- 833 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAHAR 4
Kadın suskunluğunu bozmadan endişeli bir halde doktoru dinlemişti. Dr. Nahit ise kendisine sadece bakıp dinlemekle yetinen kadına güven telkin eden ses tonuyla
-Bize adını söylemeyecek misin? diye sorusunu yeniledi.
Doktor Nahit ve Hemşire Nisa Hanım sabırla kadının konuşmasını bekliyorlardı. Kadın bir türlü hala adını hatırlayamamanın üzüntüsü içinde elleriyle yüzünü kapadı. Hıçkırıklara boğulmuştu. Dr. Nahit
- Hemşire Nisa, çabuk iğneyi yapınız hastanın sakinleşmesi gerekiyor az sonra dönerim, deyip acele odadan çıktı . İğneden sonra kadın sakinleşmiş ipeği andıran saçlarını yastığa bırakmıştı. Uyuyun dedi hemşire. Kadın cevap vermedi. İri çekik gözleri hala ıslaktı.
Hemşire, kadını sanki günlerdir ilk kez görüyormuşcasına hayran hayran baktı.
Kadın son derece alımlı, asil bir duruş içinde adeta dokunsan kırılacakmış havasında narin yapılıydı. Elleri çok güzeldi. Uzun ince parmakları öyle zarifti ki insan tutmaya çekinirdi. En az Doktor kadar Hemşire Nisa da bu kadının kim olduğunu ve hangi sebepten dolayı bu duruma geldiğini bir hayli merak etmelerine rağmen henüz bir bilgi edinememişlerdi. Hiç tanımadıkları bu kadına karşı sevgi ve şefkat hissi vardı içlerinde. Hemşire Nisa Hanım içinden
Zavallı kız kim bilir ne derdi var da bu hale geldi, diye üzüntüyle iç geçirdi.
Nisa Hanım ağırbaşlı, sevecen, gün görmüş oldukça tecrübeliydi.
Bir hafta daha geçti. Dr.Nahit bey günde iki, üç kez gelip hastasını yokluyor, hastasına moral vermeye çalışırken yitirdiği hafızasının tekrar geri gelmesi için kadını yormadan sorular soruyordu. Kadın acı içinde yüzünü burkuyor ne kadar istese bile geçmişten hiç bir şey anımsayamıyordu. Dr.Nahit kadını hem teselli ediyor hemde ona esprili bir şekilde yaklaşıyordu.
Ayni zamanda sürekli telefon görüşmeleri yapıyor, kitaplar karıştırıyor hastanın hafızasını geri kazanması için büyük bir çaba sarf ediyordu.
Şu ana kadar en ufak bir ilerleme kaydedememiş olması onu yıldırmıyordu. Ne kadar tanıdığı meslek taşı varsa onlarla sürekli irtibat halindeydi. Fikir ve bilgi alışverişinde bulunuyordu. Bir aya yakın zamandır Dr. Nahit elinden gelen her şeyi yapmış fakat kadın kendisiyle ilgili anlık bile olsa hiç bir şey söyleyememişti. Hafızası tamamen sıfırlanmıştı. Şu anki haliyle yetişkin bir bebek durumundaydı. Hastayı zamanın akışına bırakmayı en azından bir süreliğine bile olsa uygun bulmuştu .
Dr. kahvaltı sonrası hastayı kontrole geldi.
En çok istediği adını hatırlayabilmesiydi. Hastasına çeşitli telkin yollarıyla acaba çağrışım yapar mı diye aklına gelen isimleri saysa da nafileydi. Dr. o zaman sana yeni bir isim koyalım dedi. Kadın sessizce basını öne eğdi. Dr. bu baş eğiş karşısında
-Tamam o zaman bundan sonra senin adın Bahar olsun. Ben Bahar adını çok severim.Bu isim benim için özel ve anlamı çok büyüktür. Eminim sende bu ismi seversin.
Hemşire Nisa hüzünle boynunu büktü. Birden seneler öncesi gözünün önüne gelmiş o günü tekrar yaşar gibi olmuştu. Ne güzel bir çocuktu Bahar. Cıvıl cıvıl hayat doluydu. Dr. Nahit kaybettiği kızının ismini bu kadına uygun görmüştü. İçine bastırdığı evladının acısını seneler sonra bu genç kadınla mı dolduracaktı?
Hemşirenin kafası karışmış hem sevinmiş hem üzülmüştü .Öyle ya bu kadın yarın bir gün iyileşince çekip gidecekti.
Hemşire Nisa senelerdir Dr. Nahit beyin özel hemşireliğini yapıyordu. İşinde ne kadar ciddi ve titiz olduğunu iç dünyasının hassasiyetini bildiğinden üzülmesini hiç istemiyordu. Dr. Nahit iyi ve sağlam karakterli biriydi.
Doktor Nahit " evet Bahar kızım "diyerek Baharın yüzüne baktı.
Kadın bu ismi bir kaç kere tekrarladı beyninde.Sanki boş olan beynine yerleştirmeye çalışıyordu . Bahar Hanım, dedi. Kadın dr.un yüzüne baktı, ismi kabullenmiş gibiydi.
Ertesi gün sabahın ilk ışıklarında Köşkte olağan üstü bir koşuşturma vardı .Odaların kapıları açılıp kapanıyor bi takım sesler birbirine karışıyordu .
Bahar yataktan aşağı indi .Yatağının kenarında duran yumuşacık terlikleri ayağına geçirip pencere önüne gelip perdeleri açtı. Pencereyi açıp derin bir nefes almayı düşlerken buz gibi hava yüzüne çarptı. Kar yağıyordu ve gökyüzünde adeta karlar bir o yana, bir bu yana dans ede ede yere düşüyordu.
Yüzünde, gördüğü manzaradan etkilenmenin mutluluğu vardı. Başını uzattı dışarı, her yer beyaza giyinmişti. İçine tuhaf bir sevinç doğdu .Ellerini şaklattı . Şimdi karların üstünde koşsa, koşarken de düşse her yanı kar içinde kalsaydı.
Birden sanki gözünün önüne hayal meyal bir şeyler geldi. Fakat aniden kayboldu. Pencere kenarında hafif sendeler gibi olsa da çabucak toparladı kendisini. Tekrar karları seyretmeye koyuldu. Fakat bu yeterli gelmedi. İçini çocukça bir coşku kaplamış bahçeye inip karlarda koşmak yuvarlanmak istiyordu. Bunu yapmalıydı. Giysilerini aradı. Bir türlü bulamadı. Zili çalıp hizmetçiden yardım istemek iyi fikirdi. Lakin buna cesaret edemedi. Bilmediği tanımadığı insanlar içinde bu davranışı belki garip karşılanır diye bahçeye çıkmaktan vazgeçti. Günler sonra ilk kez ayağa kalkmış gün ışığı görmüştü.
DEVAMI VAR
FOTOGRAF: KIZIM BAHAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.