Trafiğin İçinde ki Ahlaki Çöküntü
”Eskiden zevkle araba kullanırdım. Günümüzdeki trafikte mecbur kalmazsam araba kullanmıyorum. Toplu taşıma araçlarına biniyorum…” Bu ifadeler size de tanıdık geliyor mu?
.../
Trafiğe çıkıp da, test edelim nedir toplumun ahlakı, edebi… Yolların kuralları var. Uymayana para cezası ve o cezaya çoktan razı sürücülerde… Sanki çeneni kırayım ama beni şikâyet etme, ne kadar istersen sana paraysa iste vereyim, bu yaptığım libidoyu artırıyor demek gibi… Kuralları çiğnemek, başkasına zarar veriyor şüphesiz. Alkol alıp da, uykunuzun en tatlı anında, nara atarak sokaklarda gezmek gibi… Deprem oluyor ya da terör mü var veya darbe mi oluyor diye insanları tedirgin eden bu haykırarak yataklardan fırlayışa neden olmaya benziyor bu.
Ana yoldan tali yola gitmek isterken, biriken ve kuyruğa saygılı uzun arabalar zincirini gördüğünde, “Ben aptal mıyım da bekleyeceğim!” der gibi yolun en solundan gelip, yolun en önündeki arabanın önüne direksiyonu aniden kırarak en erken geçme akıllılığıdır kendince. Ona yol verenler sinirden deliye dönseler de, kaza yapıp başına geleceklerden çekinmekteler. O geçen kişiye sayılmayacak küfür kalmaz dillerde. Sabah yolların vazgeçilmez görüntüsüdür bu. Her öne geçen ben akıllıyım der, kuralsızlığına…
Akşamları yolların çilekeş ve çekilmez kalabalığında, en soldan hızlı gitmek isteyen bir sürücünün, şeridi en yavaşta giderken şeridini yine de değiştirmeme inadı, yolun nedense en sağının daha hızlı gittiği gerçeğini görmemesi, edebin ve ahlakın nereye geldiğinin en bariz halidir.
Yollarda mafya türü kurallar türemiştir artık. Her türlü çirkinliği benimsemiş, hatta eğer kırmızı ışıkta yol verilmezse elindeki silahı çekerek bir kaç kişiyi öldürecek kadar gözü kara sürücüler var. Artık yan baktın yahut beni niye solladın gibi bahanelerle, hesap sormalar ve bunlara tanık olanların anlattıkları hikâyeler mide bulandıracak kadar çoktur. Zikzak çizen, hız yapıp etrafındaki insanları hataya zorlayan, neden yaptın dediğinde, canım çekti… Diyecek kadar rahat konuşan yüzsüz şoförler var.
Kural neden vardır, elbette, insanların başına bir şey gelmeden sistemin işlemesi, huzurun sağlanması içindir. Özgürlüğümüz başkasının özgürlüğünü ortadan kaldırmamalıdır. Çağdaş insan, başkasının yaşadıklarına duygudaşlık yapan ve istediğinin başkasının da isteği olacağı bilerek, o isteğe zarar vermemeyi sağlayan duygudur, düşüncedir. Neden beni geçiyor deyip, gaza basıp onu geçmeye çalışmak değil, var olduğu hız ve performansla yoluna devam etmektir. Her şeyi en kısa yoldan elde etmek, belki kazanmadan, çalıp zevkle yaşamak, başkasının hayatını da böylece çalmak da olduğu gibi sosyal hayatta. Bu hissin en kısa zamanda hedefe varma isteğiyle ne farkı var ki… Yolun en önüne trafik kurallarına uymadan varmak, başkasının zamanından, fazladan harcadığı yakıtla parasından çalmak değil midir?
Toplumun ahlakı bozuldukça, uygulama alanlarında da bu bozuluşun içine giriyor. Trafikte ise bunun en çok görüldüğü yer oluyor. Kuralları düzenleyen merciler, o kuralları kolayca bozacak kurallardan vazgeçmelidirler. Bomboş yolda 50 km hızla gidin yoksa ceza yersiniz gibi bir kural yerine, 80 km hız yapabilirsiniz ama trafiğe de dikkat ediniz gibi bir kural belki daha mantıklı ve uygulanabilir olabilir. Kişileri cezalarla korkutmak yerine, Mantıklı hız sınırları ve levhaları koymak daha iyi olabilir. İspanya’da araba kullandım. Hız sınırları o kadar güzel ayarlanmış ki, sollama yapacaklara, sinyal verildiği anda, yol veriliyor. Burada araba kullanmaktan haz aldım. Avrupa birliği normlarında kurallar ülkemize getirilebilir bence. İsviçre’de kırmızıda bile olsa karşıdan karşıya geçen bir yaya varsa, arabalar için bu geçiş kırmızı ışık oluyor ve duruyorlar aniden. Yaya karşıdan karşıya geçtiğinde, bu yeşil ışık anlamına geliyor ve trafik devam ediyor. Yollar, yaya, belediye otobüsü, bisiklet ve arabalar içinde aynı yol içindeki şeritlerle ayrılmış ve kimse kimsenin şeridine girmiyor. Bizde yol tamir edilse, şerit daraltılsa, yavaş giden trafikten bıkar, hemen yasak şeritten sollamaya kalkar değil mi?
Kendimizi kandırmayalım ki, biz çağdaş bir toplumuz diyerek. Bırak şerit ile yol ayrımını, araçlar şerit değiştirmesin diye sağlam beton barikatlar yapıyoruz. Bu kadar kuralsızlığımızı bilen uygulayıcı, kurallara uymayacağımızı bildiği için önceden önlem alıyor. Sonrada neden bana özgürlük verilmiyor diyerek, işleyen bir yola karşı çıkıyoruz, ondan hata arıyoruz. Hata bizim içimizde, tahammülsüzlüğümüzde ve bencilliğimizde maalesef… Çıkın yola kurallara harfi harfine uyun ve ne kadar kural ile kalacaksınız, tahammülünüzü ölçün derim. Ya sabır!
Birde değinmeden geçemeyeceğim, Akşamın belli saatlerinde, samsun yoluna geçişleri önleme için bir araba ile yolu kapatmak da neyin nesidir. Sürücü bin bir çileyle yüz metre sonraki girişten yine Samsun yoluna giriyor. Yüz metre için bunu yapmayı hangi mantıkla açıklarsınız ki… Yüz metre için başka yolu çekilmez hale getirmek, trafiği alt üst etmek çekilmez bir uygulama. Uygulayıcının bu tür yanlışlarını da düzeltmesi gereklidir.
Artık yollarda trafik kazaları, o kazalarda ölen insanları görmeyelim inşallah. Ülkemiz boşu boşuna ölümlerin her çeşidine şahit yaşayan, bambaşka bir ülke oldu. Ölüm bu kadar ucuz olmamalı. Ahlaki çöküntüye trafikte de dur demek için mücadeleye var mıyız?
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Trafik yıllardan beri bu toplumu meşgul eden büyük sorunlardan. Otuzdokuz yıllık ehliyeti olan bir sürücü olarak o kadar çok konuşulması gereken konu var ki diyebilirim. Her bayram öncesi mutlaka şoförler uyarılır, yollarda duble olduğu halde yine her bayram yüzden fazla insan ölür gider bir hiç uğruna... Bu artık tedbirsizlik de değil ahmaklık, salaklıktır... Gelelim taksi, minibüs ve uzun yollarda TIR Şoförlerine... En çok kural ihlalleri bu vatandaşlar tarafından yapılmakta en çok yakınmaları da yine bu arkadaşlar yapmaktadırlar... Hız limitleri çoğu zaman şehirler arası yollarda aşılmakta, alkollü araba kullanma konusuna çoğu kere dikkat edilmemektedir, bir kereden bir şey olmaz mantığı da ters tepmekte ve sonrasında aile faciaları ortaya çıkmaktadır... Gençler de özellikle ehliyeti aldılar mı canavar kesilmektedirler, düzgün kullananları tenzih ederim tabi ki... O kadar yol kenarlarında ''Trafik Canavarı Olmayın.'' diye levhalar olmasına rağmen, gençlerin hele de yanlarında kız arkadaşları varsa kuralları hiçe sayarak araba kullanmaları artık biz normal vatandaşlara gına getirtmiştir... Ufak bir kaza ya da kural ihlali olamaya görsün taraflar hemen birbirlerine sopa, levye ya da ateşli silahlar ile müdahale etmeye kalkmaktadırlar... Nitekim iki üç gün önce yaşanan ibretlik olay da bir vatandaşımız ölmüş diğeri de göz altına alınmış ve ceza yiyecektir illaki... Çok yazık gerçekten. Trafikte seyreden tüm insanları mantıklı düşünmeye ve aklı selim sahibi olmaya davet etmeli ki sonra pişman olacakları şeyler yapmasınlar. Son pişmanlık fayda etmeyecektir... Güzel bir yazı yine kutlarım Saffet Kardeş...
Ahmet Zeytinci tarafından 7/6/2019 1:21:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahlaki çöküntüye trafikte de dur demek için mücadeleye var mıyız?
Varım lakin yaya kimliğimle ancak katkıda bulunabilirim, değerli hocam.
Panik yapımla asla cesaret edemem araba kullanmaya. Konuyu topluma getirelim o halde:
''Bire bir katılıyorum ki ahlaki çökkünlük had safhada. Hangi birini sunsak ki? Ya da diyelim ki sunduk, kim alınacak üstüne?
Bire bir katılmamak mümkün mü?
Gelişmek adına daha çok yol var önümüzde. İlla ki eğitim ve sağ duyu bir de ön yargıları yıksak her şey nasıl da yola girecek.
Uzun yürüyüşleri severim lakin İstanbul gibi bir metropol-da yürüyüş yapmak eşittir ölüm riski.
Kaldırımlardaki hafriyat kamyonların tutun da yeşilde yayayı yok sayan sürücüler.
Teşekkürler değerli ağabeyim.
Aydınlanmak ve aydınlatmak boynumuzun borcu bu anlamda yüreğimizle yazıp paylaşmak birincil vazifemiz ötesinde bu, bir coşku.
İlla ki doğru şıkkı bulacağız yeter ki çaba gösterelim ve sabrımızı saklı tutalım.
Selam ve dua ile kıymetli ağabeyim.
Allah razı olsun sizden.
saf şiir
Roman ve hikaye harici uzun yazıları sevmiyorum biraz mizah ve biraz fıkra makale türü olsa daha iyi olurdu...!