- 2457 Okunma
- 36 Yorum
- 0 Beğeni
En ciddi oyun bu!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ne zamandır yazmak istediğim bir konu ‘’ölüm’’. Sürekli, öyle ya da böyle, bir şekilde aklımın kıyılarına bulaşan, okuduğum şiirlerde ve yazılarda gözümün içine sokulan, henüz bu yazıyı okuyor olanların tecrübe etmedikleri bir olgu.
Ölüm...
Ne kadar düşünürsem düşüneyim, beni korkutamayan; korkusuzluğumun beni korkuttuğu kadar. Yaşamadan anlayamayacağım. Lakin yaşadığım anda ise çok geç kalmış olacağım olay. Keşke bile diyemeyeceğim...
Tıpkı, aşkta olduğu gibi...
...
Oyun bu. Her kişiye, kendine has kutuda sunulan en ciddi oyun. Belli başlı kuralları olan. Klasik alt yapıya sahip. Doğum, yaşam ve ölüm adı altında basamakları bulunan. Beyaz tek sayfaya koyu renk kalemle çizilip bırakılmış. Satışa sunulan, kutunun içinden çıkan boyalarla renklendirebileceğimiz ancak. Birde kitapçık, kişiye özel sayfa sayısı bulunan. Yukarıdan indirilen.
...
Kurallar kitapçığı, önsöz:
Ölmenin ilk şartı; doğmuş olmaktır! Madem ki doğdun, öleceksin! Düz mantık hesabı. Hepimiz öleceğiz! Ölümsüz tek bir canlı, tek bir nesne yok. Zaman bile her geçen an ölüyor. Kaçış, yok!...
...
Anlaşılmayan bir şey var mı? İyi, devam edelim...
...
Gerçi ben ölümsüz olmaya yakın olmak, fazla yaşamak adına yukarıdakiyle, yani Tanrım ile, tek taraflı bir sözleşme yaptım bile. Kitapları, kuralları pek umursayamıyorum da . Ben dedim, en az bin yıl yaşamak istiyorum, ki kaldı dokuz yüz atmış altı yılım bu durumda. O ise hala cevap vermedi bana... Nasılsa zamanım var, beklerim. Duyduğuna eminim. Belki de naz yapıyor ha? Ne dersiniz? Neyse, isteyenin bir yüzü kara imiş. Ben ise kapkara... Arsızlığımdan ar damarım da çatlamamış. Doğduğumda da yokmuş ki... Bunu fark ettiklerin de hatalı yapım diye beni geri yollamaya kalmış anam babam ama gelirken getirmem gereken, elimdeki değiştirme kartımı yolda kaybettiğimden dolayı gerekli işlemleri gerçekleştirmemişler. Ha, birde, erkek bekliyorlarmış beni, hayal kırıklığı diz boyu yani. Gerçi sağ olsunlar bu sarsaklığımı pek dile getirmediler birlikteliğimiz boyunca. Vakitleri de pek olmadı diyebilirim buna, onca kalabalık kardeş grubu ile ilgilenmekten. Sıra gelmedi yani... En küçük olmanın verdiği tüm avantajları da kullandım diyelim. Duyma yetimi de kaybetmiş olabilirim tabii ki, olasılıklar çok. Şanslı bir çocukluk geçirdim, hala geçiriyorum...
...
Oyunun uyulması gereken kuralları, bölümleri, geçişleri; içerik...
Doğum anını, bilmediğimiz bir diyardan geliş, ölüm anını, bir kapı, bir sonraki geçişe varmadan önceki son durak, mezar taşlarını ise, Araf’a gidişin bileti olarak düşünmüşümdür hep . Oyunun üyelik forumu . Düşünsenize; Üyelik mecburidir! Doldurmak ise ardınızda kalanların bileceği. Tabii uyanıklık yapıp henüz yaşayanlar arasında iken, kendinizi cesur hissettiğiniz bir günde hazırlık yapmadıysanız, son tarih boş bırakılaraktan. Sırası ile; doğum tarihi, ölüm tarihi, adı, soyadı doldurulur bilet/forum üzerindeki kutucuklara. Kendinizi tanıtın bölümüne ise kalanların parasına ve espri anlayışına göre belki bir methiye düzenlenir. Müslüman olanlara ilave edilense; ruhuna El-fatiha..
Mezar taşları...
Ölenin ne işine yarayacaksa o taşlar. Sanki unutacakta ölen, hani bir soran olursa cevap vermemek ayıp olur hesabı, hatırlaması gerektiğinde kafayı uzatıp da okuyacak zavallı. Okuma bilmediğini düşünsenize birde...
Bu düşüncemi belirttiğimde ise toplumun bana cevabı; onlar kalanlara ibret olsun diye dikiliyor, ölümü unutmayalım diye! oluyor.
Ölümü unutmak mı? Bir daha ki nefesimizi almayı unutmuyorsak, ölümü nasıl unutabiliriz ki? İnsanlardan bahsediyorum , lütfen...
Müslümanlıkta şekil tapınmayı çağrıştırdığından dolayı yasaklanmışken, gayrimüslim mezarlıklarda ki o şaheserleri gördükçe içimden hep bir acaba geçer... Ben de istiyorum sesini kaç kez bastırdım bilemiyorum. Ki bunları daha çok vampir konulu filmlerde izlemişimdir. Yani bol gerilim, ölüm, kan ve dehşet içeren bir filmde; ben oturmuş mezar taşlarının güzellikleriyle ilgileniyorum. Durum vahim... Farkındayım...
Peki, aramızda kalsın. Bir itiraf daha benden yana; Uzun zamandır mezarlıkların yanından geçerken dua okumamın yanında, sohbete de başladım onlarla. Kimlerle mi? Mezarlıkta yatırılmış, kıdemlerine göre farklı kimi sabunlaşma evresini geçiren cesetlerle, kimi dişi ve kemiği dışında kalanı olmayanlarla ve diğerleri ile değil her halde... Bedenlerini bıraktıkları yerin başına kimi zaman uğradığını düşündüğüm ruhlarla. Merak etmeyin! Henüz daha görmeye başlamadım onları... Yine de, ‘’ selam, ne var ne yok? Anlat bakalım. Son zamanlarda olanları duydunuz mu millet? Bu şarkıyı seviyorum, hadi beraber söyleyelim.’’ gibi takılmalardan vazgeçemiyorum. Nedeni yok...
Mezarlık:
Bu lafı duyduğumda kıs kıs gülüyorum! Neden mi? Babam sağ olsun, aldı hazırladı yatacağımız yeri bile. Öyle çok düşünür bizi. Ya da nankör evlat olayımda şöyle diyeyim; ya bırak da öldüğümde bari istediğim yerde yatayım!... Olmaz! Babam o!... Her şeyimizi düşünür. Kendi anasız babasız büyüdü ya acısını bizden çıkarır. Çoğu zaman öldürücü olan sevgi ve koruması ile.
Konu açıldığında bana hep der ki; önce giden sen olur isen o kolunda ki dövmeyi sildirmeden yatırmayacağım seni o mezara. Hale bak ya.. Öldüğüme mi yanayım? Yoksa onca sevdiğim, üzerimde taşımaktan gurur duyduğum, yaptırdığımda babamdan dünya kadar azar işitmeme neden olan dövmemi kaybetmeme mi?
Gerçi bilmediği, henüz kulağına gitmemiş olan, ama, gitmesine ramak kalmış olan bir planım var! Yaklaşın, yaklaşın... Sizlerle paylaşacağım bu sırrımı da... Vasiyetimi yaptırıyorum yakında noter tasdikli. Aynen şunlar yazılı olacak:
-Öldüğümde yakın beni! Gömülmek istemiyorum. Ölmekten değil, gömülmekten korkuyorum!
-Küllerimi, kiralayacağınız son model siyah bir porsche 911 ile, son kez tüm İstanbul’u gezdirip bana, denize dökün birinci köprüden geçerken! O muhteşem manzarada asılı kalıp yayılayım özgürce..
...
Ha, bu arada baba, bak buradan söylüyorum; iyi dinle!
Gerçi oyunun kullanma kılavuzunun sonunda ki boş sayfaya da yazdım ya. Neyse. Belki okumayı unutursun. İyi dinle!
‘’Senden önce gidersem oyunun diğer bölümünü oynamaya, aldığın toplu aile mezarının en sağ tarafına göm beni. Her zaman ki gibi sırtım dönük olsun sizlere...’’
’Ölen bir insan, sizce ne kadar ölümden korkabilir?’
Zeynep Tavukçu 11/2/7
YORUMLAR
geldim zeynep
en deli yazina nihayet
hos akillisinida daha görmedim ama
bence düz yazi sana yakisiyor
hem de cook
konuya hakimiyetin bence cok etkiliydi
yorum bölümündede hakimiyetin etkileyiciydi
kutladim
hemde cook
yalniz ciddi manada üretim hatasiysan bunu düzeltememisler ya
buna sevindim
........f.s.m
Kaderin güzelliği, üretici kimliklerini bir kenara bırakmış iki insanın o vakitler düşünmediği, ailemin "bir anda çıkagelen" ve plansız en küçük ferdiyim.
O vakitler yokmuş şimdiki imkanlar, kız mı olacak erkek mi merakını bastırabilmek için :)
Kız bekliyorlarmış erkek olmuş. İşte insan kendini böyle buluyor yazılarda. Aynı kaderi zıtlıklarla yaşamışız :)
tebrikler...
aydın tarafından 2/13/2007 7:37:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
Zeynep merhaba
''Ölen bir insan, sizce ne kadar ölümden korkabilir?''
ÖLEN İNSAN nasıl yazı yazar?
KIZIM ÇOŞTUNNNN DURULLLLL
Ay ne çok seviyorsun ....karanlık konuları :-)))
işin zor senin...
yazmıyordum yorum
................... duramadım...
takılayım sana:-)
(rahatsızım, yazamıyorum çok nadir yorumlarım..)
selamlar
ablan
Dilerim huzuru bulursun! gerçi ölüsün:-)
(Allah geçinden versin,kimseye yakışmıyor)
***************************
‘’Senden önce gidersem oyunun diğer bölümünü oynamaya, aldığın toplu aile mezarının en sağ tarafına göm beni. Her zaman ki gibi sırtım dönük olsun sizlere...’’
Ah be kız bu ne serzeniş!!!
zeynep biliyorsun senin yazılarını bir kerende anlıyamıyorum.:-))
eminim sende!
döndüm tekrar okudum...
selamlar
alaz tarafından 2/13/2007 7:45:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
bir tık ile ulaşılabilen ortamda cesurca yazdıklarımızı yayınlama ve yayınlanan herhengi bir yazıyı şiiri okuma imkanımız var ise, yayınlanan bu yazı yada şiiri okuyup okumama seçeneğimiz ve en önemliside yapılan yorumlara tahammül edebilecek kadar yüreğimiz olmalı diye düşünürüm...
imamçlarımız en hassas olduğumuz yönlerimizdir...
hiç bir yazı yada hiç ama hiç kimse ne söyler yada yazarsa yazssın benim dinime hakaret edemez kaldıki diyelim etti bu benim dinimiden hiç ama hiç bir şey eksiltemez...
sevgili zeynep te zaten böyle bir şey yapmaz ve yazdığı yazıdada böyle bir şey hissedemedim...
sevgili Irmağı da hassasiyeti için kutlarım ama yinede dinimizin ne olursa olsun hiç ama hiç zarar göremiyecak kadar sapasağlam olduğunu yüreğini ferah tutmasını diliyorum...
asla kırgınlık olmasın...
sevgi dir dinimizin en büyük temeli...
hep söylemişimdir keşke peygamber efendimiz şimdi yaşasaydı ahhh keşke şimdi yaşasaydı da onunla olabilseydik bu kadar kötülük olmazdı...
herkesi seviyorum...
günün yazısını kutluyorum...
belginerturk tarafından 2/13/2007 6:55:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
hehe ark. herhalde gençlik bunalımını atlatamamış herhalde, bir dine bir babasına sarmış durmuş. aslında gençlerde görülen şablon bir ruh halidir. İspat etmek, farkedilmek ve birey olmak çabalarının yansıması olarak görebiliriz bu satırları. Ama tabi bişiler yansıtırken de diğer insanların hassasiyetlerini de göz önünde bulundurmak lazım. Hayat dengedr, kantarın topuzunu kaçırmamak lazım, ama ark. gençliğine verelim
dün akşam okumuştum yazını canım arkadaşım ama günün yazısı seçilsin öyle yazayım yorumumu dedim üşendim yazmaya :))
emindim burada olacağından yanii
kimin sözü bilmem ama :
'yaşamak yavaş yavaş ölmektir!'
söyleşi türünde yazılmış özgün bir yazı olmuş her ne kadar knousu çok işlenmiş olsa da...
ee zeynep beni şaşırt ve bir gün de kötü yaz olmaz mı:)))
canım her neredeysen bil ki sevgimdesin
kut
lu
yo
rum
18 liğim
:))
Arkadaşlar bence burda kırıcı olmak gereksiz.Sonuç itibariyle herkes aynı şeye inanmak zorunda değil.Zaten iş dinimize dönerse dinimizde insanları kırmak yada onlara dinimizi farklı bir dille anlatmaya çalışmakta yok.Dinimize göre insanların mantığının aldığı herşey serbest.Herkes mantığının kabul ettiğine inansın bence kimse kimseyi incitmesin."Elhamdü lillah"Müslümanım ama başkalarının dinini inancını eleştirmek ne haddime SAYGILAR
ha birde şu okunamama konusu var yo bundan yana dertli değilim henüz bir hafta olmadı bu siteye ilgi göstereli ve defalarca kez okunan şiirlerimde var kaldıki okunmasın ya bu neyi bağlar benim asla böyle bir amacım yok sadece allaha bu şekilde masum bir kılıfla saldırmanız çok canımı acıttı sizin inancınıza hakaret ettiğimi söylüyorsunuz nasıl oluyor bu inancınız varmı sizin
size seviyesiz demedim yazınıza seviyesiz dedim hakeret etmediğinizi söylüyorsunuz ama alahla anlaşma yaptım demktende utanmıyorsunuz sevgili devrimin dediği gibi bu bile şirk koşmaktır siz kim oluyorsunuzda bu mertebeye yükselebileceğinizi sanıyorsunuz allahla pazarlık yapmak haddinizime yok bin sene yaşamak istiyorum diye eğer allahın adaletinden ve yaptığınız bu hakaretin karşılıksız kalmıcağından emin olmasan siz emin olunki uslubum çok farklı olurdu..
Sevgili Zeynep;
"''Ölen bir insan, sizce ne kadar ölümden korkabilir?''
Ölen bir insan ölümde korktuğu için değil, sevdiklerinden, madi-manevi zenginliklerinden ayrılacağı için korkuyordur. Ölümden korkmamak için Doğduğumuz ne kadar doğalsa ölmeyi de o kadar doğal saymalıyız...
"ölünce nereye mi gideceğiz doğmayanların yanına"
SENEKA
.
Sevgi ve saygılarımla
DEVRİM tarafından 2/13/2007 12:36:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kutlarım... Çok sevindim günün yazısı seçilmesine sevgili zeynep...
Dünyadaki yapılmış olan ve halen süregelen tüm savaşlar rezillikler,ölümler, katliamlar hep bir inanç üstüne oturmuştur. Kimi bryazların üstün olduğuna-hatta bunu tanrının söylediğine-inanırlar ve diğer renktekileri katlederler... Kimi kendi inancını doğru ve hak kabul eder, diğerlerini yok etmekte bir sakınca görmediği gibi birde, cahil toplumları kandırmak ve kendi çıkarları için kullanmak için bunu kullanırlar...Şimdilerde olduğu gibi...
Hatta zamanında hitlerin, şimdi siyonistlerin inançları da kuvvetlidir... Ama kiminr göre doğru kimine göre yanlıştır. İnsanlara zarar vermediği sürece isteyen istediğine inansın
Ama durumdan vaizfe çıkaranlar tehlike arz etmiştir her zaman... Şimdilerde dini inancından dolayı başkalarını küçümseyen hatta öldüren insanlar var... Her zaman olduğu gibi...
Bırakalım da kararı yüce yaratıcı versin. Siz de bilirsiniz o istemeden soluk alamayız... Bu yüzden biraz sakinleşin lütfen... Bırakın da hükmü ve cezayı kendi versin...
Diğerlerini cehenneme layık görenler şimdi güneşle ıdınıyor... Ama unutmayın o güneş herkesi ısıtıyor, çünkü tanrı öyle istiyor...
Aslında söylenecek çok söz var... Umrunuzda olmayacağını bilerek söylüyorum bunları... Ama yeri burası değil...
Yazı illa ki insanın tüm yaşamını veya inançlarının-inançsızlıklarının tümünü simgelemez...
Ne doğru demiş büyüklerimiz yazmadan önce bol bol okumalıyız...Bu sadece iyi yazmak için değil.. Yazıya yazı gözüyle bakabilmek için...
Sevgi ve saygıyla kalınız...
Sevgili Hacı,
Teşekkür ederim öncelikle yorumlarınıza, ilginize ve paylaşımda bulunduğunuz o güzelim şiirlerinize.
Duyarlıklık, yazmak ve kırılmaktan bahsetmişsiniz ''yazımın yorumunda''
''dini inanç'' en hassas noktadır kişilerde. Kimsenin inancını yargılıyor, kimsenin inancını aşağılıyor ya da kimseyi inanç konusunda yönlendiriyor değilim yazımda. Tamamıyla bana ait olanı paylaşıyorum ki, bu sitede bulunmamım en büyük amacı budur. Şimdi inancınızı savunurken benim inancımı yargıladığınızın farkında mısınız?
Ki yatak odası konusu ve okunamadığı sitemi ilave edilmiştir malum kişinin yoruma .. bu da kendisi ile ilgili patlama noktasınında hedef alındığımın en büyük belirtisidir. Benim tarzım bu. Beğenmemek beğenmemek elinde. Eleştiriye daima açığımdır, lakin hakarete asla!!!
yaşanılan gerçeklerin her türlüsünü yazılması, iredelenmesi, düşüncelerin yazılarak, okunarak, araştırılarak doğrulara ulaşılacağına inanan biriyim.
Saygımdasınız
Sevgimle kalın..
yazının tamamını okumaya tahammül edemedim yazıda dalga geçme hafife alma sanatını konuşturacak bir tek allah lafzımı kaldı sevgili zeynep ?
anlamıyorum nasıl bir edebiyat bu ve nasıl okuyan herkes aynı kanıda yani bir haftadır düşünüyordum tercih edilmek okunmak takip edilmek için ya yatak geçmişini anlatmak yada böyle allah lafzını çirkefçe kullanmak gerekiyor diye
sonunda karar verdim kesinlikle böyle
başarısız demek bile istemiyorum çünkü başarısızlıkta bir seviyedir ama bu yazı çok seviyesiz
Sevgili Taymaz,
Kara Afrikaya gitmeye gerek yok!
Ülkemizde hala yeterli beslenemeyen, evsiz, yardıma muhtaç insanlar, çocuklar var!
Bunların gayet iyi farkındayım!!!...
Lakin 911 benim idolümdür! Ulaşmak isteğimdir..
Dile gelmesi hem istediğim için hem de ulaşılması pek de kolay olmadığı için olayı pekiştirmekten ibarettir..
Bunu dile getirdiğim için yargılabileceğim aklıma gelmemişti..
Maddiyat için yargılanmak.. İlginç.. Herşey para demek değildir..
Eminim benimle aynı fikirdesinizdir.. Aksini düşünmek beni hayal kırıklığına uğratır.
Hoşgörü..:) Bende buna sığınıyorum..:)))
Sevgimle kalın..
Zeynep Zeynep Zeynep... Eğer vasiyetini gerçekleştirebilirsen emin ol o üzgün suratların altında sarkmış dudaklarda mırıldanılan ilahi sözler olmayacak..Sanırım şöyle olacak: Allah cezanı vermesin emi...Kaç para bu porrschenin parası biliyon mu, insan önce bi araştırır töbe töbe...ühüüü...
Şeklinde olacaktır...He he he...
Deli kız...
seni öyle yoğun hissettim ki...
ölüme dudak sarkıtan, sırıtmasını yüzüne donduran yanınla bastım bağrıma.
Evet!
Hey kendini korkunç zanneden ölüm, seni korkutacak kadar gülüyoruz suratına.
Ölenlerin de bazen şarkı söylemek ya da dinlemek isteyebileceklerini niye düşünmez insanlar.
Ben babamı ziyarete gittiğimde ona çok sevdiği türküyü okuyorum.
Ormancı....
Hayattayken olduğu gibi yine gözleriyle okşayarak beni sevdiğini bilyorum.
Küllerimizde buluşuruz belki yine sevgili Zeynep :))
İyi güzel de ben Porsch 911 ' e takıldım .Sonuçta İstanbul ' u gezmek değil mi ? Sen öldükten sonra Tofaş - serçe olsa bir taraf eksik mi kalır ? Belki sende zaten vardır ama en azından marka veripte örnek olma özenirler yoksa .
Özellikle Kara kıta Afrikada , günlük 1 dolar ilaç ve gıda yardımı alamadığı için yılda 40 milyon çocuk ölüyor .
Diğer konularda bi sorun yok .
Hoşgörünüze sığınarak bunları yazdım , yazmasam çatlarım .
Sevgiyle kalın .
İçim ürperdi birden. Daha dün hayata son tiradını atan ben ölümle burun buruna geldiğimi hissettim bir an. Ben yazarken bırak beni gideyim diyordum hayata yani ölüme o kadaryakın, o kadar hazırdım.Fakat senin kaleminden ölümü okuduğumda aslında yaşama daha yakın olduğumu anladım :) Ben bu kadar derin düşünmemiştim mezar ve mezar taşlarına varıncaya dek.. :)
Çok güzel bir yazıydı, uykumu kaçırsada... Kalemin ne kadar etkili gör :) Benim gönlümde günün yazısı...
sevgiler...
<mavi uçurtma>