- 433 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Blues Kardeşler
Her güzel ve komik hikâyede olduğu gibi sıcak bir yaz günüydü. Gramafonda kimsenin adını dahi bilmediği blues bir parça çalıyordu. Aslında kimsenin çalan şarkıya aldırış ettiği yoktu. Kafe kalabalıktı. Serinlemek isteyen geneli, genç insanlarla doluydu.
Hikâyemiz o kafede mecburen oturan arabesk kardeşleri konu alıyor. Onlara neden arabesk kardeşler denildiğini ilerleyen sayfalarda anlatacağız fakat aklınıza dinlediğimiz arabesk müzikle ilgili şeyler gelebilir. İnanın bu müzikle arabesk kardeşlerin hiçbir bağdaşır tarafları yok. Tercih ettikleri kafeden de anlaşılacağı üzere biraz aykırı tipler.
Tabi şimdi ‘Orası nasıl bir kafe’ diye soranlarınız vardır eminim. Peki, biraz anlatalım. Siz hiç kola kutusu kapılı bir kafe biliyor musunuz? Yani kimsenin bilmediği bir yer. O sokaktaki kola kutusu herkes için kola alınan bir makine ama bilmesi gerekenler için müthiş bir mekâna açılan bir kapı. Yani VİP bir gizli eğlence mekânı.
Günün belli saatlerinde açık olan bu yer sadece VİP üye usulüyle çalışıyor. Tek yapmanız gereken çenenizi kapalı tutmak ve bir gün oraya girebileceğinize dair kabul mektubunu beklemek.
Bu iş için bir bilgilendirme formu doldurmanız ve ptt’den göndermeniz lazım. Üyeleri kabul ederken belli kriterlere dikkat ediliyor. Deneyin ve araştırın böyle bir kafe var ve sizde üyesi olabilirsiniz.
Mekânın içi fena! Işıklar, dekor sizi bir zaman makinasının içerisine atıyor. Orada çok ünlü bir gitaristi kendi köşesinde bir şeyler içerken ve onunla kimsenin zerre ilgilenmediğini görebilirsiniz. Ya da ünlü bir sinema sanatçısını…
Akşam on ile sabah altı arası hizmet veren bir yer burası. Kola kutusu biçimli kapı sadece bu saatlerde açılıyor ve içeriden çıkmanız için en az gece yarısını beklemeniz gerekiyor, eğer gece yarısını içeride geçirmeye karar verdiyseniz bir sonraki çıkış sabah beşten sonra olabiliyor. Kural bu işine gelen üye olur işine gelmeyen üye olmaz. İsteyen istediği kafeye gidebilir ama burası herkesin girip çıkabileceği bir kafe değil.
Burada kimseyi rahatsız edemezsiniz. Kabalık yapamazsınız. Aval aval etrafa bakamazsınız. Ortama uymadığınız üye olmanıza rağmen anlaşılırsa bir daha içeri alınmazsınız.
Aklına acil bir durum olması halinde ne yapılacağı gelen varsa, içeride acil çıkışlar için her şey düşünülmüş. Ayrıca, olası bir sağlık sorunu için özel sağlık personeli ve müdahale odası bile var.
Bizim arabesk kardeşler güç bela bu kafe üyeliğini almışlardı. Şu an o kafedeydiler ve vakit gece yarısını geçmişti. Sabah erken uyanıp alacakları araba için Kadıköy’e gitmeliydiler. Gece yarısını geçen herkes sabah beşi beklemek zorun olduğu için bizim arabesk kardeşler de mecburen sabahın o vaktini beklemek ve aylardır aradıkları ve sonunda bulmayı başardıkları arabayı almaya gideceklerdi.
Mazda 323.Küçük bir hayal diye düşünenler olabilir ama hastası için Mazda bir Japon efsanesidir. O arabaların kralıdır. Onu derinden seviyorsanız tacıyla dahi hayal edebilirsiniz.
Bizim arabesk kardeşler neden mi arabesk kardeş? Hemen o konuyu da anlatayım. Çünkü yaşadıkları başarısızlıklar, gördükleri hayal kırıklıkları ve sonuç olarak ailelerinin dahi dışladığı kimi zaman aptal, kimi zaman duygusal kimi zaman ise çılgın oldukları için.
Arabesk kardeşler oturdukları yerde birazda uyuklayarak kafeden çıkış saatini beklediler. Kafeden çıkar çıkmaz güzel bir kahvaltı yapabilecekleri yer aradılar ama bu pekte mümkün görünmüyordu. Zaten uykusuz kalmış bedenleri daha fazla yürümeyi kaldıramazdı. Sonuç olarak bir parkın ağaçları altında arabayı alacakları beyefendiyle görüşene kadar uyumaya karar verdiler.
Kuş sesleri ve güneşin erken saatlerde insanın içini açan ışıltılarıyla Salih uyandı. Aklında hevesle almayı bekledikleri kırmızı Mazda belirdi. Bu heyecan aklına saatin kaç olduğu sorusunu getirdi. Salih saate baktığında heyecanı hafifledi. Çünkü arabayı alacakları beyefendiyle buluşmalarına daha bir saat zaman vardı. Kardeşi onun bacağına koymuştu başını. İhsanı uyandırmak! Of hayattaki en zor şeylerden biri sayılırdı! Salih bunu bildiği için usulca kalktı ve parkın içerisinde otları sulayan bir hortum bulup getirdi. Kardeşini bu hortumla ot sular gibi suladı. Bir iki dürtmenin ardından İhsan buz gibi suyun tesiriyle yerinden sıçradı.
‘Kalk adamım arabayı almaya gecikeceğiz.’
‘Abi ya böyle mi uyandırılıyor insan.’
‘Hadi hadi anca uyandın. Daha dolmuşa binip karşıya geçmemiz gerekiyor.’
İki kardeş bir dolmuş ile kadıköye geçtiler ve buluşma adresinde beklemeye başladılar. Saat tam sekiz olmuştu ki kırmızı mazdayı yanı başlarında buldular. Araçtan saçları kıvır kıvır favorileri uzun mu uzun biri indi. Birkaç gün önce telefon kulübesinden konuştukları beyefendi bu muydu diye geçirdi ikisi de. Boynunda ince yeşil sarı bir fular vardı ve kırmızı sivri yakalı bir gömlek giymişti. Ayakkabıları sivriydi ve pantolonu beyazdı. Bileğinde altın bir zincir vardı.
‘Merhaba genç beyefendiler.’ Adamın beyefendiliği su götürmez bir gerçekti ama arabesk kardeşlerden pekte farkı yoktu çükü oda hippilere benziyordu.
‘Merhaba’ dedi arabesk kardeşler aynı ağızdan. İhsan istesek bu kadar senkronize merhaba diyemezdik diye geçirdi içinden.
‘Genç beyefendiler, öncelikle aracıma benim kadar zarif ve kibar bakmanızı istiyorum.’
Arabesk kardeşler zaten yıllardır aradıkları, al ak için para biriktirdikleri bu araca iyi bakmanın ötesinde iyi bakacaklardı. Yıllarca bu arabayı almak için çalışmışlardı.
Birkaç saatlik devir teslim ve para ödeme işlemlerinin ardından araba artık onların olmuştu. Kadıköyden karşıya geçemek için yazı tura attılar ve Salih kazandı.
Büyük bir hevesle eve doğru gidiyorlardı. Hava açık, kuşlar şen şarkrak kısaca onlar için her şey çok güzeldi. Derken araca bineli çok olmamıştı ki torpido gözü açıldı. Arabesk kardeşler göz göze geldiler bir an. İhsan torpido gözünü kapatmak istediğinde sihirli top gördü.
Sihirli topun küçük üçgen ekranında ‘Sihirli Topa istediğinizi sorabilirsiniz. Cevabı EVET veya HAYIR olan sorular sorun. İnanın veya inanmayın bu top bütün cevapları biliyor. Eğer şüpheniz varsa ve topu cevaplarını bildiğiniz sorularla kontrol ederseniz, top size küsebilir ve size doğru cevaplar vermeyebilir.’ Yazıyordu.
İşte güzel ve komik bir yaz gününde başlayan hikayemiz bu sihirli topun verdiği cevaplarla devam edecek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.