- 469 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ANLATACAKLARIM VAR
İçimde yaşadığını , yaşattığımı hissettiğim şarkıları bir selâdan sebep söylemeye çekiniyorum. Sarımsak çürüyünce kokusu kalır, insan ölünce acısı. Ya öldürülünce? İntihar eden yunuslar nasıl yüzüyorsa kıyıya , mürekkep öyle vurdu kağıda bu gün. Bu gün günden hallice doğanlar geceye iç güveysi ölenler var. Herkesin gurbeti kendisi, memleketi kendisi. İnsan uzaklaşmamalı toprağından, suyundan, güneşinden... Pek tabi tabiatından... Şarkıları olmalı insanın. Gülmeye sebep lazım değil, bahaneleri olmalı. Yaratabilmek yaratıcının yarattığına hasır altı teslim ettiği bir emanet. Dedim ki her insanın demesi gerektiği gibi : hadi yaratalım, hadi gülelim, hadi söyleyelim. Dedim ki hadi diyelim bu sefer susmadan. Korkmadan... Anlatacakları var yüreğin, pişirdiği taşırdığı doyurmadan... Afiyeti meziyetine mütevakkıf kalem "YAZ" dedim.
Hatırlanıyor da gelmiyor dilin ucuna. Hani bildiğini bilirsin de ne bildiğini bilmezsin ya. Hani sessizdir oda, gıcıklıdır boğazın. Yutkunarak teskin edersin ya asi öksürüğünü. Öyle nihayetine erememiş lakin nihayetlenmeyi hak edecek kadar tekamül etmiş bir şey bu. Anlamak zor, anlamamak eziyetli. Ihlamur koksa şimdi, rüzgar baksa yüzümüze, gün güneşe muhtaç olmadan, incinmeden, incitmeden mesela, kağıt sararmasa, uçmasa mürekkep, düşmese iş başa, ak saça... Niyaz niyazinin, inanç havarinin... Biz ummadan, kanmadan öylece çiçek açıp kurusu güzel kokan bir sardunya misali... Biz dudaktan dudağa değil de yalnızca bir kulağın duyduğu yalnız biri için ilahından ilham edinilmiş tatlı tatsız şiir misali... Biz yalnız olduğunu bilmeden bizi biz sanarak düşsek yola... Suç mu yani? Olmaz mı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.