Arı kraliçe ile Genç 'in aşkı
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde yaşayan, bir kadınla bir adam varmış. Adamla kadın birbirlerini çok sevmişler, ve evlenmeye karar vermişler. Ailelerinin birbirine düşmanlıkları yüzünden bunu ailelerine söyleyememişler. Bir gün bunlar düşünmüş, ve çaresizce birlikte kaçmaya karar vermişler, çok mutlu olucaz umuduyla bir yola çıkmışlar. Aileden çok uzağa gitmek için derelerden geçmişler, dağları aşmışlar ve sonunda koca ülkenin küçük bir kasabasında yıkık dökük bir ev bulup yerleşmişler. Aileden uzak düzenlerini kurmuş ve evlenmişler çok mutlu bir çift olmuşlar. Günler, aylar, yıllar geçmiş aradan bu çifti bir keder almış, çünkü çocukları olmuyormuş, çokca dua etmişler, günlerce yalvarmışlar bir tane çocukları olsun diye, aradan çokca zaman daha geçmiş, gitmedik şifacı görmedik hoca bırakmamışlar, sonunda kadın hamile kaldığını öğrenmiş çocuklarının olucağı haberini duyan adam, sevinçten havalara uçmuş, bunlar günleri, haftaları, ayları kovalamışlar çocuğumuz olucak die seviniyolarmış, aradan cok zaman geçmeden oğullarını kucaklarına almışlar. Bu çocuk uzun aradan sonra geldiği için kıymetliymiş, kimseye çocuğu göstermemeye karar vermişler, taki büyüyeyene kadar. Yıllar geçmiş çocuk büyümüş serpilmiş kocaman bir deli kanlı olmuş hala kimseyi görmemiş çocuk, ve bir gün ailesine büyüdüğü kendisininde herkes gibi gezmek istediğini söylemiş, ailesini ikna ederek çıkmış evden ilk defa dışarıyı görmüş çok mutluymuş artık hergün gezermiş, ama herzmn hava karanlamadan evde dönermiş. Uzun zamn geçmiş çocuk her gün olduğu gibi o günde evden çıkmış, dağları, bayırları gezerken karşısına kocaman bir arı çıkmış, çocuk çok şaşırmış bu büyüklükte arı olurmu die, ve merak içerisinde o arıyı takip etmeye başlamış. Uzun yolları, dağları aşmış arının peşinden ülkeden uzaklaşmışlar. Sonunda arı, koca bir mağaraya girmiş çocukta peşinden mağaraya girmiş, mağra genci yerin yedi kat altına götürmüş,derine indikçe etrafındaki ışık çoğalıyormuş sonunda arıya ulaşmış. Genç bakmışkı birde ne görsün, sadece arıların olduğu kocaman bir ülkede bulmuş kendini, tüm arılar parlıyan bir ışığın önünde toplanmışlar, aralarına yaklaşmış genc gözlerine inanmamış, karsında yarı kadın yarı arı bir kraliçe dili tutulmuş, şaşırmış ne diyicegini bilememiş. Kraliçe, genci görünce aşık olmuş. Genci yanına çağırmış konuşmaya başlamışlar.
Genç, sormuş kraliçeyle,
-siz kimsiniz
Kraliçe cevap vermiş,
-gördüğün ne kadar arı varsa ben onların şahıyım hepsi bana itaat eder demiş.
Genç şaşkına dönmüş, ve biraz orda kaldıktan sonra ülkesine dönmek istemiş, fakat kraliçe, ona aşık olduğu için onu bırakmak istememiş. Gence teklifte bulunmuş burda kalırsan mutlu, mesut yaşar gideriz, ama kendi isteğinle kalmassan da ben seni burdan bırakmam demiş. Genç, bu teklifi kabul etmiyerek ordan uzaklaşmak istemiş ama ne çare gence aşık olan kraliçe onu kaybetmemek için, hemen sihirli değneğiyle bir kafes hazırlayıp, genci ona hapsetmiş. Aradan çok zaman geçmiş, kraliçenin öfkesi dinmiş ve genci kafesten çıkartıp yanına getirmiş. Genç kraliçenin yanına gelmiş hüzünlü şekilde, kraliçe gence bakınca pişman olmuş, onu yıllardır ülkesinden sevdiklerinden alıkoyduğuna, kendini affettirmek için gençten özür dilemiş, ve arılarıyla genci ülkesine yollamaya karar vermiş. Genci arılar uçarak, mağaranın kapısına kadar getirmişler. Mağaranın kapısına geldiğinde bir de bakmış ki, genç arıların kraliçesi insan şeklinde onu bekliyor, önce gence aşık olan kraliçe gencinde aşık olması için kendini insana çeviriyor. Gençte, onu görünce aşık olmuş ve kraliçeyle birlikte ülkesine gidip kırk gün, kırk gece düğün yapmışlar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.