Kadına Şiddet Son Olsun Diyoruz Ama
Hiç bir çözüm, şer meydana geldiğinde çözülemez, o nihayete en başından, aşı yapılması gibi önlem alınmalıdır…
.../
Geçmişte, parçaları çöplere atılan Münevver’in parçalanmış cesedi, evine gitmek için bindiği dolmuşta, tacize karşı geldiği için Mersin’de öldürülen üniversiteli kızımız, rezidanstan aşağıya atılan gencecik hanım evladımız, eşinden ayrılan koca cinayetleri… O kadar çok yazıldı çizildi ki… Bir daha olmasın duası, sokaklara taşan gösterileri, cinayeti işleyenin kaldığı hücresine kadar yapılan haberleri takip ettik, canlı görmesek de medya kanalıyla haber yapıldığında dinledik… Bitsin dediğimiz bu vahşet, durmak yerine katlanarak artmaya devam ediyor, maalesef. En son yaşanan ve kızının önünde işlenen Emine Bulut cinayeti ise artık vicdanları ve kemikleri sızlatan bir vaka oldu.
Neden bu kadar ortalık ayağa kalktı, Emine Bulut cinayetinde peki? Çünkü olay kameraya alınmış, annesinin öldüğünü gören kız çocuğunun “Anne ölme…” diye ağıtlarıyla acılı feryadına şahit olunmuştur. Üstelik bu olaylar Kırıkkale il merkezinin en işlek caddesinde cereyan ederken, olaya kimsenin müdahale etmemesi… Bu tartışmayı sıradan bir film çevriliyor gibi seyretmesi… Hani filmde biri bıçaklansa, yarasına salçaları döküyorlar, bağırması bir rol… Sahne bittiğinde, salça yıkanıyor ve o ölen kişi hayatına devam ediyor. Allah aşkına, böyle bir filme hayatta kaç kere şahit oluruz ki, Emine Bulut’un yaşadığı bu hayatın ta kendisi ve ölenin üzerinde ki gerçek kan- kişi hayatına devam etmiyor, mezara gömülüyor. İnsanlar bu kadar duyarsızlaştı olayın olduğu yerde… Olaydan sonra medya aracılığı ile bunu seyreden herkes ah vah ediyor ama bir düşünseler iyi olur, onlar bu sahneyi görselerdi nasıl davranırlardı ki? Toplum duyarsızlaştı ve maddeselleşti maalesef…
Çocuklar ellerindeki medya oyuncakları ile senaryosu öldürmek olan kişilerin oyunlarını oynayarak büyüyor. Sanal dünyada öldürmek, en zevk alıcı şey, çocuklar soruyor birbirine oyun oynarken sen kaç tane adam öldürdün? Bu kişiler büyüdüğünde, ölümü izlemek sıradanlaşıyor. Çocuk nasıl büyüyorsa, insanlar her gün seyrettikleri dizi filmlerinin her sahnesinde ki öldürülen kişileri izleyip zevk almaya devam ettikçe, bu tür görüntüleri de o filmin sahnesini seyreder gibi seyrediyor.
Bir dostumla konuşurken, medyadan okuduğu bir haberi paylaştı benimle. Amerika adına 1955-1975 yılları arasında Vietnam’da savaşan paralı askerlerin ellerine verilen silahları öldürmek için kullanmadıkları, neredeyse kullanan sayısı 5-10 % yi geçmediği görülünce, silah tüccarları bunu nasıl çözeceklerini araştırmışlar ve çözüm üretmişler. Bu çözüm, sanal ortamda geliştirilen savaş ve o savaşta öldürme oyunları olmuş. Bu oyunlar üretildikten sonra görülmüş ki, artık eline silah verilen kişilerin insanların üzerine daha kolay ateş ediyor ve öldürüyorlar.
Varmak istediğim nokta şu, Medya kanalıyla şiddet dolu filmlere rağbet fazla oldukça ve bu filmlerde ki ölümler sıradanlaştıkça bu görüntüler çoğalacaktır. Bizim gerçek hayatımız bu filmleri ve oyunları seyretmekle geçiyor. Oyunlarda ve dizilerde olduğu gibi intikam hissi ve kısasa kısas denilerek intikamın alınması sıradan hale gelmiştir, davranışlarımızda da… Bir ebeveyn çocuklarını ne kadar takip edebilir, televizyon dizilerini kim seyretme diyebilir? Sonuçta bu tür eğilim, cinayete gitme şekli, yetiştirilme ve eğitimle ilgilidir. Kişi yetişkin bile olsa bu dizileri çekmeye ve seyrettirmemeye kim engel olabilir ki, demokratik bir ülkede yaşıyoruz.
İşin dini yönü de var tabi… Çocuklar ne kadar dinini öğrenebiliyor ve Allah’tan hakkıyla korkarak büyüyorlar, Ahirete iman ediyorlar ki… Onların tek korkusu, eğer iyi bir mesleğim olmazsa, hayatım perişan olur varsayımıdır. Kişi, paranın ve garanti yaşamın içinde büyütülmeye şartlandırılıyor, kişi öldükten sonra kime hesap vereceğini bilmiyor yahut buna inanmayarak büyütülüyor. Kur’an şiddete, kul hakkına, adaletsizliğe ve zalime karşı olduğunu yazan, sevgiyi esas alan birçok ayetlerle doludur. Kim bunları okuyor ve biliyor ki? Kıldığımız namazda bile ne okuduğumuzun manasını bilerek, ruhunu hissederek yapıyoruz ki... Dolayısıyla, bize yansıyan tarafı spor gibi oluyor… Kim eline açıp da ağlayarak dua ediyor ki… Dua da bile ben sana yöneldim sen de vermelisin gibi bir çıkar söz konusu, Rabbimizle adeta pazarlık yapar gibi…
İdam gelse, etkisi mutlaka ses getirecektir. Öldürmek caydırıcı olacaktır… Ama bu sınırlı bir etkidir. Bunun yerine kişileri eğitmek gerekiyor. Çocuklara Anaya, babaya, insana, vatana, yaratılmışlara, Allah’a… Sevgiyi şırınga etmek gerekiyor. Bunu destekleyecek oyun ve çizgi filmleri, eğitim materyalleri çoğaltılmalıdır. Çocuğa dini eğitim verilmelidir. O eğitim yalnızca yaz tatilinde verilerek ve imam hatiplerde değil, normal eğitim verilen devlet okullarında da yaygın hale getirilmelidir. Bu verilen eğitim, liseden mezun olunca yabancı dili öğrenemeden mezun olan çocukta ki gibi de bir eğitim olmamalıdır. Bu dersi öğrenmesi, uygulaması ve geçer not alamazsa o yılı tekrar edeceği ders olmalıdır. Çocuk lise bittiğinde hangi dine ait olduğunu, hem bu dünya hem de ahiret için çalışması gerektiğini bilmelidir. Aidiyet sahibi olmalıdır. Dini eğitim, dil seçiminde olduğu gibi, aile hangi dine mensupsa o din seçilerek yapılmalıdır elbette… Hiçbir din masum insanı katledin demez sonuçta.
Emine Buluta Allah’tan rahmet diliyorum. Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır ayeti ile… Demek ki, onunda ölümü bu sebepten olmuş ve ne kadar acı olsa da… Kimse, ne savaşta, ne terörde, ne böylesi bir güç tarafından öldürülmeyi hak etmiyor. Rad suresi 11 inci ayetinde de denildiği gibi biz değişmedikçe Allah’ta bizi değiştirmeyecektir de… Değişim ancak eğitimle ve Allah korkusu kazanılarak olabilir. Bana göre idam bile kişinin ölümüne yakışmıyor. Biz insanız ve çevremize de insanlığı yaymalıyız. Sonuçta herkesin yaşama hakkı vardır, kendi istediği şekilde yaşamalıdır. Onu sorgulayacak yalnızca Rabbimdir, bizler de değiliz. Eğer biz istediği tercihe karşı gelirsek de zalim oluruz. Allah ne zalim olmayı ne de zalimlerle ortak kaderi bize yaşatmasın inşallah.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Biz bu konuya yıllardır parmak basıyoruz
Gel gör ki herşey para olmuş
Ölenin kalanın bir hükmü yok
Türkiye 'de öz diyeceğimiz birşey yok malesef... anayasadan tut orduya kadar... aileden tut, eğitime kadar hep siyonist bir algının etkisinde...
Müslüman bir ülkede,gavur yasası geçtikçe,herşey boş
Bide şu gerçek varki,insanların içini bilemeyiz...bugun dost yarın kalleş olmaları ani, bazı şeyler insanın vicdanına kalmış...hangi önlemi alırsan al ... allah ve hesap korkusu olmayanı ne polis ne ordu engelleyebilir.
Rabbim bizi şeytanın ve şeytanlasmış insanların şerrinden korusun...amin
Biz bu konuya yıllardır parmak basıyoruz
Gel gör ki herşey para olmuş
Ölenin kalanın bir hükmü yok
Türkiye 'de öz diyeceğimiz birşey yok malesef... anayasadan tut orduya kadar... aileden tut, eğitime kadar hep siyonist bir algının etkisinde...
Müslüman bir ülkede,gavur yasası geçtikçe,herşey boş
Bide şu gerçek varki,insanların içini bilemeyiz...bugun dost yarın kalleş olmaları ani, bazı şeyler insanın vicdanına kalmış...hangi önlemi alırsan al ... allah ve hesap korkusu olmayanı ne polis ne ordu engelleyebilir.
Rabbim bizi şeytanın ve şeytanlasmış insanların şerrinden korusun...amin
Gündemi işgal eden acı bir olay yine benzerlerinin de yaşandığı bu anlamda anlamlı bir yazı kaleme almışsınız ağabeyim. Dün gece geç saatlerde benzeri bir olayın yaşanması da an meselesi idi yine sokağın ortasında vahşetin yaşandığı ve dakikalar içerisinde olay mahallinden uzaklaşan ve kaleme aldığım yazı yine bununla ilintili.
Duyarlı yüreğinize teşekkür ediyorum.
Selam ve dua ile ağabeyim
saf şiir
Duyarsız bir toplum olduk vesselam. Görsel basın televizyon ve dergiler, gazeteler ve oralarda paylaşılan göze ve akla hitap eden haberler insanları ve en başta da çocukları derinden etkiliyor. Sonrasında da şiddete ve her türlü hayasızlığa kapı açan bir toplum ortaya çıkıyor RTÜK denen kuruluşun daha sıkı çalışması ve bunları denetlemesi lazım. Tabi ki eğitimde şart... Manidardı kutlarım...