- 908 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Seten Başında
Biz hayvanatın her türlüsüne eriştik desem yeridir. Koşuma gelen her hayvan aynı zamanda çift sürmeye ve dahi seten döndürmede de görev alırdı zamanın behrinde.
Öküz arabası, camız arabası, at arabası, olan çift olmayan da tek eşeğini bile gerek arabaya gerek çifte koşardı. Tek eşekli arabanın son temsilcisi ise rahmetli Hamdi Dayımdı. Namı diğer Bulgurcu Hamdi.
Atı arabası olmayan, bulguru yarması az olanın iki alternatifi ise elle olan bulgur taşı veya soku taşıydı.
Soku taşında yarma dövmeyeli neredeyse ikinci çeyrek asra dayanılmıştır. Yarım insan gövdesi büyüklüğündeki ağaç tokmaklar sokuya doldurulan ıslanmış yarmalık buğday veya hedikten kurutulmuş bulgurlar değişmeli delikanlı triosuyla peşpeşe ritmik bir şekilde sıra sende anlamında “hoh! hoh!” sesleriyle dövüldükçe dövülürdü. Yorulan oradan geçen yeni gençlerle yer değişir eğer yoldan geçen olmazsa eldeki elamanlarla soluyup soluyup sokularak yarma dövme işi kepeğin çıkışına kadar devam ederdi.
Şimdiler de lüks restoranların kır düğün salonlarının ve de fantastik belediye binalarının bahçelerini süslese de bir de seten realitesi vardı.
Horanta geniş ve doğal olarakta dövülecek nevale bir hayli fazla ise demin söylediğim dövme işi "Setene" havale edilirdi. Dev silindir taşın merkezine yerleştirilen Ok’a koşulan eldeki tek veya çift hayvancağızlar kendi ekseni etrafında döner de dönerdi. Seten taşını çeviripte altında kalan bulgurun ve dahi yarmanın kepeği çıkıncaya kadar.
Hayvanları sürmeye veya yönlendirmeye gerek yoktu çünkü sistem hayvanlara dönmekten gayrı bir alternatif sunmuyordu. Ancak hayvanlarla sürekli dönecek bir yetişkine de şiddetle ihtiyaç vardı. Hem hayvanın altında kalmayacak, hem elindeki steril kürekle setenin altında ezilen tahılı çevirip ters yüz edecek, yetmedi sürekli seten içindekileri yemeye musallat olan hayvanın kafasına küreğin diğer tarafıyla vurur gibi “keskenecek” bir elde üç marifetli bir ustaya gerek vardı.
Tabi ya bu seromoni sabahın erken saatinde seten kapmayla başlayıp akşamın geç vaktine kadar sürecek yorucu bir uğraş demekti. Azığınızda kahır ekseriyet karpuz ekmek ve peynir olduğu halde. Zira yarına kalma lüksünüz bir sonraki sırayı alanın toleransını da zorlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.