Sayfalar
Okumayı sevsem de yine de resimlerin daha da bol olmasını dilerim. Olayların kafamdaki hayali ile resimleri karşılaştırma yapıyorum. Öğretmen arka sıralardaki haylazları susturmak için elindeki sopayı tekrardan tahtaya vuruyor. Okumamızın bölünmesi için belki konuşmuyor. Ama ben yine de öğretmenin elindeki sopaya baktım. Duvardaki saati de görüyorum, dersin bitmesine 17 dakika kalmış. Sayfayı çeviriyorum.
Bir gün ben de böyle bir roman yazabilir miyim acaba... Ama öyküden başlamak lazım. Bugün de bunu bitiririm. Az kaldı. Hızlı gidiyor. Uykum da geldi be. Ceviz ağacının altında mı uyumak ömrü kısaltıyordu? Yukarı bakıyorum, ne yapacağını tam bilemeyen bir serçe tam üstümdeki dala tünüyor. Kitabıma pislemese bari. Sayfayı çeviriyorum.
Uçup gitmek istiyor insan. Bütün bu koşuşturmalardan uzakta, sevdiğiyle bir adada uzun uzun kumlarda yuvarlanmak... Pervane tekrardan yüzüme doğru esiyor. Keşke hep bu ayarda kalsa, dönüp durmasa. Derginin yan sütunundaki İngilizce çevirisine de ara ara bakıyorum. Balkan turları kaç yıldır neden bu kadar popüler hala? Maskenin etkisiyle yüzüm gerildikçe geriliyor. Parfüm kokusuna burada çalışanlar nasıl dayanıyor yahu? Sprey kokuları, oje kokuları... Balkan muhabbetlerinden sıkılıyorum. Sayfayı çeviriyorum
Adeta bir tik haline geldi elimdeki kalemi çevirip durmak. Acaba bu hareket konulara daha iyi yoğunlaşmama mı sebep oluyor, yoksa dikkatimi mi dağıtıyor? Tez için inceleyeceğim daha onlarca kitap masamda bekliyor. Kütüphane gece de kapanmıyor ama karnım acıkıyor gitgide. Bu sayfalardaki tekrar bakılması gereken yerlerin altını da çiziyorum, post-itleri yapıştırıyorum. Sayfayı çeviriyorum.
Ulan bu savcı tam dümbelek çıktı. Yahu insan bir kaç evrak delil niyetine ekler yalan yanlış. Tüküreyim bütün günah bizim üzerimize kalacak. Bak işte, adamın çocukları da daha küçükmüş yaa... Duruşmaya karısı bebekleri de gelmiş. İstihbaratçıların listesinde tutuklanacaklar arasında var, napalım. Dur bakalım yaptığı haberleri eklemişler mi. Sayfayı çeviriyorum
Bize yine yüzde beş zam vermişler. Ula yıllarca köle gibi çalış, sonra da açlığa mahkum ol. Yeni bir iş bakmak lazım aslında, ama çekilmiyor bu yaştan sonra yahu. Kekre çayımdan bir yudum daha alıyorum. Ağaçların dalları arasından süzülüp gelen güneş, dibinde çok az kalmış su bardağında yansıyor. Bir hışırtıyla bir kez daha düzeltiyorum gazetemi. Yıllar geçti, bana hala fazlasıyla büyük geliyor bu. Bu sayfa da sarmadı, sayfayı çeviriyorum.
Meraklılar da giriyor camiye zaman zaman. Mihrabın, minberin ve kubbenin fotoğrafını çekiyorlar. Kafamı kitabımdan çevirmesem de farkediyorum onları. Sayfanın kenarlarında dolaşan şu sineği de farkediyorum. Mırıl mırıl dudaklarıma da konuyorlar bazen, sakalımı sıvazlıyorum. Bu sayfanın bitişi de tam sure sonuna denk geldi. Sayfayı çeviriyorum
Baya kabarıkmış bunun defteri, oku oku bitmiyor. Gözleri nasıl da açıldı garibim beni solundan görünce! Ulan amma da kötülük etmiş bu dünyada! Yüzbinlerce insanın adı var alacaklılar listesinde. Aralarında doğmamış bebekler bile var! İşimiz uzun. Sayfayı çeviriyorum, çeviriyorum, çeviriyorum.
"Ulu çınar bile yaprak döküyor. Geçiyor ömür sayfa sayfa.
Hayatlar bitiyor, defterler kapanıyor.
Hayatımla ben ne yazıp bıraktım geride?"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.