- 294 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kederliyim Gün Batımında
Bazı bilim adamlari, psikologlar, sosyologlar, terapistler, egitimciler ve araştırmacilar; „büyük travmalar yaşamamış insanlar zamanla bazı şeylerin izlerinin kayıp olacağın sanarak travma yaşayanların travmalarının geçeceği tezini savunuyorlar“. Ama bunun her zaman böyle olmayacağı olasılığını göz ardı ediyorlar, yine bu konuda yanıldıklarına asla inanmıyorlar.“ „Aradan yıllar geçmesine rağmen, artık bazı şeylerin bir anlamı kalmamış olması gerektiği konusunda ayak direyerek kendi haklılıklarının tezlerini savunarak” görüş bildiriyorlar! Bazen en yakınındaki insanlar bile bizi anlamakta zorlanıyorlar. Sevdiğimiz bir insanın acı kayıbını kendi dünyaya bakış açılarından değerlendirerek bizim acilarımızı görmezden geliyorlar! Yürekte yaşanmış masalsı bir öykünün acısını yaşamak sevmenin bir parçası olduğunu anlamakta zorlanıyorlar!
Hiç bir seçim yapamıyorsunuz, acı bir kayıbın sonunda! Dokunmaya kıyamadığımız, gözümüzden sakındığımız, canımızdan daha çok severek değer verdiğimiz varlığın kayıbı bir de kendi ellerinizin altında vuku bulmuşsa acınız karelerin kareleriyle çarpışarak darmadağın ediyor yüreğinizi. Bu acıyı yaşıyorum şimdi ben dibine kadar, içinde bulunduğum zaman içinde! Ve zamanın her şeyin ilacı olmadığına kendi mesleki gözlemlerimden yola çıkarak da ve çevremdeki toplumsal bireylere de dikkat ederek bu tezin de pek doğru olmadığının kanısına vardım. Yalandır zamanın her acıyı dindirdiğine inanmak! Yalandir zamanın her şeyin ilacı olduğuna kendimizi teselli ederek inandirmak, ikna etmek ve oyalamak! Bu durumda da yara içten içe kanamaya devam eder, sizi bin parçaya böler, uykusuz bırakır, yorar, en ufak bir seste irkilmenize sebep olur, hüzünlenirsiniz onunla geçirilen her anın güzelliklerini düşünürken! Acıyı, acının acısını kemiklerinize kadar hissederek yırtılırcasına ağlarsınız zırıl, aynen bu gün benim yaptığım gibi! Çaresizce elinizden kayıp giden bir balonun gökyüzünde kayboluşu gibi! Yakalamak için son nefesinize kadar koşarsınız hüzünlü adımlarla!
Sonunda dudaklarınızda yapmacık tebessümlerin acı çığlıklarını gülümseme olarak satarsınız kendi kendinize! Acımasızdır zaman yaşanmış yoğunluğa göre de acıya daha derin hançerler indirir içten içe! Ve şunu anlar insan kendi acılarının ateşinde yanarken: Zamanın hiç bir şeyi çözemeyeceğini anlarsınız çaresiz bir kayıba boyun egerek! Yara içten içe aratarak kanamaya devam eder!
Yalanı kabul etmiyor incinen ve yaralanan, acı çeken bir yürek! Aynada gördüğümüz her şey de bu gerçeği kendi yüzümüze haykırarak söyler çekinmeden çoğu zaman! Yazamıyorum bu aralar, acım o kadar çok ki, kelime bulamıyorum onları ifade etmeye, hiç bir dilde! Kuralsız kaidesiz, nedensizce yaşıyorum, sistemi bozulmuş bir motor gibiyim, parçalar halinde döküle döküle yol alıyorum kendi arabamda. Kağitlar darmadağın olmayan masamda yüreğim gibi! Dünyayla baglantım ise sadece internet üzerinden dost bildiğim güzel insanlarla biraz da olsun iletişim kuararak yüreğime teselli suyu serpmeye, serptirmeye uğraşmaktan başka hiç bir şey değil! Yeniden ve yeniden, kuralsız bir boşluğa düşerek dağılmak! Tekrar tekrar dönerek arkaya bakmak, birbirinden uzağa düşmüş parçalarımı yeniden toparlamaya başlamak! Sonra kendi yanlızlığımızı çoğaltarak omuzumuzu kendi omuzlarımıza dayamak. Çünkü artık ömür omuzumuz yoktur. Öpeceğiniz o omuz sessizliğe uğurlanmıştır kendi acılarına yenilerek! Yine kendinden kurtulmak için!
Bu yüzden, ben gün batımları her zamankinden daha çok kederleniyorum, birlikte seyrettiğimiz Main Nehiri günbatımını bu gün de acıyla seyrettim, ellerini yine yüreğimin üzerine koyarak. Durup durup seni seyrettim ağlarken! Ben agladikça sen güzelleştin, ta ki yüreğimde ki elin elimden düşene kadar! Biliyor musun Gül Yanaklı Prensesim seni cok özlüyorum! Kederliyim bu günde her zamankinden daha çok. Döküyorum ağıtlarımı içime, sensizliğin acı hüznünü yaşarken!
Kederliyim buralarad bir başıma! Sensizlik çok ama çok zoruma gidiyor!
H. H. Arslan - 8 Ağustos 2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.