- 636 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Bir Çocuk Masalı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir Çocuk Masalı Vol.1
Merdiven altının karanlık ve kapalı bölümde onu hiç sevmeyen büyükannesinin kısık sesle okuduğu kitabı dinliyordu. Mum ışığı tunca çalan renklerle kapının altından çocuğa şefkatle bakıyordu. Bu ışık demetleri bir nebze olsun korkusunu bastırıyor ve ona huzur veriyordu. Bir an annesinin hatırında bıraktığı kokuyu iliklerine kadar hissetti. Bir an sadece bir an annesini yanında hissetmişti. Keşke annesi yanında olsaydı ve onun boynuna sarılıp hiç bırakmasaydı. O bir anlık cennet kokusu yerini yavaş yavaş gerçekliğe bırakmaya başladı.
Küçük çocuk ince aralıklardan gelen bu masalsı ışığa hayranlıkla bakmaya devam ediyordu. Zaten o karanlık merdiven altında benliğini meşgul edecek başka da bir şey yok gibiydi. Yok gibiydi çünkü aslında bir tane vardı; onu hiç terk etmeyen oyuncak arabası. Onun yalnız ve şefkatsiz dünyasında bu oyuncak araba büyülü bir arkadaş gibiydi. Çünkü bazen onun kıpırdadığını hissederdi. Ve hatta bazen konuştuğunu duyardı. Özellikle küçük çocuk uykudayken bu tuhaflıklar gün yüzüne çıkardı. Bu tuhaflıklar yüzünden yavrucak uykusunu bölmek zorunda kalırdı. Ama o uyanınca her şey biterdi.
Büyükannesinin kitap okumaya başladığı andan beri oyuncak arabası elinde değildi. El yordamıyla arabayı buldu. Pürüzsüz, metalik ve sağlam oluşu Rona’yı çok mutlu ediyordu. Özlemle beklenen birine kavuşur gibi sarıldı ve ağırlaşan gözkapaklarından uykusunun geldiğini hissetti. Derken mum ışığı güneşli bir günün batımı gibi an be an azaldı ve yok oldu. Büyükanne gıcırtılar eşliğinde sallanan sandalyesinden indi. Derken patiklerinin ahşap zeminde çıkardığı hışırtılı sesler eşliğinde yine gıcırtılı adımlarla merdivenleri çıkmaya başladı. Kapı sertçe kapandı. Ağır aksak yürümesine ve tüm o yaşlılığına rağmen neden üst katta uyuduğunu kimse bilmiyordu. Küçük çocukta bu duruma bir anlam veremiyordu. Sırf yaşlılara has bir durum diye düşünüyordu. Kendisi o kadar yaşlı olsa hiç merdiven çıkmayacağı bir yerde kalmayı tercih ederdi.
Yaşlı kadın uyumak için hazırlanırken alt katta merdiven altında korku içerisinde kalan torununu hiç düşünmüyordu. Oysa çocuğun korkusu karanlığın vahametiyle kat be kat artıyordu. Kilitli olan kapısının sadece birkaç parmağını çıkarabildiği aralığından içeriye sadece sönen mumun kasvetli kokusu geliyordu. Gözkapaklarına az önce karşı koyan o değilmiş gibi uykusu bir anda kaçmıştı. Şimdi her yer karanlık ve ürkütücüydü...
Bir çocuk karanlık ve küçücük bir merdiven aralığından ne yapabilirse onu yaptı. Hatırına gelen güzel geçirdiği vakitleri düşünmeye başladı. Düşünceleri anılarının kısıtlı olmasından dolayı uzun sürmedi. Yine kendiyle ve karanlıkla baş başaydı. Keşke büyükannesi az önceki gıcırtı ve mum ışığıyla yoğrulan kısık sesiyle kitap okusaydı. Sırf bu yüzden bile onu sevebilirdi. Zaten sayesinde (sırf alışkanlıktan ötürü böyle okumayı asla terk edemiyordu yaşlı kadın.) bir sürü kitap okumuş gibi birikim sahibi olmuştu.
Güzel anıların hatırası yavaş yavaş silinmeye başlayınca ovucunda duran oyuncak arabaya sarıldı ve küçük gözlerinden büyük yaşlar akıta akıta ağlamaya başladı. Bu evi bu merdiven arasını hayatını hiç hiçbir şeyi sevmiyordu. Özellikle de annesini… O, babasını ve çocuğunu bırakarak gitmişti. Her şeye rağmen onu da özlüyordu ama annesine çok öfkeliydi.
Babasını ise tatlı bir özlemle anıyordu hep. Onunla kısıtlı anlarda oynadığı oyunları hatırlıyordu. Anları kısıtlıydı çünkü babasının çok fazla çalışması gerekiyordu. Öyle ya bilimle uğraşmanın bir bedeli olmalıydı.
Adının önemli olmadığı bir üniversitede quantum fiziği üzerine çalışmaları vardı babasının. Bir sürü ödül ve plaketle dolu mükemmel bir çalışma hayatı vardı babasının. Büyüyünce hep onun gibi olmayı düşlemişti. Babası onu hep akıllı oğlum diye severdi. Başını okşar ona sarılırdı. Birkaç ay sonra babasının ortadan kaybolmasının üzerinden beş yıl geçmiş olacaktı.
O günden beri onu bir türlü sevmeyen büyük annesiyle kalmak zorunda kalmıştı. Tamam, ondan şiddet görmüyordu ama şefkatte görmüyordu. Büyük annesi sürekli onun yaramazlıklarından şikâyet ediyordu. O sessizliği seven biriydi ve evde mecburi bir misafirin sürekli yaramazlıklar yapmasını kaldıramıyordu. Hal böyle olunca küçük çocuğa küçücük merdiven arasında vakit geçirme cezası veriliyordu.
Rona için vakit dev bir çarkın dönüşü gibi yavaş dönmeye devam ediyordu.
YORUMLAR
İlk kez bir yazınızı okuyorum.
Hakim bakış açısıyla yapılan 'içsel bir söyleşi'yle çocuk ruhundaki fırtınalar çok etkileyici bir dille aktarılmış. Temiz bir Türkçeyle ve duru bir anlatımla yapılan anlatımda başlık ilgimi çekti.
Çocuk mu bize masal anlattı, ona anlatılanları mı masal yerine saydı? Onun adını koyamadım.
Günün Yazısı seçkisinde yer alan yazınızı kutlarım. Daha nicelerine.
Saygılarımla.