Bir şair vardır
Bir şair ozan vardır bir mısra ile yüzyılında veya döneminde yaşanan her şeyi tarif eder geçer. Onlardandır Dadaloğlu. "Ferman padişahınsa dağlar bizimdir" mısrası bilene o dönemi özet geçer. Siz o özeti anlıyorsanız duyarsınız, akdeniz ikliminde, toroslara sırt veren şehirlerin, bölgelerin içine girip kulak verirseniz, dağa, taşa, kuşa, hayvana bir ağıt yakar Dadaloğlu hala.. Bileni kahreder, sükuta gömer..
Nedir bu "turizm belası".
Bir şair ozan vardır "Benden selam olsun Bolu Beyine" diyerek balkanlardan azerbaycan’a kadar kendinden söz ettirir. Oysa Bolu’da bu mısranın gereği olarak insani ve sosyal ve kültürel ilişkilerin nizami ve insani olması gerekirken bunu göremezsiniz, Bolu Beyleri yine cirit atar dört bir yanda. Heykellerini dikmek de belki hatırlatma, andırma babında güzeldir lakin mısraların gönendirdiği yaşam şekli oluşmamızsa Köroğlu’da ağıt yakar hala..
Nedir bu "gariplik-beylik" zıtlığı diye..
Bir şairimiz vardır yeni vefat etmiş sanırım geçen yıl Cemal Safi, Tek Hece şiiri bir kültürün damıtılmış, arı, duru halidir. Bin yıllarda oluşan his , düşünce dünyasının en anlaşılır kelimeler ile en basit şekilde en derin anlamlarını koparılmaz zincirle bağlayıvermiştir. "Var mı içinizde beni tanıyan" ne anlarsınız bu mısradan? Bu coğrafyanın gerçeğini bilirsiniz, Hititlerden Urartuya, Göbeklitepeden, Mısır Piramitlerine, Balkanlardan, Babile, Rumdan, Türke, Türkten Ruma, Constantinden Bizansa Selçuklu Osmanlıdan Cumhuriyete İseviden Muhamediyeye veya tam tersi ifadelerin, bir soru soruvermiş sanki..
Hele bir de bu şiiri isevilikte veya muhammedilikte felsefe veya tasavvuf ilmiyle okuyuverin.. size bir arkeolog, ilahiyat, tarihçi, bir sosyolog diploması veriverir hemen..
ve sorar yine Dadaloğlu ve Köroğlu gibi ağıdını yakar
Nedir bu "aşksızlık" diye...
Okudunuz mu Han Duvarlarını, kaç defa vird eylediniz hayatınızda, diliniz döner mi, o şiiri Karadeniz’e uyarlamaya, Balkanlarda yolculuk ettirmeye gücünüz yeter mi? bazı şiirler çağırır ötesini kendine, kendine benzetir, kendi boyasını çalar üstünüze.. Öyledir işte Han Duvarları’da. künhüne erene söze ne hacet hesabı..
Ağıt yakar Çamlıbel’de..
ve sorar
Hala açılmadı mı dönen yolcuları kucaklayan kollar, diye...
Daha felsefesi bile yapılmadı yüzyıldır İstiklal Marşının. Var mı daha iyisini yazabilen, yazıldı mı daha iyisi?
hala mı korkular sarıyor, ürpertiyor içimizi.. ancak bu şiir farklıdır diğerlerinden, aradaki farkı da marş olarak mühürlenmesinden alıyor, rahmetli kalkıp gelip, farkını ortaya koyması mümkün olmayacağı için, farkını ortaya koyan bir üstad şiirinden yeniden okuyacağımıza eminim.. Belki görürüm ömrü ahirimde..belki göremem o şiiri..
uzatmayacağım, laf ı güzaf denmesin.dedikodusu bitmiyor şairlerin..
4-5 şiir oldu var mı bu şiirlerin üzerine çıkan bir şairimiz. ben bilmiyorum.eksikliğimden kaynaklanabilir..takip etmiyorum ne zamandır dergileri...
lakin şunu farkdediyorum; her şair şahsına münhasır bir tarifini yapıyor şiirin, şiirdeki kalıpların, uyakların hecede...
ve emeksiz yazılıyor hece şiirleri..
serbest şiirlere verilen emeğin yarısı verilmiyor hecelere..
sanırım boşa geçirdik ömrümüzün yarıya yakınını...tembeliz en pahalısından..
emeksiz, ter dökmeden yazıyoruz çoğumuz..
yaşamadığını yazanımız çok mu bana mı öyle geliyor? bilmiyorum, sıkıldım imla kurallarından da...
z hazretleri de sıkılıyor imladan bence..
saygılarımla..
YORUMLAR
Dağınık bir sıralaması var gibi görünse de 'şair - şiir - dönemsel ve güncel değer' temasını gayet güzel işlemişsiniz.
Buna rağmen her beğeni gibi şiirler de yazıldıkları dönemle sonrası arasında bezen de ters orantılı olarak ciddi kabul farklılıkları gösterir, bazıları şarileri tarafından bile böyle değerlendirilir.
'Otuz Beş Yaş' şiiri, dönemsel duyguların ve geleceğe ait kaygıların çok etkili işlendiği bir şiirdir. Üstelik her bent kendi içinde çapraz uyaklanarak dengeli bir görüntü verir ve bu örnek kendi alanında ilktir. Buna rağmen Cahit Sıtkı: "Keşke, bu şiiri yazmasaydım, çok daha güzel şiirlerim onun gölgesinde kaldı." demiştir.
Söyleşi tadındaki paylaşımınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Yinsani
Gazete köşe yazarları ne yazıyor kendimize sorduğumuzda -yazı- diye geçiyoruz..
Yazı yazmayı bir orman gibi görünüyorum genellikle.. en kolay gelen başlık da, "deneme", yani aslına ulaşmak için bolca deneme yapılır mantığıyla bu başlık altında yazıyorum. :)
Makale'yi bir fikri delilleriyle ortaya koyarak savunmak olarak biliyorum..
Bu konuda sıkıntılar olduğunu düşünüyorum kendi adıma, akademik olarak bu konuyla alakalı iseniz yardımcı olabilirsiniz aslında hocam, örnekleriyle yazı çeşitleri gibi bir yazı seriniz mümkünse şahsen güzel olur diye düşünüyorum.
"Keşke, bu şiiri yazmasaydım, çok daha güzel şiirlerim onun gölgesinde kaldı." demiştir." sözü hangi şaire aittir? güzel bir yarışma sorusu olur..
cahit sıtkı tarancı...
her yorumda keşke böyle bilgiler öğrenebilsek, belki ıq seviyemiz de , beyin kapasitemiz de artar gider...
"Buna rağmen her beğeni gibi şiirler de yazıldıkları dönemle sonrası arasında bezen de ters orantılı olarak ciddi kabul farklılıkları gösterir" doğru ve ters orantı babında değişmez olan şey ise sadece halkın, milletin birazının veya azınlığın veya çoğunluğunun fikirlerine ses olabilmek yazım hayatı.çok güzel bir alan..
keşke silah tutan eller, kalem alsa ellerine de yazılar kavga etse, kan dökülmez, barbarlık ve cahillik at başı gitmez dünyada, ne güzel olur değil mi?
değerli katkılarınız için teşekkür ederim hocam..
saygılarımla
İmla deme hocamda kaldı sakın ha duymayayım neyse bu denli bir gogle hazretleri var ise z hazretlerine de bir tebessüm çoluk çocuk sevinsin :)
Felsefe bir ince iplik örersen kopmaz örmez isen uçtu gitti hayat işte o kadar önemli din ile felsefe zorlukları çok bunu yaşayan bilir birde felsefecilerin çocukları çok zor büyüyorlar ne yapacağız bilmiyorum gerçek şairi önemsersin her kes şair olamaz periyotlar kaçıncı doğrultuda düş şap:) hoooop şapka kaldır.
Türk Kızı(Emine Sezek Akb tarafından 7/9/2019 1:50:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
aöf de felsefe var mı 3. bölüm olarak okuyam... saçlarım hala direnç gösteriyor keller daha iyi şair oluyorsa felsefeye de merhaba televole diye..kızdırmayın kelimi benim:))
z hazretleri önemli peşlerinden sürükleyecekler arkada kalanları
teşekkürler katkınız için hocam.
Türk Kızı(Emine Sezek Akb
Yinsani
ne dim.. dayaklık yaşı çoktan geçtim, öldürürseniz minnettar da kalabilirim..
saygılar
Türk Kızı(Emine Sezek Akb
Yinsani
başka bir konuya girdim yarıda kaldı..
en son ohal ve mağduriyetler davalar konusunda bir çalışma yapayım dedim, o da başlamadı daha...
hep bahane veya tembellik bir usanmışlık var üzerimizde..
edebiyat defteri yetiyor deyip çalışma yapmıyorum işin gerçeği..
yardımcı olmaya layıksam,hikaye konusu neyse elimden geldiğince yardımcı olabilirim.. burada başlayın hikayeye, devamlı yazın sayfanızda, 2 günde haftada bir bölüm ekleyin... haftada bir bölüm senede 52 bölüm eder asgari 100-120 sayfa eder gibi...
en sonda wordde vb indirirsiniz hem yorumlardaki eleştiriler ile varsa düzeltilmesi gereken yerlerde yardımcı olacak bir çok usta üstad arkadaşımız vardır...
bu devirde artık ortak akıl, ortak çalışmalar mümkün...
bazı forumlarda arasıra denk geliyorum film senaryoları yazıyor gençler veya ilgililer, şöyle başlasın böylesi gitsin vb..
saygılarımla..
Dili ve edebiyatı sözlü kültür üzerine gelişmiş bir toplumuz sonuçta. Ve bir çok büyük topluma göre hem yazıya hem de yerleşik kültüre çok geç adepte olduk. Elbette seçmeyeceğiz kuralları. Tabi ki bu kural işini hiç takmayan hazretleri ayrı konu
Yinsani
hazretler önemli tabii. artık devir değişti, büyük küçüğe uyacak sanki:)