- 860 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
Günce
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
1. gün
dilim sustukça içimde birikiyor...sana söyleyemediklerimi kalemin boynuna takıyorum , idam mahkumunun boynundaki ip gibi...o da kağıda kusuyor...
özlemle boyanıyor kağıt, isyanla yıpranıyor, kahırla karalanıyor...
özledim demeyi bile özledim sevgili...seviyorum demek bile sevilir mi böylesine...ve yürekten dile akan sözcükleri yutmak, hançereni yırtarcasına...ahh... ismine meftun olduğum...adını fısıldamak dudaklarımın öksüz çocuğu, nefesimin uslanmaz mücrimi...
bugün seni gördüm...yanından geçtim öylece...bir yabancı gibi, ne bir selam verebildim, ne de bir çift kelam ettik...niye bu kadar hoş görünür bir insan bir insana...ve birini görünce insanın yüzüne niye öyle sıcacık ve biraz da şapşal bir gülümseme yerleşir...bilmiyorum...ben bu aşkta en çok bilmediğimi öğrendim zaten...seni niye sevdiğimi, niye bu kadar istediğimi...bilmemek aşkın denklemi miydi acaba?
ve gözlerinde gördüğüm, gördükçe görmek istediğim neydi...bir çift çukur, bir derin uçurum, bir karanlık girdap...bir mavi deniz...
upuzun yol var sanki gözlerinde...bir çift kapı, kapı içinde kapı...açsam, açsam, açsam...o uçsuz bucaksız yolda yürüsem, koşsam, gidebileceğim yere kadar gitsem...
birikiyor sevgili...ayrılık uzadıkça içimde birikiyor sözcükler...yazmazsam yiyecekler içimi...her biri ağzı açık mengene sanki...
2. gün
madde bağımlısı gibiyim...gibisi fazla...hem de bi kaç madde birden...gözlerin ayrı, sesin ayrı, dudakların ayrı bir madde...yoksunluk krizleri yaşıyorum...ağır geçiyor...bu gece en ağırıydı...uyuyana kadar kabustu...sağa döndüm sen, sola döndüm sen...
uyandım...topu topu üç dört dakika uyumuşum...asıl kabus uyurken gelmiş...net bir şey yok...tek bir kare hariç...içimdeki şeytanı çıkarıyorum, itekliyorum, mücadele ediyorum...korkunçtu...
içimdeki şeytan sen misin?
uyandığımda sorduğum soru " kaç yıl geçti aradan" oldu...kaç koca yıl...sen uyurken ben yaşlanmışım sevgili...sen benim yorgunluğumu anlayabilir misin ?
3.gün
seni görme ihtimali yoksa dışarı çıkamıyorum...mendebur suratlı gardiyanlar tutuyor kapıları...dışarıyı izliyorum boş gözlerle...çıtı pıtı hanımlar giyinmiş kuşanmış gezmeye gidiyorlar...koca koca adamlar ağızlarını aça aça gülüyorlar...
çok garip bir şeymişcesine şaşıyorum...gezecek ne var ki bu dünyada, gülecek ne var ki bu kadar...nasıl da süslenmişler nasıl da özene bezene giyinmişler...oysa ben çok itinasız geçirmiştim üzerimdeki ters gömleği...itinayla delirmiş olabilirim ama hakkını yemeyeyim ruhumun...
4. gün
kendimi çıkardım kendimden...bi kenara koydum...
kenarda tek ayaklı sehpa
sehpada kırılmış vazo
vazoda çiçek gibi...
ölüye yakın, canlıya uzak bir çiçek...
geçecek dediğim hiç bir şey geçmemiş...sağımda solumda,arkamda önümde soluklanıyor...
ağzımdan çekip nefesimi...
...