzmirli genç teğmen Yıldırım Kemal’i karşımda buluverdim. Kendisi benim karargâh subaylarımdandı. Hastalandığı için Konya Hastanesi’ne göndermiştik. Her zaman arkadaşlarına neşe saçan, sevimli, kabına sığmaz, vatansever bir subaydı. Karşımda heyecanla selâm verdikten sonra konuşmaya başladı:
- Taarruzun başladığını hastanede haber aldım. Hemen çıktım, trene atlayıp geldim. Emrinizdeyim, dedi.
- Bu hasta halinle nasıl at biner, nasıl kılıç sallarsın, nasıl kurşun atarsın.
-Savaşmaya geldim, Vatan için ölüm onurdur.
Deyince, bu davranışını beğendim, sevindim:
-Eski görevinize devam ediniz, dedim.
Yıldırım Kemal bir an durdu. Sonra gene o coşku ve heyecan ile:
-Ben bir Türk askeriyim paşam! Kanımın son damlasına kadar vatanımı korumak isterim. Kılıcımı sallayarak İzmir’e en önde girmek istiyorum. Beni en önde bir alaya göndermenizi rica ediyorum, dedi.
Bu sevimli ve heyecanlı genci kırmak istemedim. Onu ikinci tümenin ikinci alayına gönderdim. Yaralı haliyle savaşmaya devam eden Yıldırım Kemal, Küçükköy Tren İstasyonu’nu ele geçirirken şehit olduğu haberini aldım. Vatansever subayımın arkasından gözlerim dolu dolu oldu. Diyecek çok şey var, ama minnettarlığımız anlatacak kelime yok. Ruhu şad olsun. İzmir’e girdiğimizde bu şanlı şehidin Namazgâhlı babası, subaylarımıza oğlunu soruşturuşunu hiç unutamam. Hiç kimse bu bahtsız babaya acı haberi vermek istememişti. Ne hazin.”
Başka bir kaynakta ise söyle anlatılır. İzmirli Yıldırım Kemal’in 27 Ağustos 1922 tarihinde şehit oluşundan hemen sonra şanlı ordu İzmir’e girer. Ak saçlı bir ihtiyar, elinde tuttuğu küçük fotoğrafla, her gördüğü subaya yaklaşarak “Oğlumu gördünüz mü, Yıldırım Kemali’ mi?”. Ama kimseden cevap alamaz. Sonunda bir atlı tok sesiyle, “Baba” diye seslenip, “Ne soruyorsun bize onu? Biz hepimiz Yıldırımız, Kemal’iz. Onun yerine bizi kucaklasana!” Der…
O günlerden sonra, bugünlere geldik. Hissetmek, değer bilmek ve düşünmek lazım…
İşgalci emperyalist güçlere karşı; sınırları kanla çizilmiş ve ne fedakârlıklarla kurtarılarak bize nasıl vatan yapıldığını… Hür insan olarak nefes almanın ne demek olduğunu… Vatan sevgisinin sonsuzluğunu… Milli ve beraberlik ruhunun ne demek olduğunu hissetmek lazım…
Özgür birer birey olarak yaşıyor ve dolaşıyorsak, gökyüzüne mavi mavi bakabiliyorsak, kan ile harmanlanan toprağın üzerinde nefes alabiliyorsak eğer, bunu düşünmek lazım… Ve sonsuz kere düşünüp kıymetini bilmek lazım…
Ne mutlu ki;
Onurumuz… Gururumuz… Özgürlüğümüz… Bağımsızlığımız olan, milli bayramlarımızın farkında olanlara, unutmayanlara ve unutturmayanlara…
Başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, şanlı ordumuzun ve hiç kimseyi ayırt etmeden: Bu Vatan uğruna canlarını seve seve feda eden; kadın-erkek, yaşlısı-genci aziz şehitlerimizin mekânları cennet, ruhları şad olsun…
Sonsuz saygı ve sonsuz minnetle…
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız ilelebet kutlu olsun!
Nuray ÇAKMAK/08/2019
YORUMLAR
Dün girememiştim deftere ödüllendirilecek bir yazıydı başarıların daim vatan uğruna kaybettiklerimizin de mekanı cennet olsun.
Nuray Çakmak
Güzel yüreğine sevgilerimle..
Epey yıllar var ki gözlerimden yaş akmaz olmuştu!!!
Sizin bu anlattığınız tarihi dersi(!) okuyana kadar.
Elleriniz dert görmesin.
Eğer o kahramanlıklar olmasaydı bizde olmazdık!!!!!!!!
Nuray Çakmak
Var olsun yüce gönlünüz kıymetli hocam.
Teşekkür ederim selam ve saygılarımla.
Ne çok bizden.
Ne çok ne çok vatan aşkına delalet.
Mekanı cennet olsun ulu önder Atatürk'ün ve tüm tüm şehitlerimizin.
Zaferimiz dillere destan ve Türkiyemin yarattığı coşku biz vatan sevdalılarında asla dinmeyecek.
Güne eşlik eden muhteşem yazınızı kutlyorum ve 30 Ağustoz Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Nice bayramlara erişelim vatan topraklarında asla sönmeyecek coşku ile de örnek olalım tüm dünyaya.
Sevgilerimle, sevgilerimle sevgili Nuray Hanım.
Teşekkür ve takdirlerim sizinle.
Nuray Çakmak
Sevgilerimle Gülüm hanım.
Emek verilmiş bir paylaşımdı öncelikle başarınızı kutlarım. 30 Ağustos meselesine gelince bayram bitti gölgesi kaldı, bunu söylerken utanıyorum. Kaldığım ilde çarşı içinde evimiz tek bir Türk bayrağı göremiyorum ne evlerde ne iş yerlerinde. Uyduruk bir bayramda yer gök inlerken gece yarılarına kadar kutlama yapılırken tek bir trampet sesi bile yok, eskiden bayramlar da bayram gibi kutlanırdı ne acı değil mi... O dönemlerde canını feda eden tüm şehitlerimize gönül borcumuz var ama şu anda elimizden gelen bir şey yok. Mekanları cennet olsun.
Nuray Çakmak
Teşekkür ederim duygulu yorumunuza, selam ve saygılarımla..
Kutlu olsun Zafer bayramımız...
Donanımlı harika bir paylaşımdı, okurken ders aldım, feyz aldım, ne kutlu ki böylesine kahraman ecdadın evlatlarıyız
Sizi kutluyorum Nuray hanım
30 Ağustos Zafer bayramımız kutlu olsun
Nuray Çakmak
Kutlu olsun Zafer bayramımız...
Selam ve saygılarımla.
Tüm ulusumuza kutlu olsun.
Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını saygı sevgi ve minnetle anıyorum.
Duyarlı kalemine ve yüreğine selam olsun canım benim.
Kutlarım içtenlikle
Sevgilerimle
Nuray Çakmak
Kutlu olsun Zafer bayramımız...
Selam ve sevgilerimle.
"Ne mutlu ki;
Onurumuz… Gururumuz… Özgürlüğümüz… Bağımsızlığımız olan, milli bayramlarımızın farkında olanlara, unutmayanlara ve unutturmayanlara…
Başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, şanlı ordumuzun ve hiç kimseyi ayırt etmeden: Bu Vatan uğruna canlarını seve seve feda eden; kadın-erkek, yaşlısı-genci aziz şehitlerimizin mekânları cennet, ruhları şad olsun…
Sonsuz saygı ve sonsuz minnetle…
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız ilelebet kutlu olsun! "
Hocam kıymetli yazınızı tarifi mümkün olmayan duygularla okudum size , kaleminize ve şanlı milletimize binlerce teşekkür ederim. Yazınızın son bölümü herkesin sesi olun diye en azından bende sesinize ses katayım istedim selam saygılarımla
Nuray Çakmak
Nice 30 Ağustos bayramlarımız olsun hep birlikte.
Saygılarımla.
Çok duygulanıyor insan, o hissiyata nail olabilen insanlardan eylesin Rabbimiz bizi.
Üstüne ne yazabilirim bilemiyorum sayın hocam. Kaleminize sağlık
ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!"
Nuray Çakmak
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı zaman,
söyleyecek sözümüz de olamıyor.
Nice 30 Ağustos bayramlarımız olsun hep birlikte.
Teşekkür ederim saygılarımla.
Sizin ve yüce Türk milletinin bayramı kutlu olsun.
Şehitlerimizin de mekanı cennet olsun. Gazilerimize de şükranlarımızı sunuyoruz.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Nuray Çakmak
Teşekkür ederim saygılarımla.