- 798 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
İSTANBUL HATIRASI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İstanbul Hatırası
Adam ayrı yaşıyordu bir süredir eşinden ve çocuğundan,Henüz üç aylık evliyken başlarına gelmişti o felaket,bir anda hayatları alt üst olmuştu artık sızlanmalar dövünmeler boşunaydı.
Ağabeyi,iyi niyetinin kurbanı olmuş ve bütün bir aile çıkmazların en olmazına sürüklenmişti.
Tefe illeti bu sefer bu şekilde göstermişti kirli yüzünü tertemiz insanlara,Hasta baba ve anne,gözü yaşlı kardeşler,biçare gelin ve çocuklar,bunlara gurbet’te eklenince herşey üstüne üstüne geliyordu adamın,
Çocuğunun doğumunu görememiş,henüz kınalı elleriyle körpe gelin olan eşi,babasının evinde işlerin düzeleceği günü bekliyordu hasretle.
Çalışkan ve bir o kadarda becerikli olan adam bir türlü iş bulamıyordu,Çaldığı tüm kapılar birer birer kapanıyordu yüzüne,
Üniversiteyi büyük bir başarı ile bitirmiş ve iş hayatında başarı üstüne başarı kazanmış biri iş bulamıyordu,
Ne iş olsa yaparım demeside fayda etmiyor her defasında eli boş yüzü kara bir şekilde yanında kaldığı arkadaşının bekar evine geri dönüyordu.
İstanbula ilk kez geliyordu ama samimi olmuştu sahili ile öyle ya en çok deniziyle konuşuyor ve ondan güç alıyordu,Boğazdan akan denize bakıp bakıp sürükleniyordu beraberinde dostunun,
Dostum diyordu ona çünkü bir tek ona açılıyor ve dertlerini ona söylüyordu.
o’da dertlerini yükleniyordu hiç minnet etmeden,Keşke seninle daha önce tanışmış olsaydık diyordu,aslında böyle sahipsiz bir başına biri değildim diyor,etrafımız da öyle dost görünümlü öyle çok akrabamız vardı ki ta ki;işler sarpa sarıncaya kadar,
Öylece günler geçti olayın sene-i devriyesini geçmişti,Bir meslektaşından iş bulması için yardım istemiş ve nihayet referans olabileceği bir iş yerine yöneltmişti.
İş görüşmesine gitmiş konuşmuş ve anlaşmışlar kısa sürede,
Hemen ev tutup ailesini yanına almaya cesaret edememiş tabi ne olur ne olmaz deyip bir ay çalıştıktan sonra ev tutacak ve nihayet özlemini çektiği yuvasını kuracaktı,,
Bir aylık süre çok zor olmuştu sabah üç saatlik yol gittikten sonra iş yerine varıyor ve acemi olduğu bir işte bütün gün çalıştıktan sonra akşam üç saatlik yolu aşıp eve varabiliyordu ancak.
Çalışkanlığı,becerisi ve güzel ahlakı ile kendisini sevdirmeyi kısa sürede başarmış ve bu şekilde büyük bir engeli geride bırakmıştı.
Dua’nın gücüne her zaman inanmış,her güçlükle beraber bir kolaylığın olduğuna bir kez daha şahit olmuştu,Dualarının meyvelerini toplama zamanıydı,gün bir yerden başlama ve işe asılma günüydü...
Sakin bir semtte mütevazi bir ev tutup eşi ve tabi dünyalar tatlısı kızını kucağına alıp yuvasının kapısını açarak kâbus dolu geceleri az da olsa unutturacak yeni bir hayata adım atmış oluyordu bu şekilde....
Anne,baba ve kardeşlerin özlemi tütüyordu yüreğinde her defasında ve daha çok şey göreceğe benziyordu hayatında....
Adam yüzüne baktı kızının ve birde Yıldızlara,dostunu hatırladı bir an ve onu ihmal ettiğini fark etti,yıldızlara gülümsedi ve dostuna bir selam gönderdi bu şekilde nasıl olsa anlardı o çünkü insan değildi ki......
Mustafa YILDIZTEKİN