- 694 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Asılmamız gerek!
24 Zilkade 309 (26 Mart 922) tarihinde Bağdat’ın Bâbüttâk denilen semtinde önce kırbaçlandı; burnu, kolları ve ayakları kesildikten sonra idam edildi. Başı kesilerek Dicle üzerindeki köprüye dikildi; gövdesi yakılıp külleri nehrin sularına savruldu (Hatîb, VIII, 127). Kesik başı iki gün köprüde dikili bırakıldıktan sonra Horasan’a gönderilerek bölgede dolaştırıldı. Hallac-ı Mansur, müslüman bir düşünürdü. Boş oturmaz, derin derin düşünürdü! Düşünceleri ona böyle bir son hazırladı...
Pir Sultan Abdal da bir düşünürdü, O da toplumdan farklı düşünürdü. Düşünceleri bir darağacında son buldu!..
"Bize kâfir demiş müfdi efendi
Tutalım ben diyem ana müselman
Vardıkta yarın rûz-ı cezaya
İkimiz de çıkarız anda yalan" dizeleri, Nef’i yi darağacında sallandıran dizelerdi.
Anlaşılan o ki, şair ve düşünürlerin gözleri de gönülleri de hep ıslak olduğundan, kurumaları için "asılmaları" gerekiyor!
(onuncuköylü)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.