- 1137 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
ZAİM
Musalla taşının üzerinde yeşil örtülü tabutun yanına geldi. Dokunduğunda gözyaşları sel oldu. Gençliğinde içine gömdüğü nefreti düşündü. Tabuta doğru eğilip “Musalla taşının değil ibret taşının üzerinde olman gerekiyor. Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim!”dedi. Cenaze namazı kılınıp imamın “merhumeyi nasıl bilirdiniz?”sorusuna hiç cevap vermeden cenazeden ayrıldı. Ölümü, yükünü hafifletmişti.
Konak meydanında dolaşıp saat kulesinde uçuşan güvercinleri seyre daldı. Ölümü ardından bir armağan bırakmıştı. Özgürdü artık. Cebinden sigara tablasını çıkarıp keyifle sardığı sigarayı içti.
Annesini hiç hatırlamıyordu. Bırakıp gitmişti. Sebebini hiçbir zaman öğrenememişti. Sigarasından bir fırt çekip ”Keşke bir resmi olsaydı!”dedi, iç çekerek.
Babaannesi ne zaman bir şeylere kızsa “Oğluma sebep olan gavurun dölü sizi terk edip gitti.”derdi. O günü Zaim’e zehir ederdi. Babası erken yaşta kahrından ölmüştü. Hafızasında kalan tek şey avluya çıktığında ıhlamur ağacının altında sedirde oturan soluk yüzlü sürekli sigara içen adamdı. Bir kere bile başını okşamayan adam.
Babaannesi ile dedesinden kalma nargile dükkanı işletiyorlardı.Dedesi eski lüle ustasıydı. Zaim’in çocukluğundan beri babaannesinden duyduğu “ Rahmetli deden nargileyi temizler keyifle içerdi içmesine ama Cevahirim derdi “Sen olmazsan kim tömbekiyi hazırlayacak!” Göçtü gitti kimseye muhtaç kalmadan.” Her anlattığında gözlerinden iki üç yaş damlardı.
Kafe Seyduna’yı açarken Zaim’e küsmüştü. Rızasını almadan dede yadigarı nargile dükkanını satmıştı. Hakkını helal etmeyecekti.
Zaim Konak Meydanından Alsancak’a yürürken hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden akıp gidiyordu.
Kafeye geldiğinde çalışanlar ortalığı temizliyordu. Garsonlardan biri yanına gelerek “ Zaim Bey başınız sağ olsun. Kahve ister misiniz?” diye sordu. Başını iki yana sallayıp üst kata çıktı. Her zamanki yerine gidip koltuğa sırtını dayayarak oturdu. Gür sesiyle “Hadi gençler bu günlük yeter, gidebilirsiniz! Börteçine sen kal. Nargilemi hazırlayıp öyle git!” dedi.
Göz ucuyla Börteçine’yi izlemeye başladı. Bağırarak “Oğlum kaç defa söyleyeceğim tütünü lüleye havadan serp. Parmağınla da aşağı doğru ittir. İşte bu kadar.”
Börteçine nargileyi Zaim’in yanına bırakıp bir şeylerle oyalanıyormuş gibi yapıp gitmeye hazırlanırken göz ucuyla Zaim’e bakıyordu.“Gel otur yanıma bir sigara iç. Bozuldun sen bana. Şu sıfata bak! Oğlum, babaannem ölmüş.”diyerek nargilesinden derin bir nefes çekti. Börteçine’nin kafası önünde mırıldanarak “Sanki çok seviyordun ağbi” dedi. Zaim nargilesinden bir nefes daha çekip “Bu yüzden seni seviyorum. Harbi delikanlısın, hazır cevapsın, zekisin, ukalasın. Hadi yak bir cigara!”dedi. Börteçine masada duran sigara paketinden bir tane çektiği sırada birkaç tane yere düşürünce eli ayağına dolaştı. Zaim gülerek “Şaşkın bak bunu unutmuştum! Birde sakarsın!”Ağzındaki dumanı yüzüne doğru üfledi. O esnada Börteçine nargilenin ateşinde sigarasını yakmaya çalışıyordu.
Azarlayarak “ Lavuk musun oğlum sen? Nargilenin ateşinde sigara yakmayın demedim mi? Çakmak var oğlum. Ama yok ben çakmakla değil nargilenin ateşiyle yakmak istiyorum ağbi diyorsan, o zaman ne yapacaksın! Al eline maşayı. Al, kömür közünü tut. Öyle yak!” Börteçine başını önüne eğerek “Tamam ağbi özür dilerim. Canını sıkıyorum. Ben gideyim ister sen?” Mırıldanarak söylemişti. “ Yok be oğlum nereye gidiyorsun? Otur oturduğun yerde.”
Uzun bir ara konuşmadılar. Koca salonu ölümün sessizliği doldurmuştu.
Avluda sedire oturan yetmişini geçmiş, başındaki boncukla oyalanmış sarı tülbendi, üstündeki çiçek desenli elbisesi ve kamburu çıkmış sırtındaki yeşil yeleğiyle nargilesiyle uğraşıyordu. Zaim usulca yanına gidip sedire oturdu.
“Babaanne niçin okumamı istemiyor sun?”
“Deden rahmetli nargileyi benden daha çok severdi. Sen bilmezsin. Nargileyi keyifle içerdi. Ama öyle kolay değildir. Zahmetli iştir. İçebilmek için emek harcaman gerekir. Nargilenin parçalarını bilir misin?”
“Biliyorum babaanne bilmezsem bu işi nasıl yaparım?”
“Nereden bileceksin? Tütünün konulduğu bölüme lüle, bu uzun gövdeye ser, içinde dumanı filitre eden suyun olduğu bölüme şişe denir.”
“Babaanne niye sürekli aynı şeyleri anlatıyorsun her zamanki yaptığım işler.”
“Dumanı şişeden alıp ağza ulaştıran hortuma marpuç denir.”
“Of babaanne of! Neden okumamı istemiyorsun?”
“Bilir misin? Nereden bileceksin? Tütünü kıyarsın, geceden ıslamaya bırakırsın. Üzerine nemli havlu örtüp bekletirsin.”
“Tamam babaanne. Soruma cevap ver. Okumamı neden istemiyorsun?”
“Nargilenin iyi olmasının sırrı da bu, tavının iyi olmasında yatıyor. Sonra deden rahmetli özenle lüleye yerleştirirdi.”
“Babaanne ben gidiyorum!”
Zaim nargilenin sönen közüne bakıp uzaklara dalmıştı. Börteçine boğazındaki gıcığı temizleyip “Ağbi çay demleyeyim mi” diye birkaç kere tekrar etti. Zaim irkilip“Olur olur iyi olur ”dedi ve sarma sigarasından bir tane yaktı.
Börteçine elinde ki semaveri masaya bırakırken İzin isteyerek“Ağbi bir hikaye anlata bilir miyim?”diye sordu. Zaim “Oğlum izin mi istiyorsun? Konuşuyoruz anlat, çayda demini alsın!”dedi.
“Kanuni, Süleymaniye camiinin yapımı için Mimar Sinan’a emir verir. Aradan zaman geçer. Mimar Sinan camiinin tam ortasında nargile içer. O dönemde çalışanların bazıları Kanuni’ye giderek “Mimar Sinan çalışmıyor. Camide nargile içiyor. “ diye şikayert ederler.
Kanuni, şikayetler artınca bu durum karşısında köpürür ve Mimar Sinan’ı huzuruna çağırtır. Kızarak “Bre Sinan! Bu ne rezalettir? Bu mübarek çatı altında nargile ile keyif çatıyormuşsun?”der. Zaim gülerek
“Çayımı tazele”
Börteçine çayları doldurarak anlatmaya devam etti.
Kanuni “Niye çalışmıyorsun?”diye sorduğunda Mimar Sinan “Kubbenin akustiğinin nasıl olacağını hesaplıyorum. Nargileden çıkan ses ile bunu yapmaya çalışıyorum.” diye cevap verir.
Börteçine coşkuyla anlatırken “Cemaatle kılınan namazlarda, insan nefesleri ve camii içinde yanan yağ kandilleri havayı kirletebilir bu yüzden süslemeleri tavanların üzerlerinde is birikimine neden olur. Bunun için Mimar cami giriş… Börteçine’yi duymuyordu artık.
Zaim’in kulaklarında “ Merhumeyi nasıl bilirdiniz? Hakkınızı helal ediyor musunuz? Hakkınızı helal ediyor musunuz? Hakkınızı helal ediyor musunuz?
Sakine Gençyılmaz 9/07/2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.