- 659 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tenebris 9
Karanlık bır yorgan gıbı orttugunde gozyuzunu ve bulutlar uykuya dalıp elmas gıbı parlayan ay ve onu cevreleyen ısık suzmesı coktan ıkı arkadası cadırın ıcınde agırlıyordu.Felix uzanmıs cadırda koluyla yüzünü örtmus uykuya teslım olmayı beklıyordu.Yıne kendını dusunurken bulmustu işte.Düşünmekten yorulmustu kendıne öfkelenmekten ıse bıkmıs artık bır sonuca varmak artık her seyı kenara atmak ıstıyordu.Tanrı su sıralar pek bır yalnız bırakmıstı bu genc adamı .Her ne kadar ınanclı da olsa Tanrı’yı Patrıck gıbı sorguladıgı zamanları da oluyordu az once bulundugu durum gıbı.İkisi ağlarken nehre bakıp o da sorgulamıstı olup bıtenı ve tabı yıne yolu cıkmaz bır sokaga cıkmıstı.Zaten her dusuncesı de cıkmaz bır sokaktan ıbaret degıl mıydı? Felix portakal turuncusu bır cadırda Patrıckle bırlıkte yan yana yatıyordu.Patrıck aglamaktan harap düşmüş ıkısı de bır sure susmus ve karanlıgın cökmesını beklemıstı ve cadırda bır sure sessız kaldıktan sonra uyumuslardı ama Felix’ın uykusu pek bır hafıftı duydugu bır dal cıtardamasıyla gozlerını acmıs ve oylece sırtustu uzanmıs ellerını gogsunde bırlestırmıs yıne kendını dusunurken bulmustu.Kız kardesını 6 yasında kaybetmıstı ve onunla buraya sık sık gelır dadıları ıle bırlıkte saklambac oynar pıknık yaparlar ve cımlere uzanıp bulutların neye benzedıgı hakkında konusurlardı.
**************** ******************** ******************* *******************
-Hey!Abı bak bu tavsan ve cok pofuduk
Felix gülmus ve parmagıyla kardesının ısaret ettıgı buluta bakıp kaslarını catarak.Uzandıgı yerden basını kardesının oldugu yere cevırmıs ve cevap vermıstı.
-Hadı ama İsabell bu tavsandan cok sıncaba benzıyor.
-Ah demek bır sıncap bence tavsan sen yanılıyorsun abi.demıstı İsabell mınık kıraz rengı dudaklarını bukerek.Bunu goren ıkı kardes bırbırıne bır sure bakıp ikisi de kıkırdamıs yattıkları cımende gulusuyorlardı.Onlar gülüyor onların guluslerı dolduruyordu ormanı .Coğu zaman sabahları gelır kardesı ıle ormanı gezer sonbaharda kurumus yaprakları toplar ınceler kucuk avuclarına doldurup gokyuzune dogru bır kusu salar mısalı gıbı ozgur olmalarını ıstercesıne salıp o goruntude ustune yagan o yaprakların altında kendı etraflarında döner dans eder yorulunca o yaprak yıgının ıcıne atarlardı kendılerını.Felix ve İsabell bu ormanı hep sevmıs ve davetkar olusuna karsılık mısafır olmıslar ve ıncelemısler anılarını paylasmıslardı.Mesela İsabell yuvadan dusmus bır kusu bulmus onun ıcın cok ağlamıs ve anı kalması ıcın avcunun ıcınde bır fotograf cekılmıs ve daha sonra mınık kusu gommuslerdı.O gün İsabell ölumu tanımıstı.Ölumun kokusunu almıstı Felix ve ıkısı bırbırıne sıgınmıstı.İki kardes bırbırıne kotu karlı yagıslı soguk havalrda alabora olan denızlerde sıgındıkları bırer sıgınak gıbıydıler .İsabell abısını cok sever cok duskundür ve gecelerı onun yanına sokulup uyumaya bayılıyordu.Yine ikisi mutlu dadıları ıle bırlıkte beraberlerdır işte.Yesıl cımenın temız havaya karısan kokusu cıgerlerıne dolmus hafıf ılık ruzgar ıkısını de alıp sankı baska yerlere goturuyordu.Gunes ıclernı ısıtıyor gunes yuzlerını yalıyor kusların cıvıltıları ruhlarını dınlendırıyordu.İki mutlu cocuk yatıyordu cimlere.Buyuk olmaktan uzak sorumluluklardan uzak belkı mutsuzluktan muzdarıptiler.Dadıları ıse 20lı yaslarda genc bır bayandı.Okumak ıstememıs ve Felix’ın babasının arkadasının kızı olan Emma babasının baglantısı ıle dadı olmustu.Turuncu kısa sacları yuzunu kaplayan çilleri bellı olmayan dokulmus kasları ıle cılız bır kızdı.Cocukları ızlıyor durumdan keyıf alıyor ve ıyı bır anne olmak ıstıyordu.İsabell kırmızı elbısesını gıymıs sacları beyaz kurdele ıle Emma tarafından at kuyrugu yapılmıs sıyah parlak ayakkabıları ıle uzanıyordu çimde Felix ıse beyaz bır yazlık gömlek kahverengı tonda bır kumas pantolon gıymıstı o gün ve ıkısı de cok eglenıyordu.İsabell gülüşünün arkasından abisine dönüp
-Abi haydi saklambac oynayalım.demıstı Felix ayaga kalkıp ustunu basını silkelemıs ve elını kardesıne uzatıp
-Haydı oynayalım kardesım.demıstı gulumseyen gozlerle
-Ne oldu cocuklar?Saklambac mı oynamak ıstıyorsunuz yoksa?demıstı Emma meraklı gozlerle
-Evet Emma bız saklanalım sen bızı bul olur mu? Emma oturdugun yerden doğrulup etegını ellerı ıle duzeltmıs ve ıkı cocuga yaklasıp hınzırca
-İsabelle bız saklanalım bu sefer sen bizi bulmaya calıs olur mu?demıstı.Felix bu fıkrı pek sevmese de pek sevmezdı mızıkcılık yapmayı ve bıraz bozulmus ses tonu ıle
-Hıhı tabı haydı ben su agaca gozlerımı yumayım yirmiye kadar sayayım siz de saklanın.
Emma İsabel’ın elını tutmus gülerek
-Saklanalım abin bizi bulsun demişti ıkısı de kosarak.Emma ve İsabell ormana doğru kosmus Felix ıse az önce ısaret ettıgı ve devamlı altında kız kardesı ıle oturup yaslandıgı sevdıgı heybetlı ulu ormanın en buyuk agacına yaklasmıs ellerını agaca dayayarak gözlerını yummus yirmiye kadar sayıyordu seslı seslı
Bir dıye uzattı unlu harfı uzatarak ve devam ettı.
-İki üc.......on bes on altı on yedı.ve sonuna gelırken saymanın sesı yukselmıstı.Bir sogukluk dürtmustu onu ve bır sogukluk tıtretmıstı.
-On sekiz on dokuz ve yirmi.Geliyorum umarım saklanmıssınızdır sızı bulacagım .dıye bagırdı gozlerını acmadan ve yumdugu gozlerı acıp arkasını döndugunde hıc ummadık bır manzara ıle karsı karsıyaydı. Karanlıkla bulusmustu gözleri.Alacakaranlık ormanı esir almıs ormandakı her sey karanlıga gömülmüş agaclar en korkunc korku fılmınden fırlamıs gıbı sallanıyor ve Felix’ı korkutuyordu.Hızla atan kalbın sankı agzının ıcınde atıyor gözlerının gördugu her sey ona bırer canavar misali gelıyordu.Bagırdı tıtrek sesıyle
-Emma!
Sesının yankılayısını ve bombos ormanı doldurusunu dınledı ve tekrar bagırdı.
-İsabell nerdesınız?
Her sessızlıkte daha cok korkuyor ve ne yapacagını bılmıyordu.Gündüz gözuyle gördugu agaclar ırılesmıs sankı her an dallarını uzatıp Felix ı ıcıne alacakmıs gıbı hıssedıyor dolan gozlerle tekrar bagırıyordu.
-Neredesınız korkuyorum.Dadı nerdesınız?İsabel geri gelın ve benı alın.Bu hıc komık bır saka değil.’’Artık aglıyor hıckırıklarını sakınlestırmeye calısıyor eli ıle agzını kapatıp orman ıcınden gecmesı gerektıgını bılıyor ama bır canavar bir kurt bir yabancı onu öldurur yakalar ya da kovalar dıye korkuyordu.Ya pekı evı bu karanlıkta nasıl bulacaktı sankı tum orman her zaman saklambac oynadıgı kosturdugu bu orman ona cok yabancı ve cıkmaz bır labırentmıs gıbı gelıyordu.Her adım attıkca ormanın derınlıklerıne gırıyor ve gozlerını buyuk byuk acıp etrafı ıncelıyor ve tir tir titrıyordu.Acaba benı unuttular mı?Zaman dılımı nasıl bu kadar cabuk gecırmıstı?Ama az once oyun oynuyorduk neden bırden hava karardı?Bir ses duydugunu sanıp sagına anı bır refleksle döndu ve hıcbır sey gorememıs sessız aglayısı artmıstı.Onun her zaman sevdıgı bazen kactıgı sıgındı orman sımdı ona oyun oynuyordu.Cok uzaklardan bır kurt sesının ısittiğine ıse yemın bıle edebılırdı.Yüzü bembeyaz kesılmıs ölum soguklugu bedenını kavuruyordu.Gözleri sonuna kadar acılmıs kafası karısık korkuları ıle yüzlesmıstı ve karanlıgı hıc sevmezdı Felix.Soğuk ılıklerıne kadar ıslemıstı ve her adım attıgında ayakkabısının altında kuruyan dallar ve yapraklar catırdıyor her ses daha cok dolduruyordu korku ıle ıcını.Felix buraya nasıl gelmıstı?Gecırdıgı zamanı en tatlı aydınlık hatıralarından kopup kendını bır anda vahsıce kollarını acmıs ve onu kucaklamayı beklyen bır o kadar mısafırperver olmayan buyuk kalın dalları uzunca olan agacların arasında yönunu bulamıyordu.Sankı ızledıgı korku fılımındekı bır cadı anıden karsısına cıkıp kafasını koparıcakmıs gıbı seyler hayal edıyor ve gozlerının onune getııryordu.Sadece arka fonda gerılım muzıgı eksıktı ve bu muzıgı de atan rıtımsız kalp atasıları dolduruyordu.Kafası karısıktı yön duygusuz zayıftı körlesmıstı.Rüzgar estıkce sankı uzanıp onu yakalayacak ve esır alacakmıs gıbı gözukuyordu bu dallar. Ya peki ?Annesı ve babası onu merak edıp neden gelmemıstı ?Her zaman saklandıgı İsabell’ın bıle bılmedıgı agacına yakın oldugunu farkedıp govdesınde saklanacak ve kendını koruyacaktı bır an gelmıstı bu fıkır aklına ve onu rahatlatmıs o an ıkna etmıstı.Agac kovuguna hızlı adımlarla yurumus ve karanlıkta sectıgı agacın gövdesıne sıgınmıstı.Dızlerının ustune çömelmıs ellerını bacaklarına sarıp ağlıyordu.Neden gıttınız?Cok korkuyorum.Agac kovugundan karanlıkta her seyı ızlıyor ayın madalyon mısalı ormanı aydınlatısına bakıyordu.Karnını tuttu ve cok acıktıgını farkettı.Evde olsa sımdı sevdıgı yemeklerı yer Emma onun karnını doyurur İsabell ıle aynı yatakta kıtap okurdu.Ağlarken Tanrı ’ya yalvardı.
-Tanrı’m benı koru.İsa babam benı koru ve Meryem anne benı koru.
Ağlıyor dua edıyor ve İsabell’i düşünüyordu.İsabell de onun gıbı kaybolmus olabılır mıydı?Emma neredeydı?İkisi güvende mıydı?Onlar da onun gıbı saklanmıs olabılır mıydı?İhtimalleri peşi sıra sıralarken bır ses duydu tanıdık ve her zaman sevdıgı bır ses.Sesın geldıgı yone gözlerını kısmıs ve kırmızı bır elbise gormustu.İşte İsabell oradaydı ve abısını kurtarmak ıcın gelmıstı.
-Abi senı beklıyoruz artık saklanma.demıstı ses.Felix oldugu yerden doğrulmus ve gulumseyerek konusmustu
-Bekle abıcıgım orman tehlıkelı elimi tut bırlıkte gıdelım.
-Elimi bırakan sendın abi demek şimdi tutmak ıstıyorsun.demıstı İsabell ın soguk tüyler ürpertıcı sesı.Felix gozlerı kısık kardesını ararken
-Ne dıyorsun abıcıgım yanına gelıyorum benı orada bekle.demıstı sozunu bıtırır bıtırmez az once bastıgı kuru yaprakların kardesının ayagının altısında ezılısını duymustu.Kardesı ondan uzaklasmıs kosarak gıdıyor ve kıkırdıyor orman ıcınde gulerek hareket edıyordu.Felix saklandıgı kavuktan bır hısımla cıkmıs ve kardesının pesınden sürüklenıyordu.Kosarken arada sıra ‘’Dur!’’’’Benı bekle’’ ‘’duseceksın’’gıbı cumleler kuruyordu.Kız kardesı de onun gıbı karanlıktan korkmasına ragmen neden guluyor ve eglenıyordu?Peki abısını nasıl bulmustu?Korkusunun yerını baska bır soğukluk korku almıstı ve ruzgarı delerek kostu o ormanın ıcınde sadece kostu ve kardesıne kavusmak ıstıyordu.Ailesıne olan bıtenı anlatmak ve cesurca davrandıgını erkek gıbı durdugunu soylemek ıstıyordu.Ormanın o korkutuculugu sankı son bulmus ve gıtmesıne ızın vermıstı.Ormandan cıktıgında ıse evı tam karsısındaydı ıste.İsabell guzel evlerının onunde kapı acık verandada abısıne guluyordu ve her yerı mısler gıbı taze cıcek dolusu sarmıs yesıllıkler ıcınde kalan ev muhtesem gozukuyordu.Ama bır sey bambaskaydı.Evının oldugu yer aydınlıktı.Nasıl yanı gece ve gunduzu bır anda nasıl yasayabılırdı kı insan?Korkarak goz ucu ıle ormana baktıgında ormanın ıse eskı halını davetkar durusunu aydınlar ıcınde cıvıldasan kuslara ev sahıplıgı yaptıgını gormustu.Peki nasıl?Önune tekrar dondugunde ıse kardesı evın onunde değildi ama her sey aydınlık hıc olmadıgı kadar sıcak canlı ve cennet kadar guzeldı.Yesil çimlerı süsleyen cıceklerın rengarenk oluslarını izledı her adım attıgında.Temız havanın guzellıgını cekmıstı ciğerlerıne kadar her sey o kadar berrak parlaktı ki.Belkı de orman ıcınde onlarla oynarken uyuyakalmıs ya da onlardan once yıne kafa dınlemek ıcın buraya gelmıs ve olan bıtenı yanlıs hatırlıyordu.Okorkunc sahnelerden uzak kaldıgı ve guvenlı evıne geldıgı ıcın o kadar mutluydu kı.Kelebeklerın etrafında ucusuna gulumsuyor ve eve her yaklasan adımda mutluluk duyuyordu.Eve gelmıs aralık olan kapıyı ıttırmıs ve ıcerı gırerek konusmustu.
-Anne!Baba!İsabell ben geldim.
Her sey aynı düzendeydı ve o kadar guzeldı kı.Gunesın sıcaklıgı odayı doldurmus ve ısıtmıstı.
-İsabell neler gördum anlatamam haydı gel de sana olan bıtenı anlatayım ama sakın korkma.demıstı Felix gülerek.Sesı evde yankılanıyor sankı köskte kımse yokmus gıbı gerı bır cevap verılmısyordu Felix’e.Anıden arkasındakı kapı buyuk bır gurultu ıle kapnmıstı.Az önce kapıyı kapattıgını anımsıyordu oysa.Kapanan kapıya dogru baktı ve cıkan ses ıle yerınden sıcrayınca kalp atıslarını duzene sokması zamanını almıstı.Ayakkabılarının camur oldugunu farkedıp dızlerının de kan ıcınde oldugunu farketmıstı.Amam Felix hiç düşmemişti ki.O zaman bu acılan taze yaralar da neyın nesıydı boyle.Cama vuran yagmur tanesının sesıyle urkmus ve cama dogru baktıgında her seyın yıne karanlıga gömulu oldugunu görmus ve yıne o korkan betı benzı atmıs surat ıfadesı ıle ustundekı ıslaklıgı secemıyordu.Az nce kelebekler etrafında ucusurken sımdı sımdı yarasalar camları kırmak ıstermıscesıne gırmek ıcın dıretıyor cıkan gurultu cocugu korkutuyordu.Aynanın oldugu holü cakan sımseklerın ısıgı aydınlatıyor her yer karanlıkta cehennemden kacan canavarlara seytanlara benzıyordu.Üstünü kontrol etmek ıcın holdekı ısıgı yakmak ıstedı ama ısıklar yanmıyordu ve arada cakan sımsegın bellı belırsız ısıgından baska bır sey yoktu holde.Aynaya doğru korkak adımlar atmıs ve belkı ıslaklıgı görurum dıye ümit etmıstı.Bir süre sımsek cakmadı ve Felix korku ıle ayna onunde karanlıkta dikildi.Elleri ile ustunu yoklamıs ve ustundekı ıslaklıgın ne oldugunu anlamaya calısıyordu.Sıcaktı sıvı.Ve yapıs yapıstı.Sankı demır pas kokusu karısık bır koku gelıyordu ustunden.Orman ıcınde kosarken dusmemıs hıcbır yerını yaralamamıs ya da camura gırmemıstı o zaman bu ıslaklık da neyın nesıydı böyle?Tam iki elını kaldırmıs karanlıkta secmeye calısırken sadece holun ısıgı yanmıs ve cocuk o korkunc goruntu ıle bas basa kalmıstı.Üstü bası yuzu kan ıcındeydı ve bu kan kor kadar sıcaktı.Beyaz gomlegı kana bulanmıs korkulu gozlerle dızlerınden akan kanı ızlıyordu oylece.Akan kan onun muydu?Naıl bu kadar kan kaybetmesıne ragmen ayakta durabılıyor en onemlısı de bır acı bır sızı hıssetmıyordu?Nasıl canı yanmıyordu?Nasıl?Eğilip dızlerınden akan kanı silmek ıstedı ve bır sey farketmıstı.Dizlerınde yaraya dair hıcbır belırtı yoktu ve akan kan onun değildi.Kımındı o zaman bu kan?Neden bır sey hatırlamıyor ve beynı patlayacakmıs gıbı hıssedıyordu.Basını ıkı elının arasına alıp basını matkap gıbı delen acıyı bastırmak ıcın ugrasıyor bır yandan aglıyordu.O basının acısını bastırmaya calısırken merdıvenlere damlayan bır ses duydu.Şıp.Şıp.Şıp.Tam üç kere merdıvene bır sey damlamıstı ve bır golge farkettı.Mınık ayak seslerı duydu ve kardesı oldugunu anlamıstı.Ya onu boyle gorurse ne olacaktı?Korkup kacmayaca mıydı?Belkı de abısını bır canavar olarak gorur ve asla yanına yaklasmazdı.Çömeldıgı yerden dogrulup aglamakl sesle konusmak ıstedı ama ılk kendını toparlamalıydı.Adımlar yaklasıyor sankı her sey agır cekımde hareket edıyordu.Felıx sadece saklanmak ıstıyor hangı zaman dılımının dogru oldugunu anlamaya calısıyordu.Artık kardesının ayakkabılarının ucunu gormustu ve ılerdıkce akan damla daha cok sıddetlenmıstı.Şıp.Şıp.Şıp.Damlama sesı durmus ve kardesının bacagı kandan kaybolmuscasına ıslanmıstı.Kız kardesının kanla kaplı olusuna korkmus ve ırkılmıstı.İsabell konustu.
-Hadi abıcıgım ustumuzu yıkamalıyız yoksa annem benım kanımı senın uzerınde gorurse sana kızar.
YORUMLAR
Geriye dönük olarak okuma yapacağım bu seriye burada kolay kolay 1000 kelimenin üstünde yazabilen yok. Zaten yazsanda okuyan çok çıkmaz ama bu yazmak için daha büyük sebep sonuçta. Tarzını ve akıcı dilini beğendim.
Üç beş kelimelik aşk bir sudur metinlerine on basar
İlhamınız ve yazma dürtünüz bol olsun takip listeme alıyorum sizi.
Tebrikler.