- 674 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ŞIPIRT
ŞIPIRT
Bir zamanlar kendini büyük sanan bir dağın yamacında mini minnacık bir köy varmış.Bu köyde aşıklık geleneği zirvede imiş.Zaman zaman aşıklar toplanır aralarında meşk yaparlarmış.Her aşığın elinde bir gül olurmuş.Sözü bitirip yanındaki aşığa sıra verirken, elindeki gülü yanındaki aşığın yanağına vururmuş.( şıpırt) Yine köyün yakınında bir çeşmenin başında, ulu bir çınarın altında meşk yapmak için yola koyulmuşlar.Peşlerine köyden bir deli takılmış.Ne yaptılarsa deliyi geri çevirememişler."Ulan bunda da bir hayır vardır" diyerek yola devam etmişler.Semaverler yakılmış, sofralar kurulmuş ama deliyi aralarına katmamışlar."Sen şu taşın üstüne otur, biz senin yemeğini, çayını sana uzaltırız" demişler ve meşk başlamış.
Bir didar seyrettim bezmi irfanda
O didarın şavkı kaldı bu canda
Selman ile bile Arşı Rahmanda
Yüz sürüp Kabeyi ülyaya geldim (Daimi)
Ve elindeki gülü yanındaki aşığın yanağına vurur ( Şıpırt)
Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlâm noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var (Karacoğlan)
Bu arada ortalıkta ağır bir koku vardır, Aşıklar sık sık burunlarını kapatmak zorunda kalırlar.Ama bu kokunun nedeni bir türlü anlaşılamaz.Yine gül vurulur (Şıpırt)
Kamil kelamına bend olan insan,
Gûş verir bu söze kulak doyurur.
Her adû güzelden dileme buse,
Sanma ki lezzeti dudak doyurur (sümmani)
Her gül vuruşta deli kahkahalar içinde yere yıkılır.Aşıkların siniri iyice bozulur."Ulan manyak! buraya bunun için mi geldin?.Deli hiç bozuntuya vermeden cevabı verir."Bakın arkadaşlar! oturduğunuz ağacın dibi koyunların gürnek yeri.O çimenlerin altında en az yarım metre gübre var.Koku o gübrelerden geliyor.Birbirinize gül vurmak yerine ilk önce o gübreleri temizler iseniz daha iyi olur.Burnumuzu tutuyoruz diye büyük ustaların türkülerinin de içine sıçtınız.
Bende delinin kavlince "Alıştırılmış çaresizlik" içinde kıvranan milyonların bayramını kutluyorum.Ağalarını memnun etmek için villaları, arsaları; arabaları, hisseleri zekat kapsamına sokmayan, infaktan hiç söz etmeyerek toplumun sosyal adaletini yerle yeksan eden kurban eti ve derisi peşine düşen Diyanet ve tarikat mensuplarının da bayramlarını kutluyorum.Hizmet ettiği patronları tatil yaparken ev kirasını ve faturaları ödedikten sonra harcayacak parası kalmayan emekçilerinde bayramını kutluyorum.Bugün bayram olduğu için müşterileri kolonya ve şekerle karşılamaya çalışan genelev çalışanlarını ve randevu evi çalışanlarınında bayramını kutluyorum.Her konuya maydanoz olan, bu konuya gelince ağızlarını bıçak açmaya "Kadın Hakları" derneklerinde bayramını kutluyorum.Randevu evlerinin mantar gibi türediği günümüzde "Burada neler oluyor" diye kafalarını kaldırıp bakmayan "Mülki Amir" lerin de bayramını kutluyorum.Hayvan pazarına varınca" Bu bizi sırattan geçire bilir mi" diye hayvanın belini yoklayan, altmış yaşına geldiği halde "Sübhaneke" nin manasını bilmeyen büyüklerinde bayramını kutluyorum.Çocuklara din öğretmeyi Arapça öğretmek sanan, din savunuculuğunu iktidar savunuculuğuna bağlayan, bin yıllık bilgileri millete papağan gibi okumayı görev adleden, cemaate hakikatı söyleyecek kadar yüreği olmayan imamlarımızın da bayramını kutluyorum.Küçük yaşta vatanını terk etmiş, yıllar sonra geri döndüğün de on liralık ürünü yüz liraya almak zorunda kalan gurbetçilerimizin de bayramını kutluyorum.On sekiz yaşında yetiştirme yurtlarından atılmış sur arkalarında ve harabelerde yaşam mücadelesi veren yavrularımızın da bayramını kutluyorum.Avukat tutamadığı için zindanda, para bulamadığı için hastane köşesinde kalmak zorunda olanlarında bayramını kutluyorum.Soyal deneyde "Sana iki yüz lira versem benimle ne yaparsın " sorusuna "Her şey yaparım "cevabını veren tahsilli kızlarımızın da bayramını kutluyorum.Kriz yönetmeyi, devlet kurtarmayı zam yapmak zanneden zevatların da bayramını kutluyorum.Gelen müşterine fiyatları tahsil ve kıyafete göre belirleyen, çaresiz insanları görünce yolmaktan zerre kadar imtina etmeyen esnafımızın da bayramını kutluyorum.Memleketi bok götürürken muhabbetlerini "Ahu dilber"in yüzündeki ben’e bağlayan ozanların, aşıkların; şairlerin ve yazarlarında bayramını kutluyorum.
Yaşam hengamesinde her ne kadar birbirine gül vuran aşıklara ihtiyaç olduğu kadar, o çimenlerin altındaki gübreyi ferasetiyle gören delilere de bir o kadar ihtiyaç var.Hem de her zamakinden daha çok.Bu mübarek günde, bu mübarek yazımı böyüklerin bize öğrettiği gibi bitireyim."Böyüklerin ellerinden, güccüklerin gözlerinden, benim yaşımda olanlarında yanağına gül vuruyorum efendim (şıpırt)
BAYRAMLAR KADAR MÜBAREK OLUNUZ.
YORUMLAR
Ahmet Çiftci
Hoşça ve dostça kalmak dileğiyle