- 476 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Groteski Olan Ve Totemi Olan 3
Ortaklık demek (sosyal demek), tek durum içinde oluşun yabancılaşması, dışlaması yerine; kişilerin birbirine yaklaşması, kişilerin birbirine paydaş bileşen olmasıyla yakınlaşmasıdır.
Bu nedenle toparlarsak sosyal olan zamanı, mekânı, değer yargılarını ve yaşamı ortaklaşmadır. Ortak oluşun gerçek harcı aşağıda da sayılan bir kısım örnekler gibi birçok alanların içindedir. Alanlar içinde kolektif miraslı, kolektif birim zamanlı, kolektif güç bileştirenle ortaya konan yoğun paydaşlıktır.
1-Çevrenn alan etkisini ortaklaşmadır. Aynı çevre etkisine uğramanın (maruz kalmanın) bilincidir.
2-Anlama anlatma kalıpları olan işaret dilini ve söz dilini ve aralarındaki iletişim dilini ortaklaşmadır.
3-Öğrenme öğretme kalıplarını ortaklaşmadır. Aynı dil kalıplarıyla senkronlumadır.
4-Anlamlı, birleştiren bir örnek tutumla; eylem, söylem birliğinin ortaklaşmasıdır.
5-Duyguları ortaklaşmadır.
6-Geçmiş olan kolektif geri beslenme ve ortak (kolektif) miras olan bilgi, beceri, deneyim ve yol haritasını veya eylem plânını ortaya koyan "ataları" ortaklaşmadır.
7-Sonuçta ortaklaşma -kolektifi ilik- ortak bir senkronizasyondur. Ve eksen çevrimidirler.
YANİ SOSYAL OLAN YA DA ORTAKLAŞMA OLAN DEYİNCE ORTAKLAŞMANIN KOLEKTİF OSİLASYONLU BİR SENKRANİZASYON VE EKSENİ ÇEVRİMLİ BAĞ İLİŞKİSİ OLDUĞU, HEP BİRLİKTE BİR BAĞINTI OLARAK hep birlikte BİRBİRİNE DÖNÜŞLÜ OLARAK, EŞ ZAMANLI ÜST ÜSTE BİRLİKTE ZAMANLAR OLMAKLA ANIMSANMALIDIR.
Ortaklık veya ortaklaşmanın paydaşlığı gibi bu tarz geri düzlemli kalıp anlamalar olmadan anlama, eşleşme ilişkisi kuramazsınız. Bu neden hemcinslerimizin ansal düzlemi içindeki ilk anlama anlatma süreçlerinin ortaklaşan öğrenme kalıpları "sosyal anlayışlı mana kalıplarıdır".
Durum böyle olmakla halkın dili ve halkın anlama, anlatma kategorizeni ikna (hazım-kabul etme sindirme) düzeyi ilk baştan beri geri bağlanım süreci olarak sosyal dil üzerinde olmaktadır.
Sosyal düzeyli dil, sosyal ortaklaşmalı dildi. O ilk yalıtımla olan totemi süreçler içindeki ortaklaşış ile ortaya konan dil, günümüzün şartlarını desteklemeyen dildir. Yani içe kapanmayla değil dışa açılmayla iletime olması gereken dildir. Dışa kapalı halka dek süreçleri aktarıp yansıtma dilidir. Sosyal dili yalın olan öğrenme ve öğretme kalıpları üzerinde aktarıp yansıtmak, pek olası ve pek kolay olmaktadır.
İçe açık dışa kapalı çevre etkisinin sosyal ortamlı ORTAK dili TOTEMDİR. Totem; karmaşık olan çevre etkisini anlamlı ve yalın kılar. Totem o müşterekliğin ya da iştirakin (ortaklığın), anlam birliği eylem birliği ve sağlatma birliği olan bağ ilişkisidir.
Her bir totem, kendi sosyal etki alanı içinde kendisine bir anlam etkisidir. Bir totem alanın çevreye dek kodları diğer bir totem alanla, benzer de olsa başka sosyal ortamlı totem dili ile anlaşılmaz. Her totem etki, her totem alan içine; aynı duyum etki ile efektif olur.
Ancak her bir totem alanın, anlama anlatma yorumlama ve öğrenme öğretme kalıplı eylem ve söylem dili, birbirine göre hem kapalı hem anlaşılmaz olabilmektedir.
Böylece yalıtımlı bir çevre içindeki alan etkisinin insanın düşünce dünyası içindeki groteski yansıması olan, senkronlu sosyal söyleyişin anlam efektine de totem etkisi diyoruz. Çevresel etkinin insan mana dilindeki groteski anlamı ve yansıma dili, sosyal ortam içinde totem etki ve totem düşüncedir.
Anlak düzlemi içindeki (zihin düzlemi içindeki) groteski anlamalar, dıştaki yalıtımlı ortaklaşış içinde o sosyal birliği senkronla kılan eylem, söylem ve işaret tekrarlarının benzer anlam okumasına dönüşür. Benzer anlamla okunuşlar kişiyi; benzer eylemli benzer istekler yönelimle amaç birliği içinde kılar.
Çevrenin baskı ve basıncı kişisi groteski anlama içindeki kişiyi yalıtıma bir ortam içinde anlamlı bir amaç birliğinin paydaşı kılar. Anlamlı amaç birliği parçalı ve tekrarlı çevrimleri başlatır. Ekseni çevrim ile olan osilasyon düzeni o sosyal ortamı parçalı ve kategorize edici anlak kalıpları içinde kılar.
Bu türden ortaklaşacı kategorizeni anlak kalıpları olmasaydı siz sosyal etkiyi, “sosyal birliğin dili olmakla” zihninize yansıtamazdınız. Süreç etki, birbiri ile anlam bağ ilişkisi kuramayan kişisi groteski ilik düzlemin boyutunda kalırdı.
Kişisi groteski ilik tek boyutludur. "Tek birim zamanlıdır". Zayıf firen ilişkili olup, kendisini ve kaygısını çoğaltır. Kişisi ansal düzeyle kalır. Hiçbir zaman "çok yönlü kolektif birim zamanlı ansal nicelim içinde olamazdı".
Oysa totem düşünce, kişisi birim zamanlı değildir. Aksine totem düşünce paylaşılan ortak birim zamanlı olmakla kişilere, "çok yönlü kuantum birim zamanlı ansal süreçler kuplajlı bir yansımasıdır".
Olgu ve olaylar, olanak dediğimiz kendi boşluk devinmeleriyle belirir. Kendi koşulları içinde bize göre belirememekle var olanın yanında yok olan kör noktadır. Örneğin kolektif tutum içinde zenginlik ve fakirlik olam durum olmakla varken, gerçek olarak belirememekle zenginlik ve fakirlik kör noktadırlar.
Emeğe, yeteneğe denk olucu eşleşmeyi yapmayan paylaşma ve sahiplik nedenle bozulan denge içinde zenginlik ve fakirlik belirir. Yani zenginlik ve fakirlik yok ola dengenin zıt yanında beliren kör noktadır.
El keyfine göre olan takdiri, geri bağlanımla olan başlangıç koşuluna aykırı davranmakla ortamı zengin fakir gerilimli çelişme ve çatışma içinde koyar. Böylesi takdirle El, tüm kör nokta olan kötülüklerin anası olmuştu.
Bu nedenle ne aradığınızı bilmezseniz ne bulduğunuzu da ne bulacağınızı da bilemezsiniz. Özgür isimli kişilik olan bir olgu ve olay belirip doğduğu an, kendi eylemli zıt yönlü ve birçok bağıl duruma olanak olan oyuk alanlı boşluk devinmeleri ile birlikte doğar.
İşte bunlar kendi ölçünüz içinde bulacağınız ve bulamayacağınız oyuk alanlı belirmelerdir. Örneğin Einstein Osmanlı da doğsaydı; Einstein, Einsteinlik iç donanımlı kendi oyuk alanlarıyla; Osmanlı olan dış sosyal çevre şartları içine doğacaktı.
Ama Einstein Osmanlı sosyal koşulları içinde Einsteinlik belirleyecek dış koşullarla karşılaşamayacaktı. Osmanlıda Einstein, Einstein yapacak sosyal dış koşullar, sosyo toplumsa alanın beliremeyen kör noktalarıydı. Osmanlı sosyo toplumsa yapısı içinde Einstein asla Einstein olamayacaktı. Osmanlı sosyo toplumsa yapısı içinde Einsteinlik ve Einstein de kör noktalar olarak var olacaktı.
Dar yer; funun bilimler demekti. Bilimler yeri, bilim yeri demek olan Darülfünun 1871 de kapatılmıştı. Nedeni de deneysel bilimdi. Tahsin Efendi Veznecilerde havası alınmış fanus içine koyduğu güvercinin biten oksijensizlik nedenle öldüğünü göstermesi karşısında Şeyhülislamın “bu zındık fanusa giren şeytanı görmemekle halkı kandırmıştır” demesi üzerine verilen fetva ile Darülfünun kapatılmıştı.
Bu nedenle Osmanlı sosyo toplumu içinde Einstein kuramını ortaya koyamayacaktı. Osmanlı sosyo toplumu içindeki bir Einstein 1916’daki Güneş tutulmasının gözlemsel sonuçlarından ve alakadar lığından da bihaber olacaktı. Einstein Osmanlı da Atıf Hoca gibi belki de demagojisi kuvvetli bir kuvva karşıtı olarak karşımıza çıkacaktı.
Günümüzde ülkeler çaplı bu tür dış şart içindeki belirme durum yanında dünya ölçekli iletişim şartları nedenle dünyamız bize dış şartların olanak durumunu ortaya koymaktadır. Günümüzde kimi kişiler her durumda değilse de kimi durumda Einstein ligini ülkesinde değil de dış dünya içinde ortaya koyabilmektedir.
Aziz Sancar Türkiye de olsaydı, bırakın Nobel ödülünü almayı; 12 Eylül 1980 şartlarındaki kanun hükmünde bir kararnamelerle üniversiteden alınırdı. Ya da Ergenekon, balyoz gibi torba davaların kumpaslarıyla yargılanırdı.
Aziz Sancarlar YÖK marifetli tutumla veya soruşturulan YÖK ve ÖSYM başkanlarının kör bakışlı pasif tutum alanları içinde yok olup gidecekti. Teolojik bakışımlı kişilerin at koşturup; soru çaldığı ve çaldığı soruları kendi şartlandırdıkları “altın nesle!” soru sızdırılması gibi fiiller karşısında Aziz Sancar Üniversite seçme yerleştirme Sınav hileleri nedenle daha baştan elenecekti.
Sn. Sancar Osmanlı gibi tek tip teolojik bakışla seçilmeye tabii tutulmakla çok çeşitli Einstein türünü ortaya koyacak sosyo toplumsa olanağın kör noktaları içinde yok olup gidecekti.
Bu durum çerçevesinde Aziz Sancar’a iyi bir imam hatipli tilavet ustası olma olanağından öte bir Aziz Sancar olma şansı pek pek tanınamazdı.
Her boşluk hareketinin içi doldurulur. Ya da Einstein olucu koşulları da verecek olan sosyo toplumsa ortam içinde fark edilmez olan kimi boşluk hareketi, kör noktalar oluşla doldurulmazlar. Her olgu ve olay çevresinde oluşan oyuk devinmesi olumu ve olumsuz oluşla bir olanaktır. Olanak, duruma göre beliren bir gerçek olabileceği gibi beliremeyen bir olanaksızlıktır da.
Örneğin Özgür’ün doğmasıyla sizin Özgür ile karşılaşma olanağınız da doğar. Özgür doğmasa sizin bu tür Özgür’le olacak durumsal olanakları ya da olanaksızlıkları bilmenizin bile imkânı yoktur.
Sizin özgürle tanışma olanağınız, sizin Özgür’le arkadaşlık etme olanağınız; sizin Özgür ile dostluk kurma, düşmanlık etme olanağınız, Özgür’ün sizi arabanın altında kalmaktan kurtarma olanağı gibi birçok olanaklı oyuk devim alanı Özgür ile birlikte doğar, belirim verir ya da kimi olanaklar belirim veremezler.
Özgür’ün dogması, Özgür’ün okula gidecek bir olanak oyuk hareketi olmasıdır. Eğer özgür iç şartı kapatılan Darülfünun gibi bir okul dış şartın yokluğu içine denk gelmişse, Özgür’ün öğrenci olması, özgürün sizin okul arkadaşınız olması, özgürün kantinde para harcaması olanaksız olurdu.
"Ol Mahi (balık) ki deryada yaşar, deryayı bilmez" söylemindeki mahinin deniz içinde yaşayıp "denizi bilmemesi" ancak mahinin dış şartlarla eşleşen bir denkleşme olmasıyla olasıdır.
Bir olgu ve olay için bağıl iç ve dış şartlar olan zıtlığın girişme ve karşılaşma eşleşmesi; olanağın gerçek olması için zorunludur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.