- 627 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAKLAŞAN VACİP KURBAN İBADETİ ÜZERİNE İNCELEME..
KURBAN İBADETİ NEDİR?
Kurban Yüce Allah’ın rahmetine yaklaşmak için ibadet niyeti ile kesilen özel hayvandır. Kurban bayramı günlerinde (ilk üç günde) böyle Allah rızası için kesilen kurbana (Udhiyye), bunu kesmeğe de “tazhiye” denilir.
Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslim ve zengin kimseye vacibdir. Zenginden maksad, temel ihtiyaçlarından başka, artıcı olsun olmasın, 80.14 gram altını veya,en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahib olan, fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir.
Kurban kesme günlerinde (kurban bayramının ilk üç gününde) kurban kesmeğe gücü varken kurban kesmeyip de sonra fakir düşse, buradaki vücub üzerinden düşmüş olmaz.
Kurban kesme yükümlülüğü için, İmam Azam ile İmam Ebû Yusuf’a göre, akıl ve buluğ şart değildir. Bundan dolayı zengin olan bir çocuğun veya bir delinin malından bunların velisi kurban keser. Bu çocuk veya bu mecnun o kurbanın etinden yer. Geri kalan kısmı da, elbise gibi aynından faydalanacakları bir şeyle değiştirilir.
Fakat İmam Muhammed’e göre, kurban yükümlülüğü için akıl ve büluğ şarttır. Bundan dolayı çocukların ve mecnun olanların mallarından kurban kesilmesi gerekmez. Fetva da buna göredir.
Velileri onlar adına mallarından kesecek olsalar, kurban bedelini onlara ödemeleri gerekir. Ancak bir kimsenin kendi malından çocuğu için kurban kesmesi mendubdur. (İmam Malik ile İmam Şafiî’ye göre, kurban vacib değil, müekked bir sünnettir.)
Vacib olan kurban görevi, Hak yolunda fedakarlığın bir nişanıdır. Yüce Allah’ın verdiği nimetlere karşı yapılan bir şükürdür. Bunun sonucu da sevaba ulaşmak ve birtakım belalardan korunmaktır. Şu gerçek de bilinmeli ki, insanların ihtiyaçları için yeryüzünde yüz binlerce hayvan kesiliyor.
Fakat bunlardan yalnız durumları yeterli olanlar yararlanıyor. Kurban Bayramında ise, Hak rızası için birçok hayvan kesiliyor. Bunların etlerinden ve derilerinden çok fakir kimseler de yararlanıyor.
İktisadî olan mesele, dinî ve ahlakî bir mahiyet kazanıyor. Şahıs menfaati yerine toplumun menfaati bulunmuş oluyor. Bunun için kurban kesilmesi, İslama ait insanî ve sosyal büyük bir fedakarlık demektir.
Kurban kesilmekle, kesilen hayvanların sayısı çok artmış olmaz; çünkü kurban kesilen günlerde kasapların kestiği hayvan sayısı azalır ve böylece o günlerde aynı mikdar hayvan kesilmiş olur.
Kendi zevkleri için hergün binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin, senede bir defa Allah rızası için bir mikdar hayvanın muhtaçlar yararına olarak Kurban adı altında kesilmesini çok görmeleri, doğrusu büyük bir düşüncesizliktir.
Sonuç: Kurbanın meşru olması, din, ahlak ve toplum yararı bakımından birtakım hikmet ve hacetlere dayanır. Bunu değerlendiremeyecek bir akıl sahibi olamaz.Büyük İslam İlmihali.Ö.N.B
KURBANIN HÜKÜMLERİ:
Zilhicce ayının onuncu,onbirinci on ikinci günleri ile on birinci ve on ikinci gecelerinde Allaha cc. yakınlık niyetiyle kesilen beş nev’i hayvan (koyun,keçi,sığır,deve,manda) ya kurban denir.M.Hulusi-Kurban Risalesi.
Müsafire kurban vacip olmaz.Eğer müsafir nafile olarak kurban keserse de caizdir.Müsafir eğer mukim iken kurbanı alıp vaktin sonundan evvel,yani üzerine vacip olmadan sefere çıkarsa kurbanı satması caiz olmaz.Kurban(kesmek üzere bir hayvanı)almak sebebiyle vacip olur.(Reddü’l Muhtar)
Kurban kesmek vacipdir.Zira Hadis-i Şerifte:
Bir kimse kurban kesmeye kudreti olur da,kurban kesmezse o kimse elbette bizim mescidimize (yani bize) yaklaşmasın.Buyurulmaktadır.
Bir diğer Hadis-i Şerifte de:Şefaatimize nail olamaz.Buyurulmuştur.Kurban ancak kurban olmaya uygun hayvanı kesmekle eda edilir.Vakti içinde kurbanı kesmeyip kıymetince sadaka verseler eda etmiş olmazlar.(Vahdeti)
Kurban mali bir ibadet olduğundan zengin olan aile bireylerinin de çocuğunda kurban kesmesi lazımdır.(Sahib-i Hidaye)
Fıtır sadakası ve kurban vacip olduktan sonra mal zayii olsa,ömrü içinde ödenmedikçe sakıt olmaz.Ya kıymetlerini ya da kurbanın kendisini sadaka olarak vermek vacip olur.Kurban kesilip kanı akıtıldıktan sonra telef olsa borç ödenmiş olur,tekrar kesmek icap etmez.(Hindiyye)
Bir kimse üzerinde zekat,hac,fıtır sadakası yemin kefareti,kurban borcu var iken ölümü yakın olup malının üçte birinden bunların ödenmesini vasiyyet eylese,malının üçte biri yeterse hepsini ödemek lazım olur.
Malının üçte biri yetmezse zekatından verilmeye başlanır,sonra haccıi sonra fıtır sadakası sonra yemin kefareti verilir en son malı kalacak olursa kurbanı kesilir.(Siraciyye)
***
KURBAN HANGİ HAYVANLARDAN OLUR?
Kurbanlar yalnız koyun, keçi, deve ve sığır cinsi hayvanlardan kesilebilir. Mandalar da sığır cinsindendir. Bunların erkekleri ile dişileri eşittir. Ancak koyun cinsinin erkeğini kurban etmek daha faziletlidir.
Keçinin erkeği ile dişisi kıymetçe eşit olsalar, dişisini kesmek daha faziletli olur. Aynı şekilde devenin veya sığırın erkeği ile dişisi et ve kıymet bakımından eşit olsalar, dişisinin kurban edilmesi daha faziletlidir.
Koyun ile keçi ya birer yaşını doldurmalı veya koyunlar yedi sekiz aylık olduğu halde birer yaşında imiş gibi gösterişli bulunmalıdır. Deve, en az beş yaşını, sığır da en az iki yaşını bitirmiş bulunmalıdır.
Tavuk, horoz ve kaz gibi evcil hayvanlar kurban olamaz. Bunları kurban niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur. Çünkü bunda Mecüsîlere benzeyiş vardır. Etleri yenilen vahşî hayvanlar da kurban edilmez.
Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir. Ancak bu ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi hissesine malik olmalı ve Allah rızası için bir ibadet niyeti taşımalıdır.
Ortaklar kesilen kurbandan hisselerini tartı ile ayırırlar, göz kararı ile ayıramazlar. (İmam Malik’e göre bir sığır, bir manda veya bir deve bir aile halkından yedi ve daha çok kimse için kurban olabilir, bu caizdir. Fakat başka başka aileler için, yediden az olsalar da caiz olmaz.)
Kurbanlık hayvanın şaşı, topal, uyuz ve deli olmasında, doğuştan boynuzlu veya boynuzsuz veya boynuzunun azı kırık bulunmasında, kulaklarının delinmiş veya enine yarılmış olmasında, kulaklarının uçlarından kesilip sarkık bir halde bulunmasında, dişlerinin azı düşmüş olmasında, cinsel organı bulunmamasında, burulmuş olarak bulunmasında bir sakınca yoktur; bu hayvanlar kurban edilebilirler.
İki gözü veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş veya kulakları kesilmiş, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış, kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası veya memelerinin başları kopmuş, kulakları veya kuyruğu yaratılışında bulunmayan bir hayvan kurban olamaz.
Kurbanın semiz olması daha faziletlidir. Kemikleri içinde iliği kalmamış derecede zayıf veya aksak ayağını yere basıp kesileceği yere kadar topal veya aşikar bir halde hasta bulunan bir hayvan da kurban olamaz.
Kurban kesmekle yükümlü olan bir kimsenin satın aldığı kurbanda yukardaki kusurlardan biri sonradan meydana gelse, yerine başkasını alıp kesmesi gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle kusurlanırsa, yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını alması gerekmez.
Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir. Nafilelerde ise, genişlik ve kolaylık vardır. (Üç imama göre, zengin için de yeterli olur. Başkasını almaya gerek yoktur.)
Zengin kimsenin aldığı kurban henüz kesilmeden ölse, yerine başkasını alması gerekir. Fakir kimsenin aldığı kurban ölse, başkasını alması gerekmez.
Zengin kimsenin aldığı kurban kaybolduktan veya çalındıktan sonra yerine başkası kurban edilmiş olsa ve ondan sonra da kaybolan kurban bulunsa bunu da kesmesi gerekmez. Çünkü üzerine düşen vacibi yerine getirmiştir.
Fakat bu duruma düşen fakirin o bulunan kurbanı kesmesi gerekir; çünkü fakirin satın aldığı kurban, kurban olmak üzere belirlenmiştir; kendisine vacib olmadığı halde, bunun kurban olmasını kendisine gerekli kılmıştır.
Kurban için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun yerine başkası alınıp ondan sonra nahr (kurban kesme) günleri içinde bulunsa, bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser.
Ancak sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur da bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi gerekir. Fakat kurban sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında birer adak yerindedir. Bir görüşe göre de, bunlardan yalnız birini kesebilir.
Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan daha kesilmeden nahr günlerinden sonra önceki kayıp hayvan bulunsa, bunların sahibi hiç birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir.
Bir kimse aldığı kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış olsa, İmam Ebû Yusuf’a göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah’ın hakkı geçmiştir. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed’e göre, bu kerahetle caiz olur.
Kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.Büyük İslam İlmihali Ö.N.B
***
KURBANIN KESİLME VAKTİ.
Kurbanın kesilme zamanı nahr (Bayramın birinci, ikinci ve üçüncü) günleridir. Fakat birinci günde kesilmesi daha faziletlidir.
Kurbanlar, bayram namazı kılınan şehir gibi yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra bayram namazı kılınmayan yerlerde ise bayram gününün fecrinden sonra kesilir. İlk vakti budur. Kurbanı geceleyin kesmek tenzihen mekruhtur. (İmam Şafiî’ye göre, kurbanlar bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar kesilebilir.)
Kurbanlar kıbleye karşı yatılarak “Bismillâhi Allahü Ekber” diye kesilir. Kurbanı, elinden geliyorsa sahibi kesmelidir, değilse uygun gördüğü bir müslümana emredip kestirmeli ve kendisi de başında bulunmalı. Şu ayet-i kerimeyi de okumalıdır: “Benim namazım, ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm alemlerin Rabbı Allah içindir ki, O’nun ortağı yoktur.” (En’am: 162)
Yalnız kurban sahibinin Besmelesi yeterli olmaz; kurbanı kesenin Besmele’yi getirmesi şarttır. “Bismillâhi Allahü Ekber” demelidir. Kasden Besmele terkedilirse, kurbanın eti yenmez. Kurban sahibinin eli hayvanı kesenin eli üzerinde olarak hayvanı kesecek olsalar, her ikisinin de Besmele çekmesi gerekir. Bunlardan biri Besleme’yi terk ederse, hayvanın eti yenmez.
Kurban Bayramında, kesilmek üzere satın alınmış kurbanlık hayvan, nahr (kurban kesme) günlerinde kesilmemiş olsa, o hayvan mevcutsa aynını sadaka vermek gerekir. Helak olmuşsa kıymetini sadaka olarak fakirlere vermek icab eder, ertesi seneye bırakılmaz.
Kurbanın vacib olmasına nahr günlerinin sonu esastır. Bunun için Kurban Bayramının üçüncü günü güneş batmadan önce zengin olan kimsenin kurban kesmesi gerekir. Daha önce fakir olması bunu etkilemez. Aksine olarak o günün güneş batışından önce fakir düşen veya ölen müslümanlardan bu kurban kesme yükümlülüğü düşer.
Zilhicce’nin onuncu günü olduğuna şehadet edilip de Bayram namazları kılındıktan ve kurbanlar kesildikten sonra, günün henüz arefe günü olduğu anlaşılsa, müslümanların itaat ve ibadetlerini koruma bakımından, kılınan namaz ve kesilen kurbanlar geçerli sayılır. Çünkü böyle hatalardan kaçınmak her zaman için mümkün değildir.
Zilhicce’nin onuncu günü olduğu zeval vaktinden önce gerçekleşse Bayram namazı kılınır. Ondan sonra kurbanlar kesilir. Fakat Zeval vaktinden sonra gerçekleşmiş olsa, o gün Bayram namazı kılınmaz, kurbanlar kesilebilir.
Ertesi gün de, Bayram namazı kılınır. Hayvanı, kesim yerine yumuşak bir davranışla getirmeli ve keskin bıçak kullanılarak hayvana eziyet verilmemelidir. Fazla acı duymaması için, hareket hali sona erdikten sonra onu yüzmelidir. Kurban sahibi, kurban kesildiği gün, ilk yemeğini kurbanın ciğerinden seçmelidir, bu mendubdur.
Büyük İslam İlmihali Ö.N.B
***
KURBANIN ETİ VE DERİSİ NASIL DEĞERLENDİRİLİR:
Adak olarak kesilmeyen kurbanın etinden sahibi zengin olsun olmasın, yiyebileceği gibi fakir olmayanlara da yedirip dağıtabilir. Fetva bu şekildedir. Bununla beraber üçte birini fakirlere sadaka olarak vermelidir. Eğer kurban sahibi orta halli olur da, geçimlerini karşılamak zorunda olduğu kimseler kalabalık ise, o halde kurbanın etini onların yemeleri için alıkoyabilir, bu mendubdur.
Diğer bir görüşe göre, kurban bayramında kesmek üzere bir fakirin satın aldığı kurbandan kendisi yiyemez. Çünkü kendisine kurban vacib olmadığı halde böyle kurbanlık alıp kesmesi, bir adak sayılır. Adak yapan kimse ise, kendi adağından yiyemez. Onun etini zevcesine, usul ve furüuna ve zengin kimselere yediremez. Bunlara yedirirse, yedirdiğinin kıymetini fakirlere vermesi gerekir.
Kurbanlık hayvanın sütünden yararlanmak, etini veya postunu satıp parasını almak veya demirbaş olmayacak bir şeyle değiştirmek mekruhtur. Böyle bir iş yapılırsa, kıymetini sadaka vermek gerekir. Kurbanlıktan kasab ücreti de verilmez.
Kurbanın postu sadaka diye verilir veya ondan seccade ve sofra gibi evde kullanılacak eşya yapılır. Kurban edilecek hayvanı kesilmeden önce kırkmak mekruhtur. Yünleri kırkılacak olursa, sadaka olarak verilmelidir. Fakat hayvan kesildikten sonra yünleri kırkılabilir ve kullanılabilir.
Birkaç kişi yanlışlıkla birbirinin kurbanını kesecek olsalar, her kesilen hayvan, sahibinin kurbanı olmak üzere caiz olur. Birbirlerine bir şey borçlu olmazlar. Bu durumda herkes kendi hayvanını, eğer mevcutsa, alır. Kesilen hayvanlar yenmiş veya dağıtılmış ise, aradaki kıymet farkını birbirlerine helal ederler.
Eğer cimrilik gösterirler de helal etmezlerse, her biri diğerine ait kurban etinin kıymetini öder. Bu durumda, bu kıymet farkını da sadaka olarak vermek gerekir. Çünkü bu, kurban etinin bedelidir. 31- Bir kimse, kendisine bırakılan bir kurbanı, sahibinin izni olmaksızın bayram günü sahibi adına kesecek olsa, bunu ödemesi gerekmez. Sahibinden kurban yükümlülüğü düşer. Çünkü buna delalet yolu ile izin vardır.
Bir kimse zorla ele geçirmiş olduğu bir hayvanı kendi adına kesecek olsa, diri halindeki kıymetini ödemek şartı ile, sahih olur. Fakat bir insan, kendisine emanet sureti ile bırakılan bir hayvanı böyle kurban kesecek olsa, sahih olmaz; çünkü hayvana kesimden önce tazmin etme hükmü ile sahib olmamıştır.
Rehin olarak bırakılan hayvan da, rehini elinde bulunduran kimseye nazaran kurban hususunda bir görüşe göre gasbedilen (zorla alınan), diğer bir görüşe göre de emanet (vedia) hükmündedir.
Bir kimse kendi malından sevabını ölüye bağışlamak niyeti ile bayram günü kestiği kurbanın etinden yiyebilir, başkalarına da verebilir. Tercih edilen hüküm budur. Fakat bir kimse, murisin emri ile murisi adına keseceği kurbanın etinden yiyemez. Bunun tümünü sadaka vermesi gerekir.
Bir kimse, tek başına kesmek niyeti ile satın aldığı kurbanlık bir deve veya sığıra sonradan altı kişiyi ortak yapmaya razı olursa, bunu birlikte kurban olarak kesmeleri caiz olur. Ancak bunda kerahet vardır.
O kimse verdiği sözden caymış sayılır. Ortaklarından alacağı parayı sadaka olarak vermelidir. Bir görüşe göre de, adam fakir olduğu takdirde başkalarının ortak olmasına razı olamaz. Çünkü onun keseceği bu kurban, bir adak yerindedir. O fakir bu kurbanı satın almakla kendine onu vacib kılmıştır.
Udhiyye’nin (Kurban kesmenin) rüknü kan akıtmaktır. Hayvan boğazlanmadıkça vacib olan kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Onun için kurbanlık hayvanın kesilmeden sadaka olarak verilmesi caiz olmaz.
Fakat alınan kurban herhangi bir sebeple bayramın kurban kesme günlerinde kesilemezse, bunun diri olarak sadaka edilmesi gerekir. Çünkü bu halde, kan akıtma işi sadaka vermeye dönüşmüş olur. Artık bunun etinden sahibi yiyemez.
Bir kurbanı kitab ehlinden olan birinin (bir gayr-i müslimin) kesmesi mekruhtur. Mecusîlerin, putperestlerin kesmesi ise caiz değildir. Fakat kurban etinden herhangi bir gayr-i müslime bağış yolu ile vermekte bir sakınca yoktur. Kurban, Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır.
Bunun meşru olması, kitab, sünnet ve icma ile sabittir. (Şafiîlere göre, kurban, tek bir şahıs için sünnet-i ayndır. Bir aile halkı için ise, sünnet-i kifayedir.
Ailenin geçimini sağlayan kimse, kurban kesince, artık diğerlerinin üzerinden sünnete uyma borcu düşer.)
Büyük İslam İlmihali-Ö.N.B
KURBANIN MÜSTEHAPLARI:
Kurban edilecek hayvanı, kurban günlerinden evvel alıp beslemek.Kesileceği yere incitmeden ve hürmet ile götürmek.Kesebiliyorsa kendisi kesmek.Kesemiyorsa ehil bir kimseyi vekil edip kesilirken hazır bulunmak.
Peygamberimiz (s.a.v.) ciğerpâresine buyurdular ki: “Ey Fâtıma, kalk ve kurbanının kesilmesine şâhid ol. Zîra kanından ilk damlası yere düştüğünde, işlediğin her bir günâhın af ve mağfiret olunur. Ve ‘İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi’l-âlemine lâ şerîke leh.’ duâsını oku.”
Bıçağın büyük ve keskin olması.Kurbanın iki şah damarı ile yemek ve nefes borusunu kesmek.Hayvanın canı çıkmadan derisini yüzmemek.Kurbanı keserken kurbanın âzâ(organ)ları ve parçaları mukâbilinde kendi vücûdunun ve bütün âzâlarının cehennemden âzâd olmasına niyet etmektir.
KİŞİ HANGİ KURBANI YİYEMEZ
Kişi nezrettiği, adadığı kurbandan yiyemez. Usûlü (anası-babası, dedeleri ve nineleri), fürû’u (çocukları, torunları) ve aile ve akrabalarından nafakası üzerine lazım olanlara yedirmesi câiz olmadığı gibi gayr-i müslimlere ve zenginlere yedirmek de câiz olmaz.
Yedirirse o miktarın bedelini, nezredenin fakirlere tasadduk etmesi lazım gelir.Kişinin hayatta iken yaptığı vasiyeti üzerine, öldükten sonra malının üçte birinden kesilen kurbanı vârisleri yiyemezler, zenginlere de yediremezler. Ancak fakirlere verirler. Vârislerin kendi istekleriyle kesiverdikleri kurban yenir ve yedirilir.
Zîra bir kimse kurban kesse ve sevâbını ölüye bağışlasa, kendi kurbanı gibi yer ve başkasına da yedirir. Bir kimse, üzerine vâcib olan kurbanını kesmeye niyet etse ve sevâbını ölüye bağışlasa, bu kurbanı kesmekle kurban borcunu ödemiş olur, sevâbı da ölüye ulaşır.
Sabînin (bülûğ çağına gelmemiş çocuğun) malından kesilen kurbandan sabî yer. Kalan et, sabî için (elbise gibi) kendisiyle faydalanılan bir şey ile değiştirilebilir.
KURBANIN BAZI HİKMETLERİ:
Eti yenen hayvanlar, “Bismillâhi Allâhü Ekber” denilerek kesilirse etinin yenilmesi helâl olur. Boğazından kesilmek sûretiyle de necis (pis) olan kanından temizlenmiş olur.
Kurban, Hz. Allâh’ın kullarına ziyâfetidir. Kurban kesmek Allah (c.c.) yolunda bir fedâkârlıktır, Allâhü Teâlâ’nın verdiği nîmetlere bir şükürdür. Ayrıca sevâb kazanmaya ve Allâh’a yakınlığa vesîledir, belâlara karşı da bir kalkandır.
Dünyânın her tarafında her gün yüz binlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız maddî imkânı olanlar istifâde edebiliyor. Kurban Bayramı’ndaki etlerden ve derilerden fakirler de istifâde etmektedir. Şahsın menfaati yerine de cemiyet menfaati konuluyor. Kurban kesmek İslâm’ın pek insânî ve ictimâî büyük bir fedâkârlığıdır.
Kurbanda kesilen hayvan sayısı çok artmış olmaz. Çünkü kasaplar Kurban Bayramı günlerinde et satamayacağından kesecekleri hayvan sayısı azalır.
Kendi zevkleri için her gün on binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin, senede bir kere Allah için ve insanların da faydasına kurban kesilmesini çok görmeleri insaflı bir tavır değildir.
Hulâsa kurban; dînî, ahlâkî, ictimâî birtakım hikmetler ve maslahatlar için emredilmiştir. Bunu takdîr etmeyecek bir akıl sâhibi düşünülemez.
ORTAK KESİLEN KURBANIN TAKSÎMİ
Kurban, ortak kesildiğinde etini tartarak taksim etmek icap eder. Taksim ederken ortakların hisselerinde et ile beraber deri, ayak, baş, ciğer veya yağından ve işkembesinden bir parça olursa, tahmin ile taksim câiz olur.
Ortaklardan birine veya herhangi bir kimseye ‘Etini istediğin gibi taksim edebilirsin.’ diye vekâlet verilirse yine tahmînen taksim câiz olur.
Taksim etmeden hepsi birlikte etini pişirip yeseler, câizdir. Bir kimse kendisi, âilesi ve büyük çocukları için kurban etmek niyetiyle bir sığır (büyükbaş hayvan) alsa, etini taksim etmek şart olmaz.
Bir ALLAH Dostu Kurban’ın Maddî ve Mânevî faydalarından bahisle buyururlar ki:
“Kurban, gadab-ı İlâhîyi söndürür. Rızâ-i İlâhîyi celp eder. Çok kurban kesilen bir memlekette harp olmaz.
Eğer bir insan, vakti müsâit olup da kurban kesmezse, muhakkak ki o adamın ya kendisinden veya çocuğundan yahut da malından, ticaretinden, servetinden, varlığından mutlaka bir kan çıkacaktır.
Kurbanda çoluk-çocuk ve fakir-fukara için umumi bir maslahat ve mutlak bir menfaat vardır.
Kurban Bayaramı’nda afv-ı umumî tecellî eder.”
KURBAN BAYRAMI GÜNÜ MÜSTEHAB OLANLAR
Bayram sabahı erken kalkmak.Misvak kullanmak.Gusletmek. (Boy abdesti almak)Güzel koku sürünmek.Temiz ve helâl elbise giymek.Kurban Bayramı’nda imsak vaktinden bayram namazını kılıncaya kadar oruçlu gibi bir şey yiyip içmemek.İlk yediği, kurban eti olması için yemeği namazdan sonra yemek.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kurbanın ciğerinden yerlerdi.Mümkünse namaza yürüyerek gitmek.Namazdan sonra başka bir yoldan dönmek.Neşeli olmak.Çok sadaka vermek.“Tekabbelallâhü minnâ ve minküm” (Allah bizden ve sizden kabul buyursun.) diyerek müslümanlara, akraba, komşu ve sevdiklerine duâ etmek ve onlarla musâfaha etmek.Kurban Bayramı namazına giderken yolda sesli tekbir getirmek.
KURBAN KESTİKTEN SONRA NE YAPILIR?
Kurban kesildikten sonra 2 rekât teşekkür namazı kılınır. Fâtiha’dan sonra birinci rekâtte 1 Kevser Sûresi (İnnâ a’taynâ...), ikinci rekâtte 1 İhlâs Sûresi (Kul hüvallâhü ehad...) okunur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Kurbanınızı kestiğinizde elinizdeki bıçağı bırakın. Sonra iki rekât namaz kılın. Müslümanlardan hangisi bu iki rekât namazı kılıp Allâhü Teâlâ’dan bir şey isterse Allâhü Teâlâ o kimseye elbette istediği şeyi verir.”
“Yâ Rabbi! Bu kurban (sığır, koyun veya keçi) sendendir, sanadır ve senin rızan içindir. Lütfunla ve kereminle Halîl’in İbrâhim (a.s.) ve İsmâîl’den (a.s.) ve Habîb’in Muhammed’den (s.a.v.) kabul ettiğin gibi fazlın, lütfun ve kereminle şu âciz kulundan da kabul et; yâ Ekrame’l-Ekramîn!..” diye duâ edilir, din ve dünya hâcetleri istenir
***
HACCA GİDEMEYEN MÜSLÜMAN NE YAPMALI?:
Hacca gidemeyen Müslüman, Arefe günü öğle ile ikindi arası, kendini Arafat’ta kabûl ederek Allah rızâsı için 2 rekât namaz kılar. Her rekâtte; 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 Kul yâ eyyühel-kâfirûn, 10 İhlâs-ı şerîf okur.
Namaza şu niyetle başlar: “Yâ Rabbi, bugün şu saatlerde Arafat’ta milyonlarca müslümanın ‘Lebbeyk’ diye ilticâ ettiği zamanda, âciz kulun orada bulunamadı. Bu kulunun rûhunu onlarla beraber kılıp, benim ilticâmı da onların ilticâsına ilhâk buyur. Orada afv-ı umûmîye mazhar kıldığın kullarına beni de ilhâk eyle!..” Allâhü Ekber. Namazdan sonra:
* 70 İstiğfâr-ı şerîf,
* 11 veya 70 adet, “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve Hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr, ve hüve alâ külli şey’in Kadîr” tevhîdini okur.
* 3 veya 11 yâhut 70 adet “Allâhü ekber, Allâhü ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd” diyerek tekbir getirir.
* 100 defa aşağıdaki tesbihi okur:
“Sübhânellezî fi’s-semâi arşuhû, Sübhânellezî fi’l-ardı sültânühû, Sübhânellezî fi’l-ardı hukmühû, Sübhânellezî fi’l-cenneti rahmetühû, Sübhânellezî fi’l-kabri kazâühû, Sübhânellezî fi’l-kıyâmeti adlühû, Sübhânellezî fi’l-bahri sebîlühû, Sübhânellezî rafea’s-semâe, Sübhânellezî beseta’l-arda, Sübhânellezî lâ melce’e ve lâ mence’e minhü illâ ileyh.”
Arefe günü öğleden sonra Hızır Aleyhisselâm ile İlyâs Aleyhisselâm’ın Arafât’ta buluştuklarında okudukları şu duâyı da -mümkünse- 100 defa okumalıdır:
“Bismillâhi mâşâallâhü lâ yasrifü’s-sûe illallâh, Bismillâhi mâşâallâhü lâ yesûku’l-hayra illallâh, Bismillâhi mâşâallâhü lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”
Bundan sonra duâ edilir.
***
AKİKA KURBANI:
Yeni doğan çocuğun başındaki tüyüne (Akîka) denir. Böyle bir çocuk için Cenab-ı Hakk’a şükür yerine geçmek üzere kesilen kurbana da “Akîka” adı verilmiştir. Bunun müslümanlarca asıl adı “Nesîke”dir. Akîka, bizce mubah ve güzeldir. Üç İmama göre ise sünnettir. Zahiriyye meshebinde vaciptir.
Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden büluğ çağına erinceye kadar kesilebilir. Fakat yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Çocuğun yedinci doğum günü adı konulur ve başının saçları kesilip ağırlığınca altın veya gümüş sadaka verilir. Aynı günde bu kurban kesilir; çünkü böyle yapılması üç İmama göre müstahabdır.
Kurbana elverişli olan hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek çocuk için bu kurban kesilebileceği gibi, kız çocuk için de kesilir. Bunlardan her biri için bir koyun kesilmesi yeterli olur. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi gereğini söyleyenler de vardır.
Akîka kurbanının kemikleri, çocuğun sağlık ve selametine bir hayır dileği olsun diye, kırılmayıp yalnız ek yerlerinden ayrılır ve öylece pişirilir. Bunu yapmak müstahabdır.
Diğer bir bakımdan da, çocuğun mütevazi olmasına ve kötü huylardan korunmuş olmasına bir işaret olsun diye kemiklerin kırılması müstahab görülmüştür.
Akîka kurbanının etinden sahibi yiyebilir, başkalarına da yedirebilir, sadaka da verir.
Büyük İslam İlmihali-Ö.N.B
24.07.2019//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.