- 971 Okunma
- 4 Yorum
- 5 Beğeni
Temmuz Denince En çok Orkideler Akasyalar Açsın Rüzgarlı Saçlarında
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
(Hüzünlü bir Temmuz güneşi altında caddeye doğru
kıvrılan yolda leylaklar..
Acem gülleri, yanık kokulu karanfiller, mimozalar
ve bana eşlik eden lavanta mavisi..
Az ötede uzayıp giden unutmabeni çiçeği..
Renkler, resimler ve kelimeler arasında
sürüp giden duyguların, dokunmadan, görmeden,
yalnızca hissederek bu kadar büyümesi
gün geçtikçe incitici de olabiliyor fakat
taşınabilir de..
Yani, bunların hepsi; Özleyişlerimizden olamaz..
Hayat bazı düşlere makul davranıyor olabilir..
Öylesine bir denklik kavramı ki bu, biraz mahçup
biraz maviye açılarım daralıyor..
Bu, olsa olsa bir sevmedir)..
Mütavazi bir mevsimde makul isteklerimizle sırt sırta veriyoruz..
Sarı, sıcak birTemmuz..Yine böyle Füruğ’a sığınmak istediğim bir akşamüstü..
Odanın içinde mumların titreyen dansında üç afiş,
’Yarım’, ’Seni Beklerken’,’İncir Reçeli’..
Fonda uzak kentlerden kopup gelen şarkılar peş peşe çalıyordu..
Berrin Taş’ın giderken çantama bıraktığı ’İnsan kokusunu toplamaya geleceğim’i
masanın üzerine bırakıyorum yavaşça..
Pencereden caddeyi izlemeye koyuluyorum bir süre..
Hiç bir şey yapmak geçmedi içimden..
Yorgun hissediyordum kendimi, sendeleye sendeleye yatağa ilerledim.
Temmuz’da ilk Cumartesi’ye henüz altı saat var ve yaz yağmurlarının pencereye
vuran takırtıları sevdiğim şarkının melodisi gibi geliyordu kulaklarıma..
Verne’nin uçan balonunda kalabalık bir caddenin kaldırımına
inmiştik düşümde.. Güneş tüm sıcaklığıyla üzerimizdeydi..
Elimdeki kitabı gölge yapsın diye başımın üstüne tutup etrafı seyrediyorum..
Yağmurlu bir mevsimden gelmiştim ve üstüm başım sırılsıklamdı..
Güneşte kuruyana kadar öylece bekledim..
Düşlerimde teatral bir yalnızlığın intiharı gibiydi her şey..
Sürekli özeleştiri yapıp yine aynı tutarsızlığı tekrarlayan bir düş;
Gözlerimi kapıyorum çat kapı bitiveriyor yanımda..
Gözlerimin önünde..Ellerimi tutmuş, gözlerimin içinden bedenime
girmek için öyle mahzun bakıyor..
’Beni sevene kadar düşlerine girmeyi sürdüreceğim’ yoksa, yoksa
sevmeyi bilmiyor musun’?..diyordu.. Cevap veremiyordum..
Özgüveni, ukalalığı, direnci karşısında dehşet bir ürperti kaplıyordu
her yanımı.. Seni yüreğimden, seni dehşet coşkularla seviyorum diyememiştim..
(Sessizce düşünüyordum..
Sabahları yatağında bir
başına uyananlar içinde bir şarkı olmalıydı).
Sanki beş duyumuz kapalı dışımızda olan bitene
Doğaçlama tutunuyoruz yaşama
Oysa yarım kalmışlıklarımızı toplasan
İki güzel devrim çıkardı
Bir yanımız hep ihtilal
Hep bir yerde kalmışız
Belki bir düşte
Çıkmaz bir sokakta belki
Öyle alalade, öyle sıradan bir gün de değil..
Temmuz’dayız üstelik Cumartesi..
Biliyorum ki kelimelerin fazlasıyla anlam değiştirdiği
bir çağda ne bir toplumsal kanamayı dile
getireblirsin ne de ruh kırıklarını..
Aynı kelimeleri kullanmamıza rağmen o
kelimeler hepimiz için aynı anlama gelmiyor..
Herkes ruh haline göre o kelimeden başka bir
anlam çıkarabiliyor..
Söylediklerimizle söylemek istediklerimiz birbirini
tutmuyor çoğunlukla ve anlamlardaki bu ’tuhaflık’
ilişkileri bozmaktan, zorlaştırıcı olmaktan
başka işe yaramıyor..
Çünkü anlamları değiştirdik biz, böyle olunca
yazdıklarımızda kelimelere yabancılaştık ve söyleyeceklerimizde hislerimizi kaybettik..
Anlamları incittik, sözcüklerimizi ve ruhumuzu incittik..
Odalar dolusu şiirler ve düşlerimizden başka bir şey kalmadı elkerimizde..
İçimizdeki şehirleri çoğaltalım diyor J Berger..
İçimizdeki şehirler olmasa anılarımız ölür de ondan..
İçimde iç içe geçmiş şehirler, gözlerimde, yüreğimde
kurduğum saklı şehirler, hangisinde sevmeler, özlemler yok ki..
Bazı şehirlerime yalnızca kuşkular girebilir..
Yalnızca hüzünler ve muhtemel düşlerim..
İşte içimdeki kentlerin uygarlığı..
-Sennur Sezer’in Gece uyumayan çiçeğinin hepinizin
üstünü örttüğünü duyumsayın bu güzel mevsimde-
Temmuz 19-Cumartesigüncesi..D.G
YORUMLAR
Kelimeler, bazen dalgaların sahile vuran köpükleri gibi değil mi..o köpükler darmadağın etse de kumları kumların da köpüklerin de ait olduğu deniz aynı deniz değil mi?
Tıpkı kelimelerin coşkuda da incinmişliğinde de aynı yüreğin sesi olması gibi..
Mavinin hızla değiştiği o büyülü parıltısına dokunuyor gözlerim,
Temmuz, öyle bir alaşım ki şimdi.. denizle gökyüzünün birleştiği yerde müthiş bir sonsuzluk..
Dinle diyor rüzgara:
"bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
Bekle!
Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak."
(bu arada ben bu yazıyı dün sabah gördüm, iki defa okuduktan sonra tam da yorum yazacağım sırada sayfaya erişimi kaybettim ve tüm gün mümkün olmadı sayfaya ulaşmam, herkes için aynı durum geçerli sanmıştım. Şimdi şaşırarak görüyorum ki yalnızca ben tam bir gün uzak tutulmuşum defterden:)
Sevgiler...
Doğan Güneş
mavisine böyle böyle varıyoruz Hena..
En çok Temmuz'lu Cumartesi'ler tanıktır;
Renkler, resimler ve kelimeler arasında
sürüp giden duyguların, dokunmadan, görmeden,
yalnızca hissederek bu kadar büyümesi
gün geçtikçe incitici de olabiliyor fakat
taşınabilir de..
Yani, bunların hepsi; özleyişlerimizden olamaz öyle değil mi:)..
Umuduna gelince, koşulsuz insana dair, doğaya ve börtü böceğe
en kıymetli, en ahlaki, en naif ütopyamızdır..
Ve inanıyorum ki birgün insan kulaklarını iyi müziğe,
gözlerini estetiğe, zihnini bilime, yüreğini aşkınlığa açacak..
Sevgilerimle..
Doğan Güneş
kimi kelimeler yürekte yer edinmiş sözcükleri sıralar peş peşe..
Nedensiz ve koşulsuz sahipleniriz..Bana da oluyor, çok oluyor..
Madem konu açıldı eklemekten geçmek istemiyorum doğrusu;
Uzaklaşan ayaklar çağındayız, yazdıklarımız kadar kalabalıklaşıyoruz,
yazdıklarımız kadar varoluyoruz belki de..
Herşeye rağmun inanıyorum ki birgün insan kulaklarını iyi müziğe,
gözlerini estetiğe, zihnini bilime, yüreğini aşkınlığa açacak..
Sevgiler..
"gece uyumayan çiçeği" bana bir dostumu hatırlattı
çok beğendim gerçekten yüreğinize sağlık
...
Doğan Güneş
Bu durum bana C Gündoğdu'yu rüyamda görmem sonucu
yaşadığı sevinci anımsattı..'Ne güzel bir insanın rüyasına girmek' diye
sevinmişti..Anımsamak, anımsanmak sanırım giderek
hissizleşen bir çağda bolkeseden sevinçler yüklüyor hepimize..Sevgiler..
Başlık bu gece yarısında Ki bu saatlere pek kalmam
Yüreğimi içimi ruhumu
Alıp öylesine huzura erdirdi ki...
Birde o 'gece uyumayan çiçeğin'
Mucizesi gök yüzüne uçurdu beni...
Artık geceleri uyandığımda hep o Çiçek'le oturup konuşacağım Temmuz un şiirsel coşkusuyla balkonda...
Harikaydı. Çok Teşekkürler ..
Doğan Güneş
Zaman bir kırlangıç gibi hızla uçsa da insan, kelebektir hayata..
'Gece uyumayan çiçeği'ni yürekten sevmenize size özel olarak
Cumaetesiçiçeği armağanımız olsun Devrim şair..
Sevgiler..