- 1058 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BABAM
Biraz babamı anlatıp, onu yad etmek istiyorum.
1 Ocak 1937 doğumluydu babam.
Bursa nın Orhaneli ilçesine bağlı Girencik köyünde dünyaya gelmiş.
Sekiz yaşında annesi vefat etmiş.
Evin en büyüğü oluşundan diğer kardeşlerine bakmayı öğrenmiş. Ev işleri yemek bütün bunları babam yapıyormuş.
Lakin Hacı Hamit dedem tekrar evlenmiş babaannemin vefatından bir süre sonra. Evlendiği kadın " Ben senin çocuklarına bakmaya mı geldim " deyince dedem kadını babasının evine geri göndermiş.
Bir süre her şeyi üstlenen babam, dedeme o çocuk aklıyla bir başka kadına dünürcülüğe gitmiş. Kadını ikna edip dedemle evlenmesine razı etmiş. Ben hatırlıyorum Münevver Babaannemi. İyi kadındı ve seviyordu bizleri. Allah rahmet eylesin.
Babam küçük yaşta tarlada, bağda bahçede çalışırmış. Zaten babam ben bildim bileli çalışıyordu. Daha sonraları yine Orhaneli ye bağlı olan Çoreler köyünün kömür maden ocaklarında çalışmaya başlamış.
Babam yetişkin olmuş. Ağaçhisar köyüne ne için gittiyse hatırlamıyorum o köyde annemi görmüş. Görüş o görüş. Bir görüşte aşk.
Bir şekilde anneme benimle kaç teklifinde bulunmuş. Babam Ağaçhisar köyünde tanınmayan bi adam. Annemin daha önce köyünde hiç görmediği biri. Annemde henüz reşit değil. Buna rağmen babamı beyenmiş olacak ki babamın ardına takılıp gitmiş.
Annemin yokluğu fark edilince dedem kızım kayıp diye jandarmaya bildirmiş. Aramalardan sonra bulunan annemle babam jandarmalar eşliğinde Hakim önüne çıkartılmış. Hakim reşit olmayan anneme " Kızım babanın evine mi dönmek istersin yoksa bu adama mı ?" diye sorunca annem " babamın evine "diye cevap verince hakim babamı hapise attırmış. Fakat kısa zaman sonra davadan vazgeçilip babamla annem evlenmişler. İki sene sonra ben olmuşum.
Girencik te doğmuşum babam gibi. Dört beş yaşlarında Orhaneli ye taşındığımızı hatırlıyorum. İlk boncukçu dede diye yaşlı bir adamın iki katlı evinin üst katına kiracı olarak girmiştik. Daha sonra babam mektep bayırı denilen yere iki katlı ev yaptırmıştı. Bu ev yapılırken evin inşaatında kendisi de çalışıyordu. Daha sonra babam Elazığ a kömür madenlerine çalışmaya gitti.Altı ay mı bir sene mi orada kalmıştı. Oradan döndükten sonra Almanya ya işçi olarak gitti. Tahminen bir sene sonra annemi ve iki kardeşimi de götürdü. Benden beş yaş küçük kız kardeşimle biz kalmıştık. Ben okula gidiyordum. Diğer kardeşimi Girencik te dedeme bırakılmıştı.
Ben henüz orta bir sömestre tatilindeyken babam Almanya dan gelip diğer kız kardeşimle bizi de Almanya ya götürdü.Yıl 1974 19 mayıs. Bu tarih hep aklımda kalmıştı. İlk uçağa binişim ve ilk nescafe içişim.
Ailecek Almanya daydık. Babam yine kömür madeninde çalışıyordu. İşe gitmeden önce kendine yiyecek hazırlardı. İş molasında yiyebilmek için. Termos olduğunu öğrendiğim uzunca bir şeye demlenmiş çay doldururdu. Bazen annem hazırlardı bazende kendisi. Dedim ya babam severek yapıyordu. Annemin iş bilmezliğinden değildi. Babamın elinden her türlü yemek geliyordu. Dolma yapardı içini özenle hazırlar ve " hadi derdi yiyin bak ne güzel olmuş" Alışverişe çoğunlukla babam giderdi. Bize kıyafet almaya da. Mağaza mağaza dolaşır bir sürü kıyafet denettirirdi bize. Aile olarak hepimize çok düşkündü. Evimizde hiç bi eksiğimiz olmaz kendimi bildim bileli bize hiç yokluk göstermemişti.
Tez canlıydı babam. Bir şeyi söyler daha lafı bitmeden kendi ayaklanırdı yapmak için. Şaşardım ben " tamam baba yapacağım işte şimdi söyledin.
"Sen yerinden kalkana kadar" derdi. Misafir perverdi. Yedirip içirmeyi severdi. Sohbeti dinlenir ve komik anlatırdı. Çok gülerdik. Arada bir bilmeceler sorardı. " Çocuklar sekiz keçi yavrusu dokuz anası on babası bilin bakalım kaç taneler derdi. Çocuk aklımızla işin içinden çıkamaz sayar dururduk.
Anneme ayrı bi düşkündü. Anneme kraliçe muamelesi yapardı. Annem şeker hastası olduğu için annemin şekerini ölçer iğnesini getirir tansiyonuna kadar ölçerdi. Bana bazen " hadi derdi bir tarhana çorbası yap da şöyle sıcacık içelim." ve sanki ben bilmiyormuşum gibi her seferinde yine tarif ederdi. İçimden kızardım lakin hiç sesimi çıkarmaz dinlerdim. Kendi kendime söylenirdim. Sanki hiç bir şey bilmiyormuşum gibi her şeyi niye tarif ediyorsa. Huyu böyleydi babamın.
Seneler geçmişti. Şartlar değişmişti.Ben ve kardeşlerim büyümüştük. Ben Türkiye ye geri dönüp yerleşmiştim. Bir çok kendimize göre yaşadıklarımız olmuştu. Babamlar da Türkiye ye gelip uzun süre kalmaya başlamışlardı. Benim küçüğüm 2004 Ağustosunda vefat etmişti. Boylu poslu dalyan gibi kız bir sene içinde . Neyse... Annemin en sevdiği kız kardeşim oydu.
Sonra annemi 2011 Ekimde kaybettik. Babam iki sene annemi en iyi doktorlara götürüp getirdi. Özel hastahanelerde yatırdı. Lakin vade verildiği kadardı.
Babamın bacağında platin vardı. Hatalı ameliyat nedeniyle platin ağrı yapıyordu. Babamın yüzde otuz çalışan kalbinde stent vardı . Bundan dolayı tekrar ameliyat olma şansı yoktu. O sık sık ağrıyan bacağıyla annem için çok koşturmuştu.
Annemin vefatından sonra içine kapanmış yasama isteği kalmamış gibiydi.
Kız kardeşim ve annemin yattığı mezarlık oldukça uzak olmasına rağmen her hafta düzenli bir şekilde sabahın köründe mezarlık ziyareti yapardı. Özenle güller dikmişti. Harika açıyorlardı güller.
Son Almanya ya giderken evimizin terasına diktiği yeni biber çimlerini sulamayı unutma çok ta su verme çürürler azar azar demişti. Tamam baba dedim. Hatta çeşmeyi açıp hortumla bak işte böyle diyerek nasıl sulayacağımı gösterdim. Sırf içi rahat etsin diye. Gerçi dedi ben gelirim de. Sonra belki de gelemem dedi.
Gelmişti bir hafta sonra babam...
Almanya dan bir cenaze firma arabasının içinde.
Cenaze firmasına her sene düzenli ödeme yaptığından firma bize hiç bir masraf çıkarmamıştı. Uçakla Önce istanbul´a sonra da defin işlemleri icin Bursa Hamitlerde mezarlığa kadar gelmişlerdi. Babam hiç birimize hiç bir şekilde yük olmadı. Ne maddi ne manevi. Evimize yakın eczanede çalışanlar babamın vefatına çok üzülüp ağlayanlar olmuştu. Kır saçlı olduğundan Pamuk Dede lakabı takmışlar babama. O sene biberler çok verimli olmuştu. Mahalleyle paylaşmıştım. Babamın kendi elleriyle yaptığı en son onlardı.
2016 Temmuz ayında erkek kardeşim Erhan `in cenazesi geldi Almanya dan. 1971 Aralık doğumluydu kardeşim.
En çok babamı özlüyordum. Olsaydı da keşke tek tek çorba tarifi yapsaydı.Hiç ama hiç kızmayacaktım içimden.
Fatma Çiçek
YORUMLAR
Allah rahmet eylesin ailenizden vefat edenlere mekanları cennet olsunçBenim babamda tatile gittiydi yurdumuza orada vefat etmişti kabrini yıllar sonra ziyaret edebilmiştim.Babalar eviin direği anneler çatısı her ikiside zor kardeşlerde ciğerden bir parça Allah sabır versin ...Bayramın kutlu olsun..Sidneyden selamlar dua ile..
Fatma Çiçek
ALLAH C.C öncelikle babanız olmak üzere vefat etmiş tüm aile bireylerinize bol bol rahmet eylesin hepsinin ve hepinizin mekanı cennet olur İNŞAALLAH sonsuza dek mUTluluklar diliyorum RABİMDEN...ALLAH C.C hiç birimizi dindan imandan ayırmasın...paylaşımınız öğüt verici olmakla birlikte oldukça etkileyiciydi...yüreğine emeğine sağlık...selam saygı ve sevgimle...HAYIRLI BAYRAMLAR.
İçimi yaktı yazınız Fatma Hanım.
Rahmetli babamı anlattınız sanki. Bu kadar mı benzerlik olur diye hayretle okudum..
Allah rahmet eylesin yitirdiklerinize..Mekânları Cennet olsun..