Mars'ta Neler Oluyor
Geceleri asumana bakarken, milyonlarca yıldız, gezegenler… Adeta gökyüzü nurdan patlayacak gibi! İşin en özü ise, sanki bizden başka canlı yokmuş gibi, eğitildik durduk da! Bize dünya yetiyor, artıyor bile… Peki, bu evren ne için yaratıldı? Uzay kime hizmet ediyor? Neden buralarda gezebilecek ve keşfedebilecek bedenle yaratılmadık? Oksijene mahkûm edilirken neydi bunun sırrı? Yaratıcı neden bizim buraları keşfetmemizi zorlaştırmış? Neden görebilme ve işitme frekanslarımız sınırlıdır. Sorular o kadar çok ki…
Allah c.c. kâinatı yaratırken insanın hizmetine her haliyle sunmuş. Peki, neden dünyadan başka yerde insan yaşayamıyor ki… Her bilimsel araştırmada NASA tarafından bu konu hakkında olumsuz açıklamalar yayınlanıyor. NASA’dan başka bu konuyla ilgilenecek kimse de yok. Ne derlerse inanıyoruz. Gözümüzün gördüğü bu kâinat eğer insana sunulduysa, dünyanın dışındaki gezegenler, yıldızlar ve kara delikler niçin yaratıldı ki… Ben toprak üzerinde yürüdüğümde ayağımın altında hareket eden karıncadan bile haberim olmazken, bu kadar detaylı bilgiyi nasıl bilebilirim ya da bilmem gerekir mi?
İnsan nefes aldığı havanın oranından bile haberdar değil, yaşıyor ya… Desem ki, canım çekti biraz Marsa gideyim, gezeyim geleyim. Sanırım bu konuyu birine söylesem, bana güler hatta deliyim gözüyle acıyarak bana bakar. Ama Marsta gerçekten neler oluyor merak ediyorum. O kocaman gezegende sessizlik neden hâkim ki… Allah orada yaşayıp da kendisini öven bir canlıya neden gerek görmüyor ki… Acaba, bu dünyada kıyamet koptuktan sonra orada başka bir yaşam olacakta, şimdiden orayı hazırlıyor mu?
Sabah sabah ne gereksiz düşüncelere girdim ki. Böyle olduğum zamanlar beynim daha iyi çalışıyor, tefekkür bahçelerinde dolaşmak hoşuma gidiyor. Dünyadaki zaman Marsı bağlıyor mu? Hayır… Zaman bize göre göreceli ve bir boyut farkı işte. Sanki o sürelerde bizler büyüyecek veya ölüme doğru hızla gideceğiz. Doğum ve ölüm arasında geçen seksen doksan senelik bir aralık, bize göre uzun, cinlere göre ise kısacık-bir nefes gibi geliyor. Biz ancak bizim gözümüzün gördüklerini görebiliyoruz. Abdülkadir Geylani Hazretlerinin dediği gibi, “Siz benim gördüklerimi görseydiniz, bu dünyada yaşamak istemezdiniz!” varsayımından çıkarak, bizden başka bizim gözümüzün görmediği ve beslenme şekli farklı olan yaratıklar yaşıyor demek ki… Allah bizim onları görmemizi istemiyor.
Beslenme şekli farklı ve hareket kabiliyeti başka canlılar Marsta yaşıyor olabilir. Bu hissettiğim bir paylaşım. Onlar yaşarken de şükür ibadetleri ile övgülerini Allah’a yapıyor olabilirler. Hiç kimse bizim yaşam biçimimize uymayan canlıları araştırmıyor ki… NASA Marsta su arıyor. Ölmüş canlı izi arıyor. Biz orada yaşayabilir miyiz sorusuna cevap arıyor. Orada başka türde bir canlı yaşar mı yaşamaz mı sorusuna cevap aramıyor. Son günlerde görünen UFO gemileri ister istemez bu canlıların varlığını inandırıcı kılıyor. Fakat merak ettiğim, Allah bize bunları göstermek istememesine rağmen, neden görünür oldular, diye de bu sorunun cevabını arıyorum. Belki yakın gelecekte içindekileri de görmeye başlayacağız. Peki, buna hazır mıyız? Allah bizi onlarla birlikte yaşamaya mı hazırlıyor ki? Bu uzaylıların dünyada işleri nedir? Niçin gemiyle geliyorlar ki…
Suyun üzerinde yürüyebilen, havada uçabilen birçok hikâyeler işittik geçmişte. Bunlar evliya dediğimiz Allah dostlarıydılar. Çoğumuz buna inanmadı, hatta masal bile diyenler oldu, gülüp geçtiler. Ama UFO artık inkâr edilemez bir gerçek, hayatımıza çoktan girdi. Allah’a olan aşkını ve teslimiyetini samimiyetle yaşayan Allah dostları, sıradan bizlerin yapamadığı, düşünemediği, hayal bile edemediği her şeyi yapıyorlardı. Hatta Hz Süleyman Yemende bulunan Belkıs’ı yanına getirmiş, bir nevi ışınlanmıştı. İslam dinine gerici diyenlerin, özellikle bilim adamlarının ışınlamanın nasıl yapılacağı sorusuna cevap aradığı bir devirde, bunu izah etmeleri mümkün değil hala… Bilim öylesine bu soruya karşı çaresiz!
Ben Marsta neler oluyor sorusuna, hatta tüm kâinatta yaşayan canlı türlerine taktım kafayı. İçimden gelen ses, bize benzemeyen, bizim gibi yer ve içer ihtiyaçları olmayan canlıların varlığını hissediyorum. Onları keşfetmekten de korkuyorum. Ürperiyorum. Allah’a inanıyorum ve onu yarattığı her canlının mükemmel olduğunu düşünüyorum ama tanımadığımdan olsa gerek düşmanım onlara… Tıpkı, ormanda bir aslan görme, ya da bir nehirde timsah ile karşılaşma ya da bir tarlada yılan olduğunu hissettiğim korkularım varken. Bu korkularımın temeldeki adı, “Ölüm…” sanırım. Ben alıştığım şekilde yaşamayı seviyorum tüm insanlar gibi. Ölüm ile başka bir yaşama alışmak bana zor geliyor. O yüzden bilmediklerimi hem merak ediyor ve hem de korkuyla yaklaşıyorum.
Bu kadar yazdıktan sonra diyorum ki, Marsta neler olmuyor ki…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Önemli bir konuya deginmissin usta kutlarim..Konuyla paralelik tasiyan aciklamali bir siir yazmistim müsadenle asagiya asiyorum...
....
----Uzayda akıllı canlılar.
Uzayda gezegenlerde hayat var mı konusu son yüzyılın insanlarının en çok merak ettikleri konulardandir. İslam`ın bu konuda ne bildirdiği kur’ân ve hadislerdeki apaçık delillere rağmen tartışma konusu olmuş , bu konuda ihtilaf edilmiş. Hiç şüphesiz kur’ân ve hadislerle bildirilen gerçek uzayda hayâtın varlığıdır. İki âyetle açıkça bilrildiği gibi uzayda dâbbe (kımıldayan) denilen canlı türleri vardır.
.Bunların mahiyeti hakkında ne yazık ki islam dünyası pek fazla mesafe kat edememiştir.Zaten son 2 asırdır İslam alemi genelde işgallara uğradığından müstemleke sömürüye maruz kaldi.Bundan dolayi ne İslam`ı ilimlere nede bilimsel çalışmalara katılamadığından yerimize saydik. Genelde gayri müslimler birzamanlar İslam ve islam alimlerinden öğrendikleri her türlü bilgiyi geliştirmişlerdir.Günümüzde uzayda büyük gelişmeler olmaktadır.Yakın bir zamanda uzayda hayat ve canlilları (uzaylilları)keşf ederseler şaşırmadan, kendimize kızmalıyız.
1- Kur’ân’ın 16’ncı sûresi olan nahl sûresinin 49’uncu âyeti :
“ve Allâh’a secde eder ne (var) göklerde ve ne (var) yer(yüzün)de dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve melekler ve onlar büyüklenmezler ”.
2- Kur’ân’ın 42’nci sûresi olan şûrâ sûresinin 29’uncu âyeti. “ve o’nun (Allâh’ın) âyetlerinden (belirtilerinden) , yaratılış (tarz)ı gökler ve yer(yüzünü)n ve ne yaydı o ikisinde dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve o (onların) toplanmalarına dilediğinde kadîr (çok iyi ölçüler koyan) ”.
3- hadis
“bilim süreyyâ’da (ülker takım yıldızları’nda) olsa, onunla birbirine kavuşur fars oğullarından adamlar”.
.
.
Onbeş asır önce yüce islami
Yollamıştı Mevla emin elçiyle
insanlık için gerçek yaşamı ,
Sunmuştu bizlere mumtaz bilgiyle
Uzay canlisina "dâbbe" der kur`an,
Müslüman neden arayamadın?
Bugün gavurlara oluyor hayran,
İslam a ters bakan o yarı aydın
İslam Hakim iken hayatımıza
ilim irfan bilimde ilerdeydik
Tefrika girince yaşantımıza
Gavurun yaptığı trendeydik
"ilim müslümanın kayıp malıdır"
Onlan vuruyorlar bizden çalanlar,
Geç kaldık bulmanın tam zamanıdır
Avutmasın bizi artık yalanlar
Mustafaoglu ilyas
saf şiir
Milyarlarca Galaksinin olduğu bir kainat ve bu kainatın içinde yaşadığımız ve adı Samanyolu olan Galaksi bize yaşam olanakları sundu... Biz daha Samanyolu Galaksinin sonun bile bulamadık. Aslında dikkat ederseniz kıyamet yaklaşıyor. Hayat çok hızlı ve çabuk akmaya başladı, insan hızlandıkça hızlanıyor da ancak hızlandıkça da batıyor. Dünya da kıyamet kopsa da Marsa kaçarız gibi bir saçma sapan algı yaratılmaya çalışılıyor ki bu son derece yanlış ve saçma, dünya da kıyameti koparan Allah, Mars'da da koparma gücüne sahiptir illaki... Bu uzayın keşfine harcayacakları paraları dünyada ki açlık ve fakirliği yok etmek için harcasalar çok daha anlamlı olurdu bence... Kutlarım...