- 1341 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Özlemin kusmuğu
“Dışarıya yağmur, yüreğime hasret, fikrime sen.
Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden bir bilsen.”
Cemal Süreya
Avuç içlerime sığmayan bir yağmur yağıyor bugün İstanbul’da. Sonbahar mevsimiyle, havalar hala soğuk. Buğulanan camdan dışarıyı seyrediyorum. Grinin her tonuna boyanmış, hüzünlü tablo misali gökyüzü. Bulutlar birbirini döve döve geçiyor kibrit kutusu balkonsuz evlerin üzerinden. Deniz hiç olmadığı kadar fırtınalı, dalgalar ise bir o kadar azgın. Her yağmur yağdığında, kendime engel olamadığım dışarı çıkma isteğimle sabırsızlanıyorum. Başımda şapka, üstümde yağmurluk, ruhumun izbe sokakları birazcık ferahlasın diye ıslanmaya gidiyorum.
Herkesin yağmura olan tutkusu farklı farklıdır. Mesela ben yağmurda yürümeyi her zaman çok sevdim. Benim için öbek öbek bulutların uzaklardan getirdiği hasret yarası, yüzüme temas eden minik damlacıklar bile hüzün karası. Şu an sadece üstüm başım değil; ruhumun en ücra köşeleri, hasrete dair bütün duygularım sırılsıklam. Ezberimde olan, damardan giren bir ayrılık türküsü mırıldanıyorum.” Zamansız Yağmur “ (Musa Eroğlu)
Ben ayrılık istemedim
Sebep olanlar utansın
Ülker vurdu yaprağıma
Mevsim dursun güz utansın
Kırık yanımın, ağrıyan yanıma kör bıçak çekmesine rağmen bir "of" çekiyorum. Ardımda “ şıp şıp” kendi ayak seslerim, kalbimde senden kalan anılarım ile birlikte yürüyorum. Menzili olmayan yağmurun sonunu hiç düşünmeden arşınlıyorum kumsalı. Üstüme sinen denizin yosun kokusu bile sen kokuyor. Derin derin soluyarak içime çekiyorum. Omzumda yokluğunun ağır yükü, gözlerimde iki damla yaş. Kâh kafamın üstünde dönen, kâh peşime düşen arsız martılarla bile dövüşmüyorum. Sükûnete bürünmüş yüreğim her kavgaya yeminli. Ömür takviminden kopardığım sensiz geçen her günü, zaman kumbarasında biriktirirken, ben sana hasret, ben sana vurgun! Hiç iyi değilim.
Çürümüş yaprak gibiyim
Güz değil bahar utansın
Çatlamış toprak gibiyim
Irmaklar çaylar utansın.
Bir gideni, bir de kalanı vardır ya insanın şu hayatta. Elbette benimde gidenlerim oldu. Yüreğimde bıraktıkları yaralardan inciler dizip boyunlarına, yolcu ettim onları... Geride kalanlarım da oldu. Onları da gönlümün zulasına hapsedip; hep içimden öptüm, hep içimden sevdim. Oysa “hiçbir acı kalıcı değil” derler, geçmiyor da ama. Zaman öteliyor sadece.
Yüreğimin ezberlediği en güzel öpücüğün adısın sen!
Hüznüme mesken tutan, uzak diyarlardan göçen kuşun adısın sen!
Kirpiklerimden sicim sicim özlem akıyorken, bundandır her bir tanesinin hüzünlü olması... Ve bundandır biraz boynum bükük, biraz da içim izbe karanlık. Çünkü, aramızda ucu bucağı olmayan çetrefilli yollar var! Akşamdan sabaha ayrı geçen günler, haftalar, aylar var! Aramızda kurşun geçirmeyen kocaman yalnızlık var!
Sevmek kolay, unutmak mı? İşte o çok zor.
Biliyorum haberin yok...
Ben seni hiç unutmadım…
Dağlar girdi aramıza
Taş çürüsün yol utansın
Diken sardı ellerimi
Naz etmesin gül utansın.
Dilime doladığım türküyü söyleye söyleye yaklaşık bir saat kadar yürüdüm. Eve dönme vakti geldi. Islanmış olduğum için üşümeye başladım, malum mevsim sonbahar. Yağmurda hafiflemeye başladı, belki de birazdan duracak. Ama gökyüzü hala gri bulutlu. Sanki biri arkalarından kovalıyor oldukça da telaşlılar, dört mevsim içimdeki bulutlar gibi…
Biliyorum bu bir mübalağa. İçimdeki bulutların yağmuru inse aşağıya, yağmurla birlikte sen gelsen ötelerden, mesafeler kalksa aramızdan. Olmayacak duaya âmin demek gibi bir şey. Bilmiyorum bitimsiz hasret ile yaşanacak kaç gün, kaç ay, kaç yıl daha kaldı acaba...
Yazdığım her şey bahane.
Hiçbir yere sığdıramadığım yüreğimdeki özlemin kusmasıdır aslında…
Nuray Çakmak/Kasım/2018
YORUMLAR
".................. Grinin her tonuna boyanmış, hüzünlü tablo misali gökyüzü. B...............
Dağlar girdi aramıza
Taş çürüsün yol utansın
Diken sardı ellerimi
Naz etmesin gül utansın.
Sanki biri arkalarından kovalıyor oldukça da telaşlılar, dört mevsim içimdeki bulutlar gibi…
Hiçbir yere sığdıramadığım yüreğimdeki özlemin kusmasıdır aslında…
Sn. Şairi ham'fendi kalem ve düşünce emekçisi
Şiiriniz çok güzel, beğendim, kendimce
deniz derinliklerindeki inciler içinde acizane seçtiklerim
derun-i deki incileri gün işiğina çıkarma değim güzelliği var iken O
O KELİMEYLE bitirmemiş o kelimeyi tercih etmeseydiniz keşke, diye düşündüm mazur ve hoş görüle...
Gerçekten şiiriniz çok güzel duygu yoğunluklu ruha hitap eden benzetmelerle bezeli dizerler... Tebrikler...Nokta!
EM.HAKİM tarafından 7/8/2019 7:36:24 AM zamanında düzenlenmiştir.
Nuray Çakmak
Nuray Çakmak
Her gideni bu denli özleyemeyiz tabi ki.
Bir de, giden birinci derecede yakınızsa...
Sevgilerimle, mutlu pazarlar.
Şair A.Telli,"Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır/yarım kalan bir şiir belki de "derken ne kadar haklıysa,siz de aynı seviyede haklısınız bence.
Kaldı ki "tecrübeyle" sabitlediğim de şudur:
Ayrılıklar,kırık acısı gibidir,sıcaklığı geçince acısı artar(mış.)
Güzel günler dileyerek...
Nuray Çakmak
acısı büyük,
özlemi okyanus kadar derin oluyor.
Teşekkür ederim saygılarımla mutlu pazarlar.
Tasvirler harika, ne kadar uçuk gibi anlatılsa da gerçeği gizlemek için sapılmış bir yol. İçimizde bulut biriktiriyoruz, bazen dökülen bir kaç damla can olsa da yeşermek için bekleyenlere damlacıklarla dolu bulutlar bir boşalsa sel götürür her yeri, topraklar yürür yerlerinden, içimizi bulandırsa da zarar vermemek için geri yutuyoruz , saklamaya çalışıyoruz. Yağmurun kokusunu, serinliğini hissettim bir an, içimde birikenlerin ne denli fazla olduğunu, yutmanın ne kadar acı verdiğini fark ettim. Varsın yıkılsın dünya bu evrene başkaları için mi geldik sanki, başkaları başkası olmasa da. Kayan kaysın, batan batsın dışarı atalım tüm çamurları ve biz de yaşayalım artık.
Nuray Çakmak
İçimizde birikenler volkan gibi bir patlasa ne güzel olurdu.
Sevgilerimle, mutlu pazarlar ablacığım.
Afet İnce Kırat
Gülüm Çamlısoy
Katlanan bir sevgi benim yazma nedenim ve iyi ki de.
Sevgisizliğe vereceğim tek cevap.
Görünmez addedilen kalemimin sevgiye yolculuğu.
Sevgimle sevgili dostlar.