- 385 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ortak Akıl Ve Ön Koşul 3
Sosyal oluşun (oluşmanın) ilk aşaması içinde elbette bir ön kabul vardı. Ön kabul sosyal oluşun ortak akıl senkron lamasıydı. Bu ilk ön kabul totem düşünceydi.
Ön kabul olan bu totemi ortak düşünce, aynı yolun yolcusu olma karşılaşması içindeki doğanın toplam zorluğu karşısında olmakla kişinin zorluğa baş gelişin kotardığı bir birlikte oluştu. Kişilerin zorluğu birlikte göğüsleyip, zorluğu birlikte paylaşmalardı. Sonucu da ortak tüketmeydi.
Kişiler aynı yönelim içindeydi. Doğa aynı yönelimli kişileri benzer tutum içine kanal ize ediyordu. Doğanın baskı ve basıncı karşısında kendisini savunma durumunda kalan kişilerde, bu baskı ve basınca karşı direnen kişilerin ortak izlenim ve eylemleri de kişilerin amaç birliğiydi.
Güdülü eylem ile ortaya konan amaç birliği kişilerin kişilerle el, ele verişiydi. Sen ben, ben de sen demenin temel anlayışıydı. Sürü dönemli zaman içinden beri gelen herkesin zihnen bildiği bu ansal gereklilikleri, edinilen deneyimleri şimdi totem söylemiş oluyordu.
Ellerine düşen taşın ellerini acıtma bilgisi kişilerin arasında konuşulmasa dahi kişiler nezdinde kişilerin ellerine düşen taş izlenimini takip eden bir acı duyma çıkarımı olan duygu her bir kişide ortak algıdır.
Böylece kişilerin kendi zihinlerinde ortak deney ve deneyden gelen ortak çıkarımlar nedenli ortak özellikler nedenle kişiler bir araya geliyordu. Her kesin kafasında doğaya karşı gösterilecek direncin, büyük olmayla beliren bağıntısı sezilmişti. Bu sezgi sosyal oluşa giden süreçlerden sadece biriydi.
Aynı yönelimlerin kanal ize ettiği ortam içinde benzer bilgi ve benzer süre durumlarla kişiler ilk kes bir araya gelmenin gel gitlerini yapıyorlardı. Her bir kafada oluşan direnç ile büyük olma arasındaki karşı koyuşun imgeleri, her kişiyi kendi karşısındaki kişi ile birlikte büyük olmaya itiyordu. Büyük olmayı hayal etmeleri kişileri ortak düşünce olarak birbirine yaklaştırıyordu.
Kafalarda beliren bu çıkarım ve deneyimleri ortaklaşanlar, bu mana birliği etrafında jest ve mimik işareti ile iletime oluyorlardı. Ortak eylem birliği ortaya koyuyorlardı. Bir araya gelip yardımlaşan dayanışan ortak eylemli düşünce birliği içindeki kişilerin kendisinde alınan bir bağ enerjisi vardı.
Kişilerin birbirinde elde ettikleri bu bağ enerjisi, sinerjiydi. Sinerjin etki her bir kişilerde mana anlamasına dönüşüyordu. Bu tür girişmeler ilk kes olan durumdular. Kendilerinden öncesinde kendilerine hiçbir aktarım yoktu. Bunlar ilk elden elde edilen totem düşüncelerdi.
Yok eğer siz ilk el totemi alanın ikinci kuşak nesli iseniz, sizden önceki deneyimle sizin ortamınızı hazırlayan atalardan size aktarılan deneyimler, kulağa küpe totem etkilerdi.
Sosyal oluşun kesikli sürekliliği var. Kesikli süreklilik içindeki bu ikinci aşamada sizler içine doğduğunuz bu hazır ortam, atalardan size aktarılan hazır süreçlerdir. Bu hazır süreçleri siz bilinmese de bu hazır durumlar ön kabullü, kesikli sürekli bir sosyal bilinçtir.
Siz sosyal bilincin merkezindeki bu tür ön kabullü söyleyişleri duymanızla, duyulanlar içinde kendinize göre sınırlama, kırpmasını yapan kişi algısına göre bu etkiler, yine de bir totem etkiydi.
Ve bu tür totem etkinin kesikli sürekliliği içindeki ataların etkisi de totemdi. Kişiler içine doğdukları ortamın, ortaya konma sürecini deneyim etmemişti. Sadece içine doğulan bu kurulu düzen sanki öncesizlikten beri böyle imiş gibi kişiler hazır eylem ve hazır düşüncelerle yaşamaya devam ederler.
Bu ön kabulcü totem düşünceler nedenle kişilerin kendisi aynı nedenlerle aynı sonucu alacağı aynı çevre şartları içinde kendisinden önce keşfedilen dünyayı her gün, her gün yeniden keşfetmiyordular.
Kişilerin kendilerine intikal eden süreç zaten bilinmiş, anlaşılmış, pekişmiş süreçti. Totem alan bu ön kabul içinde olan kişilerimize pekin bilgi olmuştu. Bu ön kabuller olmasa kişiler bu ön kabullerin aynı sonucu tecrübe etmek için belli zaman harcayacaklardı.
Oysa kişilerin kendisinden önce bilinmiş, harcanmış zaman olan bu ön kabulcü bilgilere harcayacağı fazladan ve gereksiz emeklerle kişi aynı sonucu elde edecekti. Ve bu verimsiz kısır döngü ile her nesil hep aynı şeyi tekrar edecekti.
Kişilerin aynı deneysel yolla, elde edeceği aynı sonuçlara harcayacağı emeği ve zamanı buraya harcamayıp ta bambaşka tür yeni süreçlere harcarsa; yeni durum paha biçilmez bu kolektif kazançlı.
Sizden önceki sosyal zaman size bilgi olarak aktarılıyordu. Bilgi sizden önceki zaman kodludur. Böylece sizden önceki zamanı, başka süreçlere akış yaptırmakla kullanıyordunuz.
İşte totemi ön kabul geçmiş süreçleri bire bir hep aynı biçimde yineleyecek süreçlere pirim vermez. Aynı çıkarımı yapacak süreçlere tekrar tekrar zaman harcanmayacağı için totemi zaman gereklilikti. Bu dayanak; bu ön deyi, ön kabuldü. Ve ortak akıldı. İlk ön kabul ve ilk ortak akıl olan bu süre durum totem düşünce ya da totemi mana anlayışıydı,
Sizden önce belli etkilere karşı belli çıkarımlar yapılmıştı. Eski çıkarımlar aktarım olarak gelmekle kimlerin ve nasıl çıkarım yaptığı görünmez olandı. İşte bu tür görünmez olanları “sosyal kolektif özne” adına totem mana, söylüyordu. Açlığı ortaya koyan doğadaki enerji akışlı, enerji dönüşümlü, enerjinin niceli eğilimleridir.
İşte bu enerji eğilimlerinin yasa özü sizin içinizde yalıtılmıştı. İçinizde yalıtılan parça durumdu. Parça bütünü vermiyordu. Yalıtılanın daha çoğunu dışta bırakmıştınız. Parça daha dışta bırakılan daha çok olanı veremiyordu.
“Parçanın bütünü verememe eksikliği, yalıtımlı öznenin içindeki kişimize kaynağı belli olmayan bir durum hissinin etkisini veriyordu”. İşte eksikliği duyulanla, bütüne ait enerji eğilimine doğru sizi çeken bu etki, “birinci totem etkiydi”. Totem etki ile siz tekil olarak çevreye yönelimliydiniz.
Doğa büyüktü. Doğa karşısındaki büyük zorluğa karşı gösterilecek direnç te büyük olmalıydı. Bu durum doğa içinde tekil yaşamın gözlem ve deneyimleri ile sizi büyük olmaya, sizin gibilerle sizi yol birliği yapmaya zorunlu kılıyordu.
İşte evrensel akışlı enerji dönüşümünü yapacak olan siz, doğal zorluklar karşısında doğada enerji sağlıyordunuz. Zorluklar burada karşınıza çıkıyordu. Zorluklara karşı siz kendiniz gibi olanlarla bir araya geliyordunuz.
Bu tür ikinci totem etki ile siz bir araya gelişle büyük oluyor, direnci büyütüyordunuz. İşte size baskı ve basınç yapan dıştaki bir doğadan ötürü, edinilen deneysel çıkarımlardan yaptığınız algı ve zihni uyanış kendinizin, kendi üzerinize “ikinci bir totem etkisi” olan algıydı. Birinci ve ikinci totem etki içinizdeydi. Biri soma bedeniniz. İkinci totem etki öznel dünya içinde im, imge imajları oluşan manaydı.
Üçüncü totem etki kişi-kişiler bağıntılı girişme dediğimiz her iki totem etkiden kaynaklı dıştaki sosyal etkiydi. “Sosyal etki kolektif bir etki olmakla üçüncü bir totem etkiydi”. Bu üç etki görüngü olmanın dışında baştan beri kaynağını bilmediğiniz yeni durumla yeni bir kolektif etkiydi. Totemin söylediği bu ön düşünce, totem düşünce oluyordu. Sosyal yapının içinde ya da sosyal yapının içinde etki yapan ağırlık merkezinde de bu üç totem ilke hep vardı.
Bu üç ön kabul olan süre durumlar ortaklaştıran bağ enerjili süre durumlar olmakla, bunlar ortak akıldı. Ortak akıl inşacıydı. O günlerde kaynağı belirsiz olan totem etkili ortak akıl günümüzde nedenleri veya kaynağı bilinen bir totem etki olmakla, inşanın temelinde olan, hala yine bir ortak akıldı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.