SOĞUK SiTEM
Ben Kays yaşım on Suriye de yaşıyorum, daha doğrusu yaşamaya çalışıyorum. Kapımızın önünde oturuyordum. Yıkılan kapımızın, olmayan kapımızın önünde. Dört saat olmuştu bizim mahalleye demokrasi yağalı. O dakikalarda ben parktaydım karşımda o korkutucu atmosferi görüp bayılmıştım. Kalktığımda korkunç şehir gözlerimin önündeydi. Ailem, arkadaşlarım, komşularım ölmüştü. Belki ölmediler yıkılan evlerin büyük beton parçalarının altında yardım bekliyorlardı…
Savaşın niye olduğunu, ailemin neden öldürüldüğünü, arkadaşlarımın ayaklarının neden koptuğunu bu insanların nereye gittiğini, bizim mahalleyi morga çevirenlerin ne istediğini bilmiyorum.Bahsettiler aslında parayı seviyorlarmış ama bende parayı seviyorum. Parayla çikolata, şeker alıyorum. Canım ne isterse alıyorum. Galiba paranın da canının istediği şeyler varmış ki sıra ona gelmiş .Artık benim canım bir şey istemiyor. Canım sadece çok acıyor ve artık donuyor. Ben para için çocukları öldürmem ki insanların yuvasını yıkmam ki ben çikolata şeker alacak parayı seviyorum kanla yoğrulmuş parayı değil. Bunları düşünürken oturduğum betonun üstünden kalktım. Kar çok hızlı bir şekilde yağıyordu.Başımı sokacağım tek yer olan fıstık ağacının altına girdim.Paçalarım çamur… Ellerimi kazağımın kollarının içine çekmiş, yıkılan evimize, mahallemize bakıyordum daha doğrusu yeni mezarlığımıza.
Şimdi ne yapmalı nereye gitmeli; ölmediğine mi pişman olmalı yoksa bu kadar acıyı görüp de birazdan donarak öleceğine mi? Aslında şimdi yapılacak en iyi şey kendini uykunun kucağına bırakmak. Ve bu düzen değişene kadar, insanların kendine gelip ucuz saydıkları hayatları kardeş gördükleri zamana kadar, silahların sadece müzede sergileneceği güne kadar, uçakların yolculuklarda kullanılacağı tarihe kadar, paylaşmanın, yardımlaşmanın en iyi yol olduğu bilinene kadar,ölümlerin konuşulmadığı,anıların ,aşkların ,dostlukların, mutlulukların,en çok da annelerin çoçuklarından ayrı kalmadıkları, çoçukların ayaklarını, kollarını bırakmadığı bir vatan bululana kadar uyanmak istemiyorum.
Akşam bugün ezanla çökmüyordu. Karda önceden hiç bu kadar yağdı mı hatırlamıyorum. Belki bana ağlıyordur. Çünkü koca bir şehir ve ben yapa yalnızım,sağ kalanlar çoktan gitmiş bir ben sahipsizim.Karanlıktan çok korkuyorum. Dakika da bir geçen uçak seslerinden daha çok korkuyorum. Sizler şimdi ne yapıyorsunuz acaba ya sıcak yataklarınızda ileri dönük hayallere dalmışsınız, ya da sıcak çaylarınızı yudumlarken koyu sohbetlerdesiniz. Bazınız sevdiklerine ulaşmak için duraklarda otobüs bekliyor. Bazınız televizyon başında . Kendinizden başka her şeyi herkesi unutmuşsunuz. Bencilliğin bu yüzyıl da somutlaştığının en büyük kanıtısınız.Hani kardeştik hani terk etmeyecektik, ihmal etmeyecektik. Hani kendin için istediğini benim içinde isteyecektin. Söz vermiştin ya, Erkam’ın evinde, hani sözünden dönmeyecektin.
Yavaş yavaş donuyorum parmaklarım artık mor… Son cümleler olsun bunlar vakit dar.Ben barut kokan sokakların cebinde bilye yerine kurşun taşıyan yetim kalan Suriyeli çocuk,içim yanık ama dışım donuk… Ölüyorum insanoğlu neredesin, neredesin anne küçük Kays’ın ölüyor. Cevabını alamadığım sorularla ölüyorum ama sizi Allah’a havale ediyorum. Feryadımıza kulak tıkayanlar sizleri ahirette hesaba bekliyorum, bir dua bile etme acziyetini gösteremeyenler sizi de yazıyorum. Bu dünya da keyfini bozduğum insanlar sizin isyanınıza isyan ölüyorum. Elinden bir şey gelmese de benim derdimle dertlenen sana da teşekkür ediyorum. Adaletin, demokrasinin Allah’ın elinde olduğu yerde hepinizi bekliyorum. Bana yardım için koşuşturanlar, kendinize iyi bakın belli ki yarın sizin… Belli ki şehit vermek lazım işte ben de bu filmde şehitliği oynuyorum. Belki Akdeniz de karaya vurmuş bir çocuğum, belki bombalar altında can vermiş bir çocuğum, belki açlıktan ölüyorum ,belki şimdiki gibi donarak ölüyorum.Kim neyi paylaşamadıysa ben çekiliyorum, gittiğim yere sabırsızlıkla sizleri de bekliyorum.”Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enle Muhammeden abdühu ve resuluh”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.