- 1041 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Babasız çocukların babalar günü (Çakıl taşları 2)
Yağmur bulutları tekrar gökyüzündeki hakimiyeti ele geçirdiler.Gök gürlemeye başlayınca gayri ihtiyari Osman’ın belime sarılması anlatılması zor bir durumdu.Nefesi kesilecek gibiydi.Saçları sırılsıklam olmuştu.Nefes alırken göğsü hırlıyordu.Belliki üşütmüştü.Elimizdeki son çakıl taşlarını da suya atmış ve ayağa kalkmıştık.Yemek masamızda yok yoktu.Osmanı adeta çeke sürüde getirdim.Masaya oturtmak için bildiğiniz güç kullandım.Gelmek istemiyordu.Ama aslında bize o kadar ihtiyacı var ki...aslında bir nefese dayanağa bir sahibe ihtiyacı var.Ali, oturduğu sandalyeden kalkarak samimiyetle Osman’a elini uzattı.
- İsmim Ali, eğer dursaydı Oğlum da senin yaşlarında olacaktı.
Bu cümle Osmanı tam hedeften vurmuştu.O hırçın çocuk gitmiş yerine munis bir çocuk gelmişti.Çektiğim sandalyeye itirazsız oturdu.
- Oğluna ne oldu ki?
İçini çeke çeke sorduğu bu soru ve sonrası hayatımda yaşadığım en güzel anlardan biriydi.
Ali, Osman’ın yanına gelmiş ona kendi oğlunun hikayesini anlatıyordu.Yurtdışı seyahatlerinden birinde havaalanı yolunda ailece geçirdikleri trafik kazasını anlatıyordu. Gözleri nemlenmişti. Anlatırken zorlanıyordu. Oğlu ve karısının olay yerinde ölümünü anlatırken bogazı düğüm düğüm olmuştu.Kendisi ağır yaralı kurtulmuş, tam üç ay yoğun bakımda kalmıştı.Onun için her yıl babalar gününde bu ıssız ve güzel mekana gelirim. Oğlumla yaşadığım son babalar gününü içimden kutlarım.
Yemeklerimiz bitmişti.Çay ve kahvelerimizi içmek için şark köşesine geçmiştik.Osman, artık rahatlamış yüzüne bir gülümseme ve güven gelmişti.Ali, devamlı çiğnediği şekerli sakız kutusundan Osman’a uzatırken ;
- Tek başına o gölün kenarında ne yapıyordun,anlatmak ister misin? Dedi.
Kendine güveni gelen Osman,sakızını çıkarıp konuşmaya başladı.
O gün babamın gözlerine baktığım son günmüs meğer.Saçlarımı ıslatıp sevdiği gibi yana taramıştım.Hatta okulda sevdiğim kızın adını bile söylemiştim."Ama kızın haberi yok baba " dediğimde o kadar gülmüştü ki ki hiç unutamıyorum.Annem evde yaptığı börek,çörek ne varsa yanımıza almıştık.Babam da mangallık malzemeleri hazırlamıştı.Arabamiza binip yola çıkmıştık.Her yıl biz de bir kaç defa buraya gelirdik.Meğer bu durumu bilen babamın hasımları yolun kenarına pusu kurup beklemeye koyulmuşlar.Annem,babam ve annemin kucağında olan kardeşimi oracıkta silahla öldürdüler.Ben arkada korkudan koltuğun arasına sıkışıp yandaki çantayı üzerime alıp orada saatlerce beklediğini biliyorum.Sonradan yoldan geçen insanların ve gelen ambulansın yardımı ile bizleri götürdüler.Sonrası hep hüzün...
Ali, Osman’a sarılıp gözyaşlarını tutamadı.Osman gözleri buğulu anı yaşayarak anlatıyordu.Sapanca’da dedemler bana sahip çıktılar.Her yıl babalar günü buraya gelir,babamla geldiğimiz son seferde göle taş atışımızı tekrarlarım.Babasızlık zor Ali abi...
-Deden burada mı?
-Evet
-Niye baştan söylemedin dedeni de yemeğe çağırırdık.
- Abi beni zorla getirince heyecandan unuttum.Sonra da siz oğlunuzun öldüğünü söyleyince
-Anladım.Hadi dedeni bul gel ...
-Tamam abi
Ali bana dönerek;
- Ne kadar güzel ve hüzünlü yüzü var. Yaşından olgun davranışı ve konuşması var.Çok kanım kaynadı.
Hele o yeşil gözleri ve kumral saçları...
Ali yine duygusala bağlamıştı. Buraya her gelişimiz de bu tür durumlar yaşıyoruz ama bu sefer bu çocuk iyice mahfetmisti.
-Ali kafandan neler geçiriyorsun?
- Kenan bak, bana yine deli diyeceksin ama..ben bu çocuğu ve dedesini yanıma almak istiyorum.Onda garip bir şeyler var..ben hiç böyle olmamıştım.Olaydan sonra çok çocuklar gördüm,sevdim,yardım ettim ama bu başka...o gözlerindeki mahcubiyet beni mahvediyor.
Devamı yarın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.