- 774 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
MİRCAN 2
Mircan ikili koltuğa, Zaim ve ben üçlü koltuğa oturduk. Zaim’i azarlar gibi “ Bizi tanıştırmayacaksın anlaşıldı.” Beni tepeden tırnağa süzüp “ Evime hoş geldiniz sefa getirdiniz” dedi. Zaim ayağa kalktı gülümseyerek Mircan’ın yanına gidip elini alnına koymadan öptü. Ben de ayağa kalktım. Öyle bir baktı ki kaşlarını çatarak kafasını salladı otur dercesine. Kalktığım gibi hemen oturdum.Nasıl davranacağımı bilmiyordum. Karşımda sekseninde bakımlı yorgun yaşlı bir beden vardı. Zaim hararetle bugünü anlatırken meraklı gözlerle dresuarın üzerindeki çerçevelerde eski gazete kupürlerindeki dansöz kadın fotoğraflarını, duvardaki tabloları inceliyordum. O kadar dalmışım ki Zaim’in sesini duydum “ Ayıp oluyor sana sesleniyoruz duymuyorsun.” Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Özür dilemeye çalışırken “Gel yanıma güzel kadın. Boş ver bu deli adamın söylediklerini, yanıma otur da bakalım parmağına ne olmuş? ” Parmaklarımı hareket ettirdiğinde sadece yüzük parmağım çok ağrıyordu. Zaim’e dönerek “ Kırık ya da çıkık, incinme değil. Ortalık sakinleşince acile götür. Şimdilik yapabileceğimiz sadece buz koymak” Ayağa kalkarak “ Zaim bey bana eşlik eder misiniz? ” diye sordu. Zaim salon beyefendisi edasında Mircan’ın koluna girdiğinde göz kırpıp mutfağa gittiler. Salonda ki resimleri incelemek için fırsatım olmuştu. Ayağa kalkıp resimlere yakından bakıp sanki ipucu arıyordum. Kim acaba bunlar derken fotoğrafa yakından baktığımda küçük bir not ” Turkish Delight”
Zaim elinde çay tepsisiyle gülümseyerek “ Mircan eskiden oryantal dansçıydı.” Çaylarımızı sehpanın üstüne koyup koltuğa kuruldu. Ben de hemen yerime oturdum elinde buz torbasıyla Mircan yanıma geldi. Buz torbasını avucuma koyup “ On dakika beklesin. ” ellerini yanağıma dokundurarak “ Korkulacak bir şey yok buz ağrını dindirir ödem olmasını engeller. Biz de bu arada çaylarımızı içelim. ” Zaim’e dönerek çayından bir yudum aldı. Mağrur bakışlarıyla “ Yaşı, kilosu, ten rengi ne olursa olsun her kadın dans edebilir. ” Sonra bana dönerek gözlerimin içine bakıp “ Zarif hareketlerle kadın olmanın gururunu taşır. Zarafeti ve çekiciliği ile kendini özgür hissettirir.” Elleri titreyerek çayından bir yudum aldı ve bardağını sehpaya bıraktı.” Dansözlük pavyonlarda masa üstünde dans edip memelerinin arasına para sıkıştırmak değil bir yaşam biçimidir.” Zaim’e bakıp “On dakika oldu mu? “ Zaim gülümseyerek saatine bakıp “ Siz anlatın lütfen on dakika olduğunda haber veririm” Ne kadar berrak hafızası vardı. Anlattıkça hayran oluyordum. Gün içerisinde yaşadığımız kaos yok olmuştu. “Bazı kültürlerde oryantal insanın dünyaya geliş öyküsünü anlatıyordu. İnsanı dünyaya getiren kadındı. Bu nedenle bunu anlatanlarda kadınlar oldu. Hamilelik sürecinde yaşanan sancılar ve doğum sırasında kasılan, titreyen bedenler dans dilinde vücut buldu.”
Zaim özür dileyerek on dakikanın dolduğunu söyledi. Mircan bana dönüp “ Yarım saat arayla buzu koy benim yapabileceğim bir şey yok. Ortalık sakinleşince sabah acile gidersiniz tendonun kopmuş olabilir.” dedi. Tendonun koptuğunu duyan Zaim telaşla ayağa kalkıp “Hadi hemen gidelim ortalık sabaha kadar sakinleşmez. Bırak sabahı günlerce devam edeceğe benziyor.” Mircan’a bakıp Zaim’in dedikleri umurumda değilmiş gibi merakla resimlerdeki dansözü gösterip bunlar kim diye sordum. Dresuarın sağ tarafındaki fotoğrafı gösterip ”Emine Adalet Pee hiç duydun mu? ” Utanıp yüzüne baktım. Mağrur bakışlarıyla “Cumhuriyetin ilk milli istihbarat teşkilatında görevli ajandı.” İnanamamıştım şaşkınlığımı gizleyememiştim. “Almanya’da Hitlerin hayranlıkla izlediği bir yıldızdı. ” Zaim’in gözüne bakmıştım. Kafasını onaylayarak sallıyordu. “Sol taraftaki fotoğraf ” dediğinde öksürmeye başladı. Zaim masada duran suyu Mircan’a verip “Sizi de çok yorduk. Şuraları toparlayıp gidelim. Bir dahaki sefere anlatırsınız. Şu kadını da biran evvel hastaneye götüreyim…”
- Sonra ne oldu?
- Ne olsun bir sene sağ elimi kullanamadım.
- Onu biliyorum Mircan’a ne oldu?
- Bilmiyorum bir daha hiç gitmedim.
- Sana inanamıyorum
- Nesine inanmıyorsun? Diğerleri gibi tek başına, yapayalnız öldü sanırım.
- Sol tarafta ki dansöz kimdi? Hani şu Türk lokumu olan
- Nejla Ateş. 1954 yılında New York devriye polisi Central Park’ta gezerken daha önce görmediği çıplak kadın heykeli görüyor. Tabi ortalık karışıyor bil bakalım kim?
- Anlatır mısın doğru düz gün!
- İtalyan heykeltıraş Albino Manca Nejla Ateşin çıplak heykelini yapıyor. Söylentiye göre hırsızlar kurumadan heykeli atölyeden çalıyorlar ama çok ağır olduğu için
- Central park’a bırakıyorlar.
- Evet
sakine gençyılmaz 23/06/2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.