Ustura
İzi kaldı diyorum sana. Camlarda, duvarda, patlayan bir balonda, yıldız tozunda, kapı deliğinde, ıslak bir ağaç dibi, kulak ardıma yerleştirdiğin o gelincik çiçeği ve cezve dibindeki kahve tortusunda. Bir kumsaldan mesela başka bir yazda. Bir hazirandan, temmuza. Temmuzdan bir sona… Rakıdan, şaraba; menemenden, patates kızartmasına; scrabbledan, tabuya, izi kaldı işte sana sayabileceğim daha pek çok var’da.
Var’lar dedim. En çok da geceleri var’lar. Hafta sonları ve iş çıkışları. Uzun uzun uyuduğum antidepresanlarda ya da elimden tutulmadan yürüdüğüm yollarda; bir yalnızlık geni, gürültülü esnaf kepenkleri, şu tarafta bir Ankara polisi çevirmesi, bu tarafta travesti Berfin’in topuklularının sesi.. Var’lar diyorum sana. En çok da ben yokken var’lar. Gözlerimin altındaki sevimli morluklar.
Sana bir yerde dokunmuştum. Hatırladığım, elleri olan en gerçek dokunuştu bu. Çay vermiştim karton bir bardakta. Üstünde komünizm itemi yeşil bir parka. Belki de kahverengiydi, kadifemsi. Gerçek olan parka değildi; üstündeki sigara delikleri… Herkesten saklamaya çalıştığım deliklerim gibiydi. Belki de deliliklerim… Belki de bir gündüz hayaliydi.
İpin üstünde duramıyorum kafamda. Biri sorsa “sallanıyor” diyorum. Her şey sallanıyor; kılıçlar, kırbaçlar, zılgıtlar, yataklar, inançlar ve kürtaj masaları… Ve memelerim… Memelerim mesela… Onlar da sallanıyor; “Radiohead- street spirit (dubstep)” açıp, kafam çiçek, zıplarken nakaratında. Bazı uzuvlar kayıp, misal bileklerim, sallanırken ellerim dönüp duran bir akbabanın gölgesi altında. Sabret, nasıl olsa öleceğim.
Şimdi bir sigara daha saralım. Kendi hazlarımıza düşkün bir çift yalanız. Sen kesmekten hoşlanırsın; ben emmekten. İkimiz de parlarız; sen ışığı gördüğünde, ben karanlıkta. Ne güzel. Sen çelik adam; ben glowworm kadın. Arzunun birer nesnesiyiz ve işin en incelikli yanı bu olsa gerek. Ucuz olana sahibiz; hayat..
Birikiyor. Her şey birikiyor; sevişmeler, titremeler, iç çekmeler, izmaritler, kirli iç çamaşırları, gerdanımdan süzülen gözyaşları… Karın boşluğumda; kadın hoşluğumda. Birikiyor ve ve bir türlü dolmuyor insan; genişliyor, esniyor ve kendi uzay boşluğuna yayılıyor. Patlasa rahatlayacak ama patlayamıyor.
Kağıt taşı kaplıyor; taş makası kırıyor, makas kağıdı kesiyor.
Ben ise bilemediklerimi..
jir.. mç..gnşk