- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM - 12
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM - 12
Harekete geçmeden son olarak Kirliyi aradım,
‘’ Ne durumdasınız?’’
‘’ Hemen arkanızdayız.’’
‘’ Bizim çocuklar harekete geçince, sizde saldırın. Keskin nişancı var mı yanınızda?’’
‘’ Var bu işi Cansın Komiser üstlendi.’’
‘’ İşi gürültü çıkarmadan halledeceğiz.’’
‘’ Merak etme sen arkandayız.’’
Serra’ya işaret ettim yanıma gelince beline sarıldım. Yalpalayarak yürümeye başladık.
Gece pusuya yatmış kurdun parlak gözleri ile yıldızları seyredecek kadar güzeldi. Bir de mehtabı eklersek, etrafımızı kaplamış olan sessizliğin içinde, dalgaların kayalıklara vuran sesi, insanın içinde romantik duygular uyandırıyordu. Serra’ya biraz daha sarılarak ilerlemeye devam ettik. Bizi öndeki tırın direksiyonunda oturan, iri yarı çam yarması gördü. Hemen tırdan inerek, adamlardan birinin yanına koştu. Konuşmaları bize kadar geliyordu.
‘’ Abi misafirlerimiz var.’’
‘’ Ne misafiri oğlum?’’
‘’ Aha işte yanımıza geliyorlar?’’
Ben hiç duraksamadan devreye girdim.
‘’ Kolay gelsin arkadaşlar, hava ne kadar güzel değil mi?’’
Beklediğim gibi verdikleri tepki biraz değişik oldu.
‘’ Hadi arkadaşım git işine, manitanla başka yerde oynaş. Burası sana göre değil.’’
‘’ Hop orada dur bakalım, benim arkadaşıma laf söyletmem.’’
Tahmin ettiğim gibi hepsi karşımızda toplanmıştı.
‘’ Uzaklaş dediysek uzaklaşacaksınız. Al manitanı uza bakalım.’’
‘’ Bak arkadaşım, sesim çok güzeldir. Bir şarkı söyleyeyim sinirlerin yatışsın.’’
‘’ Ulan belanızı mı arıyorsunuz? Git dediysem gideceksiniz yallah.’’
Ben adamları oyalarken, hiç beklemediğim bir şey oldu. Serra birden eteğinin altından bir tabanca çıkardı adamlara doğrulttu.
‘’ Kimse kıpırdamasın! Kıpırdayanı vururum.’’ Adamların hepsi olduğu yerde donup kaldılar. Konuşmaya devam etti, ‘’ Silahlarınızı görebileceğim bir yere atın.’’
Ben uzun bir hava tutturdum. Lazo ve adamları ortaya çıkarak bizimkileri kıskıvrak yakaladılar. Bu sırada asayişin adamları da yanımıza geldi.
Kirli,
‘’ Temiz iş çıkardın Cahit.’’
Cahit,
‘’ Henüz daha bitmedi. Şimdi soracağım sorulara doğru cevap vermezseniz, bir daha dışarısını göremezsiniz.’’
‘’ Ne öğrenmek istiyorsan sor?’’
‘’Senin adın ne?’’
‘’ Cumali.’’
‘’ Cumali kardeşim, silahları kime nerede teslim edeceksiniz? ‘’
‘’ Ahmetli’nin çıkışında bütün ışıkları yanan villanın sahibi Davut Beye götüreceğiz. O kadarını biliyorum.’’
‘’Davut Bey kim?’’
‘’ Sermet Beyin bir numaralı adamıdır.’’
‘’ Davut Beyi içinizden kim tanıyor?’’
‘’ Hiç birimiz Davut Beyle tanışmadık.’’
‘’ Güzel, kapıyı nasıl açtıracaksınız?’’
‘’ Telefon edeceğim bana parolayı soracak, karşılığını alınca kapı açılacak.
‘’ Parola ne?’’
‘’ Parola gece yarısı.’’
‘’ Parola eğer yanlışsa başına neler geleceğini biliyor musun? Gelir kafana sıkarım.’’
‘’ Parola doğru.’’
‘’ Güzel, akıllı adammışsın. Lazo çantadan ipleri çıkar, adamları bağlamaya başlayın. Ağızlarını da bantlayın. Kirli bunları Asayişe götürmekte size kalıyor. Cumali, şimdi bana numarayı ver. Lazo, Cumali’nin verdiği numarayı telefonuna kaydet. Herkes tırlara binsin. Kenan sen ikinci tıra geç. Tırın arka kapılarını açın, herkes tırlara kaleyi içten fethetmek için yola çıkıyoruz.’’
Dönüş yoluna çıkmadan Sedat Amiri aradım,
‘’ Amirim silahları tere yağdan kıl çeker gibi ele geçirdik. Yola çıkıyoruz.’’
‘’ iyi iş çıkardın Cahit hayırlısı ile şu işi tamamlayın.’’
Sedat Amirden sonra, Büşra Baş komiseri aradım,
‘’ Orada durumlar ne âlemde?’’
‘’ Henüz bir hareket yok, bekliyoruz. Bizim iş sabahı bulacak gibi?’’
‘’ Şansına küs, biz villaya doğru yola çıkıyoruz. Sana kolay gelsin.’’
Lazo’nu yanına oturdum,’’ Hadi arkadaşım yola çıkalım. ‘’Yolumuz fazla uzun değildi, Ahmetli’nin içinden geçerken, ‘’ Biraz yavaşla fazla gürültü çıkarmayalım.’’ Biraz daha ağırdan alarak, aradığımız villanın beş, on metre önünde durduk. Lazo’dan telefonu alarak, numarayı tuşladım. Karşımdaki ses, ‘’ Parola’’ dedi. ‘’ Gece yarısı’’ diye cevapladım. Kapının bahçe tarafında kısa süren bir hareketlilikten sonra, kapı açılmaya başladı. Arkasından vuran aydınlığa rağmen Olgun’un sülietini seçebiliyordum. Ağır, ağır bahçeye girdik. Gördüğüm kadarı ile bahçede yedi, sekiz kişi vardı. Buda çatışmanın kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. Hemen Serra’yı aradım, ‘’ Çatışmaya hazır olun. Kendine dikkat et yavrum.’’
‘’ Beni merak etme, acemi değilim.’’
Tırdan aşağı indim, beklemeye başladım. Aralarından biri yanıma yaklaştı.
‘’ Nerede kaldınız, sizi beklemekten ağaç olduk’’
‘’ Fazla abartma arkadaş, koyun sürüsü taşımıyoruz. İçecek bir şeyin var mı?’’
‘’ Önce iş arkadaş arka tarafı açta malları görelim bakalım içkiyi hak ediyor musun?
Tırın etrafından dolaşarak, arka tarafa geçtik, ben kolu çekip arka kapağın birini açmamla beraber, silahımı çekip, ‘’ Geç şuraya sakın sesini çıkarma. Yoksa hiç acımam vururum. Hadi arkadaşlar sıra sizde.’’
Erken sevinmekle hata yapmışım, karşımdaki adamı fazla korkutamamışım ki, birden silahına davranmaya kalkınca, bana başka şans bırakmadı. Sadece tetiğe dokundum. Çığlık atıp yere düşerken, bizim ekipte çatışmaya dâhil oldu. Serra yanıma kadar geldi.
‘’ Yaralanmadın ya?’’
‘’ Yerde yatan öküz oyunbozanlık yaptı. Canıyla ödedi. Gel benimle.’’
‘’ Nereye gidiyoruz?’’
‘’ Binaya gireceğiz, koru beni.’’
Silah sesleri arasında, yerimden fırlayarak birkaç basamak merdiveni tırmanıp binadan içeri daldım
Arkamdan Serra fırladı bir solukta yanıma geldi.
‘’ Kendini öldürmek mi istiyorsun? Bunu benim yanımda yapma Cahit.’’
‘’ Bana bir şey olma canım, şimdi buranın büyük başı kimmiş onu bulalım.’’
Odaları tek, tek kontrol etmeye başladık, odalardan birinin önüne geldiğimizde, kapının altından ışık süzüldüğünü gördük. Serra’ya içeriyi işaret ederek susmasını istedim. Kapıyı açmamla beraber mermi kulağımı sıyırarak arkamızdaki duvara saplandı. Serra anında tetiğe bastı. Masanın arkasındaki sandalyede oturan beyefendi kılıklı adam, inleyerek masanın üzerine yığıldı. Koşar adım giderek tabancayı elinden aldım.
‘’ Üç numarayı yakaladık galiba Serra’cığım. Bu adam Sermet
Beyin sağ kolu.’’
‘’ Silah sesleri kesildi Cahit. Ben bahçeye çıkıyorum.’’
Dışarı çıkarken Lazo yanıma geldi,
‘’ Burası tamamdır Komiserim. Bizden kayıp yok. Kaçakçılardan iki ölü, iki de yaralı var. Geri kalan dört kişide teslim oldu.’’
‘’ Elinize sağlık Lazo hep beraber iyi bir ekip olduk.’’
Hemen Kirliyi aradım,
‘’ Baş komiserim, burası temiz gelebilirsiniz.’’
‘’ beş dakikaya kadar yanınızdayız Komiser.’’
‘’ Ambulans istiyorum Baş komiserim iki ölü üç yaralı var.’’
2
Cahit, adamı yığıldığı masanın üzerinden, kaldırarak oturduğu koltuğa yasladı. Yarasını kontrol ettikten sonra, Serra’ya,
‘’ Kanamayı durdurabilirsek ambulans gelinceye kadar biraz sohbet ederiz. Hünerini göster bakalım.’’
‘’ Emredersiniz Baş komiserim.’’
Hemen sehpanın üzerinde duran örtüyü toplayıp tampon yaparak, yaranın üzerine bastırdım.
Cahit baş komiser,
‘’ Anlat bakalım bu dümenin başında kim var Davut Efendi? Sakın bana Sermet Beyden bahsetme inanmam.’’
‘’ Sen ne diyorsun Cahit Bunların arkasında başka birimi var?’’
‘’ Evet, hayatım öyle biri var ki gölgesini görüyoruz ama kendisini göremiyoruz.’’
‘’ Anlayamadım?’’
‘’ Daha zamanı var, büyük patronu belki Sermet Bey biliyordur. Konuşsana be adam.’’
Davut,
‘’ Sana söyleyecek sözüm yok.’’
Bu sırada Lazo yanımıza geldi,
‘’ Burası tamam Cahit, sizin adamlar işe el koydu. Ambulans’ ta geldi.’’
‘’ Gelip bunu da alsınlar. Misafirimi kıymetlidir iyi bakıp rahat ettirsinler.’’
Serra,
‘’ Hiç endişelenme Cahit, Asayişin en konforlu odasında misafir edeceğiz.’’
3
Amirim, burada gerekli önlemleri aldık. Vedat Komiser uyuşturucuların yola çıktığını haber verdi. Söylediğimiz gibi müdahale etmemişler.
Musa Amir,
‘’ Güzel bekleyeceğiz hangara girdikten sonra, etrafını sarıp içeri gireceğiz.’’
Bu sırada Büşra’nın telefonu titreşime geçti. Arayan Cahit’ti.
‘’ Baş komiserim, Yahya Kaptanı gözden kaçırmayın. Tutuklayın. Açıklamasını daha sonra yaparım.
‘’ Merak etmeyin Baş komiserim, Vedat’la bu konuyu konuşmuştuk.
Cihanbeyli, ambardaki odasında ikide bir saatine bakıp duruyordu. ‘’ Nerede kaldı bunlar Kemal?’’
‘’ Ancak gelirler Beyim. Önce silahları teslim edecekler, ondan sonra sıra bizim uyuşturuculara gelecek. Sabaha doğru teslimatı yaparlar.’’
‘’ İçecek bir şey var mı? Dilim damağım kurudu.
‘’ Var Beyim Fransız şarabı, hemen getireyim.
Dolaşmaktan vaz geçip koltuğa oturdu ve gözlerini yumarak tatlı hayallere daldı. İlk işinde başarılı olmak istiyordu. Babasından devraldığı koltuğu hak ettiğini göstermeden içi rahat etmeyecekti. Gözlerini açtığında Kemali karşısında kendisine bakarken gördü.
‘’ Ne o beni mi seyrediyorsun?’’
‘’ Hayır, efendim, sadece rahatsız etmek istemedim. Kaç gündür uyumuyorsunuz.’’ Gülerek,
‘’ Haklısın dostum.’’ Dedi. ‘’ Şu sevkiyat bitsin yirmi dört saat aralıksız uyuyacağım.’’
Bu sırada dışarıdan gelen gürültülere ikisi birden kulak kabarttı.
‘’ Beyim bir koşu bakıp geleyim. Geldiler galiba.’’
Cihanbeyli, bardağından bir yudum içtikten sonra eliyle çıkabilirsin işareti yaptı.
Hadi çocuklar harekete geçiyoruz,
‘’ Amirim uyarı yapalım, çatışmaya girmeden teslim alabiliriz.’’
‘’ dediğin gibi olsun, Büşra Baş komiser. Çocuklar bana megafonu getirin?’’
Musa Amir megafonu eline alarak konuşmaya başladı, ‘’ Teslim olun polis.’’ Başının üzerinden geçen kurşundan sonra, kendisini yere atarken silahını çekerek karşılık verdi. Çatışma bir anda alevlendi.
Adamlardan biri koşarak, Cihanbeyli’nin odasına girdi. ‘’ Saldırıya uğradık Beyim ne yapalım?’’ ‘’ Biraz oyalayarak bana vakit kazandırın.’’
‘’ Malları ne yapalım?’’
‘’ Benim şimdi malları düşünecek halim mi var? Kemal, ben gizli geçitten kaçıyorum, sende benimle gel. Sonrada ortadan kaybol.’’
‘’ Baş üstüne Beyim.’’
4
‘’Bunlar bizi oyalıyor Amirim bir an evvel saldıralım.’’
Daha harekete geçmeden, içeriden biri bağırarak konuşmaya başladı ‘’ Ateşi kesin teslim oluyoruz.’’ Hemen karşılık verdim,
‘’ Silahlarınızı atıp teker, teker dışarı çıkın!
Biraz sonra hepsi karşımıza dizilmişti. Musa Amir,
‘’ Başka kimse kaldı mı içerde?
İçlerinden biri cevap verdi,’’ Kimse kalmadı.’’ ‘’Şunların hepsine kelepçe vurun.’’
Büşra hangara dalarak odaları tek, tek kontrol etmeye başladı. Son odaya girdiğinde, Masanın üzerinde duran yarısı içilmiş şarap şişesini gördü. ‘’ Namussuzu elimizden kaçırdık gizli geçidi kullanmışlar. ‘’Rıdvan, yanına iki kişi al geçidi kontrol et nereye çıkıyor.’’ ‘’ Emredersiniz Baş komiserim.’’
Musa Amirin yanına döndüm.
‘’ Amirim, Cihanbeyli’yi elimizden kaçırdık. Kendimizi ele geçirdiğimiz uyuşturucularla teselli edeceğiz.’’
Bu sırada Narkotikten bir arkadaş koşar adım yanımıza geldi, ‘’ Baş komiserim size yazılmış bir not bulduk, buyurun.’’
Notu alıp okudum, adi herif aklınca benimle dalga geçiyordu. ‘’ Kusura bakma Baş komiserim. Sizi ağırlamak isterdim ama kısmet değilmiş. Bir dahaki buluşmamızda kendimi affettiririm..’’ ‘’ Adi herif aklınca benimle dalga geçiyor. Seni ele geçireyim bunun hesabını sorarım sana.’’
Musa Amir,
‘’ Notta ne yazıyor Baş komiserim?’’
‘’ Aklınca benimle dalga geçiyor. Benimle dalga geçiyor geçsin bakalım. Bende demir parmaklıkların arkasında onunla dalga geçeceğim. Gidelim Amirim.’’
‘’ O kaltak bir türlü peşimi bırakmıyor baba.’’ Sermet Bey oğluna hayretle bakarak, onun görevi seni yakalamak oğlum. Ondan kaçarak ne kadar yaşamayı düşünüyorsun? Çık karşısına hesaplaş.’’ Onu öldürmemi mi istiyorsun? Hayır, evlat ben bu güne kadar hiçbir polisi öldürmek için ateş etmedim. Etmemde. Ona korkmadığını kanıtla. Öyle bir yerde karşısına çık ki… Şaşırsın başka türlü peşini bırakmaz. Sen onun peşine takıl.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.