- 2652 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
5 Dakika Sesini Duymak
Kaynağını bilmediğim bu resmi sosyal medyada birkaç yerde gördüm.
Çok etkiledi beni…
Çünkü bu internet ortamında tanıdığım ve değil günde, belki 10 yılda bir 5 dakika sesini duyabilmeyi çok arzu ettiğim, canım kadar sevdiğim ama kendisiyle yıllardır bağlantımın kesildiği manevi kızlarımı anımsattı…
Bu konuyu ve duygularımı bir yazı dizisiyle siz dostlarımla paylaşmak isterim.
Bu yazılarda kişilerin gerçek adını kullanmayacağım.
Umarım ilginizi çeker…
BUSE KIZIM
“İlk defa bir büyüğüm bana şiir gönderiyor ve o gün benim doğum günümdü”
Böyle başlamıştı 22 yaşındaki Buse Kızım ile tanışmamız. Dahası o ana kadar hiç karşılaşmadığım, karşılaşacağımı hayal bile edemediğim bir dünyanın başlangıcıydı bu benim için. “Size kızım diyebilir miyim?” diye sorduğunda “memnun olurum” yanıtını almıştım. Ancak şimdiye kadar bana bir hanım kız tarafından “babacığım” diye hitabedilmemişti. Artık bana “babacığım” deniliyordu. İnanamıyordum…
Oysa bana “Babacığım” demesi için hiçbir neden yoktu. Çok iyi bir ailenin en küçüğüydü. Anne, baba, abla ve 2 ağabeyi onu çok seviyor ve çok nazlıyorlardı. Buna rağmen yüzünü hiç görmediği kişiye “babacığım” demekte tereddüt etmiyordu. Benim için bu karşılıksız, beklentisiz sevginin en güzel, çarpıcı örneğiydi.
Her gün yazışırdık. Yazışamadıklarımızda birimiz diğerimiz için endişelenirdi. Daha sonra başka manevi kızlarım da oldu. Onlar için yazdıklarımı duydukça “Ben babacığımı kimseyle paylaşamam” diyerek tepkisini ortaya koydu Buse Kızım. Bu tepkiler bende değişik duygular oluşturdu. Bir yandan kıskanılmanın mutluluğunu yaşarken diğer yandan manevi kızlarımın varlığını bu temiz kalpli kızcağızdan gizlemenin ezikliğini hissettim. Aslında hiçbir zaman da bunu başaramadım. Buse Kızımın tek kıskanmadığı Gülcan Kızım* olmuştu.
Çok şeyleri paylaştık Buse Kızımla sanalda bile olsa. Daha ortada fol yok yumurta yokken bile kararlaştırdık ki Buse Kızım evlenirken nikâh şahidi olacaktım.
Sık sık telefonla da görüşürdük. Bu görüşmeleri mutlaka daha iyi moralle bitirirdik. Bazen içimde tanımlayamadığım bir sıkıntı olurdu, sanki yapılacak bir iş varmış da yapılmamış gibi… Bu bende hep olurdu. Ama bir de Buse Kızımı üzen, zaman zaman ağlatan bir şey olurdu; babası tatile gittiğinde evde ona çok alışık olan köpekleri ağlarcasına havlardı. Bu çok üzerdi ince ruhlu kızımı. İşte her bir görüşmemizden sonra içimizdeki tanımsız sıkıntıları atardık. Birbirimizin psikologuyduk sanki…
Bir defasında Buse Kızıma günlerce ulaşamaz oldum. Telefonlarımı açmıyordu artık. Mesajlarımı okumuyordu. Bu beni endişeye düşürdü. Başka bir telefondan aradım Buse Kızımı. Açtı fakat sesimi duyunca kapattı. Şok olmuştum. Hıçkırarak ağlarken buldu eşim beni. “Kızım benimle görüşmek istemiyor” dedim eşime sarılarak. Eşim bana kolonya tuttu, yüzümü yıkamamı söyledi. Ayrıca beni teselli edecek sözler söyledi… Buse Kızıma bir SMS mesaj yazarak kendisiyle konuşmamasından duyduğum üzüntüyü belirttim. Ama beni öylesine duygulandıran bir yanıt aldı ki bu defa mutluluktan ağlar oldum.
“Babacığım, çok hastayım. Hastanede yattım. Üzülmenizi istemediğim için size duyurmak istememiştim. Telefonunuza da cevap veremedim. Sesim henüz düzelmemişti. Affet beni babacığım. Seni çok seviyorum”.
Görüşmemize başka bir ara verişimizden sonra ise içimde çağlayan sevgi pınarını taşıran aşağıdaki mesaj gelmişti Buse Kızımdan:
“Babacığımmmm
Dünya tatlısı canımmmmm babişkom
Benim canım bitanecik babacığımm internet bağlantım artık var.
Siziiiiiiii çoooook çook seviyorum.”
Öylesine ince ruhluydu Buse Kızım. Bir zaman sonra giderek internet dünyasından uzaklaştı ama babacığından asla uzaklaşmadı. Söz verdiği gibi nikâh şahidi yaptı beni. Düğünlerinde de bulundum. Güzel ailesiyle tanıştım Buse Kızımın.
Bu güzel gönüllü kızımı düşündükçe hak ettiği mutluluğunda sanki kendi payım da varmış gibi mutlu hissediyordum kendimi.
Ancak zamanlar telefon görüşmelerimiz seyreldi. Aradığımda telefonuma cevap vermiyordu, birkaç gün sonra kendisi arıyordu. O telefonu yanında taşımadığını söylüyordu. Bir zaman sonra ise onu aradığımda “Aradığınız numara kullanılmamaktadır” mesajını aldım. Ona ulaşabileceğim tek kaynak elimden gitmişti… Elimde bulunan tek adresine yazdığım mektup ise “adreste bulunamadı” notuyla geri geldi…
Hiç unutamamıştım bana ilk defa “babacığım” diye hitabeden Buse Kızımı. Her arayacak diye hayal ettim. Yaklaşık 15 yıldan sonra Facebook’ta önce ablasının üye sayfasını buldum. Kendisine yazdım, sağ olsun yanıt verdi. Buse Kızımın sağlığının iyi olduğunu, beni araması için kendisine notumu telefon numaramı ileteceğini söyledi…
Ama aramadı…
Ablasına tekrar yazdım, kendisine notumu ve telefon numaramı verdiğini söyledi…
Yine aramadı…
Sonra Facebook’ta Buse Kızımın üye sayfasını buldum. Bir de oğlu olmuş… Çok mutlu oldum. Oğlu için bir şiir yazdım ve Buse Kızımın mesaj kutusuna attım…
Okumuş…
Ama yine aramadı…
Her halde haklı bir nedeni vardır…
Yeter ki sağlığı yerinde olsun…
Kadir Tozlu
13.06.2019
* Gülcan konusunu ikinci bölümde paylaşacağım.