Karahindiba
İsmi neden böyle bilmiyorum.
Dandelion.
Bir çoğumuzun sevdiği, lakin ismini bilmediği bir bitki. Alıntısını yapmayacağım bir şiirde, hafif bir esintiyle tüyleri uçuşuveren bu çiçekten, asla unutmadığım bir şekilde bahsediliyordu. Çiçek midir? O uçuşan şeyler yaprak mıdır, dal mıdır...
Narin.
Neyse ne, narindir karahindiba. Fotoğraf meraklılarına canlı ile cansız arafında bir objektif objesi olmuştur bol bol.
Sahiplenilesi değil.
Koparmaya çalışırken tüylerini oracıkta hesapsız bırakıverir. Etrafındaki bitkilerin bilmediği bir hikmete sahip gibidir. "Ya istiklâl, ya ölüm" der gibi, bir tahakküm altına girmektense bütün yavrularını bir bilinmez esintiye hesapsızca veriverir.
Sessiz.
Kendini beğendirme amacından uzakta. Oracıkta, doğanın en mutevazi bir üyesi.
Ne bir renk, ne bir koku...
Meyvesiz.
Başka hayvanlara yem veya yemiş olur mu?
Bilmiyorum ama yangınlarda ilk tutuşan olmaya ta dünden hazır gibidir.
"Bir rüzgar gelse de uçuversem"!
Tek beklentisi de bu sanki.
Özgürlüğe uçmak...
Güneşe...
Özgürlüğe...
Uçup uçup da bir kuru dalda kalakcaksa da bu son yolculuk, özgür bir ölüme talip olmaya...
Ölümün de özgürüne yani...
Ama ölmeyecek karahindiba; uçacak, uçacak ve yükselecek; ulu çınarlara konacak yabancı çiftliklerde.
YORUMLAR
Karahindiba
"Şiirlerin neden toprak kokmaktadır"
diye sordu safran
Say ki ben şiir diye
Karahindiba dermişim ..
Gözlerinin firar ettiği
İsimsiz yaylalardan
"Şiirlerin neden denizden korkmaktadır"
Diye sordu turkuvaz
Say ki ben şiir diye
Yakamoz koklamışım
Gözlerinin batı yakası
okyanus kıyısından
"Şiirlerin neden orman hırçınlığıdır"
Diye sordu hârda
Say ki ben şiir diye
Kelebek avlamışım
Tufeyli sarmaşıkların
Dirençli kıvrımlarından
"Şiirlerin neden uçurtmalara mahrem "
Diye sordu mavi
Say ki ben şiir diye
Kehkeşan kovalamışım
mahpus çocuklarının
Evrensel düşlerinden
"Şiirlerin neden gökkuşağına hayran "
Diye sordu şövale
Say ki ben şiir diye
çakıl taşları toplamışım
doluya tutulmuşken
Köprü altı sığınaklarından
Farzımuhal
Denmis bir zamanlar
Karahindiba
"Şiirlerin neden toprak kokmaktadır"
diye sordu safran
Say ki ben şiir diye
Karahindiba dermişim ..
Gözlerinin firar ettiği
İsimsiz yaylalardan
"Şiirlerin neden denizden korkmaktadır"
Diye sordu turkuvaz
Say ki ben şiir diye
Yakamoz koklamışım
Gözlerinin batı yakası
okyanus kıyısından
"Şiirlerin neden orman hırçınlığıdır"
Diye sordu hârda
Say ki ben şiir diye
Kelebek avlamışım
Tufeyli sarmaşıkların
Dirençli kıvrımlarından
"Şiirlerin neden uçurtmalara mahrem "
Diye sordu mavi
Say ki ben şiir diye
Kehkeşan kovalamışım
mahpus çocuklarının
Evrensel düşlerinden
"Şiirlerin neden gökkuşağına hayran "
Diye sordu şövale
Say ki ben şiir diye
çakıl taşları toplamışım
doluya tutulmuşken
Köprü altı sığınaklarından
Farzımuhal
Denmis bir zamanlar
Benim Adım Karahindiba Çiçeği
Binlerce yıldır gökyüzünde uçarım.
Ovaları, dağları, denizleri, çölleri aşarım.
Sizin duymadıklarınızı duyar….
Sizin görmediklerinizi görürüm.
Ben Çerkezlerin 21 Mayıs 1864 tarihinde yaşadığı SOYKIRIM ve SÜRGÜNÜ gördüm ve bu trajedinin ŞAHİDİYİM
Bundan böyle ben….
Soykırıma uğramış… Sürgün edilmiş…..
Kimliklerini, Kültürlerini ve Anadillerini yaşatmak için,
Onurlu bir şekilde mücadele eden
Tüm Çerkezlerin simgesiyim.
Bugünden itibaren,
Beni nerde, nasıl, ne zaman görürseniz
Çerkezlerin SOYKIRIM ÇİÇEĞİ olarak HATIRLAYIN ve HATIRLATIN
( Şiir bana ait değil. Kim yazmış, bulamadım.)
Selam ve saygılar.