- 548 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKYE EKONOMİSİ
TÜRKİYE EKONOMİSİ
Ne yazık ki son yıllarda ekonomik gidişat hiçte istenildiği gibi değil. Ülkenin yönetimi liyakatsiz beceriksiz zevatın elinde deneme tahtasına dönüştürüldü. Bu da ekonominin yok oluşuna çöküşüne doğru hızla yol alınmasını sağladı. İşin garibi şu ki bu çöküşü halkın bazı kesimleri hala anlayamadı. Ülkeyi o veya bu sebeplerle ele geçirenler boş kof asılsız laf kalabalıkları ile halkı aldatıyorlar. Gerçekleri anlatamıyorlar ülkeyi yalan reklam bilgileri ile götürmeye çalışıyorlar Bu da çöküşü hızlandırıyor.
Ülke hazinesi ihtiyaçları karşılayamayacak durumda. Döviz rezervleri hızla eriyor. Yıllarca borçlanılmış borçların ödenmesi bile karşılanamıyor. Ülke İMF nin kucağına oturmaya gitmek üzere. Dünya sermaye piyasalarının dev şirketleri ve ülkeleri borç vermekte çekingen davranıyorlar. Çünkü ülkede adalet hak hukuk da çökertildi. Bütün kurumlar emir ve talimatla yürütülüyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı ve bir partinin de aynı zamanda başkanı olması çöküşü hızlandırıyor. Adeta içerde ve dışarıda parti devleti yaratıldı. Demokrasi rafa kaldırıldı. TBMM faaliyetleri yok denecek duruma getirildi. Meclis çalışmıyor. Çalışsa da çoğunluğun ihtiyaçlarına halkın yararına göre değil siyasi tek kişi isteğine göre kararlar alınıyor. Mahkemeler kanunlara göre değil bir kişinin emri ile onun istediği şekilde kararlar veriyor.
O kadar talep gezilerine rağmen borç para bulamazken bulunanlar ise dünya ortalaması kredi faizlerinin birkaç puan daha pahalısına alınıyor. Gün geçtikçe maalesef çöküş hızlanıyor. İçinden çıkılmaz hal alıyor. Hükümet dışarıdan ve yandaş olanlardan atanmak suretiyle oluştu. Ülkenin yönetimine karşı meclise sorumlu değiller. Kaba tabirle orman kanunu ile yönetiliyor havası hâkim. KHK adı altında ben aldım ben karar erdim gibi devamlılık halini alan usulsüzlüklerle insanlar tutuklanıyor işinden ediliyor suçları olsun olmasın aylarca yıllarca hapishanelerde kalıyor. Ağzını açıp iki laf eden kim olursa olsu bilhassa ülkenin aydınlık yüzü akademisyenler gazeteciler sorgusuz sualsiz tutuklanıyorlar. İktidarı elinde bulunduranlar olarak muhalefete en ağır baskılar uygulanıyor. KHK. İle muhalefet edenlere kıyımlar işinden atılmalar hapisler uygulanıyor. Aylarca yıllarca hapishanelere dolduruluyor.
İsraf ekonomisi hız kesmeden devam ediyor. Merkez Bankasının döviz rezervleri eriyor. Dışarıdan yatırım için döviz gelmiyor. Bütün tesisler yandaşlara ve yabancı sermayedarlara satılarak ülkede bizim malımız denecek eser bırakılmadı. Geçimini tütün ekerek geçinen Türk Köylüsü bitirildi. Çünkü sigara üreten fabrikalar satıldı. Bilhassa Amerika menşeli sömürü çetelerine satılan sigara fabrikalarını alanlar Amerika Virjinya’dan getirdikleri tütünlerini bura da işleyip sigaraları Türk içicilerine satıyor. Böylece sigara içicileri belki de farkında olmadan Amerikan tütün ekicilerini desteklemiş oluyorlar. Hatta Amerikan tütün ekicisi köylülerini destekliyorlar. Artık bayilerde büfelerde kendi sigaralarımızı göremiyoruz.
Destekleri yok seviyesine indirilen Türk çiftçisi köyünü terk etmeye başladı. Ekmiyor biçmiyor. Gübre fiyatları mazot bedeli zirai ilaç ücretleri köylünün batmasına geçimini sağlayamamasına yol açıyor. Gençler bu durum karşısında şehirlere taşınıyor asgari ücrette olsa iş bulup çalışmaya başlıyorlar. Bu yüzden içerde değerini bulamayan bakliyat cinsi ürünler ithal ediliyor. Kendi kendimize yeterli olan hatta ihraç edilen ürünleri artık daha yüksek paralar ödeyerek dışarıdan alır olduk. Tarım ülkesi olan ülke samanını bile daha düne kadar demokrasinin de si bile olmayan Bulgaristan’dan ithal ediyoruz. Yemin pahalı oluşu samanın ithali malın para etmeyişi hayvancılığımızı da bitirme noktasına getirdi.
Kuru soğan yani halkın kelle soğanı dediği soğan içten çürümeye başlayarak dışa kadar gelir. Bilindiği gibi soğan kat kattır. Ekince büyüme yeri olan cücüğünden çürümez. İçten çürümeye başlayarak dışarıdan bilinmez. Çürüdüğü de belli olmaz. Ta ki son katmana çürüme gelinceye kadar. İşte bu gün Türkiye ekonomisi aynen böyledir. İçin için çürüyor ve yönetenler bol keseden üretilen içi boş gerçeklerden uzak söylemleri ile halkını aldatıyorlar. Ama kendileri de biliyorlar ki çürüme en üst katmana gelmek üzere. Ne yazık ki halk bu çürümenin farkında değil. Çünkü çürüme daha kendini son katmanın dışına vurmadı ama vurmak üzere. İçten çürüyen ekonomi koflaşmış kokuşmuş durumdadır.
Yetkililer bunun önüne geçmekte aciz içindeler. Bunu iyi bilen dış sermayedar gelmiyor. Yatırım yapmıyor. Döviz kurları Türk lirası karşısında aşırı değer kazanıyor. Halk fakirleşiyor. Kalburüstü kişiler köşe dönüyor. Sanayici kur yükü altında eziliyor. Hayat pahalanıyor. Patronlar işletmelerini başka ülkelere kaydırıyor. Zengin parasını dışarıya bir nevi kaçırıyor. Ülkenin geleceğinden endişe duyuyorlar.
Yıllarca borç alınarak paralar inşaat sektörü gibi ölü yatırımlara harcandı. Emek yoğun yatırımlara hiç girilmedi. REZİDANSLAR ve AVM denilen devasa iş yerleri alış veriş merkezleri gibi gökdelen türü yatırımlar ile şehirler boğuldu. Bu yanlış gidiş maalesef binaların boş kalması yüksek kira bedelleri halkın alım gücünün hızla düşmesi neticesinde ekonomik değerliliğini kaybetti. Üretim ekonomisi çöpe atıldı. Ana hammadde girişi nerdeyse durdu. Sanayici stokların da bulunanları tüketmek riski ile karşı karşıya. İhracat ithalata dayalı bir nevi kopyacılık ve montaj imalatı ile uğraşır durumda. Fabrika kuran fabrikalar üretemiyoruz. Üreten tesisler zarara uğruyor işçi çıkarıyorlar. İşsizlik hızla artıyor yönetenler hayal âleminde geziniyor. Ülke yönetimi hanedanlığa dönüştürüldü halkına artık güven vermiyor.
Milyonlarca Suriyeli sorumsuzca ülkeye sokularak ekonomiye 30-40 milyara dolara mal olan zararlara sebebiyet verildi. Suriye’nin bölünüp parçalanması için İşid, El Nüsra, Özgür Suriye Ordusu gibi daha bir sürü terörist guruplara gizliden bazen açıktan destek çıkıldı. ÖSO denilen gurupla birlik olunarak Türk askeri Suriye topraklarına gönderildi. Adeta savaşa girildi ve ekonomiye büyük kayıplar verdirildi. Sayısız can ve mal kayıplarına sebep olunarak ne kazandık hiçbir şey.
Sadece ekonomi de değil tüm alanlarda kartopu gibi büyüyerek devam eden krizler sürüp gidiyor. Tarım alanında, eğitim ve öğretim alanında, dış politikamız alanında ki siyaset yapımızda hülasa dış ülkelerin finans çevrelerine yüksek meblağlarda faiz ödemeleri ile Osmanlının parçalanmasına götüren kapitülasyonların bir benzerini yeniden var ettik. Susan üniversiteler liyakatsiz yetersiz eğitimleri ile mezuniyet fabrikalarına dönüştürüldü. Bütün bunlar çürümüşlüğün en bariz örnekleri arasında.
Ülkenin yeniden şahlanışı ancak yönetenlerin akıllarını başlarına toplamalarıyla olur. Akıl, bilim, deneyim, liyakat her alanda egemen olmalıdır. Donanımlı deneyimli, ekonomiyi, eğitimi, hukuku bilenler göreve gelmelidir. Yoksa sonumuz tufandır yıkımdır hüsrandır.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.