- 1083 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SARARAN YAPRAKLAR*
SARARAN YAPRAKLAR
Uzaktan yakına doğru “bir ışık” belirirken, bir o kadar da ağlamaklıydı gözler!.. Her gece yorgun bedenler birbirine sesleniyordu, hırçın titrek ellerle kapanmıştı ocakların nimetleri; çeşitli iklimlerle geçiyordu mevsimler, çıldıryordu zaman, içten içe yanan yürekler çığlıklar atıyordu aylardan “bir eylülmüş” gibi.
Sararan yapraklar yere düşürüyordu yemişlerini, yer toprak, gökyüzü maviyken, deniz, rüzgâr, hava, artık mutluluk serpmiyordu hanelere! Birbirine kenetlenen kınalı yavrular, ah o çocuklar yok mu? Yürekleri tümden dağlıyordu! Sevdalar, tutsaklı “kış masalı” odalarında kan kırmızı yüzleriyle nefeslenirken, ışıl ışıl parlayan güneş, artık “bedenleri” ısıtmıyordu!
Yalanların uzağında konuşurken, hatıralar baş kaldırırken omzumuzda; ağır zeminler tir tir titrerken, cıvıldayan kuşların titrek sesi, mavinin gizemli özellikleri yüzümüze vurulan dalgaları yalpalıyordu. Yalınayak geziyorduk, düşünmeden hareket ediyorduk; ışığın rengi altın sarısı, yüklerin duâsı, türkü durakları, notalar, şarkılara hiç “ahenk” katamıyordu!
Hatalarından sıyrılamayan ruhlar, ağlayan gözler; resimler, minicik eller, kırkbir testinin yolundan giden bir temmuz günü, etraf yemyeşilken, gökyüzü âdeta “hasret” kokuyordu!
Toprağın kokusu her zamanki gibi ölümü si mgeliyordu, giden zamandan arta kalan yeşilimsi “kırık dallar” bırakıyordu yarınlara. Yetimleşen dünyamızla, şu bitmişlik yakıveriyor “çaresiz bırakılan” halimizi.
Yaşlı dedeler, nineler yalın düşlü geceleriyle hayata özünde bakıyordu. Karanlıklara doğru akarken gözyaşlarımız, minicik bir çizgi içinde geziniyordu nefesimiz.
Artılarla, eksileri düşlerken, bir öğretmenin yüzünde gülüşen tomurcuk gülleri; ihanet bilmeyen sevdayla içiçe gezen, hayat dolu kelimeler öğreten, yüzlerce ruha sevgi besleyen “öğretmeni düşlemek” ne erdemli şeydir diye söylendim!
Esen rüzgârla, kaybolan zamanla yarışıyordu kavi kelimeler, yıkılan gönüller; kararan gözler, işte tam o zamanda insanlığımızla, imtihanlarımızla, uzaklıklar bize “doğruları” öğretiyordu!
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.