TANRIYLA Bİ' ANLAŞMA YAPMAYA ÇALIŞIYORDUM:
SINAV:
’’Oğlum evden çıkıp gittikten sonra bende cama çıkıp, oğlumun arkasından baktım. Sanki babası gidiyordu. Aynen onun gibi yürüyor ve aynen onun hal ve tavırlarını görüyordum onda. Oğlum, köşeyi dönene kadar ben camdan arkasından baktım ama oğlum bir kez olsun geri dönüp arkasına bakmadı. Ben, yapmadığım şeyi yaptım ve oğlumun arkasından dua ettim inşallah bu sefer başarır diye. Bu imkânsız olsa da gene de insan yine de neden olmasın diyor:
…Oğlum, köşeyi dönüp gözden kaybolunca bende geri gelip öteki oğlumun yanına gidip oturdum. Oğlum, uyuyor gibi duruyordu ama ben onun uyumadığını biliyordum. Onu biraz okşayıp, sevdim ama ne sevmekti o öyle. Her yanını mıncıkladım ve her yanını kızarmıştım. Güya sevmekti bunun adı. Hani denir ya, ayı yavrusunu severek öldürür diye…,misal.
Benim sevmelerim biraz kaba, biraz acıtıyor ama çok gerçektir. Samimi içten ve de doğaldır bakir ormanlar gibi yani.
..O sevmelerim bittikten sonra oğluma sordum, yemek yer misin?; sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım mı? Diye:
Oğlum, ‘’anne ya ne yemeği’’ dedi bana yattığı yerden.
Peki, o zaman madem yemek yemiyorsun çıkmadan önce dolaptan bir parça çikolata al ye olur mu?, duydun beni dediği mi? Bak ben çıkıyorum iş yerini açacağım dedim. Neden bilmiyorum ama ben oğlumdan önce evden çıkmak istedim. Büyüğünü ben yolcu etmek istedim, küçüğünü ise benden sonra çıksın istedim evden. İkisi de sınava gireceklerdi ve sanırım ben bu durumu biraz abartmıştım. Televizyonda sınav öncesi nelerin yapılması, nelerin yapılmaması gerekiyor hepsini harfiyen uygulamaya çalışıyordum. İlk önce kocaman bir çikolata almıştım onlara, sabah evden çıkmadan birer parça yemeleri için. Onların akşamdan duş almalarını sağlayıp erkenden yatmaları için ikna edip yatırmıştım. Onlar için gereken her şeyi yapmıştım da, ben ne olacaktım? Benim uykum kaçmış her yanım titriyordu ve sakinleşmek için ne yapmam gerekiyordu onu bilemiyordum.
Uyuduğumda ise gece saat ikiyi çoktan geçmiş, sabahta çok erkenden kalkmıştım, saat altı falandı kalktığımda ve bir türlü uyku tutmadı beni ve uyuyamadım işte. Ne kadar da soğukkanlı olsam da gene de etkileniyor heyecanlanıyorum böyle ister istemez. İçimdekileri ben bile bilmiyorum. İçimde yaşanan o karmaşayı kendim bile çözemiyordum. Anlaşılmaz ve anlatılmaz bir duyguydu bu sabah yaşadığım.
Evden öylesine aceleyle çıktım ki, adeta kaçar gibi indim merdivenlerden ve oğluma söylediklerimi yeniden düşündüm baştan sona. Oğlumun Üniversiteyi kazanmasını o kadar çok istiyordum ki. Büyük oğlumu gönderdikten sonra geri gelip oğlumun yanına oturup, onu mıncıklayarak sevdikten sonra, elini ellerimin arasına alarak, hadi oğlum geç şu sınavı da gel dedim. Bunu yapabilirsin, bunu yapabilecek kapasiteye sahipsin sen deyince.
..Oğlum, gayet kendinden emin bir şekilde, gözlerini yarıya kadar açıp hafiften bir gülümsemeyle bana baktı ve bana böyle yanıt vermiş oldu.. Ben neden bu kadar duygusallaşmıştım bu sabah? Nedeni belliydi tabi ki. Biz yapayalnız mücadele ediyorduk hayata tutunabilmek için birçok insan gibi. Bu mücadeleden galip çıkmak ne mutluluktur bir bilseniz, bunu ancak bizim gibiler bilebilir, anlayabilirlerdi.
Elbette ki bu bir savaş değildi ama başarı, başarabilmek harika bir duygu ve insan çok haz alıyor ve ben bu hazzı çocuklarımda yaşamak istiyordum. Lütfen bunu çocuklarımla yaşamama izin ver tanrım. Biz bu ödülü hak etiğimizi düşünüyorum. Her mücadelenin sonunda bir ödül var öyle değil mi? Bizde bu ödüle talibiz işte, diyerek içimden aklıma gelen bütün duaları ettim.. Yıllardır sitem ettiğim Tanrıyla şimdi pazarlığa tutuşmuş, onunla bir anlaşma yapmaya çalışıyordum, ne kadar güzel öyle değil mi?
28 Şubat 2011
Emine Çepni
Ağlattın beni. En çokta duygularını içini patlatırcasına yalnız yaşaman ağlattı...Bu nasıl bir hayat, hiç anlam veremiyorum...Bunun maddiyatla bir ilgisi yok. Bizim yalnızlık çukurumuz başka bir şey...Lanetliymişiz gibi sine inatla kovalandık adeta.Maddiyatla ilgisi yok diyorum çünkü; ben çok sıkıntı çekmesem de neden bir yoksul, kimsesiz gibi yüreğim büzüşük, üşüyorum habire..Hem de kendimi bildim bileli...Ne den korumacılık duygularım gelişti, güvenin az olduğu ortamlarda bile sevgiyi sokmaya çalıştım...Hep hizmet etmeyi seçtim...Hep kocaman bir yüreğim olduğunu hatırlatmak istedim...HEP... HEP... HEP... Çünkü korumacı oldum; hayatım boyunca hep korunayım istedim... Hep güvenmek ve sevmek istedim çünkü beni sevme üslupları yanlıştı ve güvenecek takatim kalmamıştı... Çocukluktan buyana hep aç hissettim kendimi maddi ve manevi o yüzden hizmet etmek ve doyurmak istemeyi seçtim... Sevmek isteyenin kocaman bir yüreği olur, o kocaman yüreği inadına- inadına gözlere sokuyorum ki sevmek duyguları gelişsin diye...
Kısacası ablam, yatlarımız katlarımız olsa ne yazar...Biz kızlar ana rahmine düştüğümüz andan beri yoksuluz üşüyoruz ve üşümeye de devam edeceğiz...Sadece bizler üşüdüğümüz için çocuklarımızı sıcak tutmaya çalışıyoruz...Yara bu bizde...Ne diyeyim. İnsanların zora düştüklerinde söylediği şey gibi...KADER! ... Sevgi ile kal...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.