- 1306 Okunma
- 6 Yorum
- 2 Beğeni
ÖLMEK İÇİN 13 SEBEP
Sevgili Edebiyat Defteri üyeleri
Ölmek için 13 sebep; Son zamanlarda gençler arasında popüler olan bir dizi. Katherine Langford, Jay Asher’ın çok satan romanından uyarlanan bu dizideki rolüyle Altın Küre’ye aday gösterildi.
Dizinin konusu Lise öğrencisi Hannah Baker, okul ve arkadaş çevresinde yaşamış olduğu bazı problemler nedeniyle katlanamayacağı bir yükün altında kaldığını hissediyor ve intihar ediyor. İntihar etmeden önce de kendini hayattan kopartan sebepleri-olayları kendi sesiyle kasetlere doldurup, ölümünden sonra kasetlerde bahsi geçen kişilere ulaşması için bir plan yapıyor. Ölümünden sonra kasetler planı doğrultusunda sırayla dönüp dolaşıyor ve sıra Clay Jensen’ a geldiğinde işler değişiyor. Çünkü Clay kasetlerde yer almasını gerektirecek herhangi bir kötülük yapmamış Hannah’ ya. Ayrıca kendisi Hannah’ ya aşık. Kitapta da dizide de Clay’ in kasetleri dinlemesiyle iç içe geçen olaylar silsilesini okuyor/izliyoruz.
Diziyi izlediğinizde Hannah’ nın intihar sebebi olarak gösterdiği şeyleri ciddi bulmadığınızı, kızın şımarıklığının kurbanı olduğunu düşünebilirsiniz ancak bunun çok sığ bir bakış açısı olduğu kanaatindeyim. İnsanlara hangi olayların, hangi yaşanmışlıkların yük olacağını, neyin o kişiyi ne kadar etkileyeceğini kimse bilemez. Size sıradan basit bir olay olarak görünen bir olay, bir başkasının psikolojik açıdan kaldıramayacağı bir şey olabilir.
Bu konu ile ilgili neden bu kadar ilgilendiğimi merak ediyorsanız eğer, çok yakın bir zamanda genç bir insanın intihar olayı bizi derinden sarstı. Söz konusu genç etrafında bulunan herkese bu filmi öneriyormuş. İnternette netfiliks’de yayınlanan bu kadar tanınmış, reytinğ oranı çok yüksek bu dizi ölmek için 13 neden yerine; yaşamak için 13 neden olarak hazırlanabilirdi. Çünkü insanlarda ölüm kelimesinin bile intihar meylini arttırdığını düşünüyorum. Hani eskiden TRT de sansür vardı. Sosyal içerikli ve insan psikolojisini bozan yada toplum ahlakını bozan şeyleri yayınlamazlardı.
İnsanlar yaşamak için onca zorluklar içinde boğuşurken birileri bir oyun çıkartıyor çocuklarımız oyun sonunda intihar ediyor, bir dizi çıkartıyor çocuklarımız bu dizi sonunda intihar ediyor. İNANILIR GİBİ DEĞİL.
Belki bu dizi söz konusu gencin intiharında çok küçük bir etken ancak o diziyi ben de seyrettim Dizide ilerleyen bölümlerde Hannah’ın yaşadıklarını gördükçe bu kadar da olmaz diyorsunuz. Çağımızın hastalığı iletişimsizlik ve bozuk insan psikolojisi içindeki lise öğrenci ve arkadaşlarının Hannahı sorumsuzca ezdiği ve aynı kişilerin yaptığı entrikalar ile Hannah’ı toplum dışına ve yalnızlığa nasıl itelediklerini, acımasızca nasıl eleştirdiklerini, Hannahın çaresizliklerini izliyorsun.
Yapılan araştırmalar da intihar olaylarının haber yapılmasında dahi istatistiki olarak yeni intiharların artış gösterdiği görülmüş.
Ben dahi bir anne olarak çağımızın mikrobu internet aracılığı ile çocuklarımızın ele geçiririlmelerine engel olamıyorum. Ne yazık ki çok küçük yaşlardaki çocukların ta beyninin içine kadar girebilecekleri yayınlar, diziler ve oyunlar var.
Biz nereye gidiyoruz diye düşünmeden edemiyorum. Dizideki bir sanatçı altın küre alacak kadar uluslar arası bir başarı sağlamış. Ancak dizinin genç insanlar üzerindeki ve hatta insanlar üzerindeki etkileri araştırılmamış. Diziyi izlerken bu durum her an bizim de başımıza gelebilir hissine kapılıyorsunuz.
Hani teknoloji artık insanları ele geçirmeye başladı da sonumuz gerçekten bu kadar yakın mı? Hani Yapay zeka insanoğlunu ele geçirecek derken çocuklarımızı çok önceden mi ele geçiriyor? Biliyorum bunlar size benim paranoyalarım gibi görünebilir. Lakin kimse zarar görmesin. Kimse izlediği bir diziden etkilenerek yada bir oyundan etkilenerek intihar etmesin.
Ne olur o masum çocuklara hep birlikte sahip çıkalım.
Fatma ORAL
YORUMLAR
..... Yazınızı büyük bir ilgi ve dikkatle okudum. Çünkü toplum olarak bir sosyal çöküş içinde olduğumuz gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Acı bir gerçeği vurguluyor. Çocuklarımızın bakımını ve onlar üzerindeki sorumluluğumuzu azaltmak için ne yazık ki onları 3 T belasına teslim ettik. Televizyon, Tablet Telefon. Hatta çocuklarımızı nasıl bir beleye bulaştırdığımızın farkında bile olmadan onların bu teknolojik katillerle oynarken gösterdikleri başarı ile övünerek onların ne kadar zeki(!) oldukları ile övündük. Yetkililerin ve ebeveynlerin sorumsuzlukları sonucunda bir nesli resmen katlettiğimizin farkına varamıyoruz. Acı ne zaman ki kendi yüreğimizi acıtır işte o zaman farkına varıyoruz ama iş işten geçmiş oluyor.
..... Toplum duyarlılığı içinde böylesi önemli bir konuyu kaleme alarak yayımlama düşünceniz ve başarınız için sizi yürekten kutluyorum. Kalemizin ve yüreğiniz dert görmesin.
Fatma Oral
Saygılarımla.
ben z hazretleri diyorum z kuşağına..
onları tanımak, iç dünyalarını ve geleceğe dönük hayallerini anlamaya çalışmak için y nesli bile sınıfta kalır yani anne ve babaları. bir önceki kuşakla zaten anlaşmaları veya muhabbet edebilmeleri hayli zor.
dedelerinin ninelerinin oynadığı oyunları, babalarının annelerinin oynadığı oyunlara uzak bir nesil şimdiki çocuklar..
y kuşağının bile internet ve gerçek alem karşılaştırması veya algılaması konusunda sıkıntılar varken şimdiki çocuklardaki bahsettiğiniz etkilenmenin olmaması imkansız.
seçim vaatlerinde siyasiler ücretsiz internet diyerek oy almaya çalışıyor,
(internet ücretsiz olmalı benim de görüşüm o yönde çünkü biz mesela konuştuğumuz, gördüğümüz, bakıştığımız için bir ücret veriyor muyuz gerçek hayatta)
işte mesele bu;
dil-konuşmak,
göz - görmek,
kulak-duymak, vb vb bu çocukların z hazretlerinin duyu organları internet oldu ve daha ortalama 50 yıl geçti internet toplum içine gireli..
arasıra bahsediyorum sinema sekötrünü, bilim kurgu filmlerini, senaristleri vb geleceği yönlendiriyor..
bu çocuklar kendi hayat planlarını yeri gelecek başka başka ülkelerdeki arkadaşlarıyla yapacak..
hani akşam ezanı okununca eve gel, yoksa beş kardeş geliyor, babana söylerim, vb zamanlar geçti..
hatırlarım mesela tv ler için şeytan benzetmesi yapılırdı, bazı dindar çevreler eve tv sokmazdı, şimdi hepsi tv ekranında..
genelde tepki alıyorum dini konulardaki yorumlarım için ancak din anlayışlarının z neslinden sonraki nesle aktarılması bile bence çok zor.. ki hala din diyanet diyenler var..
bu tehlikeyi veya çağ dönüşümünü, teknolojinin değişltirdiği nesil farklılığının olası etkileri konusunda gözle görülen bir çalışma yok ülkemizde..
umarım bu önemli konu güne düşüp daha çok okuyucuyla buluşur..
Fatma Oral
İntiharın gençler ve gençliğe atlamak üzere alan çocuklarda da bayağı artış gösterdiği gözlemleniyor. Bunda bilgisayar oyunlarının ve televizyonlarda seyredilen saçma sapan dizilerinde büyük katkısı var. Kaybediyoruz çocuklarımızı, gençlerimizi... Böyle olmamalı, ilgilenmeliyiz çocuklarımız ile... Belli bir yaşa kadar sıkı bir takip, ama fazla da bunaltmadan olmalı... Belli bir yaşa kadar en azından ilkokula başlayan kadar cep telefonu ve bilgisayar, tablet gibi aletlerden uzak tutmalıyız, zor ama yapmalıyız bunu onların iyiliği için... Üç yaşında ki çocuğun bilgisayara girmemesi girmesinden daha önemli kanımca... Tabi bu tip oyunları üreten, satan, pazarlayan firma ve insanlara da yaptırımlar ve cezalar gelebilir bir şekilde... Manidardı kutlarım...
İnternet ve televizyon ortamları gerçekten oldukça tehlikeli boyutlara ulaştı. Bir ara da "Blue Whale" isimli bir bilgisayar oyunu yüzünden intihar eden 130 kişi olmuştu. O da yakın tarihte yaşandı. Ancak insan bildiği, tanıdığı birinde böyle şeylerin etkisi sonucu ölümcül etkileri görünce daha çok etkileniyor, haklısınız.
Dikkatli olmamız gerek!
Sevgilerimle...
Fatma Oral
Sevgilerimle.
Dizi kültürüm olmadığı için hiç izlemedim ama sosyal çevremde konuyu ve sizin değindiğiniz çekinceleri dinledim.
Mavi Balina oyunu için de benzer kaygılar vardı ve maalesef gerçek oldu, küçücük, bluğ çağındaki çocuklar emir komuta zincirine alet edilip canlarından oldular.
Benim aklımın ermediği konu şu: Bu oyunlar izin alınmadan ülkelerde yayınlanamıyorsa, yetkililer hangi kriterlere göre bu izinleri veriyorlar. Sosyal devlet anlayışı içinde önce mekanizmanın yukarıdan işlemesi, kaçak varsa tekil önlemler alınması değil mi esas olan?
Eğer bu yapılamayacaksa, ailelere büyük görevler düşüyor. İş hayatı zorluklarının gittikçe arttığı, aile içi ve ve sosyal ilişkilerin çok zayıfladığı böyle bir dönemde bunu kullanmayı amaçlayan 'toplum mühendislerine' fırsat bırakmamak için ailelerin her şartı zorlayarak çocuklarına kaliteli zaman ayırmaları ve onları internet ortamında kendilerini ispat etmek zorunda kalmaktan kurtarmaları gerekiyor.
Uyarı adına faydalı bir yazıydı, emeğinize sağlık Fatma Hanım.
Sevgilerimle.
Fatma Oral
Ülkelerce sosyal devlet anlayısı bırakılalı yıllar oldu. Aslında yazılaca şey çok da biz ucundan kıyısından yazıyoruz. Devlet kişileri değil zenkinleri koruyor. Bir düzen içinde aynı suçu işleyene bile aynı ceza verilmiyor. Kaldı ki böyle birebir sonuçları hemen ortaya çıkmayacak, sosyal sorumluluk kaygısı ile bir dizinin engellenmesini düşünemiyorum. Üstelik bu tarz şeylerden çocuklar daha çabuk haberdar oluyorlar. Bana da kızım izletti. İlk başlarda çok etkilendim. Hatta Hannah gibi bir çok çocukların olabileceğini düşünerek çok fazla kaygılandım. Eskiden biz çocukken siz daha çocuksunuz ne derdiniz var ki derlerdi. Ancak şimdiki çocukların büyüklerin göremeyeceği çok fazla kaygılarının olduğunu bu dizi sayesinde gördüm. Yanlış olan sonucun intihar ile bitmesi. Çünkü bu durum çözümsüzlüğe götürüyor gençlerin önünü ve görüş alanını tıkıyor. Şimdiki çocuklar da çok akıllı kolay kolay yönlendiremiyorsun.
Kısaca Kapitalist sistemin çarkları arasında kaybolan çocuklarımızı en iyi yine biz koruyabiliriz. Ailelere çok büyük yük düşüyor. Bilinçli ve uyanık olmak zorundayız.
Sevgilerimle.
Şiir, öykü, anı her zaman yazılabilir.
Böyle bilgilendirici yazılarda yazılmalı,okunmalı.
Bilgilenip önlemler alınmalı.
Teşekkürler kardeşim.
Yazınız faydalı bir girişimdi..