CİNSİYET, KARAKTER VE ARABALAR...
Bir zamanlar zenginlik sembolü olan, ancak günümüzde genel bir ihtiyaç olarak görülen arabalar hakkında herkesin bir ilgisi ve bilgisi vardır elbet. Fakat algıda seçicilik kuramı gereği, “araba” deyince herkesin zihninde aynı şey canlanmaz. Son günlerde kafayı biraz buna taktım. Araba tercihlerini ve kullanım şekillerini kategorilere ayırarak inceleyelim bakalım. Bu yazının sonu nereye varacak ben de bilmiyorum.
1. Kadınlar: Kadınlar arabaları bir yerden bir yere gitmeye yarayan bir araç olarak görürler. Çamaşır, bulaşık makinesi gibi bir şey yani. Kullanımı kolay, pratik, park ederken fazla sorun yaratmayacak, küçük ve sempatik arabaları tercih ederler. Nasıl çamaşır bulaşık makinesinin nasıl çalıştığını merak etmiyor, bir sorun olunca servis çağırıyorlarsa arabanın da motorunu pek merak etmezler. Arabanın çok tertipli düzenli olmasını da dert etmezler. Orasını burasını parlatayım, jantlar için ayrı, kaporta için ayrı özel solisyonlar alayım gibi düşünceleri yoktur. Orasını burasını modifiye ettireyim, süsleyeyim gibi şeyler akıllarına bile gelmez. Arabanın yıkanması gerekiyorsa ya erkek akrabalarından birine havale ederler bu işi ya da AVM’ye gittiklerinde oradaki yıkama yerlerine bırakırlar. Büyük çoğunluğu kriko ve bijon anahtarının yerini gösteremez, bunların nasıl kullanılacağını bilmez. Zaten yalnız başına yolda kalırlarsa kendilerine hiçbir menfaat beklemeksizin(!) yardımcı olmaya hazır birçok erkek olduğunu bilirler. Bir kadının yalnız başına lastik değiştirmeye çalıştığını hiç görmedim bu yaşıma kadar. Sözün özü kadınlar için araba bir araçtır.
2. Erkekler: Lafı fazla dolandırıp bükmeye gerek yok! Erkekler için araba ikinci penis gibi bir şeydir. Her türlü eleştirinize tahammül gösterse de, arabasına bir şey söylerseniz bozuşursunuz. Ne kadar büyük ve motoru ne kadar güçlü ise o kadar iyidir. Bu yüzden küçük arabaları pek sevmezler. Arabasındaki küçük bir çizik, motordan gelen belli belirsiz bir anormal ses onu Serengeti ormanlarında dere kenarına su içmeye gelen ceylan gibi tedirgin eder. Trafikte her türlü hareketi arabasına yapılmış bir hareket olarak görüp misilleme yapmaya çok yatkındırlar. Mesela biri önüne mi kırdı, ilk fırsatta buna dersini vermek gerektiğini düşünürler, biri sollarken arabasına doğru baktıysa bu bir yarış teklifi olarak algılanır. Aslında yarışın galibi bir anlamda erkekliğini kanıtlamış olur. Hele bir de kendisininkinden daha yeni ve daha güçlü bir arabayı geçmişse… hey yavrum hey! Yakın arkadaş çevresi sürekli bu hikâyeyi dinler artık. Özellikle genç yaşlarında modifiye işlerine pek meraklı olurlar. Arabanın orasına burasına ilave lambalar, cam filmleri, spoylerler, ses sistemleri neler neler. Bunlara dünyanın parasını harcarlar. Aslında doğada da durum böyledir. Erkek tavus kuşları dişileri etkilemek için kuyruklarını bütün ihtişamı ile açarak görsel bir şölen sunarlar ve bu şekilde onların ilgisini çekerler. Bu yüzden gösterişli, güçlü ve güzel arabalar her zaman erkeklerin hayallerini süsler. Arabalarını her zaman tertipli, düzenli ve temiz bulundurmaya gayret ederler. Karşılarına ne zaman kısmet çıkacağı belli olmaz😊) Arabanın motorundan, mekaniğinden anlarlar, en azından yağına suyuna nasıl bakacaklarını bilirler. Erişkin bir erkek, hem kendisinin hem de ihtiyaç duyan bir kadının arabasının tekerini değiştirebilecek vasıfta olmalıdır.
Arabaya bakış açısı ile ilgili genel tespitlerden sonra biraz da araba modellerine göre kullanıcı profillerinden bahsedelim:
Klasik arabalar: Bu araba sevdasının nirvanasıdır. Her türlü oynaştan sonra bir kadında gerçek aşkı bulmak gibi bir şeydir bu ama bir farkla, klasik oto sevenlerin mutlaka günlük ihtiyaçları için başka arabaları da vardır mutlaka.
Şehir traktörleri: Genellikle Jip olarak adlandırılan bu araçlar, aslında off road dediğimiz, yolu izi olmayan arazilerde kullanmak için, normalden yüksek ve güçlü olarak dizayn edilmiş olmalarına rağmen bir statü sembolü olarak şehir içinde de kullanılırlar. Gösteriş ve ego tatmini için kullanan çoktur. Bu arabanın direksiyonuna geçtiğiniz zaman diğerlerini sinek gibi görmeniz mümkündür.
Esnaf Jipleri : Doblo, Kango, Berlingo gibi modelleri bulunan, binek araba ile minibüs arasında bir yerlerde konumlanan araçlardır. Genellikle esnaflar tarafından kullanılırlar. Kanunda yeri olmamakla beraber bu tip araç kullanıcılarında geçiş üstünlüğüne sahip oldukları konusunda güçlü bir inanç vardır. Bir yere eşya indireceklerse trafiği tamamen durdurma haklarına sahip olduklarını düşünürler. Her an tartışmaya ve kavgaya açık bir yanları vardır. Amman dikkat!
Uçan tenekeler: Artık miadını doldurmuş, ayakta kalmasını sanayi esnafının çabalarına borçlu, Şahin, Kartal, Reno ve bilumum eski model araçlardır. Genelde kenar mahallelerde ve dar gelirli kesim tarafından tercih edilir. Sadece maddi imkanları daha iyisine yetmediği için bu araçları kullananları tenzih ediyorum ki, ben de yakın bir geçmişe kadar 20 yaş civarında arabalar kullanıyordum, genellikle kenar mahallede yetişen gençlerin hayata ve kadere karşı bir duruşu gibi misyon yüklüdür bu araçlar. Aşırı modifiye edilirler. Müzik sistemleri sadece arabesk çalmaya programlanmıştır. Tavus kuşu gibi gösterişli kuyrukları olmadığından cam açık yüksek sesli müzik dinlemek veya motoru bağıttırmak sureti ile karşı cinsin ilgisini çekmeye çalışırlar. Kendi çevreleri dışında pek başarıları olmasa da bu tutumlarından vaz geçmezler.
Burada yazdıklarım tamamen kendi gözlemlerim olup genellemelerden ibarettir. “Ben de bir kadınım ama büyük araba severim” gibi yaklaşımlarınız sizin tercihinizdir fakat kaideyi bozmaz. Kimseyi kırmak, incitmek gibi bir niyetim olamaz. Ticari taksiler, Minibüsler ve motosikletler ayrı bir yazı konusu olduğu için burada hiç değinmedim. Katkılarınızı beklerim efendim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.