- 486 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM-6
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM-6
ÖLÜM SENİ BEKLİYOR BÖLÜM-6
Büşra’nın telefonu çalmaya başladı, arayan Leyla idi.
Büşra,
‘’ Pardon Baş komiserim, Asayişten Leyla arıyor.’’
‘’ Konuş önemli olabilir?’’
‘’ Efendim Leyla?’’
‘’ Baş komiserim, sizi cezaevi müdürü arıyor. Mutlaka görüşmeniz lazımmış.’’
‘’ Tamam, Leyla ben şimdi müdür beyi arayacağım.’’
Büşra telefonu kapatıp müdür beyi aramak için yeniden kullandı. Fazla beklemedi, müdür bey karşısındaydı.
‘’ Müdürüm görüşmeyeli nasılsınız?’’
‘’ iyiyim Büşra kızım. Sen nasılsın?
‘’ Sağ olun müdürüm? Yolunda gitmeyen bir durum mu var?’’
‘’ Evet, hatta bir değil iki problem var.’’
‘’ Müdürüm ben korkutuyorsunuz?’’
‘’ Kızım birincisi sorun değil ama seni haberdar etmeyi uygun buldum. Kayserili Atıf’ı hatırlarsın?’’
‘’ Tabi hatırlamaz olur muyum?’’
‘’ Atıf’ın kalp krizi sonucu öldüğünü öğrendim. Ailesi sana ulaşamamış, beni haberdar ettiler.’’
Birden içimi derin bir üzüntü kapladı.
‘’ Üzüldüm müdürüm, bize çok faydası dokunmuştu. İkinci problem nedir?’’
‘’ Cihanbeyli’yi hatırlıyor musun? Şer şebekesinin Anadolu sorumlusuydu.’’
‘’ Hatırlamaz olur muyum?’’
‘’ Bir ay önce sağlık kontrolü için, hastaneye sevk edilirken, cezaevi arabasına kurulan bir pusu sonucu firar etti.’’
‘’ Bu kötü haber müdürüm. Desene bizi peşinden koşturacak.’’
‘’ Öyle görünüyor Baş komiserim. Bende havadisler bu kadar.’’
‘’ Sağ olun müdürüm, izin verirseniz, müsait bir zamanda ziyaretinize gelmek istiyorum.’’
‘’ Beklerim Kızım.’’
Telefonu kapattıktan sonra Cahit’le konuşmaya başladım,
‘’ Şimdi ihbar niteliğinde bir haber aldım. Büyük bir ihtimalle, senin işle bağlantısı olabilir. Biraz evvel Bay Robert demiştin?’’
‘’ Evet.’’
‘’ Bay Robert, Türkiye’nin uyuşturucu trafiğini yöneten baronlardan biri idi. Onun kurmuş olduğu teşkilatta önemli isimlerden biri, Cihanbeyli idi. Bu adam on beş gün önce firar etmiş.’’
‘’ Çok önemli bir haber. Bunu Sedat Amirle görüşmemiz lazım. Yarın sende bize katıl.’’
Biraz sonra yanımıza Serra geldi nefes, nefeseydi.
‘’ Baş komiserim, yarım saate kadar olay yeri ekibi burada olur.’’
‘’ Çay içer misin Serra?’’
‘’ Ismarlarsan içerim Cahit.’’
Büşra, Serra’ya şöyle bir bakıp, oo bu ne samimiyet böyle burada neler oluyor. Bana da anlatın.’’ Cahit,
‘’ Ortalığı karıştırma Baş komiser. Olan bir şey varsa, bana oluyor. Gelene çay gidene gazoz.’’
Üçümüz birden gülmeye başladık. Büşra,
‘’ Olay yeri ekibi geldiğinde bana da haber verin?’’
Cahit,
‘’ Vermesine verelim de önce sen bana telefon numaranı ver.’’
Bu sırada olay yeri ekibinden Kemal kantinden içeri girdi. Bizi görünce yanımıza gelerek,
‘’ Büşra Baş komiserim emrindeyim.’’
Cahit,
‘’ Bahçede parçalanmış bir taksi var. Onu elden geçmeye başlayın, bizde geliyoruz.
Kantinde biraz daha oyalandıktan sonra, bahçeye çıkarak hurda taksinin yanına geldik. Olay yeri ekibi çalışmalarına devam ediyordu. Kemal arkadaşlarının yanından ayrılarak bizim tarafa geldi.
Büşra,
‘’ Cahit Baş komiserle tanıştın mı Kemal?’’
‘’ Cahit Baş komiserle şahsen tanışmadım ama kendisinin Narkotikten olduğunu biliyorum.’’
Cahit,
‘’ Elle tutulur bir şeyler var mı?’’
‘’ Pek fazla bir şey yok. Parmak izlerini aldık. Kaza yerine Olay yeri ekibi gelmedi mi?’’
Cahit,
‘’ Geldi gelmesine de biz birde sizin görmenizi istedik.’’
Kemal,
‘’ Tuhaf bir durum dikkatimi Çekti.’’
Büşra,
‘’Nedir o tuhaf durum?’’
Kemal,
‘’ Taksi akşamdan temizlenmiş, çok az parmak izi var. Bu da gösteriyor ki şoför babanı almakla ilk işine çıkmış oluyor.’’
Cahit,
‘’ Bundan ne anlam çıkarmalıyım?’’
Kemal,
‘’ Parmak izi konusunda işimiz kolaylaşacak.’’
Büşra,
‘’ Anladım, sağ ol Kemal. Hadi arkadaşlar Asayişe çıkalım.’’
Olay yeri ekibinin yanından ayrılıp Asayişe çıktık. Hep beraber Sedat amirin odasına geçtik.
Sedat Amir,
‘’ Gel Cahit bugün ne yapıyorsun?’’
‘’ Bugün pek fazla yapacağım bir şey yok. Serra ile dün gece yaraladığım serseriyi ziyarete gideceğim. Babamın cenazesini pazartesi günü teslim edeceklermiş.
‘’ Cenazeyle bizim arkadaşlar ilgilenir.’’
‘’ Sağ olun Amirim, Narkotikten arkadaşlar ilgileniyorlar. Morgdan alıp mezarlığa getirecekler.’’
‘’ Nereye gömülecek? Aile mezarlığınız var mı?’’
‘’ Kimsesizler mezarlığına gömülecek. Mezarın yerini benden başka kimse bilmemeli. Tören de yapmayacağız, zaten yasal olarak yaşamıyordu. Asayişten gelen olursa başımın üstünde yeri var.’’
Serra,
‘’ Mezar taşı damı olmayacak? Cenazeye ben de gelebilir miyim?’’
‘’ Olmayacak. Tabi ortak zor günümde yanımda olursan sevinirim.’’
Büşra,
‘’ Bende geliyorum, itiraz kabul etmiyorum.
‘’ Hepinize teşekkür ederim. Zor günümde beni yalnız bırakmadığınız için. Serra seninle biraz konuşalım mı? Amirim bize biraz müsaade eder misiniz?’’
‘’ İşinize bakın çocuklar.’’
Serra’yı bir kenara çektim.
‘’ Serra senden bir şey isteyeceğim ama beni yanlış anlama. Kabul eder misin bilmiyorum?’’
‘’ Eğer kabul edebileceğim bir şeyse evet.’’
‘’ Birkaç gün bende kalır mısın?’’
‘’ ?’’
‘’ Tabi bana güveniyorsan? Şu birkaç gün yanımda biri olursa iyi olur. Yalnız kalmak istemiyorum.’’
‘’Kalırım sana güvenim sonsuz. Şimdi ne yapıyoruz?’’
‘’ Yapacak bir işimiz var. Önce bir telefon etmem lazım. Daha sonra yola çıkarız.’’
Kısa bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra, dün gece yaraladığım serseriyi ziyaret için yola çıktık. Bu sefer hayal kırıklığı yaşamadık.
Bizim serserinin bulunduğu odayı bulmak zor olmadı. Rozetimi çıkararak kapının önünde oturan polise gösterdim.
‘’ Bak hemşerim içerde yatan hasta çok sevdiğim bir arkadaşım, ona bir şey olursa, bana sormadan İstanbul’u terk et.’’
‘’ Emredersin Baş komiserim.’’
‘’ Şimdi kenara çekil, içeri girelim.’’
Kapıyı açıp içeri girdiğimizde, serserinin gözleri fıldır, fıldır etrafı tarıyordu.
‘’ Vehbi Sulucan, ama ben sana Vehbi solucan diyeceğim. Şanslı adammışsın. Kafana sıksaydım çoktan eşek cennetini boylamıştın.’’
‘’ Ne istiyorsunuz söyleyin. Nasıl olsa burada beni daha fazla tutamayacaksınız.’’
Serra,
‘’ Hiç merak etme seni burada tutmaya niyetimiz yok. Dört duvar arası neyine yetmemiş.’’
Cahit,
‘’ Birazcık kuş beynini çalıştırıp bize yardımcı olursan, biz de sana yardım ederiz. Öyle değil mi Serra’cığım?’’
‘’ Evet, patron, Vehbi akıllı adama benziyor.’’
‘’ Lafı uzatmadan ne soracaksanız sorun.’’
‘’ Kimin adamısın? Babamı öldürmek için kimden emir aldınız?’’
‘’ Susma hakkımı kullanmak istiyorum.’’
‘’ Serra Vehbi susma hakkını kullanmak istiyormuş?’’
‘’ Tamam, patron ebediyen susturalım.’’
Serra birden silahını çekerek namluyu Vehbi’nin ağzına sokup kurşunu namluya sürdü.
‘’ Susmak istiyorsun değil mi?’’
‘’ Çek şu manyak karıyı üzerimden. Öldürecek beni.’’
‘’ Konuş kimin malısın?’’
‘’ Yaşatmazlar beni?’’
‘’ Salak, sen zaten ölüsün. Sağ olduğunu bilselerdi çoktan gömmüşlerdi.’’
‘’ Koruma isterim.’’
‘’ Sen konuş düşünürüz.’’
‘’ Karamürselliler hesabına çalışıyoruz. Babanı öldürme emrini Sermet Bey verdi.’’
‘’Neden?
‘’ Baban ihanet etti. Kendi hesabına mal kaçırmaya kalkıştı.’’
‘’ Ne malı?’’
‘’ Hap.’’
‘’ Bu Karamürselliler, sadece uyuşturucu işi ile mi uğraşıyor?’’
‘’ Her türlü pis işi yapıyorlar.’’
‘’ Sadece Sermet Bey mi var işin başında?’’
‘’ İşin görünen yüzü Sermet Bey, arkasında oğlu Cihanbeyli var.’’
‘’ Şimdi seni buradan alıp, Asayiş şubeye götüreceğiz, ne biliyorsan anlatacaksın. İsim, adres aklına ne gelirse. Bende seni koruma altına aldıracağım anlaştık mı?’’
‘’ Tamam,’’
‘’ Serra, Asayişi ara ekibi göndersinler. Kirli’de olursa çok iyi olur.’’
Hep beraber Asayişe döndük.
Heval,
‘’ Sorguya kimler girecek?’’
Sedat Amir,
‘’ Büşra, Heval, Ve Serra girecek.’’
Cahit,
‘’ Bende gireceğim ama sadece izleyeceğim.’’
Sorgulama başladı. Adamı sıkıştırdıkça sıkıştırdık. İşimize yarayan birçok bilgi elde ettik.
Heval, Büşra ile bakıştıktan sonra,
‘’ Şimdilik bu kadar yeterli, Savcılığa sevkini yapalım.’’
Cahit,
‘’ Sıra bana geldi, Vehbi Solucan bizim sormadığımız ama senin de söylemediğin bir şey var mı? Bu soruyu bir kere soracağım. İyi düşün öyle cevap ver.’’
Vehbi şaşalamış gibi bir an bana baktı.
‘’ Var, Sermet beyi can evinden vurdun.’’
‘’ Devam et aslında biliyorum ama bunu senin ağzından duymak istiyorum.’’
‘’ Cihanbeyli’nin küçük kardeşi Abdullah Bora sizin eve saldıranlar arasındaydı, onu öldürdün.’’
‘’ Sermet Bey kendisine o kadar güveniyordu ki tecrübesiz bir çocuğu gönderdi. Benim için bu kadarı yeterli Vehbi sizin. Ne yaparsanız yapın.’’
2
Sorgu odasından çıkıp diğer arkadaşların yanına geçtik. Cahit, Büşra’ya bakarak konuşmaya başladı.
‘’ Cihanbeyli firarda olduğuna göre, senden intikam almak isteyecektir. Çok dikkatli olmalısın
Büşra.’’
‘’ Ne yapayım kurulu düzenimi mi değiştireyim? Yoksa başka bir şehre tayinimi mi isteyeyim? Geç onu ben buradayım arayan bulur.’’
‘’ Yine de dikkatli olmanı tavsiye ederim.’’
Heval,
‘’ Sen Büşra’ya nasihat edeceğine, kendine dikkat et. İki defa saldırıya uğradın.’’
‘’ Sende haklısın ya neyse Serra çıkalım.’’
Aynınur,
‘’ Nereye kız, beraber çıkmayacak mıyız?’’
Serra,
‘’ Söylemeyi unuttum, birkaç gün Cahit’in misafiri olacağım.’’
Cansın,
‘’ Kızlar siz bundan bir şey anladınız mı?’’
Tahmin ettiğimden çok daha lüks bir evi olduğunu gördükten sonra fark ettim. Bahçe içinde ağaçlık bir arazinin ortasında tek katlı köşk andıran bir evdi. Bahçesinde ise büyük bir yüzme havuzu vardı.
Cahit,
‘’ Önce sana evi gezdireyim daha sonra bir şeyler atıştırırız.’’
‘’Olur.’’ Diye cevap verdim. İçeri girdikten sonra yürümeye başladık bir kapının önünde beni durdurup,
‘’ Burası senin yatak odan. Dolaptan istediğin kıyafetleri kullanabilirsin. Hiç birine el değmemiştir. Dolabın altındaki çekmecelerde iç çamaşırları bulunuyor. Köşedeki şifonyerin çekmecelerinde ise makyaj malzemeleri var. Şimdi en önemli yere geldik.’’
‘’ Daha önemlisi mi var?’’
‘’ Tabi var, mutfak ben yediğime içtiğime çok dikkat ederim. Şimdi balkona çıkalım, bende çayı demleyeyim.’’
‘’O işi bana bırak, evde bir kadın varsa, çayı demlemekte kadına düşer.’’
Cahit, balkona geçince, bende mutfağı gözden geçirdim. Çayı koydum. Su kaynayıncaya kadar Cahit’le balkonda laflamaya başladım.
‘’ Neden diğerlerinden biri değil de ortak olarak yanına beni istedin?’’
‘’Altıncı hissime çok güvenirim de ondan.’’
‘’ Alınmaz’san bir soru daha soracağım?’’
‘’ Haydi, sor, sor?’’
‘’ Sulandırma ama sormam bak.’’
‘’ Sen benim külahıma anlat, meraklı.’’
‘’ Neyse bu sorumu iyice emin olduktan sonra yarın soracağım. Sen burada uslu, uslu otur ben çayın yanına atıştıracak bir şeyler hazırlayayım.’’
‘’ Unutmadan söyleyeyim, odanın yanında banyo var. Yatmadan banyo yapabilirsin.’’
Cahit, elini yüzünde gezdirerek, ‘’yüzüm biçilmemiş buğday tarlasına benziyor. Sakal tıraşı olmaya zaman bulamadım.’’
Serra, Cahit’in yüzüne bakarak, ‘’Bu günlerde kendine bakmıyorsun ama sakal düşünecek zaman değil.
Odama çekildikten sonra, etrafı incelemeye başladım. Dolabın kapaklarını açtım, gördüğüm kıyafetler çok kalite markalardan seçilmiş olup, benim giyebileceğim kıyafetlerdi. Cahit’in zevkine hayran kaldım. Çekmeceleri açtım. Bir kadının ihtiyacını karşılayacak her türlü iç çamaşırları bulunuyordu. Hatta bir kadının özel günlerinde kullanacağı petlere kadar her şey. Sıra geldi takı ve makyaj malzemelerine, onlarda hazine değerindeydi.
Henüz uykum gelmemişti, yeniden balkona çıkıp oturdum. Gecenin sessizliğini dinlemeye başladım Bir an çok uzaklardan cırcır böceklerinin sesini duyar gibi oldum. İçim geçmiş, yavaş, yavaş yıldızları seyrederken derin bir uykuya daldım.
Sabah mis gibi kızarmış ekmek kokusuyla uyandım. Yattığım yerde gerinip kendime geldiğimde birden nerede olduğumu hatırlayınca hızla kalktım. Kıyafetlerim katlanmış düzgün bir şekilde koltuğun bir kenarında duruyordu. Üstümde ise seksi bir gecelik vardı. Odaya kendim gelmediğine göre, ah Cahit ah geceliği o giydirdi. Küçük bir kız çocuğu gibi yatağa yatırdı. Alacağı olsun. Ben bu düşüncelerle haşır neşir olurken, odamın kapısı çalındı, ve ardından Cahit’in sesini duydum.
‘’ Kahvaltı hazır küçük hanımefendi mutfağa buyurmaz mısın?’’
‘’ Git başımdan Cahit beş dakikaya kadar mutfaktayım.’’
Elbise dolabından üzerime etekle tişört giyip odadan çıktım. Mutfakta kahvaltı masasını görünce, karnım ne kadar acıkmış olduğunu hatırladı. Kahvaltımızı neşe içinde yaptık. Birer keyif çayı içtikten sonra, Asayişe doğru yola çıktık. Bu arada Cahit iki, üç defa Orçun’u aramasına rağmen ulaşamadı. Cahit’in suratı asıldı. Yarı yoldan dönerek Caz Bara doğru gitmeye başladık.
Caz Barın önünde arabadan inerken, vale koşarak yanımıza geldi.
‘’ Kapalıyız daha açmadık. Pardon ağabey sen misin?’’
‘’ Benim Cengiz Orçun içerde mi?’’
‘’ Yok ağabey, bundan sonra Orçun diye biri de yok.’’
‘’ Beni endişelendiriyorsun Cengiz, Orçun’a bir şey mi oldu?’’
‘’ Ağabey, dün gece bizim mekânın arkasında çöp konteynır’ında cesedini buldular.’’
Olduğum yerde dondum kaldım. Açıkçası bunu beklemiyordum.
‘’ Asayişe dönüyoruz Serra burada yapacak bir işimiz kalmadı.’’
‘’ Elimiz kolumuz bağlı mı oturacağız patron?’’
‘’ Akşama düşünürüz, babamın kasasını açalım içinden neler çıkacak. Şimdiden merak ediyorum.’’
Asayişin bahçesinde, boş bir yer bulup arabayı park ettikten sonra, ben kapıyı açıp inmeye kalkınca,
‘’ Dur inme akşam bana bir soru soracaktın, bu güne bıraktın. Daha zamanı gelmedi mi?’’
‘’ Neyin zamanı gelmedi?’’
‘’ Benimle oynama da sorunu sor?’’
‘’Madem çok ısrar ediyorsun sorayım. Nasıl bir adamsın sen? Birden ortaya çıkıp aramıza karıştın? Seni çözemedim. Çok güzel bir evde yaşıyorsun. Kadınlar hakkında tahminimden daha çok şey biliyorsun. Bir kadının gururunu okşayacak her şeyi yapıyorsun ama bu evde bir şey eksik.’’
‘’ Sence eksik olan ne?’’
‘’ Söylemek bana düşmez.’’
‘’ Öyle olsun, Bir zamanlar bir kadını çok sevmiştim. Sevgim karşılık gördü. Evlenmeye karar verdik. Nikâh gününe bir hafta kalmıştı, alış veriş yapmak için yola çıktık. Keşke çıkmaz olaydık. Kendini bilmez biri ters yöne girerek üzerimize doğru gelmeye başladı. Kaza kaçınılmazdı. Kaçamadım. Sevdiğim kadın gözlerimin önünde, kollarımda can verdi. Elimden hiçbir şey gelmedi. Kurtaramadım gözlerimin içine bakarak can verdi. Onunla beraber benim içimde de bir şeyler öldü. Bu evi ikimiz beraber hazırlamıştık. O günden beri gözüm hiçbir kadını görmedi. Bu güne kadar hiçbir kadın bu eve girmedi. ‘’
‘’ Benim kaldığım yatak odasını sevdiğin kadın için mi hazırlamıştın?’’
‘’ Hayır, bu evde bir kadın olduğunu kendime telkin etmek için hazırladım. O odada yatmak ilk defa sana kısmet oldu. Niçin seni ortak olarak seçtiğime gelince, Belki de ona çok benzediğin içindir. Cevabım seni tatmin etti mi?’’
‘’ Üzgünüm acını deştim.’’
‘’ Üzülme Serra, günün birinde bu yüzleşme olacaktı.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.