- 939 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
5 Dakika Sesini Duymak-2
Kimse Onu Benim Kadar Sevmedi
Bir edebiyat sitesinde karşıma çıkan 25 yaşındaki hanım kızın hiç terk etmemek üzere kalbindeki şefkat deposunun en güzel yerine yerleşeceğini nereden bilirdim!
O baba görmemişti (2 yaşındayken babasını kaybetmiş), bense kız evlat özleminde. İçimden gelen ışıl ışıl sevgi ve şefkat içeren duygularla doluydu ona yazdığım mesaj. İçimde hep sevgi ve mutluluk varken onun açıkladığı sırrını öğrenince hüzünlere boğulmuştu yaşamım. Amansız bir hastalığın pençesindeydi kızım. Bir beyin tümörü… “Ama siz merak etmeyin babacığım” diyordu, “kızınız çok güçlü. Bunun da üstesinden gelecektir”.
Öyle olmasını umuyordum. Hep dualarım onunlaydı artık…
Öylesine duygusal sözler işitiyordum ki kızımdan!
“Siz gerçek olamazsınız…”
“Ne güzel oluyormuş birine ‘babacığım’ diyebilmek”
“Dualarınızı hissediyorum babacım”
“Sevginin sıcaklığını uzaktan hissediyorum babacığım”
Kızımın hastalığı öylesine etkilemişti ki beni, haftalar, günler değil, saatlerce kendisinden haber alamazsam endişe duyar olmuştum. Aynı şekilde kızım da bilgisayarında birkaç saatlik arıza olduğunda babacığı merak eder endişesi duymuştu.
Ve bir defasında kendisini çevrim içi gördüğüm halde mesajlarıma cevap vermez olmuştu. Bu beni çok üzmüş ve kendisine “bana kırgın mısın?” diye mesaj yazdığımda şu duygu dolu yanıtı almıştım:
“Babacığım, bu akşam tedavi için ABD’ye gidiyorum. Siz üzülmeyesiniz diye sizden habersiz gitmeyi düşünüyordum ama böyle daha fazla üzüleceğinizi bilemedim. Dualarınızı bekliyorum.”
Kızımın bu ince düşüncesi kalbimi dolduran sevgisinin taşmasına neden olmuştu…
O ABD’de iken çok duygusal konuşmalarımız oldu. Bir sabah telefonla görüştüğümüzde sesi mutluluktan titriyordu: “Çok mutluyum babacığım” diyordu, “rüyamda bana papatyalar verdiniz”. Sonra da ilave etti: “Papatyalarını ömrüm boyunca saklayacağım babacığım.”
Bir sabah ise yine mutluluktan titriyordu sesi ve “Bil bakalım neredeyim babacığım, bahçedeyim.” diyordu…
Ve bir babalar gününde gecenin 12’si olur olmaz aramıştı… “Babalar gününü ilk ben kutladım babacığım” diye sevinç çığlıkları atıyordu… Eşimle yaptığı bir telefon görüşmesinden sonra da bana “sanki bir melekle konuştum” diyordu.
ABD’de iken Türkiye’ye gelir gelmez ilk işi İstanbul’a gelip benimle görüşmek olacaktı (kendisi Ankara’da oturuyordu) ama bundan sonradan vazgeçtiğini söyledi bana şu gerekçeyle: “Babacığım, bazen ağzımdan ve burnumdan kan geliyor. Beni böyle görüp üzülmeni istemem. En iyisi tam olarak iyileşince görüşürüz”. Kızımın bu ince düşüncesi yine sevgi pınarımı taşırdı. Ayrıca o hasta haliyle bir de Ankara’dan İstanbul’a gelmesini ben de istemezdim…
Bu olaydan sonra kızımla bağlantım kesildi. Telefonlarımı açmaz oldu. Şiirlerime yorum yazmaz oldu. Bazı kişilerin dediğine göre bir sözüme kırılmış. Oysa onu kıracak bir sözü nasıl söyleyebilirdim! Bir akşam eşimin telefonundan aradığımda görüşebildim. Hiç iyi gelmiyordu sesi. O güçlü kız yoktu artık karşımda. “Bana kırgın mısın?” diye sorduğumda “Hiç sana kırılabilir miyim babacığım. Bu durumuma üzülmeni istemiyorum” diyordu. Kendisinden telefonlarıma cevap vermesi için söz aldım. Ama bu sözünü tutmadı. Onunla bir daha görüşemedim.
Bir defasında telefonuna onun teyzesi cevap verdi. Uzun bir konuşmamız oldu. “Rüyalarında bile seni sayıklıyor” diyordu. Hele de bir sözü nasıl da duygulandırdı beni: Hani yukarıda sözünü ettiğim, birkaç saat bilgisayarı arızalıyken “babacığım merak etmiştir” endişesi karşısında teyzesi ona “Kendinin böyle büyük bir sorunun varken nasıl babacığının merak edeceğini düşünürsün?” sorusuna “Babacığıma çekmişim” diye cevap vermiş…
Onunla artık hiç görüşemesem de hiç umudumu kaybetmedim. Her gün onun için dualar ettim ve her gün onun cep telefonuna moral mesajı gönderdim. Ta ki “Bu mesajları göndererek acımızı yenilemeyin lütfen!” şeklinde bir mesaj alıncaya kadar…
Onun tekrar rüyalarına girmeyi ne kadar çok isterdim…
Papatyaları, gülleri, laleleri…
Dünyanın tüm çiçeklerini ona vermeyi ne kadar çok isterdim…
Kimse onu benim kadar sevmemişti…
Onun kalbine güzellikleri dolduran ve onu yanına alan Yüce Mevla’m dışında…
O hep dualarımda yaşıyor.
Hep yaşacak…
Ben yaşadığım sürece…
Kızımın isminden burada hiç söz etmedim çünkü onun ismini ben de sağlığında öğrenememiştim…
Onun bu davranışına saygı duymak açısından bende gizli kalsın isterim…
Kadir Tozlu
15.06.2019
YORUMLAR
Kaleme harika bir sekilde dökülmüş hüzünlü bir hikaye... Allahim tüm hastalara şifa versin...
Kaleminiz kavi olsun...
iyi geceler ⭐