İçme Suyu
Öğrenilmiş olanların metası, kil heykellere bellek nakledilmesiyle başlayan, ironi dolu varoluşlar yansıtıyor sanki.
Anıları topraktandır yerkürenin.
Hangi öğrenilmişlikler kalıcı izler bırakır? Öz sermayesi; doğaçlama yığınlar ve hata paylarının birikintileriyle ertelenen, geçicilikler büyütmekten başka ne işe yarar, imal edilen ihmaller toplamının?
Analitik yalnızlık nedenleri, tasnif edilmiş sıradanlıkların sonuçları ve bitişleriyle "başkayı" başlatır: Tekrar eden her şey, kendinden sıkılıp, bozulan büyünün gerçeğini gizlemeye çalışmaktan kendisinin dışına adım atamaz.
Alanları, çemberlerden oluşur dünyanın.
Tutarlılıkla hırçınlaştırılan olağanın öfkesiyle, her şeyi yanlış öğrenip, basit doğruların salgınını, karmaşık yollarla alakasız olana sirayet ettiren yasa, o yasanın düzensizliği.
Pervaneler ışığa değil ısıya dönerler ve soğuk ve biyoloji mutasavvıf olmayan hikmetler sunar; arayış empatisinde. Hala düşünüyorum: ne öğrenildi bunca yanlışın arasında?
Kireç tutmayan demliğin zerafeti...
Doya doya içilen kalker. Badana diyeceğim nerdeyse.
Bazen kaçacak yer olmuyor. Bir kervanın çanlarını duyarcasına toprağı adımlıyorum. Gökyüzünde bir sürü ışık oluyor, yeryüzünde bir sürü ışık... Öğrendiğim yeganelik bu.