- 309 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gül Yanaklı Prensesim
Gittin, acılarla gittin! Acı doldurarak gittin!
Ne kadar çok acın varmış ki, bu kadar acıttın!
Acıdın, acılarla! Dayanılmaz acılara dayanarak gittin!
Kahrolası üç beş günlük dünyaya doymadan gittin!
Bir doğum gününü daha kutlamdan gittin!
Saçlarımın nasıl beyazlayacağına tanıklık etmeden gittin!
Vakitsiz gittin!
Daha binlerce şarkıyı dinlemden gittin! Birlikte okuyacağımız ve geçen yıl birlikte aldığımız ve birlikte okumak istediğimiz yirmidokuz kitabımızın sadece üçünü okuyarak gittin!
Hayatın bizi demlendire demlendire daha da olgunlaştıracağına ve mütevaziliğine tanıklık etmeden gittin! Daha çok baharları görmeden gittin!
Özleterek gittin! Özet gibi yaşayarak gittin!
Nefes nefese kalarak gittin! Giderken derin acılara katlanarak gittin! Bu yüzden hala acıyor her tarafım, senin çektiğin acılar gibi!
Birlikte tutunmak istediğimiz hayattan istemeyerek gittin!
Direne direne gittin! Kolay vermedin nefesini!
Benim payıma, sensizlik, senin payına ise ölüm düştü!
Senin öcünü almaya çalışıyorum bense nafile çırpınışlar içinde!
Düşerek ilerliyorum, sana gelmenin sistematik olarak işleyen saat düzeninde! Ama ben yaşıyorum ve kendimi hayatımda hiç bir zaman hissetmediğim egoist duygular eşliğinde yaşayarak yaşamdan nefret ediyorum!
Hayat geridekilere gidenlerin acısınıda yükleyerek kervanına katıyor bizi!
Garip ve acı olan bir şey var bu adaletsiz ve faşist dünyada!
Elliler zor yaşmış! Sen daha ellinin ortasını bulmadan gittin!
Ve dünyanın yaşanılacak mı? Yoksa yaşanılmayacak mı? Bunu bilmiyorum, bildiğim ve öğrendiğim tek şey; babaların ve annlerin kendi yaşadıkları törelerin, örflerin, adetlerin ve geleneklerin kurallarına gore çocuklarını kurban edişlerini öğrenerek gittin! Cünkü sende bu gerici geleneklerin kurbanı olarak gittin! Bu yüzden ebeviyenlerin yaptıkları hataları çocukların acılarla ödemesi yüzünden gittin!
Garip bir durum, ama bedel ödeyerek gittin!
Seni acımasızca üzen şerefsizler yüzünden gittin!
Bu yüzden daha çok bedelimiz var gibi geliyor bana hayata ödemek için!
Bir taraftan da acı çekerek büyüyoruz giderken!
Her ıstırab biraz daha ısırarak bitti ve sen gittin!
Sen dünyadaki her olumsuzluğa karşı duyarlı bir yürek olarak yaşadın ve gittin!
Büyük bir insan olarak geldin ve büyük bir insan olarak gittin!
Yaşamı en ağır bedeller ödeyerek ve yaşayarak erken gittin!
Bir paradoks hayat!
Ancak sen hayatın derinliklerinde kesin bir farkındalıkla yaşadın, gördüğün olumsuzlukları her ortamda eleştirerek yaşadın, olumsuzluklara kafa çevirmedin ve buraya gelişinin bir sebebi olduğunun bilinciyle yaşadın ve son dakikasına kadar mücadele ederek gittin!
Sen gittin! Ben öksüz kaldım!
Bunu dramatikleştirmiyorum!
Trajikleştirmiyorum!
Gelip geçtim diyerek gittin! Yeryüzüne uğrayarak gittin!
Evet, dramatiklestirmiyorum ve trajikleştirmiyorum!
Burası asıl cehennemin ta kendisi! Hayatın derinliklerinde saklı olan hiç bir mükemmeliyet yok artık! Beni anlayan, seven sayan ve böyle kabul edenler için gerçek bu!
Sen gittin! Bense çok acı çekiyorum! Acını dindirecek hiç bir tesellim yok!
Senden uzak kalmak, çok zor, bunun ne kadar zor olduğunu ancak yaşayanlar bilirler!
Sen, bir karıncayı bile incitmeyen; “ yeryüzünün asıl sahibi, böcekler, karincalar, ağaçlar, bitkiler, nehirler ve sular, hayvanlar, kuşlar, kediler” derdin her seferinde seninle yaptığımız uzun bisiklet turlarında! Şimdi tursuz kaldım, çünkü sen gittin!
Biliyorum, yaşadığın şu çok kısa sürede ne kadar acı çektiğini! Sana acı çektirenleride! Hepsini bana sekiz yıl boyunca tekrar tekrar anlattın! Ben onlardan nefret ederken! Sen, bunu onların cehaletine ve kültürel faşist gerici islam geleneklerine bağladın!
Seni, ben sana gelene kadar hiç kimsenin böyle anlayarak duygusal ve saygıyla davranmadığını anlatarak gittin! Beni ağlatarak gittin!
Gidişin beni çok acıtıyor! Öyle ki, hançerlerin yarası böyle acıtmazdı yüreğimi!
Çok sağlam ve duygusal bir iraden vardı! Bu duygusal iradelerin ve anlayışsızların anlayışının kurbanı olarak gittin!
Çaresizliğin ve katlanılmaz ağrıların kurbanı olarak gittin! Örneğin sen benden daha çok türkü biliyordun ve söylüyordun! Ben de dinliyor ve sana şiirler yazıyordum! Ve daha çok şiirler yazacağımı bilerek gittin!
Devrimci direnişin, devrimciliğin ve ilericiliğin bundandı! Bu özel özelliklerini savunarak gittin!
Bu dünya da ki, çaresizliklerin ve katlanılmazlıkların şarkılarını söyleyerek ve hiç kimseye boyun eğmeyerek gittin!
Kalbin bir yağmur bulutları kümesiydi! çünkü hemen ağlardın, yüklüydün çünkü! Yüklü yüklü duyguların sızılarıyla gittin!
Kendini hiç bir zaman bir yere ait hissetmeyerek gittin! Ama sadece birbirimize ait olduğumuzun gururunu bilerek gittin! Gelenekselciliğinden dolayı bunu da sadece gülümsemelerinle itiraf ederek gittin! Hiç bir söz söylemeden gittin!
Seninle tanıştığım günden beri mutluydum ben! Mutluğa doymadan, doyurmadan gittin! Seni çok geç tanıdım ve erken kaybettim!
En çok çocukları sevdin! Ve dünyayı onları eğiterek bir nebze de olsa değiştireceğimize olan sarsılmaz inancınla ve eğitimin önemini bilerek yaşadın ve bu yüzden eğitimci oldun ve eğitime verdiğin önemle yaşayıp gittin!
Ama benden ayrılmadın! Ayrılamazsın! Çünkü sen benim kalbimin en derin yerine saklanarak, oraya yuva yaparak gittin!
Yaşayacağım süre boyunca seni soluyarak yaşayacağım, adına layık bir Hasan Hüseyin olarak yaşayacağım! Sana söz verdiğim gibi yaşayarak sana gelene kadar, seninle yaşayacağım!
Seni seviyorum benim Gül Yanaklı Prensesim! ISIKLAR ICINDE UYU - DEVRIN DAIM OLSUN!
H. H. Arslan - 10.08.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.